LAFLA OLMUYOR YAPACAĞIMIZI SÖYLEYELİM
22.09.2010 00:24:15
Sayın okurlar;
Tenkit çok kolay yapılır. Ama işleri
başarmak, o kadar kolay değildir. Günümüzde, iktidarın, muhalefetin,
mevcut basının, medya dünyasının, siyaset arenasında çok tenkitlere
rastlıyoruz. Bunların bir kısmı doğru olabilir ama, önemli olan,
biraz da yapacağımıza bakalım ve yapacağımızı söyleyelim.
Sayın
okurlar;
Örneğin(Ben zamanla, güzel ve
doğru düşünemiyorsam, geleceği hesap edemiyorsam, acele ve fevri
kararlar veriyorsam, saniyen, hakkın, hukukun yanında yer
alamıyorsam, tecrübeleri dikkate almadan ve de mantık süzgecinden
geçirmeden işlemlere kalkıyorsam, bu kafayla herhalde birileri çıkar,
beni bir gün tenkit eder.) En azından bana döner (Be adam; meselenin
başını değil, sonunu görseydin, aklın, fikrin o zamana kadar
neredeydi?) Öte yandan, teşhisini, tedavini zamanında yapsaydın
(Namaz kazaya bırakılır, fırsatlar kazaya bırakılmaz diye düşünüp,
işini, gücünü, aşını, geleceğini inceden hesap etseydin derlerse, BEN
NE CEVAP VERECEĞİM?)
Sayın
okurlar;
Cana, şeref ve itibar mayası
olan, hikmetli düşünmek, bundan böyle önemli olan da, hikmetli
konuşmaktır. Her ırmağın boğazını kapatmak mümkündür, ancak,
kıskananın, çekemeyenin ağızlarını bağlamak mümkün değildir. Gerçi
dünyanın zehrini yutmak elbette ki olmaz. Ancak, halkın dilini de
kimse tutamaz. Bakan göz, sadece bakmaz, bakan göz, baktığı kadarıyla
da görür. Okuyan da sadece bakmaz, okur, anlar ve bunları
çözebilmelidir. Yazın oynayan, zıplayan, daldan dala iklimin sefasını
süren ağustos böceği, elbette ki kışın zorluk çekecek ve karıncadan
yardım isteyecektir. Bir insanda, noksanlık ve bazı kusurlar
olabilir. Öyleyse, kendimizi AYIPLARIN SONUCUNDAN SAKINMALIYIZ.
Örneğin, adam zamanında düşünmüş, adam zamanında aşmış, atı alan
Üsküdar?ı geçmiş, olaylar da gün gibi aşikâr. Buraya kadar güzel de,
karşı tarafın aklı, fikri neredeydi? Utanç duymamak istiyorsak,
başkalarının ayıplarını da hemen yüzlerine vurmayalım. Bunun içindir
ki, doğruyu, güzeli, iyiyi göremeyen, bilemeyen, çözemeyen bir kafa;
eğrilerin, yamukların arkadaşı olmaya devam edecektir. Bu türlü
işlerin, yaşı, başı, seni, beni, onu olur mu? Aziz akılların, olgun,
dolgun, görüşleri ve fikirleri itibariyle sahip olunmadığı bir yerde,
başkalarını tenkit etme hakkımız nasıl olur? YİNE BİLİNMELİDİR Kİ
(KENDİNİ BİLMEYEN, HÂŞÂ YARATANINI HİÇ BİLMEZ) Teşbihlerde hata
olmaz. Öyleyse (Bu eski, bu yeni, bu şeker kamışı, o da arpadır diye
fazla ince eğirir, sık dokursak, bütün bunların hepsi, netice
itibariyle sonuçta midede buluşmuyor
mu?
Sayın
okurlar;
YÜZ TANE OK DEĞİL, BİN TANE OK
ATANIN OKLARI BOŞA GİDİYORSA, BUNDAN NETİCE BEKLEMEK, HİÇ OLMAMIŞ VE
OLMAMIŞ ŞEYİ BEKLEMEKTİR. O YAYI, O OKU BIRAK! PEKİ, NE YAPALIM? BİR
TANE ATALIM, ON İKİDEN VURALIM. ÖNEMLİ OLAN OLAY ŞUDUR: SÖZLERİN
SERMAYESİ LAFAZANLIK DEĞİL, SÖZLERİN SERMAYESİ TUTULMASI VE YERİNDE
SÖYLENMESİDİR.