İKTİDAR SARHOŞLUĞU
TEHLİKEDİR
21.10.2009 00:30:59
Sayın
Okurlar;
Büyük devlet adamı, Muhammed
İkbal, bir sözünde ?İKTİDAR SARHOŞLUĞU TEHLİKEDİR? diyor. Seksen beş
yıllık Cumhuriyet Türkiyesi?ne, çok iktidarlar geldi ve geçti.
Bunların içerisinde rahmetli Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan
Polatkan?ın ölümlerine hala üzülürüm. Allah rahmet
eylesin.
Sayın
Okurlar;
İktidarlar güçlü olabilirler.
Sorumluluk, yetki ve görev alanlarındaki bu büyük kuvveti öncelikle,
Hakkın, Hukukun içerisinde götürmedikten sonra, neticeler daima
hüsranla sonlanmıştır. Nitekim, adaletsiz padişahtan vefa
gelmemiştir. Şair ?Şahi?, bu konuya değinerek bir şiirinde şöyle
söylüyor:
Dergâhımda vazgeç dilâ
feryattan,
Bu meseldir, vefa gelmez
şah-i bi-dâddan
?Bî-dâd?,
merhametsiz, zalim anlamına
gelmektedir.
Hak, daima doğrudadır ve
Hak doğrunun yardımcısıdır. Bu nedenle, hak hakka yardım eder ve hak
kavinindir. Bunun için de hakka, hukuka tevekkül edenler, asla açıkta
kalmamışlardır. Ayrıca perişan da olmamışlardır. Her kuvvet ve güç,
yerinde, zamanında ve muhatabına karşı kullanılır. HAK BAKİDİR, ÖMÜR
FANİDİR. Bugünlerin yarını da vardır. Bir gerçekte odur ki, (her akıl
bir olsaydı, Bilecik?te Pazar kurulmazdı). İnsanlar, zaman zaman
yanılabilirler, ancak, aynı hata iki defa yapılmaz. Her türlü mal
bulunabiliyor ama CANLAR geri gelmiyor. Bunun için mazlum eşeğe
herkes biner. ?Alma mazlumun ahını, gökten indirir şahını? sözünde,
ilahi adaletin tecellisine ne güzel bağlantı yapılmış. NAMUSU AKIL,
DİNİ NAKİL KORUMUŞTUR. Nalıncı keseri gibi değil, biraz da testere
gibi olmak daha güzel değil mi? Siyasi tarih göstermiştir ki,
iktidarların çoğu iktidar olmanın kuvveti içerisindeki tek taraflı
tutumlarından dolayı, iktidardan düştükten sonra çok perişan
olmuşlardır. Güzel nasihat tutmayanları, elbette musibet tutar.
Müflisten medet, münafıktan bunun için nasihat beklenmez, mürainin de
sözüne kanılmaz. Masumun yüzü, nasıl olsa gülecektir. Zalimin de
kesinlikle dişi sökülecektir. ÖVÜNÜRSE BAHT ÖVÜNSÜN. Her konuyu, her
davayı velhasıl her şeyi kendi gücünde kendi tekelinde ve övünmesinde
arayanlar sonunda ?önüne? bakmışlardır. Meseleler, çoğu kez örf ile
hüküm olunur, kavukla değil. Bir de, sonradan görmüşse, bilinmelidir
ki, bu da ileride iki dilli çocuğa dönecektir. Musalla taşında, ne
mal, ne mülk, ne de saltanat soruluyor. Sorulan tek bir şey var:
?NASIL BİLİRDİNİZ VE HAKKINIZI HELAL EDİN? son olay da bu, son perde
de bu.
Sayın Okurlar;
Yaramazlar, yarasız olmaz, yalan ile
iman da bir arada durmaz. Güçsüz demirden, yahşi kılıç yapılmıyor.
Bir sözün manası varsa zaten gök kubbede çınlıyor. Ancak kendi
başına, kendi isteğine sadece ve sadece kendi fikrine güvenerek
övünenin, bir müddet sonra, bütün davası ve terbiyesi doğruluk
yolundan çıkıyor. Akıllı, fikirli, düşünceli, izanlı yürüyenler daima
meselenin sonunu görmüşlerdir, başını değil. Akılsızın, izansızın,
dünya kadar gücü ve malı olsa, bunların hiçbirisi onu uçurumun
kenarından geri çeviremez. Bu nedenle, verilen her emaneti, aslını
özüne hakkına ve hukukuna göre koruyanlar asla pişman olmamışlardır.
( el kesesinden sultanım, develer olsun kurbanın) dersek ve devamlı
bu şarkıyı söylersek, bir de bakmışız kurban biz olmuşuz. Altı olur,
yedi olur ama, unutmayalım ki sonunda hep yüce Allah?ın dediği olur.
Tedbirde noksan eyleyip, takdirde bahane bulmayalım. Cenabı Hak
insanoğluna düşünebilmesi için aziz akıl vermiştir. Bilmediğini
bilmeyen insandan uzak olanlar, Allah?a yakın olurlar. Gücünü,
kuvvetini, iktidarını muhalefetini, hakkını, hukukunu sağlam temeller
üzerinde götürenler yanılmamışlar, kendilerini de ve halkını da çok
mutlu etmişlerdir. Cenabı Hak herkesin yolunu açık etsin.