ÇOK AÇILMAK
14.09.2009 00:31:51
Sayın
Okurlar;
Çok açılmak, toplamakta zorluk
yaratır. ?ÇOK AÇILMA SOĞUK ALIRSIN? sözü de heral de o nedenle
söylenmiş. Zaman ve mekâna bağlı kalarak, iktidarlar, muhalefetler
çeşitli kurum ve kuruluşlar ile, sivil toplum örgütleri,
çalışmalarını ve konuşmalarını bazen o kadar çok yapıyorlar ki,
bunları tutmak mümkün değil. Herkes de bilir ki, çok sözle, çok
çeneyle, çok vaatlerle bu işler bitmiyor. ÇOK AĞIZ BİR OLUNCA, BİR
AĞIZ HİÇ OLUR. Aslında çok konuşandan ziyade, çok soranın daha da
makbul olduğu bir gerçektir. Onun için, azda özü ve doğruyu aramak en
güzelidir. Hayatta göstermiştir ki, çok azan, bir gün gelir başını
yer, çok arpa, atı kişnetse de, bir anda çatlatır. Bütün bunlar,
insanoğlunun yaşantısında zaman zaman
görülür.
Sayın
Okurlar;
Ehli dillerde, ehli gönüllerde
bir mesel vardır. Bu, devamlı söylenir ve anılır. ?Çok bilen, çok
yanılır? çok çocuk bir anlamda iyidir, Allah rızkını verirde desek,
genelde çok çocuk anaları şaşkın, babaları düşkün eder. ÇOK EL, ÇOK
AĞIZ, ÇOK LAF, ÇOĞU ZAMANDA YA YAĞMALAMAYA, YA DA YOLMAYA YÖNELİR.
Kanaatkâr olmayanlar, gerçeği göremeyenler, devamlı, hep bana
diyenlerin sonları, hazin olmuştur. Zamanında, meselenin sonunu
görememiş, olayları ciddi boyutlarda teşhis ve tedavi edememiş,
böylece, her şey, kendi akışında gelmiş geçmiş, daha sonra, örneğin
ortaya çıkmış, bol keseden, çok çok hukuk dersleri veriliyor. Benim
bildiğim kadarıyla, demir, tavında dövülür, böylece, geçenden de
geçilir. Aziz aklın, çokluğu ve azlığından ziyade, nasıl kullanıldığı
önemlidir. Hayvanlar âleminde (kedinin) dahi, büyüklüğüne
küçüklüğüne, siyahlığına beyazlığına, azlığına çokluğuna bakılmaz,
önemli olan kedinin fare tutmasındaki özelliğidir.
Sayın
okurlar;
Eğri oturulup doğru konuşalım.
Zamanın da, gündeminde, konumunda, aramayacağız, sormayacağız,
ilgilenmeyeceğiz, aradan zaman geçtikten sonra, bol keseden devamlı
tenkit ve laf üreteceğiz. Buraya kadar, tahsil, tecrübe, yaş, baş,
görev anlayışı, sorumluluklar, yetki unsurları ve bağlı konular
neredeydi? Son ana kadar, bu temel konuları niye akıllara getirmedik
ve aslını uygun olarak neden uygulamadık? Önemli olan bu değil mi?