SİYASİ TERBİYE-SİYASİ ÜSLÛP
24.12.2008 00:12:14
Sayın
Okurlar;
Cumhuriyet Dönemi içerisinde
,son elli yıldır bir çok siyasinin ve bürokratın konuşmalarına
yakınen şahit oldum.Bir kısmı ,büyük bir olgunluğun, tevazuun ve
terbiyenin içinde kalırken,bazıları zamanla o kadar ileri gittiler ki
dillerdeki lekeler bugün olmuş hala güncelliğini
korur.
Sayın
Okurlar;
Aziz Atatürk’ün, İsmet
İnönü’nün,Erdal İnönü’nün ve çok saygın rahmetli Adnan
Menderes’in konuşmalarındaki güzellik ve letafeti unutmamız
mümkün değildir.Bu nedenle, milletin boş,kuru ve kısır laflara
karınları tok.Tok olduğu gibi,itibar da göstermiyor.İnancım odur ki,
her ölçüsüz ağız,dizginsiz düşünce,kaz gibi suya batarken,kargalarda
o çirkin sesiyle ’’ben tavus kuşuyum’’ diye
gak gak ötmeye devam ediyor.Cihanda,kâmil aklın sahipleri, daima ve
her yerde muzaffer olmuşlardır.Bu örneklerin çoğunu insanlık alemi
yıllarca yaşadı ve gördü.
Dilinin
perdesi, astarı olmayanlar, zahirende olsa, etrafına ayak uydurmaya
da çalışsa, kalbi münafıkla beraberdir. Makul olanları, zaten akıl
kabul etmiştir. Bunun içinde bir mucizeye hacet yoktur. Deneyimlerle,
tecrübelerle geçmişi anmak, akıllılık sebebidir. Selamı, sabahı,
saltanatı, sıfatı, unvanı, erkanı ne olursa olsun, kişi kendisini
bilemiyorsa veya tanıma acizliğine düşüyorsa, o daima gafletin
içindedir. Şeytan dahi böyle şer kimselerden uzak kalırken, bu türlü
zavallılar, kendilerini dervişten saymayı da akıllarından
çıkarmıyorlar. Havada ki sineği avlamaktan aciz BOHÇACI, gerçek
avcıyla yola çıkmazsa elindeki tüfek gözünde patlayacaktır. İşte
bunun içindir ki söz güherdir. Ağız, tüfek, dil de
kurşundur.
Cahiller,kâmile sen bilmen
deyip,
Anın için kaybettiler
irfanı.(diyor Pir Sultan
Abdal)
Sayın
Okurlar;
Cehalet, hırs, hiddet insan
oğlunu her türlü saadetten mahrum etmiştir. Konuştuğunu bilmeyen
fakat meydanlara çıkıp laf üreten kimselerin savaş davuluna benzemesi
bundandır. SESİ ÇOK ÇIKAR ÇÜNKÜ İÇİ BOŞTUR. Kalbi, sözü, beyni bir
olmayan insanın, yüz tanede dili olsa, Mevlana, ona yine dilsiz
diyor. İnsan topluluklarının gelişmesi her şeyden önce, dil ve
konuşma güzelliğinin ikna edici gücüne bağlıdır. Bu arada şunu da
ilave edelim ki, nezaketle dinlemesini bilenler, ülkeleri fet
etmesini bilenlerden daha da büyüktürler. Özetle, konuşmanın,
zamanını, zeminini, seviyesini, ölçüsünü, içeriğini bilmeyen,
dinlemenin de zamanını bilmez. Konuşmak bir ihtiyaçtır ama saygı ile
dinlemekte çok güzel bir sanattır. Kendisini bilen, tanıyan olgun ve
dolgun insanlara ne mutlu.