• resmi ilanlar
Fuat Bayramoğlu

ASRIN İHANETİ ve AYASOFYA

14.07.2020 11:00:05

"Üst akıl!" son senelerin gündemdeki, en esrarengiz cümledir. 

Üst Akıl, kişileri belirlemekten ziyade, yönlendirici bir iradenin, ifadesidir.
Üst Akıl, bazen içimize sızmış bir ihanetler şebekesi, bazen dünyanın belli merkezlerinde milletimizin varlığını ve geleceğini şekillendirmek isteyen locaların gizli-saklı dip faaliyetidir.
15 Temmuz paralel darbe teşebbüsü tek başına paralel terör örgütünün tasarladığı ihanet cinneti değildir.
Bu işte dünyaya şekil vermek isteyen üst akıl teşkilatıyla, sözde mehdi diye kâinat imamı olarak lanse edilen FETÖ’nün ve işbirlikçi hain fetöcülerin ortak çalışmasıdır.
Bunların derdi, dünyayı kendi isteklerine göre yönetmektir. FETÖ’de zaten üst aklın maşasıdır.
Masonluk ve taşeronların ihanet yapıları, bizim ülkemiz genelinde yapılanırlar, rejimler kurarlar, liderler çıkartırlar, liderler devirirler, her başa çorap örerler.
Üst akıl gücünü elinde tutan “Derin Dünya”, bilinen dünyayı  avucunun içinde tutmaya çalışır.
***

Amerika, AB ve avaneleri, 200 yıldır ajanları, misyoner okulları ve tüccarlarıyla Osmanlı coğrafyasına girmişlerdi.
Zayıf noktalarımızı iyi etüd etmişlerdi ki, zaman geldiğine inanarak uyguladıkları, 15 Temmuz ihaneti  bu çalışmalardan sadece birisinin ürünüdür.

Bugün, TBMM'ni bombalayanlar, polislerimizi, askerlerimizi ve sivilleri katledenler,  aynı görüntü altında bir araya getirilmiş üst aklın düğmeye basması, kendi iletişim kanallarından yönlendirdikleri içteki piyonların uygulamaya çalıştıkları ihanettir.
İlk hedefleri Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sonra da Türkiye Cumhuriyeti idi.
Türkiye’yi evrensel alanda büyüten bir lider, İslam âlemine lider konumuna getiren bir lider çıktığında, başta Londra, Moskova, Washington, Paris, Berlin ve AB merkezli olarak, o lider hemen hedefe oturtulur. İftira ve yalan yağmuruna tutulur, itibarsızlaştırılmaya çalışılır. Direnirse içerdeki adamlarıyla canına kastedilir. Her türlü başa çoraplar örülür.

30 Mayıs 1876'da Sultan Aziz'e yapılan darbe,
31 Mart 1909'da Cennet mekan Abdülhamid Han'a yapılan darbe,
27 Mayıs 1960'ta Baş vekil Adnan Menderes'e yapılan darbe,
12 Eylül 1980 darbesi,
28 Şubat 1997'de Necmettin Erbakan'a yapılan darbe,
27 Nisan 2007'de Recep Tayyip Erdoğan hükümetine verilen E-muhtıra hep budur ve aynı merkezlidir.

Bunların tamamı, masonların güdümündeki üst akıl maşalarının içimizdeki işbirlikçileriyle ittifak hâlinde yaptıkları ihanet operasyonlarıdır. İşbirlikçiler, bazen hoca, bazen paşa, bazen politikacı, bazen de reklamı iyi yapılmış sözde Kâinat(!) İmamıdır.

****
Türkiye, bir düşman işgaline maruz kalsaydı 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını herhâlde yaşamazdı. Darbeye teşebbüs eden hainler, genelkurmay başkanı Sayın Akar’ı ve kuvvet komutanlarını rehin aldılar.
TBMM'ni, Cumhurbaşkanlığını, MİT'i, emniyet binalarını, İstanbul Borsasını  ve birçok yeri şerefsizce bombaladılar, medya kurumlarını hunharca bastılar,
TRT'den korsan bildiri okuttular.

Daha dehşet vereni ise meydanlara çıkan masum vatandaşları, çocuk-kadın, genç-yaşlı demeden kurşun yağmuruna tuttular. Bunlarda zerrece merhametin olmadığını kanlı bilanço açıklandığında görüldü. Böylece 251 şehit, 2 bin 500 civarında gazimiz oldu.
****
Geçmişte isyanlar, darbeler olmuştur. Beş bin yıllık tarihimizde15 Temmuz ihanetinin bir benzeri yoktur.  Bunu yapanlar, 40-50 yıl boyunca kendilerini dindar ve memleket seven olarak tanıttılar. Korkunç bir sinsilikle bütün bir milleti kandırmışlar. Dindarlıkları, saklandıkları maskelerinin ardındaki bir melez amel ve amentülerinde, biraz Hıristiyanlık, biraz Musevilik, biraz İslamiyet var.
Dinlerin telfiki niyetiyle hak ve son din İslamiyetle yürürlükten kaldırılmış ve aslı da kalmamış eski semavi dinleri birleştirme peşine düşmüşlerdir.
Bu, islam dinine yapılan en büyük ihanettir. Allahüteala bu hainlerin ihanetini, sevdikleri ve seçtikleri hürmetine izin vermemiştir.

FETÖ örgütü, Anadolu’da temiz gençliğe el atarken, onlara ehli sünnet itikadını değil, kendi sapık anlayışları empoze ederek,  farklı bir sapık inanışı kabul ettirme yoluna gitti. Buna felsefi fikirleriyle etkilerken, sonra da bu kişilerle ihaneti başlattı.
Ehli sünnet itikadında asla devlet reisine, devleti yönetenlere, halka isyan etmek,  karşı gelmek, silahlı sözlü baş kaldırmak diye bir durum söz konusu değildir.
Çünkü cihadı kişiler değil, cihadı da devlet yapar.
Bu ehli sünnet vel cemaat itikadı, Peygamber efendimiz zamanından günümüze Hanefi, şafii, Hanbeli ve Maliki hak yolunda yürüyenlerle ve İtikat imamları İmamı Mansur maturidi ve Hasan El eş ari yoluyla günümüze kadar bozulmadan, kirlenmeden, içine bidat karışmadan, nakil yoluyla bozulmadan gelmiştir.
Dinde nimetler Peygamber efendimiz zamanında tamamlanmıştır. Tamam olan dinimize bazı eklemeler ve çıkarmalar yapma hakkı içtihat imamları dışında,  insanlara verilmemiştir. Günümüzde de içtihat yapacak zaten alim yoktur, gerekte yoktur.
 Çünkü Allahüteala nimetleri tamamladığını Peygamber efendimize bildirmiştir. Bu yoldaki hakiki din büyükler,, tamam olan bu nimetleri kendilerinden bir şey katmadan yüzyıllardır emaneti bu günlere taşıdılar ve hak yolu yaydılar. Bu uğurda canlarını kanlarını ve mallarını feda etmişlerdir. Bu inceliği çok iyi anlamak gerekir. Edillei şeriyye dörttür.  Fetö’yü ve Fetöcüleri rahatsız eden, FETÖyü ve FETÖCÜLERİ reddeden  en büyük varlık ta bu edille- şerriye ilmidir.

FETÖ’nün habis olduğunu buradan anlamak çok kolaydır.
FETÖ’den önce günümüze gelen ve Anadolu’da Ortadoğu’da ve Asya da binlerce alim, yüzlerce ehli sünnet eserler bırakmışken, FETÖ hiçbir zaman bu muhterem insanların kitaplarından ve varlıklarından bahsetmemiştir. Varsa yoksa kendi bozuk itikatlarıyla Anadolu’da binlerce genci zehirlerken, sınav soruları çalarak hak etmediği yerlere yüzlerce militan/ emir kulu insan yerleştirmiş, hak yemiş, devleti içten içe kemirmiştir. 
Bozuk sapkın fikirlerinden olan, her nisan ayında kurtlandırılan(!) Kutlu doğum haftası yutturmacası oyununu bu millet bozmuş, bu yıl hicri takvime uyularak aslına rücu ettirilmiştir.

Esas korkunç bedeli, FETO’nun dinimize yaptığı saldırı ve ifsatlarda ödedik. Üstelik bu en tehlikeli bedel ve nesiller boyu hüküm sürebilecek bir nitelikte… Bunca yaşananlara rağmen, hâlâ ve hâlâ ne yazık ki, bu mesele yeterince kamuoyunun dikkatine getirilebilmiş değil. Hâlbuki, tehdit ve tehlikenin esas kaynağı burasıdır.

***
27 Mayıs 1960’tan 15 Temmuz 2016’ya kadarki bütün darbe, muhtıra ve darbe teşebbüslerinin en haini ve en vahimi 15 Temmuz Darbe Teşebbüsüdür.
Öncekilerde darbeciler, yalnızca iktidarı hedef alırken 15 Temmuz’da hainler, sadece İktidarı değil, milleti de hedef aldılar. Tankları, jetleri ve silahlarıyla doğrudan halka ateş açtılar. Kadın, erkek, genç farkı gözetmediler. Böylece 251 şehid verdik, 2 bin 500 civarında gazimiz oldu. Sömürgeci AB; ABD, diğer başşehirler, öncekilerde dolaylı olarak varken bu defa doğrudan işin içindeydiler.
Öncekiler sadece darbe, muhtıra veya darbe teşebbüsü iken 15 Temmuz, FETÖ terör örgütü üzerinden aynı zamanda yabancı devletlerin işgal teşebbüsüydü.
Bu yüzdendir ki ihanet başarılı olamayınca AB ve ABD başkentleri, bir ay boyunca konuşmayı unuttular, samut kesilerek ihaneti kınamadılar, Ankara’ya geçmiş olsun telefonu açamadılar.

Şimdi ihanetten sonra 4 yıl arkada kalmış bulunuyor. Yıllar geçse FETÖ örgütü ayıklaması hız kesmeden devam etmelidir. Uyanık olunmalıdır.
***
Hıyanet etmek haramdır. Münafıklık alametidir. Hıyanetin zıddı emanettir, emin olmaktır.
Hıyanet, birine kendini emin tanıttıktan sonra, o emniyeti bozacak iş yapmak demektir. Mümin, herkesin malını, canını emniyet ettiği kimsedir.
***
Bu gün ise hala bu FETÖ faciasının farkına varamamış kimseler vardır. Ülkenin istikbalini ve istiklalini bu derece tehdit eden bir ihanetin şebekesini, bunca zaman sonra, daha doğru dürüst kavrayamamışsak vay hâlimize…
Zira ihanetler bitmez. İhanetler irili ufaklı olabilir. Planlayıcıları içeriden veya dışarıdan olabilir. Aktörleri ve figüranları çok farklı alanlardan olabilir.
Bunların nasıl devşirildiği çoğu zaman karanlıkta kalır.
İhanet, ihanettir.
İhanetin icrasında rol alan aktör ve figüranlar, devrine göre farklı olabilir. Lakin netice hep aynı kapıya çıkar!
Türk Milleti olarak bu coğrafyada yaşadığımız müddetçe, ihanetler içinde kalacağımız da muhakkaktır.
Uyanık olmamız da kendi doğru tarihimize, doğru tarihi gerçeklere, yaratılma gayemize, yaşama nedenlerine bağlı ilimleri öğrenmemiz ve değerlendirmelerimizle bertaraf ederiz.
Her şeyin en doğrusunu bilen Allahüteala’dır. Eninde sonunda dönüşümüz O’nadır.
***
AYASOFYA

Büyük Fetih"in sembolü olan Ayasofya, seksen altı yıllık uzun bir aradan sonra yeniden asli hüviyetine kavuştu. Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesinde yer aldığı üzere artık camiidir..

Ayasofya’nın tekrar camiye çevrilmesiyle birlikte, dış ve iç çevrelerden Türkiye’ye karşı doğabilecek reaksiyonları da gözümüzde fazla büyütmememiz lazım.
Her şeyden önce Türkiye çok köklü bir devlettir. Egemen, özgür ve muktedir bir devlet olarak, kendi ülkesinde; siyasi, hukuki her türlü kararları alırken, başkaları ne der diye bir beklenti içine girmez.
Kendi değerleri, millî menfaatleri neyi gerektiriyorsa, onu yapar.
Ha bunu yaparken, içten ve hariçten gelen tepkileri de en güçlü şekilde göğüslemesini bilir. Hazırız da.

Ayasofya özgür değil se,
Bizler de özgür değiliz.
Bunun farkına varalım artık.

15 Temmuz ve Ayasofya, bize gerçek kimliğimizi ve misyonumuzu sunmuştur.
Bu kimlik,vizyon ve misyonumuz, ilelebet kimliğimizdir.
-Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. (Enfal Suresi)
-15 Temmuz mücadelemizin zirvesi, şanlı milletin zaferidir!
-15 Temmuzdaki o hain kalkışmayı Unutma, Unutturma!
-Allah'ım bizi vatansız, bayraksız, ezansız bırakma. İçimizdeki hainlere göz açtırma
-15 Temmuz'da Türkiye Cumhuriyeti'ne kast edenlerin hain planına canını siper ederek karşı koyan şehitlerimizin rahmetle ve dualarla anıyoruz.

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: