Futbol dünyada en fazla ilgi gören, en fazla müsamaha gösterilen, hatta uğrunda ölebilecek taraftarları olan sözde bir spor faaliyetidir. Gariptir ki milyonlarca insanı aynı anda çatısı altında toplayabilen ama yalnızca 22 sporcunun mücadele ettiği organizasyondur.
Bu organizasyon bünyesindeki kulüplerin yıllık bütçeleri devlet bütçeleri gibi katrilyon liralarla ifade edilir. Bir milli takım antrenörüne aylık olarak beş Cumhurbaşkanı maaşı verilir. Hatta bu kadar büyük paranın verilmesini eleştirenler ayıplanır, dünyada bundan çok daha fazla alan antrenörler var diye azarlanır.
Belediye Başkanları stadyumları dolduran taraftarlara şirin görünebilmek için halktan aldığı paraların bir kısmını kulüplere devrederler. Suyu pahalı satar, çöpü parayla toplar, Milletin mülküne araçları parayla park ettirirler. Kendileri de inanmaz ama Beldelerinin tanıtımında bu kulüplerin ne kadar önemli olduğunu savunurlar.
İspanyol diktatör General Franko’ya “Ülkede bu kadar büyük ekonomik kriz var ama halk hiç tepki göstermiyor. Bunu nasıl başarıyorsunuz” diye sorulduğunda; “Bizim milyonluk beşiklerimiz var. Halkı oralarda uyutuyoruz”. Sözü çok düşündürücüdür.
Finlandiya ’lıların ünlü düşünürü Snelman bir futbol töreninde şu konuşmayı yapmış.
- “Sizler Finlandiya takımının başarılarıyla hayranlık ve coşkunluk içindesiniz. Adeta sevinçten boğuluyorsunuz. Diyorsunuz ki takımımız İsveç’i, Norveç’i, Danimarka’yı, Hatta uzak Macaristan’ı bile sahasında yenip gelmiştir.
Beyler; Sizin sevinciniz beni sevindirmiyor. Ben isterdim ki sizler, genç Finliler Yalnız bu ülkeleri değil, Almanları, İngilizleri, Fransızları da yenseniz. İlim, Sanat, ticaret ve sanayi alanında da Ülkemizin imarı için kafayla, yürekle, irade kuvvetiyle zaferler kazansanız. Bacakla topla tekmeyle değil.
Bu büyük savaşta yalnızca futbolcuların sağlam bacaklarına güvenirseniz, fazla uzağa gidemezsiniz. Bu bacaklar bir ülkenin ağırlığını taşıyamaz.
Kol kasları, bükülmüş gemi halatları gibi, omuzlar geniş, göğüsler kabarık, ense manda ensesi gibi, baş ufak, alın dar.
Bütün bunlar karşınızda büyük bir fizik gücü bulunduğunu gösterir. Ama bu güç aydın bir güç değildir. Bir ruh gücü hiç değildir.
Ben sizlerden fizik gücünüzü yükseltirken, akıl ve ruh gücünüzü de birlikte yükselmenizi istiyorum. Şu kaideyi hiç unutmayın:
Her iş zamanında yapılmalı.
Fin halkının ekonomik, sosyal, fikri ve ahlaki yaşayışını kalkındıracak kuvvetli, zeki ve olgun adamlara ihtiyacı var.”
Ne dersiniz? Bizim toplumsal motivasyonuz için de bir revizyona ihtiyacımız yok mudur?
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.
Huzur bulun, hayırla kalın.