• resmi ilanlar

AVUKATLAR SANIK SANDALYESİNDE

26/09/2017 11:00

“Fethullah Gülen şerefsizinin arkasından gidecek kadar düşmedim….”

Bolu’da FETO/PDY soruşturmaları kapsamında hakkında dava açılan 7 avukat hakim karşısına çıktı. Bolu Belediye Meclis Üyeliğinden istifa eden Vildan Beyarslan, Bankasyaya örgütün çağrısı üzerine destek olduğu iddiasına “Fethullah Gülen şerefsizinin, soytarısının ardından gidecek kadar düşmedim çok şükür” şeklinde yanıt verdi.

Erol Altıntaş ile fikri konularda zıt olmalarına rağmen baştan bir anlaşma yaptıklarını söyleyen eski ortağı Sezai Çavdar da “Söz konusu yapının ‘başörtüsü teferruattır’ dediği dönemlerse ve diğer cemaatlere karşı oluşan cephenin yanında olduğu dönemlerde karşısında oldum. Zaman Gazetesi 1 milyon tirajı aştığında ben o 1 milyonun içinde değildim. Ben hala durduğum yerde durmaktayım” dedi.

Haber: Ebru EYVAZOĞLU

Bolu’da FETO/PDY soruşturmaları kapsamında hakkında dava açılan 7 avukat, Bolu Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına ilk kez çıktı. Tutuklu avukat Özgür Beyarslan kaldığı cezaevinden getirilirken, iddianamenin kabul kararıyla dava başladı. Özgür Beyarslan, Vildan Beyarslan, Mustafa Özdemir, Sezai Çavdar, Ayşegül Uçar Çavdar, Nesibe Solak ve Ümmühan Doğan iddianamede haklarında yer alan iddiaları yanıtladılar. İlk olarak tutuklu sanık Özgür Beyarslan savunmasını yaptı. Duruşma sonunda tutuklu Özgür Beyarslan’ın tutukluluk halinin devam etmesine karar verilirken duruşma 18 Ekim tarihine ertelendi.

ÖZGÜR BEYARSLAN

Tutuklu olan Beyarslani hakkındaki bylock suçlamasını reddederek, “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Sokrates’in yargılanması sırasında eşinin söylediği sözü mahkemenize hatırlatmak isterim. Eşi, Sokrates’e haksız yere yargılandığını söylediğinde, haklı yere yargılansam daha mı iyidir demiştir. Ben hiçbir terör örgütüne üye olmadım. Terör örgütleri ile irtibatım ve bağlantım da olmadı. Şu an suçsuzluğumu ispat etmenin, varlığımı ispata eşit olduğunu düşünüyorum.

“KİMSEYE KIRGIN DEĞİLİM”

Ülkenin değişik yerlerinde darbe teşebbüsü nedeniyle ölen, acı çeken bir sürü insan oldu. Bize de o günden sabır düştüğünü düşünüyorum. Kimseye kırgın olmadığımı belirtmek isterim.  Hakkımdaki suçlamaya bylock kullandığım iddiası dayanak olmuştur. Mahkemenize muhtemelen benzer suçlar nedeniyle yapılan sorgu sonrasında Bylock programına ilişkin teknik analiz ve savunmalar yapılmıştır. Ben bunları tekrar edecek değilim. Ama söz konusu programı hiçbir şekilde kullanmadığımı ifade etmek isterim. Mahkemenin teknik araştırması neticesinde bu programı kullanmadığım ortaya çıkacaktır. 

“EMLAK VE ARAÇ ALIM-SATIM İŞLERİ YAPTIM”

Bankasya’da mevduat hesabım olduğu doğrudur. Faizsiz bankacılık nedeniyle tercih ettim. Diğer bankalarla birlikte bu bankada da mevduat tuttum.  Hesap hareketleri incelendiğinde bankadaki işlemlerin çoğunun ticari işlemler olduğu görülecektir. Avukat sayısının artması ve iş hacminin düşmesi sonrasında araç alım satım, emlak işlerine girmek gibi girişimlerim oldu. Dolayısıyla hesaplarımda ani artış ve azalmalar emlak ve araç alım satım satış işlemleri ile ilintilidir. Aleyhe yorumlanmasını kabul etmiyorum. Araç alım-satım ve gayrimenkul alım satımlarına ilişkin kayıtları mahkemenize sunacağım. Örgütün bankaya mevduat desteği sağlanmasına yönelik talimatı sonrası mevduat artışı yaptığım iddiasını kabul etmiyorum.

“ÇAĞ HUKUK DERNEĞİNİ REFERANDUM İÇİN KURDUK”

Çağ Hukuk Derneği adlı örgüte müzahir derneğin kurucularından olduğum iddiasını kabul etmiyorum.  Derneği bir araya geldiğimiz arkadaşlarla kurduğumuz doğrudur. Ancak örgüte muzahir olduğunu kabul etmiyorum. İşimiz gereği sosyalleşmek hayati önem taşımakta. Tabir-i caize sosyalleştikçe işlerimiz artmaktadır. Dernek 2010 yılındaki referandum çalışmaları sırasında kuruldu. Referandum halk kitleleri tarafından demokratikleşme paketi olarak anılmıştır. Biz de bu kanaatteydik. Dernek bu demokratikleşme paketinin arifesinde kurulmuştur. Çok fazla faaliyetimiz olmadı. Meslektaşlara yönelik bir iki eğitim faaliyeti dışında herhangi bir organizasyona katılımı da olmamıştır. Benim adı geçen dernek dışında başka derneklere de üyeliğim bulunmaktadır. Üye olma konusunda özel bir amaç taşımadım. Dernek çatısı altında illegal bir faaliyet de yürütülmedi.

“TURİSTİK AMAÇLI YURTDIŞINA GİTTİM”

Yurtdışı gezilerim olduğu doğrudur. Filipinler ve Hong Kong gezileri aynı kapsamda olmuştur. Bunlar turistik amaçlı gezilerdi. Yine Ürdün ve Bosna seyahatleri de turistik amaçlı gezilerdir. Söz konusu gezilere turlarla iştirak ettik. Ülkelerin tarihi ve turistik yerlerini gezme dışında herhangi bir yasadışı organizasyona iştirak etmedik. Aynı gezileri tekrar etme kararlılığımın olduğunu söylemek isterim.  Hakkımdaki suçlamanın dayanağı olmasını kabul etmiyorum.

“KONUŞARAK PARA KAZANAN BİR MESLEĞİN MENSUBUYUM”

HTS kayıtlarının iddianamedeki suçlamaya dayanak yapıldığını görmekteyim. Hâlbuki ben konuşarak para kazanan bir mesleğin mensubuyum. Bu yüzden birçok kişiyle sık irtibat kurmam kadar doğal bir şey olamaz. HTS kayıtlarında sıra dışı herhangi bir durum da yoktur. Bu nedenle iletişim kayıtlarının suçlama için dayanak yapılması kanaatimce doğru değildir. Belki hakkımdaki suçlama nedeniyle uzun saatler boyunca konuşabilirim. Fakat ben samimiyetle herhangi bir terör örgütü üyesi olmadığımı belirtmek isterim. Suçsuzum tahliyeme ve beraatime karar verilmesini talep ederim.”

“ACM BAŞKANI DA ÇOCUĞUNU BU OKULA GÖNDERDİ”

Çocuğunu örgüte müzahir okula göndermesi ile ilgili olarak da “Çocuğumun bir dönem adı geçen kreşe gittiği doğrudur. Fakat bunun herhangi bir bağlantı ile yapılmadığını belirtmek isterim. O dönem ilin ileri gelenlerin tamamının çocuklarının bu okullara gittiği vakıadır. Hatta ilde ACM başkanlığı yapan hakimlerden birinin çocuğu da bu okula gitmekteydi ve okulun reklam yüzüydü. Söz konusu hakim darbe teşebbüsünde önemli davalara bakan bir mahkemenin başkanıdır. Bu durumun salt suçlamaya dayanak yapılmasını doğru bulmuyorum.

VİLDAN BEYARSLAN

Bolu Belediye Meclis Üyeliği de yaptıktan sonra istifa eden Vildan Beyarslan, “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Çağ Hukuk Derneği referandum sürecinde iktidardaki partinin düşünce ve yönlendirilmesi doğrultusunda kurulmuştur. Bir iki eğitim faaliyeti dışında etkinliği olmadı. Dernek başkanına dahi dava açılmıyorken, üye olan şahsıma dava açılmasını anlamlandıramıyorum. Dernek üyelerinden çoğu bugün hala görevdedir. Eğer bu suç teşkil ediyorsa bu durum sadece benim için mi geçerlidir? Bunu insani, vicdani ve hukuki bulmadığımı belirtmek isterim.

“GEZİYE KATILANLAR CIMBIZLA AYIKLANMIŞ”

Yurtdışı gezilerini ailemle birlikte gerçekleştirdim. Tamamen turistik gezi mahiyetinde seyahatlerdi. Bu durumu açıklama konusunda da oldukça zorlanıyorum. Turistik gezi olarak icra ettiğimiz seyahatteki etkinlikleri ne şekilde açıklayacağımı da bilememekteyim. Bu gezilere Bolu ve Gerede’de faaliyet yürüten avukatların çoğu da iştirak etmiştir. Fakat geziye katılanların birçoğu cımbızla ayıklanarak dava açılması doğru değil kanaatindeyim.

“FETHULLAH GÜLEN ŞEREFSİZİNİN, SOYTARISININ ARDINDAN GİDECEK KADAR DÜŞMEDİM”

Bankasya’da mevduat hesabım aleyhime dayanak yapılmıştır. Fethullah Gülen şerefsizinin, soytarısının ardından gidecek kadar düşmedim çok şükür. Bank Asya’ya destek olma amacı taşısaydım farklı şeyler yapabilirdim. Devletin izinle ruhsatla çalışan bir bankası olması nedeniyle yasa dışı bir durum olmadığını belirtmek isterim. Eşim hakkındaki suçlama nedenlerinden yola çıkılarak benim de örgüt üyesi olduğuma yönelik mantık kıyas hiçbir şekilde temel ceza yasaları ile bağdaşmamaktadır. Hukuk eğitimi alan biri olarak fazlaca ve başkaca açıklama yapmaya gerek görmüyorum. Söz konusu terör örgütüyle benim ve ailemin bir kesişimi olmamıştır.

“ÖRGÜTÜN PLANLARININ BİR PARÇASI OLMADIM”

Ben devlet okullarında okudum. Dershane olarak bile müzahir dershaneye gitmedim. Devlet yurtlarında kaldım ve meslek hayatına atılınca iktidarda olan partiden belediye meclis üyeliği yaptım. Söz konusu partinin kadın kollarında çalıştım. Eğer örgüt üyesi olsaydım veya örgüte sempati duysaydım, örgütün planlarının bir parçası olurdum. En azından hakim savcılık sınavlarına özendirilirdim. Böyle bir durum olmamasına rağmen böyle bir suçlamayla karşılaştığım için son derece üzgünüm.

“DEVLETE VE MİLLETE HERHANGİ BİR KIRGINLIĞIM YOK”

Darbe teşebbüssü gecesi eşim pijamayla dışarı çıkarak darbeye karşı elinden geleni yapmaya çalışmıştır. Buna rağmen bu suçlamayla huzurda bulunuyor olmaktan dolayı son derece müteessirim. Tüm bunlara rağmen devlete ve millete herhangi bir kırgınlığım olmadığını belirtmek isterim. Önce devletin ve milletin geldiğine yönelik şuurumda herhangi bir eksiklik bulunmamaktadır. Beraatımı talep ediyorum. Eşimin tahliyesi hususunda hassasiyet göstermenizi istirham ediyorum.

ÜMMÜGÜLSÜM DOĞAN

28 Şubat mağduru olduğunu dile getiren Ümmügülsüm Doğan, “Üzerime atılı suçlamayı hiçbir şekilde kabul etmiyorum. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdim. Fakülteye girdikten sonra hayatımda ciddi değişiklik oldu. Başörtülü öğrenci olmam dolayısıyla tem şubeleri ve adli makamlarla o zaman tanıştım. 28 Şubat sürecinin etkilerini en fazla hisseden insanlardan biriyim. Ailemin, özellikle de abilerimin etkisiyle milli gençlik vakfı bünyesinde eğitim hayatıma devam ettim. Zihnen bu gruba yakın olduğumu belirtmek isterim. Belki ileride başka bir davada aleyhime kullanılabilecek bu bilgiyi hakkımdaki asılsız suçlama nedeniyle mahkemenizle paylaşmak durumunda hissediyorum. Lisans eğitimim sırasında başörtümü çıkarmadığım için uzun süre okula alınmadım. 2 yıl önce Beyazıt meydanında okula alınırım düşüncesiyle bekledim. Bir ara okuldan atıldığımı öğrendim. İrtibat kurduğum bir hukuk bürosu aracılığıyla üniversite yönetimine dava açtım. Üniversite yönetiminde olan kişilerin ne kadar güçlü olduğunu ve ülkedeki siyasi süreç nedeniyle başarılı olamayacağımı söyleyen insanlar oldu. Fakat ben ülkemin hukuk sitemine güvendim. 4 ay sonra yürütmeyi durdurma kararı çıktı. Söz konusu yargılamada da doğruya ulaşılacağını düşünüyorum.

“ÜYELİKTE MAHSUR GÖRMEDİM”

Hakkımızda suçlamaya dayanak yapılan derneğe üye olduğum doğrudur. Dernek çatısı altında faaliyet yürüten ve kendisini okuldan da tanıdığım avukat arkadaşım dernekten bahsetti. Ben de derneğe üyelikte mahsur görmeyerek üye oldum. Derneğin terör örgütüyle bir bağlantısı kesinlikle bulunmamaktadır. Bir iki eğitim faaliyeti dışında faaliyeti olmamıştır. Bolu’yu sallayan etkin bir dernek hiçbir zaman olmadı. Dernek başkanı olan şahsa ve dernek üyesi olan ve halen kamu görevi ifa eden şahıslara dava açılmıyorken, üyelerden bir kısmını seçerek dava açmanın hukuki olmadığını ifade etmek isterim. Dernek üyelerinden birisinin de hala milletvekili olduğunu belirtmek istiyorum. Dernek üyeliğimin hakkımdaki suçlamaya dayanak yapılmasını doğru bulmuyorum.

“BANKAYA DESTEK DİNİ İNANIŞLARIM GEREĞİ BANA MANTIKLI GELMEZ”

Bankasya’da mevduat hesabım olduğu doğrudur. Herhangi bir yerden alınan talimatla açılmamıştır. Serkan Özmarka’nın bankacılık işlemlerini yürütme konusunda bize yardımcı olmaktaydı. Bu nedenle bu hesabı daha aktif kullanmaktaydım. Benim Ekim 2013’teki mevduat miktarım 38 bin TL civarındadır. O dönemde bir araba satın aldığım için Kasım ve Aralık ayında hesap bakiyem 7 bine düşmüştür. Daha sonra araç aldığım için kayınbiraderime verdiğim borcu kendisinden istemiştim. Onun borç karşılığı yapmış olduğu eft nedeniyle hesabım birden artmıştır. Hesaba yeniden para yatırmadığım, mevduat artışının gelen eft nedeniyle gerçekleştiği hesap kayıtları ile sabittir. Bu durumun aleyhime kullanılmış olmasını kabul etmiyorum. Ben bir örgütün talebi doğrultusunda hareket edecek ve mevduat artışı yapacak birisi değilim. Kaldı ki bir bankayı kurtarma adına mevduat temin ederek veya faizli kredi alarak mevduat artışı yapılması için talepte bulunulması dini inanışlarım gereği bana mantıklı gelmez. Böyle bir talebi karşılayacak fikri altyapım da bulunmamaktadır. FETO/PDY yapılanması ile zihniyetim hiçbir yakınlık göstermektedir. Bu durumun dikkate alınmasını talep ederim.

ÖRGÜT ÜYELİĞİ BİR BAKIMA FEDAİLİK ANLAMINA GELMEKTEDİR

Çocuğumu örgüte müzahir okula gönderdiğim, örgüte müzahir bir şirketten sigorta poliçesi yaptırdığım iddianamede yer almaktadır. Örgüt üyeliği bir bakıma fedailik anlamına gelmektedir. Fedai olan kişi karşılık beklemeksizin sırf örgütün genel amacı doğrultusunda kendini feda eden kişidir. Halbuki benim yaptığım tüm işlemler karşılıklıdır. Ücretini vererek söz konusu okula çocuğumu gönderdim. Yine para vererek hizmet satın aldım. Üzerime kayıtlı poliçenin hakkımdaki iddialara dayanak olmasını komik bulduğumu belirtmek isterim. Diğer sigorta şirketleri araştırıldığında teklifi uygun görüldüğü için poliçe bu şirketten düzenlenmiştir.

Çocuğumu okula göndermemin de benim için makul gerekçeleri mevcuttur. Oğlum epilepsi hastasıdır. Kalabalık devlet okullarına gönderme şansım zaten yoktu. Yalnızca örgüte müzahir okula öğrenci göndermenin hakkımdaki suçlamanın delili olabileceğini düşünmüyorum. O dönem ülkenin siyasi ve bürokratik erklerinin çocuklarının bu okullara gittiğini herkes bilmektedir. Bu durumun suçlama konusu yapılması kanaatimce doğru değildir.

“BANKASYA’NIN AVUKATLIĞINI YAPTIĞIM DOĞRUDUR”

Bankasya Bolu Şubesinin vekaletini aldığım hususu doğrudur. Bunun örgütsel bir amacı bulunmamaktadır. Ben genel merkezin vekaletnamesini almış değilim. Mesleki faaliyetlerim kapsamında iş hacmini artırmak için faizsiz bankacılık yapan bir kaç bankaya talepte bulundum. 2 yıl sonra adı geçen banka çalışmak istediğini söyledi. Ben de avukatlık mesleğim gereği hukuki yardımı çerçevesinde yardımcı oldum. Bir süre sonra sözleşmeli avukat çalıştırmayacaklarını söylediler. Bu nedenle 2013’te görevim pasif hale geldi. Ben aldığım vekalet kapsamında suç teşkil eden mesleki faaliyette bulunmadım. Sadece bağımsız avukatlık yapmamın suçlamaya dayanak olmasını kabul etmemekteyim.

“ADNAN DAYLAN’I TANIMAM”

Hts kayıtlarında bir kısım şahıslarla olan irtibatımın suçlamanın delili olduğu belirtilmiştir. Kayıtlarda suç teşkil edecek görüşmem olmadığı kayıtlar incelendiğinde görülecektir. Adnan Daylan isimli şahsı hiçbir şekilde tanımam. Adı geçen şahsın 80 adet GSM hattı bulunduğu belirtilmektedir. Muhtemelen sahibi olduğu AVM’deki görevlilerden birisiyle olan irtibatım bu kayıtlarda ortaya çıkmıştır. Bu durumun cımbızla çekilerek aleyhime kullanılmasını kabul etmiyorum. Mustafa Onur isimli şahsı da tanımıyorum. Hırdavat dükkanından alışveriş yapmış olabilirim. Oradan bir görevli ile de söz konusu hat üzerinden konuşma geçmiştir. Bu kayıtların aleyhime kullanılmasını kabul etmiyorum.

“EŞİME DUYDUĞU ŞAHSİ KİN NEDENİYLE ALEYHİME İFADE VERDİ”

Aleyhe beyanda bulunan Fikret G. isimli şahsı eşimin çalışanı olarak bilirim. Eşimin çalıştığı sermaye grubunun farklı bir fabrikasında çalışmaktaydı. Kendisine farklı bir işyeri açıp çalışanların bir kısmını oraya taşıdığını biliyorum. İşçilik alacağına ilişkin dava iş mahkemesinde görüldü. Ben de karşı taraf avukatı olarak yer aldım. Karar 2016 Kasımda verildi. Bu kişinin eşime duyduğu şahsi kin nedeniyle böyle bir beyanda bulunduğunu düşünüyorum. Benim kendisiyle irtibatım bulunamamaktadır. Huzurda bu durumun kendisine sorulmasını talep ediyorum. Benim hayatım boyunca terör örgütleriyle herhangi bir ilişkim ve irtibatım olmadı. Yanlış kanaat ve nitelendirmelerle huzura çıkarıldığımı düşünüyorum. Suçsuzum. Beraatime karar verilmesini talep ediyorum.  Eşimin çalışanlarından himmet parası adı altında para topladığıma ilişkin iddiaları da kabul etmiyorum. Kendileriyle bir araya gelme ihtimalimiz bile bulunmamaktadır.

SEZAİ ÇAVDAR

İmam Hatip mezunu olduğunu ve Fethullahçı terör örgütü ile farklı bir zihniyete sahip olduğunu söyleyen Sezai Çavdar, “Örgüt üyeliği suçlamasını bir insanın üstüne yüklemek için belki bir evrimsel süreç geçirmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben İmam Hatip okullarında okuyan birisiyim. 4-5 tane olay seçilerek hayatımın bu olaylar üzerinden değerlendirilmesinin son derece yanlış olduğunu düşünüyorum.

“HAKİMLİKTEN İSTİFA ETTİM”

Lisans öncesi eğitimim ve lisans eğitimi sırasında Milli Gençlik Vakfı şemsiyesi altında bulundum. Bu çatı altındaki öğrencilerin liderliğini yaptım. 28 Şubat döneminde ciddi mağduriyetler yaşadım. Eşimle 4. Sınıfta tanıştım. Hakimlik sınavını kazanıp mesleğe başladım ama 28 Şubat etkileri nedeniyle sıkıntılı dönemler yaşadım. Askerlik görevim sırasında istihbarat subayımın her hafta sorgulamasına maruz kaldım. Yine Bakanlığa benimle alakalı dosya iletildiğini bu görevde öğrendim. Askerlik sonrası o anki siyasi atmosfer içerisinde hakimlik mesleğini icra edemeyeceğime kanaat getirdim. Eşim başörtülü idi ve başörtüsünü çıkarmayı düşünmüyordu. Bu halde kamu görevi icra etmem mümkün görünmüyordu. Ben de istifa ederek avukatlığa başladım.

EROL ALTINTAŞ İLE ORTAKLIK

Erol Altıntaş’la bu dönemde tanıştım. Eşim yanında staj yapmaktaydı. Ortaklık teklif etti. Zihniyet olarak milli görüş çerçevesinde olduğumu, hayatımın geri kalanını bu istikamet doğrultusunda geçireceğimi söyledim. Bu durumun kendisi için problem olmadığını söyleyince ortaklık yaptık. Zaman ilerledikçe sıkıntılı dava ve işlerin büroya geldiğini gördüm. Bu hususu Erol Altıntaş’a bildirdim. Bana ‘ben alacağım para bakarım’ dedi. Ve bu işlerin bir kısmını bıraktı. Bu yüzden ortaklığımıza devam ettim 2016’ya doğru kızının avukatlığa başlaması nedeniyle ortaklığı yürütemeyeceğimizi düşündüm ve 2016 adli yılında ortaklığı bitirmeyi düşündük. Bu amacı gerçekleştirmeden darbe teşebbüsü vuku buldu ve fiilen bu tarihten sonra bürolarımızı ayırdık. Söz konusu şahısla iş ve menfaat ortaklığı dışında ortaklığımız bulunmamaktadır. Bu sebeple bu durumun aleyhime kullanılmasını kabul etmemekteyim.

“CEMAAT OKULLARINA ZİYARET İÇİN GEZİ DÜZENLENMEDİ”

Yurtdışı gezilerimin hakkımdaki suçlamaya dayanak yapılmasını kabul etmiyorum. Profesyonel tur şirketleri tarafından organize edilen gezilerdi. Bu gezilerden bir tanesinin İstanbul’da faaliyet yürüten Hukukçular Derneğinin organizasyonunda yapıldığını hatırlatıyorum. Bu gezilerin belli bir grup tarafından organize edilen özel ve maksatlı geziler olduğu iddiasını kabul etmemekteyim. Filipinler ve Tanzanya gezileri iddianamede belirtilmiştir. Fakat söz konusu gezilere o dönemin Ak Parti il Başkanı ile halen il başkanı olan şahısların da iştirak ettiği belirtilmiştir. Çoğu gezilerde okul ziyaretleri program içeriğinde bulunmamaktaydı. Bu gezilerin bir kısmında örgüte müzahir okulların ziyaret edildiği belirtilmiş ise de bu ziyaretler programda önemsiz bir ayrıntıdan ibarettir. Özel bir programla okul ziyareti yapılmamış ve gezi bu amaçla planlanmamıştır. Turistik bir gezi olarak gerçekleştirdiğimiz gezi içerisinde böyle bir ziyaret yapılmış olabilir. Bu durumun örgüt üyeliği suçlamasının bir delili olarak görülmesini kabul etmiyorum.

“BANKASYA HESABIMI HİÇ KULLANMADIM”

Bankasya’da 2009’da hesap açtırdığım hususu doğrudur. O dönem 1000 euro yatırdığım ve birkaç dakika sonra çektiğim görülecektir. Banka tarafından düzenlenen kredi kartının da hiçbir şekilde kullanılmadığı görülecektir. Benim ne kredi kartı ne de mevduat hesabını hiçbir şekilde kullanmadığım ortadadır. İddianamede niçin hesabı kullandığıma ilişkin açıklamada bulunulduğunu bilemiyorum. Bu konudaki iddia ve isnatları kabul etmiyorum.

BOSİAD’A ÇIKARILAN VEKALETNAME

Masak raporunda şüpheli işlem kayıtları belirtilmiştir. İşlemlerin bir kısmı Erol Altıntaş’la aramızdaki para transferine ilişkindir. Ortağım olan şahısla para transferinin şüpheli görülmesi doğru değildir. Ortaklığımız nedeniyle doğal görülmelidir.  BOSİAD isimli meslek kuruluşu tarafından bize vekalet verilmiş olması da şüphe sebebi olarak iddianamede belirtilmiştir. Ben söz konusu dernekle böyle bir vekalet almadığımı belirtmek isterim. Bir avukata vekalet çıkarmak için avukatın bilgisi gerekmemektedir. Adı geçen dernekle hiçbir görüşmem, vekaletname çıkarılması yönünde isteğim olmamıştır. Muhtemelen Erol beyle görüşme sonrasında büro adına vekaletname çıkarılmıştır. Bu durumun suçlamama konusu yapılmasını doğru bulmamaktayım.

“ASYA TERMALDEKİ ODA KAYITLARINDA YANLIŞLIK VAR”

Asya Termalde Adnan Daylan ve Sadik Arslan isimli şahıslarla aynı odada kaldığıma yönelik iddiayı kabul etmiyorum. Ben Asya Termale hayatımda bir kez gittim. 2005 yılı olup olmadığını anımsayamıyorum ama bir ara bize devre tatil satışına ilişkin reklam bilgisi gönderilmişti. Bu nedenle davet edilmiştim. Termal turizme olan ilgim nedeniyle kabul ettim. Oraya gittiğimde Cuma akşamıydı. İçinde iki kişilik tek yatak olan bir oda gösterildi. Geceyi orda geçirdim. Fakat yanımda başka kimse bulunmamaktaydı. O gecenin sabahı o dönem bir ilin Ak Parti Gençlik Kolları Başkanı olan arkadaş Bolu’ya geldiğini söyleyerek beni aramıştı. Kendilerine iştirak etmem gerektiğinden sabah saatlerinde otelden ayrılmıştım. Ben Adnan Daylan ve Sadik Arslan’la kesinlikle orada karşılaşmadım. Daha sonradan bu iddia ortaya atılınca Adnan Daylan’ın konaklama kayıtlarını tetkik ettim. Adnan Daylan’ın konaklama kayıtlarının Pazar gününü gösterdiğini farkettim. Bense cumartesi oradan ayrılmıştım. Benim kaldığım odanın konaklama kaydında bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum. İncelememde bazı odalarda 5 kişinin konakladığına yönelik kayıtlar olduğunu gördüm. Bunun bir yanlışlık içerdiğini ve benim de bu yanlışlık nedeniyle başkalarıyla kaldığıma yönelik kayıt olduğunu düşünüyorum.

“REFERANDUMUN DESTEKLENMESİ İÇİN DERNEK KURULDU”

Çağ Hukuk Derneği isimli derneğin kuruluş aşaması Anayasa değişikliğine ilişkindir. Bu dönemde başbakan olan şimdiki Cumhurbaşkanı kendi zihniyetlerine yakın stk’lar bulunmamasının eksikliğinden bahsetmekteydi. Baroların durumundan yakınmaktaydı. Biz de bu yönde dernek kurulması için görüşmeler yapmaktaydık. TUDER derneğinin şubesini açmayı düşündük. Fakat adı geçen dernek Saadet Partisine daha yakın bulunmaktaydı. Bu durumun sıkıntı doğuracağına yönelik kanaat oluştu ve mesafeli duruldu. Bu düşüncelerle söz konusu dernek kuruldu. Dernek FETO/PDY yapılanması ile alakası bulunmamaktadır. Kurulduktan sonra yetmez ama evet konulu panel çalışması oldu. 2010 Eylül referandumun desteklenmesi yönünde derneğin kanaati bulunmaktaydı. Derneğin aktif bir faaliyeti olmadı. Dernek üyeliğim anlattığım olaydan ibaret. Bu derneğe üye olunmasının örgüt üyeliği suçlamasının delili olarak görülmesini kabul etmiyorum. Ben Kızılay, Mimar Sinan, Adalet Gönüllüleri ve ilim yayama cemiyetinin de üyesi bulunmaktayım.

“BEN HALA DURDUĞUM YERDE DURMAKTAYIM”

Benim zihniyetimin ne olduğunu hemen hemen herkes bilmektedir. Böyle bir çamurla lekelenmiş olduğumu kabul etmediğimi belirtmek isterim. Ben 2008’den 2013’e kadar AKP’de seçim işlerinden sorumlu olarak çalıştım. Söz konusu yapının ‘başörtüsü teferruattır’ dediği dönemlerse ve diğer cemaatlere karşı oluşan cephenin yanında olduğu dönemlerde karşısında oldum. Ben hala durduğum yerde durmaktayım. Bu duruma herkesin şahit olabileceğini düşünmekteyim. Zaman Gazetesinin bir milyon tirajı aştığı dönelerde ben o bir milyon içinde değildim. Fikri görüşüm nedeniyle Yeni Şafak abonesiyim. Halen Sabah ve Türkiye Gazetesi alıyorum. Fikri ve zikri böyle olan birisi olarak terör örgütü üyeliği ile suçlanmayı zul kabul ediyorum. Bu suçlamanın oldukça ağır bir itham olduğunu düşünüyorum. Birilerinin yaptıklarının hesabının tarafıma kesilmesini adaletli bulmadığımı söylemek istiyorum. Suçsuzum. Beraatimi talep ediyorum.”

“FİKRİ MEVZULARDA KENDİ MEVZİLERİMİZİ KORUDUK”

 

Sanığa ortağı olan Erol Altıntaş ile çalıştıkları süre boyunca FETO/PDY ile bağlantısını bilip bilmediği soruldu. Sezai Çavdar, “Ben Erol Altıntaş’ın akrabalık bağlarından dolayı Adnan Daylan ve diğer şahıslarla irtibatlı olduğunu bilmekteydim. Fakat fikri mevzularda kendi mevzilerimizi koruduğumuzdan bu görüşmelerin içeriğini bilmemekteyim. 17-25 Aralık’tan sonra da fikri konularda daha önce konuştuğumuz için problem yaşamadık. Cumhurbaşkanına destek olunması için bir dönem il merkezine pankart asılmıştı. Kamuoyu pankart davası olarak bilir. Ben Cumhurbaşkanlığının avukatlığını yaptım. Bu sebeple bu tarz şeyler müzakere ve tartışma konusu yapılmadı. Bu yüzden Erol Altıntaş’ın FETO/PDY mensubu olup olmadığını bilememekteyim. 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: