• resmi ilanlar

CUMA SOHBETLERİ

04/06/2015 13:00

Bolu İl Müftülüğü vaizlerinden Harun Bakan ve Kadir Öztürk’ün hazırladığı ‘Cuma Sohbetleri’nin bu haftaki bölümü Bolu Express’te

ÇOCUK EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

"Onlar: "Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı olacak insanlar ihsan et ve bizi, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder yap" derler. İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır." (Furkan, 25/74-75)

Çocuklar Allah’ın Nimet ve İhsanıdır

Çocuk, ebeveyni için bir lütuftur. Çünkü onlar, Allah'ın bu nârin, nazlı ve cennet adayı sevimli yaratığına yaptıkları hizmet için, aynı zamanda sevap kazanıyorlar. Küçük bir bebek, hele insanın kendi çocuğu olunca, eve ve âileye büyük bir huzur, mutluluk ve neşe katıyor, âilenin temellerini sağlamlaştırıyor.

Bununla birlikte, çocuklarına baktıkları, yedirip içirdikleri için ebeveyne bunlar sadaka oluyor, anne-baba bu yüzden sevaba giriyor. Hayatında bir tek ihtiyaç sahibinin dahi yüzünü güldürmemiş en cimri bir insan bile, çocuklarına yaptığı masraflar dolayısıyla sadaka sevâbına nâil olur.

Günümüzde çocukların bir nimet olduğu unutularak anne karnındaki bir bebeğin hayatına son verilmektedir. Halbuki annenin ölüm tehlikesi hariç hiçbir sebeple anne karnındaki bir bebek kürtajla alınamaz. Kendi evladının katili olmaktan başka bir şey değildir.

Her çocuk bir çiçektir. Çocuk masumdur, günahsızdır. Çocuk bir süs, bir ziynettir. Çocuk bir hazine bir güzelliktir. Geleceğini teminat altına almak isteyen her millet, sağa sola harcayacağı zaman ve enerji kadar bir kısım imkânları da, yarının büyük insanları olacak çocukların yetiştirilmesine sarf etmelidir.

Kur'an-ı Kerim'e baktığımız zaman görürüz ki; Birçok Peygamber, Allah'tan çocuk nimetine sahip olabilmeyi istemiştir.

"Orada Zekeriyya, Rabbine duâ etti: "Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen duâyı hakkıyla işitensin, dedi." (Al-i İmran, 3/38) 

"Hz. İbrahim Halilullah (a.s.)'da Allah'a şöyle yalvarmıştı:

 "Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver, dedi."  "İşte o zaman biz O'nu (İbrahim'i) halîm (uslu) bir oğul (İsmail) ile müjdeledik." (Saffat, 37/100-101)  Ayrıca

Bize Çocuklar İhsan Eden Allah’a Hamdedilmelidir.

İbrahim (a.s.)'de kendisine çocuk ihsân eden Allah'a şöyle duâ etmiştir:

"İhtiyar halimde bana İsmail'i ve İshak'ı lutfeden Allah'a hamd olsun! Şüphesiz Rabbim duâyı işitendir." (İbrahim, 14/39) 

"Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri, namazı devamlı kılanlardan eyle. Ey Rabbimiz! Duâmı kabûl et!" (İbrahim, 14/40) 

Rabbimize hakkıyla hamdedip şükredebilmenin gereği; çocuğu, Rabbini tanıyan, dinine ve insanlara faydalı Salih bir evlat olarak yetiştirmekten geçer. Çocuk sahibi olmak yetmiyor, onun iyi bir terbiye ile yetiştirilmesi de önemlidir.

Çocuk Eğitiminde Ailenin Önemi

İnançlar, değerler, gelenekler ve iyi alışkanlıklar, daha çok âile içinde kazanılır. Çünkü çocuğun şahsiyetini kazandığı devre, âile içinde geçer. Onun en çok sevdiği, inandığı, güvendiği ve özendiği ideal tip, anne ve babadır.

“Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor; Hz. Peygamber (s.a.v): "Her çocuk fıtrat üzerine doğar, onu anne ve babası Yahudileştirir veya Hıristiyanlaştırır veya Mecusileştirir.” buyurdu. (Müslim, Kader 22, (2658)

Müslüman yapar" demiyor. Çünkü çocuk zâten Müslüman. Onun içindir ki İslâm dini, dünyadaki bütün çocukları Müslüman kabul eder.

Biz, sıhhati bozacak zararlı hava, yiyecek, içecek ve giyeceklerden koruduğumuz gibi çocuğun fıtratında getirdiği İslâm'ı bozacak etkenlerden korumamız gerekir. Çocuğun en güçlü eğitimi, âileden aldığı eğitimdir. Çünkü âiledeki eğitim, yirmi dört saat devam eder. Unutmamalıyız ki, yaşlıyken öğrenilenler, su üzerine yazılan yazıya benzese de; çocukken öğrenilenler, mermer üzerine yazılan yazı gibidir.

Aileyi, bir plastiğin döküldüğü pota olarak düşünürsek; malzeme ne kadar iyi olursa olsun, pota kusurlu ise, bu kusur ürüne aksedecektir. Çocuk ailenin ürünü olduğuna göre, mükemmel yeteneklerle donatılmış olarak dünyaya gelse, kusurlu bir ailede mükemmel çocuk yetişmeyecektir. Çocuk ailenin aynasıdır.

Herhangi bir meslek edinmek için yıllarca çalışıp öğrenmek; mühendis, doktor, öğretmen vs. olmak için üniversiteden mezun olmak gerekiyor. Peki anne-baba olmak için hangi fakülteden mezun olmak gerekiyor? Ama anne-baba olmak için hiçbir okuldan mezun olmak gerekmiyor.Aslında anne-babalık da bir doktorluk, mühendislik, öğretmenlik gibi hatta daha önemli vazifedir. Ve anne-babalık eğitiminden herkesin geçmesi gerekmektedir.

İyi bir Aile kurmanın yolunun, iyi bir anne-baba olmaktan geçtiğini unutmayalım.

Çocuklarımızdan Sorumluyuz!.. 

Günümüzde toplumun yüz karası sayılan; sefiller, şerliler, anarşistler, ayyaşlar, morfinman ve esrarkeşler.. dün terbiyelerinde ihmal gösterdiğimiz çocuklardır. Bilmem ki, bugünkü ihmallerimiz yüzünden, yarın sokaklarımızı ne türlü nesillerin dolduracağını hiç düşündük mü..?

 Müslüman bir anne ve baba, çocuklarının eğitimininden, terbiyesinden ve iyi bir şekilde yetiştirilmesinden sorumludur.Peygamber Efendimiz (s.a.s.) hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuştur: 

İbnu Ömer (r. anhümâ) anlatıyor: "Rasûlullah (a.s) buyurdular ki: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mes'ulsünüz. İmam çobandır ve sürüsünden mes'ûldür. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mes'uldür. Kadın, kocasının evinde çobandır, o da sürüsünden mes'ûldür. Hizmetçi, efendisinin malından sorumludur ve sürüsünden mes'ûldür." [Buhârî, Ahkâm 1, Müslim, İmâret 20, Tirmizî, Cihâd 27, 1705]

Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir bağışta bulunmuş olamaz.” [Tirmizi, Birr, 33/1874]

"Çocuğun ismini ve terbiyesini güzel yapmak, ana ve babanın çocuğuna karşı olan görevlerindendir." [Fethu'l-Kebîr, c. 2, sh: 74] 

Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: 

"Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun..." (Tahrîm, 66/ 6)  

Bu ilâhî emir gereğince her Müslüman, kendisini ve ailesini Cehennem ateşinden korumak için; Allah'ın emirlerini yerine getirip, yasaklarından kaçınacak ve bunları çocuklarına öğretecektir.

Hz. Ömer (r.a.):  "Yâ Rasûlallah! Nefislerimizi koruruz fakat ailemizi nasıl koruyabiliriz?" demişti. 

Allah Rasûlü (s.a.s.) Efendimiz şöyle buyurdu:  "Allah'ın sizi nehyettiği şeylerden onları nehyeder ve Allah'ın size emrettiği şeyleri onlara emrederseniz. Bu şekilde onları korumuş olursunuz." (Hakk Dini Kur'an Dili, c; 6 sh:   5112) 

Çocuklarını iyi yetiştiren kimselerin öldükten sonra da sevap defteri kapanmaz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: 

"İnsanoğlu öldüğü zaman amel defteri kapanır. Ancak üç kimsenin (sevap defteri) kapanmaz. Sadaka-i cariye (cami, medrese, çeşme gibi kalıcı hayır eseri) bırakanlar. Hayırlı, faydalı ilim bırakanlar (dinî bir eser yazan veya ilmî icat ve keşif yapanlar). Anne ve babasına hayır duâ eden (salih ve hayırlı) bir çocuk bırakan." [Müslüm, Vasiye, 4310]

Çocuklar Bizim İçin İmtihan Sebebidir:

Unutmayalım ki, Kur'an-ı Kerim bizleri şöyle uyarmaktadır:                                                              

"Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız imtihan sebebidir ve büyük mükafât Allah'ın katındadır." (Enfal, 8/28) 

"Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükafât ise Allah'ın yanındadır." (Teğabün, 64/15) 

"Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan (zikretmekten) alıkoymasın. Kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanlardandır." [Münafigun, 63/9]

Bazı Peygamberlerin Çocuklarına Yaptığı Öğütler: 

 Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de, bazı peygamberlerin çocuklarına nasıl nasihat ettikleri anlatılmıştır.  Bu konuda bazı örnekler verebiliriz: 

"Bunu (Müslüman olmayı) İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti. Yakub da: "Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslâm'ı) seçti. O halde sadece Müslümanlar olarak ölünüz (dedi)." [Bakara, 2/132]

Lokman (a.s.)'ın Oğluna Yaptığı Nasihatler:

Lokman (a.s.)'ın oğluna yaptığı nasihatler bizim için örnek olmalıdır. Kur'an-ı Kerim'de Lokman (a.s.)'ın oğluna yaptığı nasihatler şöyle anlatılmıştır: 

"Lokman, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti. [Lokman, 31/13]

 (Lokman, öğütlerine devamla şöyle demişti:) Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik ve kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır. [Lokman, 31/16]

Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar azmedilmeye değer işlerdir. [Lokman, 31/17]

Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez. [Lokman, 31/18]

Yürüyüşünde tabiî ol,sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir." [Lokman, 31/ 19]

 

CAMIYE KOSALIM, KUR-ANLA BULUSALIM

 

Bu sene de uzun bir eğitim-öğretimden sonra, yaklaşık 17 milyon öğrenci, derslerden uzaklaşarak, tatillerini farklı şekillerde değerlendirme yoluna gidecekler. Ailelerin ekonomik durumları nispetince, tatillere, büyüklerin (Büyükbaba, Büyükanne, Amca, Dayı, Hala, Teyze) yanına, giderek, farklı bir atmosfere girecekler. Bazıları da tatile çıkamayıp, gidecek yerleri olmayınca, yaz okullarındaki çeşitli sportif etkinlikler, yatılı olan birçok dernek, vakıf ve cemaatlerin yurtlarına ya da mevcut Camilerin Kur’an kurslarına devam edecekler.

 

İnsanın bu dünyasını idame ettirmesi kadar, uhrevi dünyasını da kazanması ve bu yolda yapılması gerekenleri yerine getirmesi gerekir. Bunun en güzel yolu da küçük yaşta kazanımlarla olabilmektedir. Çocukken öğrenilen iyi-kötü hiçbir şey ve edilen hiçbir alışkanlık, kolay kolay terk edilemiyor. Bu yüzden çocuğun camiyle buluşması, ilerisi için büyük bir önem arz etmektedir.

 

Günümüzde yapılan bütün kötülüklerin temelinde inançsızlık olduğunu düşündüğümüzde, çocukların Kur’an’la, Camiyle buluşmasının ne kadar önemli olduğunu görebilirsiniz.

 

İnsanların inançlarının köreltilmesinde her yola başvurulduğu günümüzde, yaşlı insanlar dışında, Camiye gençlerimiz, çocuklarımız gitmemektedir. Hâlbuki esas gideceklerin çocuklar olması gerekir. Cami cemaatinin “Camilerde kıldığı namazlar esnasında, arka sıralardan çocukların sesleri gelmiyorsa; işte o zaman korkunuz” denildiği bir zamanda yaşıyoruz.

 

Camilerimizin çocuklarla dolup taşması gerekir. Çocuklarımızın camilerin o manevi atmosferinin ilahi havasını teneffüs etmeleri gerekir. Varsın gürültü yapsınlar, varsın bir birbirleriyle oynasınlar, zıplasınlar. İnanın ki, camilerle tanışan, namazla tanışan, Kur’an kursuna devam eden çocuklarımızla camiler şenlenir, çiçekler açmış gibi olur.

 

“Sizin en hayırlılarınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.”( Hadis_i Şerif)

                                   

Her anne-baba çocuklarına Kur’an öğretmekle mükellef olduğuna göre, bunun da en güzel yolu işte açılmış olan Kur’an kurslarıdır. Hem Camiler ve Hocalar,, ebeveynlerin en büyük yardımcıları olmaktadır. Camiye gelen çocuklar, mihrabı, mimberi, vaaz kürsüsünü tanıyarak, birlikte namaz kılmanın tadına ve hazzına varıyorlar. Belki ilk etapta onlara oyun gibi geliyor, ama zaman içerisinde alışkanlık haline gelince; kendine, ailesine, milletine devletine ve İslam dinini iyi, ahlaklı, erdemli bir evlat haline geliyorlar.

 

Çocukların namazla, Kur’an’la, Peygamber sevgisiyle tanışmaları, o küçücük yüreklerinin dolup taşması, ailelerini mutlu etmeye yetiyor. Çoğu anne-baba, kendisinin yapamadıklarını çocuklarında görünce; inanılmaz derecede mutlu ve huzurlu oluyorlar.

 

Çocuklara teknolojiyle donatılan bazı materyallerle dersler veriliyor, bunun yanında birtakım sportif faaliyetlerle de devam ettirilerek, sıkmadan, daha eğlenceli vakit geçiriliyor.

 

Hep “çocuklar yarınlarımız, geleceğimiz” deriz. İşte o zaman, sağlam, ahlaklı, erdemli, dinamik, inançlı, nesiller için, “Ağaç yaş iken eğilir” kabilinden, küçük yaşta onları eğitmenin, öğretmenin çabası ve gayretinde içinde olalım.

 

Çocuklarımızı camilerde açılan Kur’an kurslarına devamını sağlayalım, teşvik edelim, gerekirse hediyeler verelim. Kolundan tutarak camilere götürelim ki zevkle, istekle, içten gelerek Kur’an kurslarına devam etsinler.

 

O zaman,“Haydi çocuklar, Camiye koşalım Kur’an’la buluşalım.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: