• resmi ilanlar

Hırsızın hiç mi suçu yok?

03/06/2013 00:00

Medyadan takip ediyorsunuz (!) İstanbul’da yaklaşık 18 gündür devam eden bir eylem var. 18’in altını çiziyorum. Çünkü biz bu eylemleri sadece birkaç gündür hadi olsun bir haftadır biliyoruz. İşin içinde olmayanlar eylemin neden yapıldığını bile bilmiyor. Sokakta ki Ahmet amca, Ayşe teyze önce kimi duyduysa ona inanıyor. Kimi diyor 3-5 ağaç kesilecek diye CHP milleti galeyana getirdi. Kimi diyor ki bu yılların birikimi, halk ayaklanıyor, hatta eylemler 48 saat daha devam ederse hükümet düşecek diyenler bile var. Devrim mi oluyor? diyenler, 80’lerde ki günlerini özleyenler (!) yani işin özeti kim kime inanacağını, ne yapacağını şaşırmış durumda.

Öncelikle şunu belirteyim, eylem zaten her yanı beton yığınına dönmüş olan İstanbul’da bir yeşil alanın daha katledilmesini, AVM, kışla, yayalaştırma çalışması yapılmasının önüne geçmek için başlamıştı. Çok doğal bir talepti. Ne oldu sonra; parka gelip, ağaçları sökmek için kullanılan iş makinelerinin önüne kendini atan insanlara derdiniz ne bile denmedi. Ağaçlara sarılarak “Nefesimizi kestirmeyiz” diyenlerin nefesi kesildi.  Müdahale tıpkı Başbakan’ın dediği gibi dozunu aşınca destek arttı. Çığ gibi büyüdü. Bazı sanatçıların, Milletvekili Süreyya Önder’in, bazı iş çevrelerinin, sonra CHP’nin devreye girmesiyle olay geniş bir tabana yayıldı. Amaç bambaşka yerlere kaydı. Evet, yıllardır içinde öfkesi patlayan, yasaklarla boğuşan çevreler eylemi hınçları ile birleştirdi. Sosyal medya üzerinde doğru olanların yanı sıra insanları galeyana getiren çok sayıda paylaşım yapıldı. Kim kime güveneceğini şaşırdı… vs.vs.

Şimdi tam da burada iktidar partisinden başlayayım. Dün Ak Parti İl binasında bir basın toplantısı düzenlendi. Konu elbette ki Gezi parkı ve destek için Bolu’da yapılan eylemdi. Ak Parti tam kadro salondaydı. İl Başkanı Ömer Sayın yaptı basın açıklamasını. Ne dedi? 29 yıldır ülkenin canını yakan terör bitti, bundan rahatsız olanlar var, dedi. Kılıçdaroğlu, Sosyalist Enternasyonal toplantısına alınmadı, dedi. Faiz, içki, sigara lobileri kaos yaratıyor, dedi. Tanju Özcan, insanları provoke etti, dedi. Gezi parkında ki 3-5 (!) ağacın kesilmesinden bahsetmedi. Biber gazı ile müdahale soruma ise “Hırsızın hiç mi suçu yok” dedi.

Peki, Ak Partinin, Başbakan’ın, İç İşleri Bakan’ının, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının, Vali’nin hiç mi suçu yok. Muhalefetin bunu kullanacağını bile bile neden direttiniz. Üstelik direnişinizi masum insanların, size karşı hiçbir kaba kuvvet kullanmayan insanların üzerinde gösterdiniz. Neden vazgeçmediniz AVM projesinden ya da adı kışla, yayalaştırma her neyse. Amaç, gündem değiştirmek miydi? Kaos yaratıp muhalefeti tuzağa düşürüp bakın bunlar barış istemiyor demek miydi? Eğer tüm bunlar değilse çıkıp hata yaptık demek bu kadar mı zordu? Ülke barışı, insanların sağlığı, mutluluğu, her fırsatta gururla söylediğiniz istikrar, AVM’den mi daha kıymetsizdi, yoksa gururunuzdan mı?

Muhalefet cephesine gelelim. Başbakan Kılıçdaroğlu’nu, yerel siyasiler ise Tanju Özcan ve İl örgütünü diline doladı. Eylemlerin tamamı CHP’den bilindi. Ulusalda Kılıçdaroğlu fişekledi, yerelde Tanju Özcan.

Size ne diyebilirim ki? Artık o ağaçların kesilmesinden, nefesimizin kesilmesinden, biber gazı yiyen o insanların sağlığından, ülkede ki kaostan siz sorumlusunuz. Evet evet tam da siz Kılıçdaroğlu ve Tanju Özcan.(!)

Neden mi? Çünkü insanların haklı direnişini siyasete döktünüz. Ak Partinin eline koz verdiniz. Alanda bulunan binlerce insana on binlerin eklenmemesine siz neden oldunuz. Bolu’da yapılacak eylem, tamamen gençlerin kendi aralarında oluşturdukları, sosyal medya üzerinden örgütlendikleri bir eylemdi. Gençler üstüne basa basa siyaset istemiyoruz, dedi. Tanju Özcan ne yaptı? En ön safta gençlik kolları başkanını, il başkanını, Belediye Başkan Adayını alıp slogan attı. Dakikalarca megafon aradı konuşma yapmak için. Size ne dendi bu hiçbir siyasi grubun değil, bizim eylemimiz dendi. Şimdi tıpkı AK Parti İl Başkanına sorduğum gibi soruyorum. Sizin hiç mi suçunuz yok. Amacınız gerçekten doğanın katledilmesine duyduğunuz üzüntü için mi alanda olmaktı? Eğer öyleyse neden konuşma yapmakta direttiniz? Neden kendinizi ön plana attınız?

Sloganlar ADT ve CHP Gençlik Kollarınca hazırlandı ve bunu fark edenler tepki gösterdi. Alperenlerin tepkisi biraz daha fazla oldu. Zaman zaman ortam gerildi. Bir ara ise Alperenler Kürtçe şarkılar söyleyen gruba saldırmaya kalkıştı. Polis ortamı sakinleştirmeye çalışırken, size eylemin bitirilmesi gerektiğini yoksa gençlerin birbirine zarar vereceğini söylediğinde “Ben toplamadım ki ben dağıtayım” sözlerini sarf ederken amacınız neydi?

Sonuç olarak;

Ak Partide, CHP’de, MHP’de, BDP’de siyaset yapmak, il başkanı, milletvekili, belediye başkanı olmak, belki sizlere bugün kazandırır. Ama lütfen eğer birazcık vicdanınız varsa ülkemi kaosa sürüklemeyin. İnsanların sabrını denemeyin. Halkı değilse kendi çocuklarınızı düşünün. Evet, bizler hakkımızı istiyoruz. Daha iyi şartlarda yaşamak, özgür olmak, bir olmak istiyoruz. Ama sizler bunu siyasi emellerinizle her defasında baltalıyorsunuz. İnsanlar artık bu ülkede eylem yapmaktan korkuyor. Çünkü bir taraf dinini kaybetmekten, diğer taraf doğasını kaybetmekten, bir başkası özgürlüğünün kısıtlanmasından, diğeri başka bir şeyden korkuyor. Demokrasi sadece sandıktan sandığa içi rahat etmeden mecburiyetten bir tarafa oy atanlarla ilerliyor. 

Nermin KAYA

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: