Barış GÜZELTÜRK
Herşey TFF tarafından gerçekleştirilen maç yayınlarının radyolara verilmesi ihalesiyle başladı. Türkiye Futbol Federasyonu’nun 2.5 milyon dolarlık naklen yayın bedeli 2 yıldır bu işi yürüten NTV ve TRT’ye fazla geldi ve liglerin ilk haftalarında oynanan Süper Lig ve PTT 1.lig maçları radyo severlerle buluşamadı. Federasyon her ne kadar fiyatı düşüreceğini vaat edip kuruluşları yeniden pazarlığa çağırsa da, akıllara “Acaba radyodan maç dinleme keyfi tarihe mi karışıyor” sorusunu getirdi. Konuyla ilgili olarak bir değerlendirme yazısı kaleme alan Radikal Gazetesi yazarı Tanıl Bora, Bolu’yu da örnek göstererek oluşturduğu bölümde şu ifadeleri kullandı: “Radyo günlerine yetişmiş nesiller Necati Karakaya’yı iyi hatırlarlar. Onun anlattığı maçın skorunu öğrenmek için çok defa merkez stüdyoya bağlanmak gerekirdi. Ah o ani bağlantılar! Kendi haline akmakta olan bir maç anlatımı aniden kesiliverir, merkeze bağlanılır, merkezdeki spiker, “Mikrofanlarımız Bolu’da” alarmı verir, Bolu’dan bir uğultu yükselir ama lehtar bir uğultu mu, aleyhtar bir uğultu mu? Attık mı yedik mi? Bazen spiker bir türlü devreye giremez, uzun uzun o tezahürat sesinden anlam çıkarmaya çalışırsınız. İşte o, “bir şey oldu ama ne oldu” saliseleri, radyonun bir maçın heyecanını, statta da, televizyonda da olmadığı kadar pompaladığı anlardır. Radyodan maç dinlemek, müzede, kösele kramponun yanında yerini alır mı dersiniz? Anlatma zanaatının bu kalesi düşer mi? “