• resmi ilanlar

ŞANTAJ DAVASINDA KİMLER, NASIL İFADE VERDİ?

04/05/2018 17:00

Abant TV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Altun'un 13 kez, program konuğu İmdat Aslan'ın 9 kez ve işadamı Latif Yıldız'ın 1 kez şantaj iddasıyla haklarında açılan davanın ilk duruşması Bolu 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Haklarında çeşitli iddialar bulunan sanıklar ve kendilerinden bir şekilde şantaj yoluyla para istendiği iddia edilen isimler savunmalarını yaptılar. Mahkeme heyeti duruşma sonunda bir sonra ki duruşmayı 10 Eylül 2018 tarihine ertelerken, Mehmet Altun yattığı süre göz önüne alınarak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Haber: Hakan Aydın

Bolu kamuoyunun uzun süredir görülmesini beklediği Şantaj davasının ilk duruşması Bolu 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık Mehmet Altun, tutuksuz sanıklar İmdat Arslan ve Latif Yıldız katılırken, iddianamede müşteki olarak yer alan Abdullah abat, Alaaddin Yılmaz, Ebru Akın, Aytaç Eskicioğlu, Abdullah Onur, Aydoğan Tekin, İlhami Ertem,  Hüseyin Tekin, Eşref Tarsuslu ve taraf avukatları katıldı.

MEHMET ALTUN

Mahkeme başkanı ilk sözü Mehmet Altun’a verdi. Altun mahkeme salonunda verdiği ifade de şunları söyledi;

“KENDİSİ SERBEST KALINCA GEÇMİŞ OLSUNA GİTTİM”

Ben sanık İmdat Arslan ile sahibi olduğum Abant televizyonunda Abant Objektif isimli programı yapıyordum. 138 bölüm yayınlandı bu programda genel olarak ülke meseleleri ikinci bölümde ise FETÖ/ PDY silahlı terör örgütüne ve toplumsal konular masaya yatırırdık. Sanık İmdat Arslan’a katıldığı programlar için herhangibir ödeme yapmadım. Diğer sanık Latif Yıldız’ı ise 1 bucuk yıldır tanırım. Müşteki Abdullah Onur’u 12 yıldır tanırım. Babası ile sağ iken görüşürdüm. Babasının Bolu’daki Fetöcüler arasında önemli bir yerinin olduğunu düşünüyorum. Abdullah Onur 15 Temmuz girişiminden sonra gözaltına alındı ve hakkında açılan dava devam etmekte. Müştekinin sahibi olduğu yapı malzemeleri şirketi ile geçmiş dönemlerde reklam çalışması yapardık.  Darbe teşebbüsünden sonra FETÖ’den işlem yapılınca bizde FETÖ ile mücadele ettiğimizden dolayı reklam çalışmasını kesmiştik. Sadece darbeden sonra kendisi serbest kalınca geçmiş olsuna gittim. Olay gününe kadar da kendisi ile de konuşmam olmadı.

“SEN BENİM AVUKATIM DEĞİLSİN, KENDİ SAVUNMANI YAP”

Ben sanık Latif Yıldız’la samimi görüşürüm. Haftada iki üç gün yanına giderdim. Ofisinde bir gün otururken sanık Latif Yıldız bana müşteki Abdullah Onur’un iyi birisi olduğunu ve benimle reklam çalışması yapmak istediğini söyledi.  Bir iki gün sonra Latif Yıldız’ın iş yerine gittiğimde Abdullah Onur’la görüştük. Sanık Latif Yıldız müşteki Abdullah Onur’dan reklam almam için aracı oldu. Aramızda pazarlık yaptık. ‘Abi benim reklamı yayınlamayacakmısın?’ dedi. Bende ‘davan sonuçlansın, yayınlarım’ dedim. Onur dosyasında bir şey olmadığını söyledi ve ayağa kalkarak kucaklaştık. Kendisi bana bir yıllık reklam ücreti olarak 55 bin lira ödemeyi kabul etti. Ertesi gün ödemem vardı bu nedenle sanık Latif Yıldız’a ‘sen bana bu parayı ver siz aranızda halledin’ dedim. Yıldız da bana ‘Parayı Abdullah Onur’lu versin’ dedi.  (Bu arada Mehmet Altun’a tepki gösteren Latif Yıldız ‘sen benim avukatım değilsin, kendi savunmanı yap’ diyerek çıkıştı) Bende Onurluya ‘parayı yarın getir, benim ödemem var’dedim.

“PARANIN BENİM OLMADIĞINI SÖYLEDİM”

İki gün sonra sanık Latif Yıldız beni arayarak ‘Onur’lu geliyor, müsaitmisin?’ dedi. Bende müsait olduğumu söyledim.  Bir müddet sonra sanık Latif Yıldız’ın ofisine geçtim. Abdullah Onur’lu elindeki sarı zarfı bana uzattı, bende zarfı alıp masanın üstüne koydum. Kısa süre sonra ofise polisler geldi. Bunun üzerine ben hakkımda bir olayın kurgulandığını fark ettim.  Masadaki para bana reklam parası olarak getirilmiştir. Faturasını henüz kesmediğim için emniyette vermiş olduğum ifade de paranın benim olmadığını söyledim. Aslında para reklam karşılığı olarak bana getirildi. Yaptığım programda şahsın firmasına kast ederek şantaj oluşturacak hiçbir şey söylemedim. Aksine kendisini korumak için konuşmalar yaptım. Şantajda bulunmadım.

“İKİ ARKADAŞ ARASINDAKİ ŞAKALARDAN İBARETTİR”

Müşteki Abdullah Abat’la birlikte Boluspor yönetiminde bir dönem birlikte çalıştık. Bu nedenle kendisiyle zaman zaman görüşürdük. Kendisi MÜSİAD Bolu şube başkanıdır. Hiçbir şekilde kendisine şantajda bulunmadım. Abat’ın dans ederken yayınlanan görüntülerini gördükten sonra, telefon üzerinden yaptığım yazışma aleyhime delil olarak sunulmuştur. Ancak bu yazışmalar iki arkadaş arasındaki şakalardan ibarettir. Tehdit veya şantaj söz konusu değildir. Televizyonda yaptığım programda Abat’ın hakkında olumsuz bir söylemim yoktur. İddianamedeki sözler Abat’ın aleyhine değil, lehine sözlerdir. Aksi suçlamayı kabul etmiyorum.

“SEN TARLADAN NASIL DAİRE SATIYORSUN?”

Müşteki Abdullah Alemdar’ın inşaat sektöründe bir firması vardır. Kendisi ile 2012-2014 yılları arasında reklam çalışması yapmıştık. Ancak ödemeler gecikince reklam sözleşmesini yenilemedik. Televizyonuma Alemdar’ın yaptığı inşaatlarla ilgili bazı iddialar geliyordu. 2016 yılında yanımda bir kameraman ile birlikte müşteki Alemdar’ın ofisine gittim. Kendisine yönelik ‘ başkaları yaptığı daireyi satamazken sen tarladan nasıl daire satıyorsun?’dedim. Kendisi bana reklamını yayınlamam için teklifte bulundu. Ancak ben röportaj için ofisine geldiğimi söyleyince müsait olmadığını söyleyerek ertesi güne randevu verdi. Ertesi gün tekrar ofisine gittim. Ancak röportaj yapamadık. Ben müştekinin söylediği gibi bana reklam vermemesi halinde ticaretini bitireceğim yönünde tehditte bulunmadım. Kaldı ki olumsuz bir yayınımda yoktur. 

“ONU BİTİRECEĞİM DEMEDİM”

Müşteki Alaaddin Yılmaz Bolu Belediye Başkanıdır. Televizyonumun kurulmasında kendisinin de emekleri vardır. 2014 yılında yapılan seçimlere kadar Bolu belediyesine ait reklamları televizyonumda yayınlıyordum. Faturalarımız kestik, paramızı aldık. Ben kendisine Cavit Demir’in yanında ‘bana para vermemesi halinde onu bitireceğim’ demedim. Suçlamayı kabul etmiyorum. Beraber program yaptığımız İmdat Arslan bu program esnasında Alaaddin Yılmaz’a karşı ağır siyasi eleştirilerde bulunurdu. Bundan dolayı Alaaddin Yılmaz’ın benim karşıma geçtiğini düşünüyorum. Zira ben hiçbir para almadan Alaaddin Yılmaz’ın reklamlarını yayınlıyordum. Aramızda sorun yoktu. Yaptığımız programlar incelendiğinde siyasi olarak tespitler yaparak, eleştiri yaptığımız görülür. Müştekinin para vermemesi halinde aleyhine yayın yapmakla tehdit ettiğim suçlamasını kabul etmiyorum.

“REKLAM VERMEYE ZORLAMAYI DÜŞÜNMEDİM”

Müşteki Hüseyin Tekin’i 2002 yılından beri tanırım. O tarihlerde iş yerlerimiz yan yanaydı. Aydoğan Tekin’de kardeşi olur.  Ben müştekilerin sahibi olduğu betondan reklam parası almadım. Şirketin Mudurnu da taş ocağı bulunuyordu. Bu ocakla ilgili köylülerin tepkisi oluştu. Yayıncı olarak bu olayla ilgili haberleri televizyonda yayınladım. Haberleri yaparken reklam vermeye zorlamayı düşünmedim. Bir de Aydoğan Tekin’in FETÖ imamlarıyla yurt dışı gezisini bir programımız da işledik. Bunu da şantaj olarak değil, olayın yerel olması nedeniyle programda yayınladık. Müştekilere yönelik şantaj iddiasını kabul etmiyorum.

“PROGRAM GELİRİNDEN KENDİSİNE PAY VERMEYİ TEKLİF ETTİM”

Müşteki Aytaç Eskicioğlu mimardır. Kendisi ile aramızda para alış verişi olmamıştır. Ben bir gün müştekiyi ofisinde ziyaret ederek inşaat üzerine televizyon da program yapmasını teklif ederek, program gelirinden kendisine pay vermeyi teklif ettim.  Kendisinin FETÖ okullarının projelerini çizdiğine dair sanık İmdat Aslan’ın programımızda tespitleri olmuştur. Bende bunlara karşı açıklamalar yaptım. Bu açıklamalar müştekiyi savunur mahiyettedir. Müştekiyi kesinlikle reklam vermeye zorlamadım ve şantaj yapmadım.

“DURUM TESPİTİ YAPTIM”

Müşteki Cavit Demir Bolu ilinde hastane ve televizyon sahibidir. Kendisi televizyon açmadan önce benim televizyonumda sağlık programı yaptırırdı. Müşteki de bu programlara sponsor olmuştur. Aramızda böyle bir alış veriş mevcuttur.  Bir süre sonra Cavit Demir benim televizyonuma talip oldu. Önce anlaştık sonra satış gerçekleşmedi. Bunun dışında müştekiye karşı tehdit ve şantajda bulunmadım. Beraber yaptığımız programda İmdat Aslan, Bolu Belediyesinin Cavit Demir’e ait olan televizyona verdiği reklamlardan bahsederken, bende durum tespiti yaptım. Bunları herhangibir şantajın aracı olarak kullanmadım.

“ŞİKAYET OLDUĞU BELİRTİLEREK REKLAMLARI GERİ ÇEKTİLER”

Müşteki Ebru Akın özel bir lisenin sahibidir. Kendisi ile hiç yüz yüze görüşmedim. Ben okulda iki öğretmeni tanırım. Bu iki öğretmenle okulun reklamlarını televizyonumda yayınlanması ile ilgili anlaştım. Bu anlaşmanın bedeli olan 10 bin lirayı aldım. Ancak sonradan okulla ilgili şikayet olduğu belirtilerek reklamları geri çektiler. Bizde reklamı durdurduk. Müştekiye televizyona reklam vermesi için herhangibir baskıda veya tehditte bulunmadım.

“MERAK ETMEMDEN DOLAYI OKULA GİTTİM”

 Müşteki Eşraf Tarsuslu’yu tanımam. Kendisi ile reklam çalışmamız olmadı. Müşteki daha önce FEM Dershanesi olarak hizmet veren binaya özel okul açıyordu. Bende önceden mimlenmiş böyle bir binaya kimin cesaret ederek okul açmak istediğini merak etmemden dolayı okula gittim. Hatta iki defa gittim. Her iki gidişimde de farklı kişilerle görüştüm. İlk gittiğimde yetkili kişi bana inşaatın devam ettiğini, yangın merdiveni ve deprem mevzuatı ile alakalı eksiklerin giderilmesi için tadilat yaptırdıklarını söyleyerek işlemler bitince birlikte çalışabileceğimizi söyledi. Daha sonraki gidişimde tadilat çalışmalarının büyük oranda bittiğini gördüm. Yetkiliyle reklam hususunu görüştüm. Yetkili kişi bana önümüzdeki süreçte reklam çalışması yapabileceğimiz söyleyince oradan ayrıldım. Ben kesinlikle okul yetkililerine bana reklam vermemeleri halinde olumsuz haberler yapacağımı söylemedim. Tehdit ve şantaj da bulunmadım. Suçlamaları kabul etmiyorum

“PARAMI VERMEKTEN NAZLANDI”

Müşteki İlhami Ertem özel bir eğitim kuruluşunun sahibidir. 2016 yılında kendisi ile reklam anlaşması yaptık. 2017 yılı içersinde sözleşmeyi yenilemek için yanına gittim. Kendisi bana başka bir okul açacaklarını söyleyerek nazlı davrandı. Bende ‘Açılacak okulunda reklamını yaparız’ dedim. Pazarlık sonunda 10 bin liraya anlaştık. Faturasını keserek teslim ettim. Parayı tahsil etmek amacıyla birkaç kez İlhami Ertem’in yanına gittim. Ancak paramı vermekten nazlandı. Son gittiğimde masasında biri oturuyordu. Ben bu kişiyi yeni açılacak okul için tutulan bir danışman sandım. Ancak bu kişinin Milli Eğitim’de görevli müfettiş olduğunu öğrendim. Sonra şahsi telefonuma bazı resimler gönderildi. Bu resimlerde müştekinin okulunda yangın merdiveni yok iken, olmayan merdivenler için belediye tarafından izin verildiği bana iletildi. Bende okula giderek çekim yaptım. Okulda eski bir merdiven vardı. Tadilat yapılması lazımdı. Durumu aynı zamanda Milli Eğitime de haber ekibi göndererek sordum. Ancak yangın merdiveni ile ilgili bir haber yaptığımı hatırlamıyorum. Buna ancak haber için teşebbüste bulundum denilebilir. Zaten bu aşamadan sonra İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Bolu Valiliği olaya müdahil oldu. Sonrasında okul eksikleri sebebiyle ruhsatını alamadı. Ben müştekiden reklamımı alıp faturamı kesmiştim. Bu kişinin hakkında olumsuz haber yapmam mantıklı değildir. Suçlamayı kabul etmiyorum.

“YANLIŞLIKLARI PROGRAMIZ DA İŞLEDİK”

Müşteki Necip Çarıkçı ile Boluspor yönetiminde beraber çalıştık. Ancak kendisinden televizyon için hiç reklam almadım. Çarıkçı’nın yapmış olduğu işlerdeki yanlışlıkları programız da işledik. Yaptırdığı çok katlı otelin yanında cami bulunduğunu, burada içki içilebileceğini ve bununda doğru olmadığını televizyonda işledik. Ancak müştekiden reklam istemedim. Reklam vermesi içinde şantaj yapmadım.

“ERPİLİÇ’E İŞLEM YAPILMADIĞINI İŞLEDİK”

Müşteki Süleyman Öztürk Erpiliç firmasının yetkilisidir. Beş yıl önce bu firmadan reklam almıştık. Daha sonra aramızda reklam sözleşmesi yapılmamıştır. İmdat Aslan’la beraber yaptığımız programda FETÖ’ye destek olan kurufasulyecinin bile gözaltına alındığını ancak Türkçe Olimpiyatlarına gümüş ve bronz sponsorluk yapan Erpiliç’e işlem yapılmadığını işledik. Bunu kesinlikle reklam almak için yapmadık. Mesele güncel olduğundan televizyonda tartıştık. Beş yıldır ben bu şirketin kapısından içeri girmedim aksine olan iddiaları kabul etmiyorum.

İMDAT ARSLAN

Mahkeme Başkanı Mehmet Altun’un ifadesini tamamlamasının ardından sözü hakkında 9kez şantaj suçlamasıyla dava açılan İmdat Aslan’a verdi. Aslan ifadesinde şunları söyledi;

 

“ŞANTAJ SUÇUNU KESİNLİKLE KABUL ETMİYORUM”

Ben araştırmacı gazeteciyim. 2009 yılından beri özellikle FETÖ üzerine analitik ve sosyal içerikli çalışmalarda bulunuyorum.Sadece Abant TV’de değil birçok ulusal kanalda program yaptım.Haber programlarına katıldım. Katıldığım hiçbir programdan ücret almıyorum.Yol parasını dahi kendim ödüyorum.Buna Abant TV’de dahildir.Ben Abant TV’de 2016 yılının Ekim ayından itibaren program yapmaya başladım.Yaptığımız Abant Objektif programında konuşacaklarımız spontane olarak gelişmektedir.Önceden bir araya gelerek neyi konuşacağımızı kararlaştırmıyoruz.Bana isnat olunan 9 farklı müştekiye karşı şantaj suçunu kesinlikle kabul etmiyorum.Bu müştekilerden bir lira menfaatim veya talebim olmamıştır.

 

“BU ANTLAŞMAYI YAPMA DERDİM”

Sanık Mehmet Altun ile müşteki Abdullah Onur arasındaki reklam meselesinden önceden haberim yoktu.Zaten haberim olsaydı sanık Mehmet'e kesinlikle bu antlaşmayı yapma derdim.Çünkü bu reklam anlaşması sanık Mehmet'in aleyhine olurdu.Zira ilk başta Belediye Başkanı olan müşteki Alaaddin Yılmaz'ın müşteki Abdullah Onur'a ‘niye beni eleştiren bir kişiye reklam verdin’ diye kızacağını tahmin ediyorum.Üzerime atılı şantaj suçlamasını kesinlikle kabul etmiyorum.Suçlamaları reddediyorum.

“YAPILAN, BANA KARŞI BİR ALGI OPERASYONUDUR”

Programda yaptığım konuşmalar cımbızlanarak ve benim aleyhime olacak kısımlar özellikle seçilerek iddianame düzenlenmiştir.Yapılan, bana karşı bir algı operasyonudur.Bizden şikayetçi olan müştekilerin hiçbirisi FETÖ’den şikayetçi olmamıştır.Beraatimi talep ederim.

 

LATİF YILDIZ

 

Aslan’ın ardından savunma yapmak üzere Mahkeme başkanı sözü 1 kez şantaj iddiasıyla hakkında dava açılan Latif Yıldız’a verdi. Yıldız yaptığı savunmada şunları söyledi;

 

“REKLAM VERMESİ YÖNÜNDE TAVSİYEDE BULUNDUM”

Ben müşteki Abdullah Onur'u yıllardan beri tanırım.Babası rahmetli olduğunda onu koruyup kolladım.Kendisi FETÖ'den yargılanmaktadır.O tarihlerde şirketine kayyum atanması yönünde haberler dolaşıyordu.Ben bir abi olarak kendisine Abant TV'ye reklam vermesi yönünde tavsiyede bulundum. Zira müştekinin bu kanal ile ilgili rahatsızlığı olduğunu biliyordum. Burada 20 bin lira rakamını telaffuz ettim.  Bunu söylememdeki amaç daha fazla para vermesini engellemekti. Bu konuşma suç tarihinden yaklaşık 6 ay kadar önce gerçekleşmiştir.

 

“HER ŞEY BİR ANDA VE KISA SÜREDE GELİŞTİ”

Müşteki Abdullah benim bir depomu kiralamak istiyordu.Bir gün benim iş yerime geldi.O geldikten yaklaşık 10-15 dakika sonra sanık Mehmet Altun iş yerime geldi.Zaten sanık Mehmet son zamanlarda benim iş yerime sıkça gelip gidiyordu.Kaldı ki onun televizyonuna reklam da vermiştim.İş yerinde müşteki Abdullah ile sanık Mehmet koyu bir sohbete başladılar.Daha sonra müşteki Abdullah iş yerinden ayrıldı.Ayrılırken bana ‘keşke senin bana 6 ay önce yaptığın tavsiyeyi dinleseydim’ dedi.Ertesi gün saat 17:00 de müşteki Abdullah ile bana ait depoyu görmeye gittik.Ardından benim iş yerime döndük.O esnada sanık Mehmet Altun'un da benim iş yerimde olduğunu gördüm.Kesinlikle onun geldiğinden veya geleceğinden benim haberim yoktu.Benim ofisimde sanık Mehmet ile müşteki Abdullah reklam pazarlığına başladılar.Sanık Mehmet 1 yıl için 90 bin TL istedi.Aslında bu rakam bana çok yüksek geldi.Müşteki Abdullah ise hemen 50 bin TL veririm dedi.Müştekinin cevabı da bana ilginç geldi.Çünkü herşey bir anda ve kısa sürede gelişti.Daha sonra aralarında 55 bin TL’ye anlaştılar.Bana göre sanık Mehmet 50 bin TL'yi bile kabul ederdi.Benim yanımda açıkça nasıl bir anlaşma yaptıklarını konuşmadılar.

 

“BİRBİRLERİNDEN BEKLENTİLERİNİ İYİ BİLİYORDU”

Sanık Mehmet ‘Ben hemen reklam yapamam.Birkaç ay sonra reklam yaparım’ dedi. Taraflar aralarında nasıl bir anlaşma yaptıklarını, birbirlerinden beklentilerini iyi biliyordu.Zira daha önce sanık Mehmet müşteki Abdullah hakkında olumsuz haber yapmıştı.Bunun üzerine müşteki Abdullah sanık Mehmet'e reklam vermeyi kesmişti.Her ikisi de bir anlamda bedel ödemişti.Bu anlaşmanın bundan dolayı yapıldığını ben eski gazeteci olarak gayet iyi anladım.Burada sanık İmdat ile ilgili bir konuşma yaşanmadı.Anlaşmadan sonra taraflar benim ofisimden ayrıldılar.Sanık Mehmet'in bana ‘benim paramı sen ver, siz daha sonra müşteki Abdullah ile aranızda para işini halledersiniz’  diye söyleyip söylemediğini hatırlamıyorum.Söylemiş olabilir ancak ben bunu kâle almamışımdır.Çünkü benim ne kadar dostum olsa da müşteki Abdullah'a vermem söz konusu değildir.

 

“MEHMET ZARFI ALDI, MASANIN ÜZERİNE KOYDU”

Kendi aralarında paranın ertesi gün ödeneceğini konuştular.Bu da benim garibime gitti.Ancak ertesi gün müşteki Abdullah beni aramadı.Sanık Mehmet aramış olabilir ancak onun alacağı para beni ilgilendirmez.İki gün sonra müşteki Abdullah beni arayarak saat 15:00 de benim ofisime parayı getireceğini söyledi.Kendisi samimi dostum olduğundan böyle bir komplo kuracağı benim aklıma gelmezdi.Bunun üzerine sanık Mehmet'i arayarak durumu anlattım.Önce iş yerine müşteki Abdullah geldi.Kısa süre sonra sanık Mehmet iş yerime geldi.Müşteki Abdullah 'ın elinde sarı bir zarf vardı.Zarfı sanık Mehmet'e uzattı.Bu sırada sanık Mehmet ‘fark etmez parayı Latif'e de verebilirsin’ dedi. Bu söz beni rahatsız etti, ‘Öyle bir şey olmaz’ dedim.Sanık Mehmet zarfı aldı, masanın üzerine koydu.Müşteki Abdullah daha sonra kalkmak istedi.Ben aslında kendisini arabasına kadar yolcu edecektim ancak müşteki Abdullah ‘abi sen rahatsız olma’ diyerek beni engelledi.Ben de onu ofis kapısından yolcu ettikten sonra içeri geri geldim.

 

SANIK MEHMET ‘BU PARA BENİM DEĞİL’ DEDİ

Kısa bir süre sonra içeriye polisler geldi.Ben polislere zarfın içindeki paranın müşteki Abdullah tarafından sanık Mehmet Altun'a verilecek reklam parası olduğunu söyledi. O esnada sanık Mehmet ‘bu para benim değil’ dedi. Ben bu sözüne şaşırdım ve kendisine tepki gösterdim.O sırada sanık Mehmet şaşkın bir haldeydi.Bir şeyler konuştu ancak neler söylediğini tam olarak hatırlamıyorum.

 

“ŞANTAJLARDAN BİLGİ SAHİBİ DEĞİLİM”

Ben sanık Mehmet'in yaptığı iddia edilen şantajlardan bilgi sahibi değilim.Şayet bilgi sahibi olsaydım öncelikle onunla diyalogumu keserdim.Çünkü müştekilerin birçoğu benim daha eski dostlarımdır.Ben şantaj suçlamasını kabul etmiyorum.Suçsuz ve mağdurum.Öncelikle beraatimi talep ederim. Mahkeme aksi kanaatte ise lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ederim.

 

EBRU AKİN

Sanık savunmalarının ardından Mahkeme başkanı sözü müştekilere verdi. Müştekiler mahkemede şu ifadeleri kullandı;

“REKLAMLARIN GERİ ÇEKİLMESİ TALİMATINI VERDİM”

Ben özel bir lisesinin kurucusuyum. Sanık Mehmet Altun ve sanık İmdat Arslan ile hiçbir şekilde yüz yüze görüşme yapmadım. Sanık Mehmet bizim okulumuzda öğretmen olarak çalışan iki öğretmen arkadaşımızla reklam görüşmesi yapmış. Bu öğretmen arkadaşlar bana durumu anlattılar. Biz de okul olarak hem sanık Mehmet 'in sahibi olduğu Abant Tv’ye hem de diğer Bolu'daki medyaya reklam verdik. Bu hususta bir ayrım yapmadık. Sanıklar bana reklam verme hususunda hiçbir şekilde tehdit veya şantajda bulunmadılar. Yine sanık Mehmet ile görüşen öğretmen arkadaşlar da bana böyle bir şantaj olayından bahsetmediler. Biz kendi rızamız ile reklam verdik. Ancak daha sonra Abant Objektif isimli programı izlediğimde bu programda devlet büyükleri hakkında karalayıcı ve aşağılayıcı yorumlar yapıldığını görünce daha önce görüşmeyi yapan öğretmeni arayarak reklamların geri çekilmesi talimatını verdim. Ben reklam karşılığında sanık Mehmet'e 1.500 lira ödeme gönderdim. Bu ödemeyi öğretmen arkadaşlar yaptılar. Ancak anlaşmamız 10 bin lira üzerineydi. Ben reklamların kaldırılmasını istedikten sonra geri kalan parayı da ödemedim. Sanıklardan şikayetçi değilim.

 

ALAADDİN YILMAZ

“PROGRAMLARIN %80'İNDE BENİ AŞAĞILAYICI VE YIPRATICI YAYIN YAPMIŞLARDIR”

Ben olayla ilgili emniyet müdürlüğünde detaylı ifademi vermiştim.Bu ifadem doğrudur. Sanıklar Mehmet ve İmdat yaptıkları programların %80'inde beni aşağılayıcı ve yıpratıcı yayın yapmışlardır. Bu televizyon kanalı uluslararası yayın yapmaktadır. Dünyanın birçok yerinden beni arayan seçmenler ne oluyor demektedirler. Sanıklar şayet ellerinde bir belge varsa bunları ilgili makamlara iletmek zorundadırlar. Ancak onlar böyle yapmayıp, yaptıkları programda beni siyasi kimliğimden dolayı zor duruma düşürme amacı ile hareket etmektedirler.

 

“TELEVİZYONUNU BİZ KAPATTIRMADIK”

Sanık Mehmet kendisinin televizyonunu bizim kapattırdığımızı iddia etmektedir. Televizyonunu biz kapattırmadık. Sadece Türksat'a uydu nedeniyle 300 bin dolar borcu olduğunu ve ödenmediğini öğrendik. Bu hususta Türksat'tan bir yetkili ile yaptığımız görüşmede ‘madem borcu var, niye tahsil etmiyorsunuz’ dedik. Bunun dışında sanığın televizyonunu biz kapattırmadık.  Her iki sanıktan da şikayetçiyim.Davaya katılma talebim vardır.

 

AV. FİKRET ÇIRACI

“EKSİK SORUŞTURMA YAPILMIŞTIR”

Müşteki Alaaddin Yılmaz vekili olan Av. Fikret Çıracı ise, “Müvekkilin beyanlarına katılıyorum. Sanık Latif'i tanımıyorum. O nedenle onun hakkında bir şey söylemek durumunda değilim ancak sanıklar Mehmet ve İmdat yaptıkları programların tamamında müvekkili siyasi olarak bitirme hedefi gütmüşlerdir. Yalan haberlerle kamuoyunu yanlış yönlendirmişlerdir. Bu şekilde bir algı operasyonu yapmışlardır. Her iki sanığın da ayrı ayrı cezalandırılmasını talep ediyorum. Davaya katılma talebimiz vardır. Yine dava ile ilgili eksik soruşturma yapılmıştır. Bu nedenle tevsi tahkikat taleplerimizi yazılı olarak mahkemeye ibraz edeceğiz, dedi.

 

HÜSEYİN TEKİN

“TAŞ OCAKLARINI ÇALIŞTIRTMAYACAĞINI SÖYLEDİ”

Ben beton firması sahibiyim. Sanık Mehmet bir gün benim işyerime gelerek benden 300 bin lira reklam parası istedi. Bunu vermemem durumunda bana ait taş ocaklarını çalıştırtmayacağını söyledi. Kendisi bu parayı önce 200 bin liraya daha sonra ise 100 bin liraya düşürdü. Ben bunun üzerine sanığı iş yerimden kovdum. Bu konuşma sırasında yanımızda başka kimse yoktu. Sanık Mehmet ile uzun süre görüşmedim. Daha sonra kendisi tekrar iş yerime geldi. Bana ‘Size iki milyon lira zarar verdirdim’ dedi. O esnada yanımızda kardeşim Aydoğan Tekin’de vardı. Sanık yaptığı programların birçoğunda beni ve firmamı karalayıcı söylemlerde bulunmuştur. Sanıklar İmdat ve Latif'in benimle ilgili bir aleyhe söylemleri yoktur. Bana zarar veren sanık Mehmet Altun'dur. Bundan dolayı sanık Mehmet Altun'dan şikayetçiyim. Davaya katılma hususunda avukatım beyanda bulunacaktır.

 

AYTAÇ ESKİCİOĞLU

“BANA REKLAM VERMEZSEN BU HUSUSU PROGRAMDA İŞLERİM”

Ben mimarlık firmasının sahibiyim. Sanık Mehmet benim yanıma gelerek televizyona reklam vermemi istedi. Ben mimarlık firmalarının reklam vermediğini söyleyerek talebini reddettim. Bunun üzerine sanık Mehmet bana ‘Bolu'daki FETÖ okulunun projesini sen çizmişsin?’ dedi. Ben de ‘Evet.Ben çizdim. Ücretini de aldım’ dedim. Ardından sanık Mehmet bana ‘Bana reklam vermezsen bu hususu programda işlerim’ dedi. Bu konuşma sırasında yanımızda başka kimse yoktu. Olaydan bir müddet sonra bir arkadaşım telefon ile arayarak Abant Objektif isimli programda benim hakkımda konuşmalar yapıldığını söyledi. İnternetten kanalı açtığımda sanık İmdat ile sanık Mehmet'in benim hakkımda bazı aleyhe yorumlar yaptıklarını gördüm. Ardından kendi iradem ile emniyete giderek şikayette bulundum. Olay nedeniyle sanıklar Mehmet ve İmdat'tan şikayetçiyim.Davaya katılma talebim yoktur.

 

ABDULLAH ABAT

“BU ARKADAŞLARI DİKKATE ALMIYORUM”

Sanık Mehmet veya sanık İmdat bana şantajda bulunmuş değillerdir. Emniyetten beni aradıklarında sadece bilgim alınacağı söylendi. Ben de giderek bilgilerimi paylaştım. Yaptıkları programda benim il başkanı olamayacağım şeklinde bazı sözler söylemişler. Ancak burada bana karşı bir şantaj söz konusu değildir. Yine dosya arasında bulunan ve içerisinde dans kelimelerinin geçtiği olayda hatırladığım kadarıyla sanık Mehmet, ortak tanıdığımız birinden parasını alamamış. Bu konuda benden yardım istemişti. Yazdığı dans ile ilgili mesajların bu olay ile ilgili olduğunu tahmin ediyorum. O mesajlarda bana karşı bir tehdit veya şantaj yoktur. Çünkü ben sanık Mehmet'in yapısını biliyorum. O ifadeler bir şantaj veya tehdit amacıyla yazılmamıştır. Bir de beni itibarsızlaştırma eylemi olamaz. Çünkü bu arkadaşları dikkate almıyorum. Benim duruşumdan, kişiliğimden, ticaretimden hesabını veremeyeceğim bir durum yoktur. Ayrıca ben Abant TV’yi de Abant Objektif programını da izlemem. Sanıklardan şikayetçi değilim.

 

AYDOĞAN TEKİN

“HALA REKLAM VERMEYECEK MİSİNİZ?”

Ben beton firmasının ortaklarındanım. Sanık Mehmet bir gün ağabeyim olan müşteki Hüseyin Tekin'in yanına gelerek reklam vermememiz halinde aleyhimize yayın yapacağını söylemiş. Ben o görüşmede yoktum. Daha sonra sanık Mehmet halkı kışkırtarak bize ait taş ocaklarının kapatılmasını sağladı. Daha sonra benim de bulunduğum bir gün yanlış hatırlamıyorsam 2016 yılının Ekim veya Kasım aylarında iş yerimize geldi. Ağabeyim Hüseyin ile birlikte üçümüz görüştük. Bu görüşme sırasında sanık ‘Size nasıl iki milyon zarar verdirdim.Hala reklam vermeyecek misiniz?’ dedi. Biz de vermeyeceğiz dedik. Sanık Mehmet yaptığı programda 2017 yılının Ocak veya Şubat ayından itibaren bizim firmamızı karalayıcı nitelikte sözler kullanmaya başladı. Hatta benim yurt dışındaki FETÖ okullarına ziyarete gittiğimi söyledi. Tahminen bu sözü sanık Mehmet söyledi.Ancak şu anda kimin söylediğini tam olarak hatırlamıyorum. Ancak bu husus da doğru değildir. Kayıtlar araştırıldığında bu husus da ortaya çıkacaktır. Biz daha önce avukatımıza Sanık Mehmet’in bize yaptığı şantajı anlatmıştık. Ancak avukatımız karşı tarafı ‘kâle almayalım’ dedi ve hukuki süreci başlatmadı. Olay nedeniyle sanık Mehmet'ten şikayetçiyim. Diğer sanıklar İmdat ve Latif'ten şikayetçi değilim.

 

İLHAMİ ERTEM

“AÇACAĞIMIZ OKULDAKİ EKSİKLİKLERİ ÖĞRENMİŞ”

Ben olayla ilgili emniyette detaylı ifademi vermiştim. O ifademi tekrar ediyorum. Ben ilk başta sanık Mehmet ile bir reklam anlaşması yapmıştım ancak daha sonra bizim ile ilgili reklam yasağı olduğunu öğrendim. Bu konuda ceza alınca sanık Mehmet ile tekrar görüştüm. Reklamları yayından kaldırdık. Bir müddet sonra açacağımız okulun reklamı ile ilgili sanık Mehmet ile anlaştık. Aramızda bir ön anlaşma yaptık.  Bir senelik reklam karşılığında 10 bin lira anlaştık. Bunun ile ilgili kendisine bir evrak vermedim. Bu anlaşmadan sonra sanık Mehmet bir şekilde açacağımız okuldaki eksiklikleri öğrenmiş. Bana bunlar ile ilgili fotoğraf gönderdi. Ancak bunları kendisi ile daha önce yaptığımız anlaşmaya zorlamak için kullanmadı.

“FOTOĞRAFLARI HANGİ AMAÇLA GÖNDERDİĞİNİ BİLEMİYORUM”

Ben hem özel kurs için yaptığımız 16 bin lira miktarındaki reklam anlaşması hem de daha sonra açacağımız okul ile ilgili 10 bin lira reklam anlaşmasını kendi iradem ile hiçbir baskı ve tehdit olmadan sanık ile yaptım. Ancak sanığın bu anlaşmadan sonra bana bir şekilde öğrendiği okuldaki eksiklikleri içeren fotoğrafları hangi amaçla gönderdiğini bilemiyorum. Bir de şunu söylemek istiyorum. Sanık Mehmet bana okuldaki eksiklikler hususunda yapmam gereken birşey varsa yardımcı olurum da demişti. Yani kendisinin bana karşı şantajı ve tehdidi söz konusu değildir. Zaten sanıklardan İmdat'ı tanımam. Kendisi ile bir görüşmem söz konusu değildir. Olay nedeniyle sanıklardan şikayetçi değilim. Davaya katılmak istemiyorum.

 

ABDULLAH ONUR

“VERDİĞİM PARANIN REKLAM ÜCRETİ OLAMAYACAĞI AÇIKÇA ORTADADIR”

Ben bu konuda Cumhuriyet Savcısına detaylı ifademi vermiştim.Bu ifademi tekrar ediyorum. Ben ele geçirilen 55 bin lira parayı sanık Mehmet Altun'a yaptığı programda benim devam etmekte olan FETÖ davam nedeniyle yayın yapmaması karşılığında verdim. Şu anda benim şirketimin Bolu'da faaliyet gösteren iki farklı televizyonda reklamları girmektedir. Bunun karşılığında televizyon kanallarından bir tanesine aylık 600 lira, diğerine ise aylık 2 bin 500 lira reklam ücreti ödüyorum. Bu rakamlar karşısında benim sanık Mehmet'e verdiğim paranın reklam ücreti olamayacağı açıkça ortadadır. Ben parayı sanık Mehmet'e verdikten sonra sanık ‘İmdat'ı da sen susturursun’ dedim. Bunun üzerine sanık Mehmet ‘Sanık İmdat'ın şurubu bende, ben şurubunu verince o susar’ dedi. Hatta o sırada sanık Latif ‘Bundan sonra televizyonda Abdullah'ın adı geçmeyecek, geçerse beni çiğnemiş olursunuz’ dedi. Olaydan sonra emniyet benim paramı iade etti. Olay nedeniyle sanıklar İmdat ve Mehmet'ten şikayetçiyim. Sanık Latif'ten ise şikayetçi değilim. Davaya katılma hususunda avukatım beyanda bulunacaktır.

 

EŞREF TARSUSLU

“SANIKLARDAN ŞİKAYETÇİ DEĞİLİM”

Bu hususta emniyette verdiğim ifadem doğrudur. Okunan ifade bana aittir.İçeriğini aynen tekrar ederim. Olay bu ifademde anlattığım şekilde meydana gelmiştir. Sanık Mehmet ile görüştüğümüz sırada yanımızda başka kimse yoktu. Olay nedeniyle sanıklardan şikayetçi değilim. Maddi zararım yoktur. Davaya katılmak istemiyorum, dedi.

 

AV. SÜLEYMAN DİNÇSOY

Müvekkil gelecek celse beyanda bulunacaktır, o beyanda bulunduktan sonra biz de beyanda bulunacağız.

MEHMET ALTUN MÜDAFİİ AV. TUNCAY ALNIAK

Müvekkilin savunmalarına aynen iştirak ediyoruz. Müşteki beyanları dikkate alındığında müvekkil hakkında organize bir eylemle karşı karşıyayız. İki üç yıl önce yaşandığı iddia edilen bazı olayla ile ilgili müştekilerin aynı gün içerisinde hep birlikte emniyete giderek ifade vermeleri hususunu mahkemenin takdirine bırakıyoruz. Müvekkil açısında şantaj suçunun unsurları oluşmamıştır. Kendisi yaklaşık beş aydan beri tutukludur. Tutuklu kaldığı süre, atılı suçun alt ve üst sınırı nazara alınarak bihakkın tahliyesini talep ediyoruz. Mahkeme aksi kanaatte ise lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ediyoruz, dedi.

LATİF YILDIZ MÜDAFİİ AV. DURMUŞ TUNÇ

Müvekkilin savunmasına aynen iştirak ediyoruz. Atılı suçun unsurları müvekkil açısından gerçekleşmemiştir. Ayrıca müvekkil hakkında halen adli kontrol uygulaması devam etmektedir. Müvekkilin savunmasının alınmış olması nazara alınarak hakkındaki adli kontrol uygulamasının kaldırılmasını talep ediyoruz. Ayrıca kendisi ticaret ile uğraştığından duruşmalardan vareste tutulmasını ve beraatini talep ediyoruz.

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ…

Mahkeme Başkanı sanık ve müştekileri dinledikten sonra Alaaddin Yılmaz'ın davaya ve duruşmalara katılan sıfatı ile kabulüne, Abdullah Alemdar, Cavit Demir ve Necip Çarıkçı'nın bir sonraki duruşmada dinlenmesine, Latif Yıldız hakkında verilen adli kontrol kararlarının kaldırılmasına,Latif Yıldız'ın duruşmalardan vareste tutulmasına, olayla ilgili bilgi sahibi olduğu anlaşılan Yaşar Taşkıran ve Necdet Adak'ın bir sonraki duruşmada dinlenmesine, tutuklu sanık Mehmet Altun'un savunmasının alınmış olması, tutuklulukta geçirdiği süre, atılı suçun alt ve üst sınırları nazara alınarak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına, Abdullah Onur, Hüseyin Tekin ve Aydoğan Tekin'e davaya katılma hususunda avukatları ile görüştükten sonra beyanda bulunmak üzere süre verilmesine karar verildi.

Mahkeme başkanı bir sonraki duruşmanın 10 Eylül 2018 günü saat 09:40’da görülmesine karar verdi.

 

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: