• resmi ilanlar

El öpen komutan bakın neler anlattı!

03/10/2017 11:00

“VALİYİ YANLIŞ YÖNLENDİRMEMEK İÇİN SIKIYÖNETİM DİREKTİFİNDEN BAHSETMEDİM”

Bolu eski Jandarma Alay Komutanı Türker Yılmaz, ilk kez örgüt üyeliği suçlamasıyla hakim karşısına çıktı. Tutuksuz olarak yargılanan Türker Yılmaz, sıkıyönetim direktifi ile ilgili yeterli bilgi alamadığı için Bolu Valisi Aydın Baruş’u bilgilendirmediğini söyledi. Aynı zamanda Ankara’nın 15 Temmuz gecesi destek kuvvet talebine olumsuz yanıt vermesinin sebeplerini açıkladı.

 

Haber: Ebru EYVAZOĞLU

Bolu eski Jandarma Alay Komutanı Türker Yılmaz hakkında Bolu Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamenin ilk duruşması Bolu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Kimlik tespitinin ardından KHK le ihraç edilen Türker Yılmaz’ın savunması alındı.

İddianamede tutuksuz sanık Yılmaz'ın, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi, Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Daire Başkanlığı'nın darbe girişiminin engellenmesi amacıyla Ankara'ya takviye birlik gönderilmesi talebini geri çevirdiği ve suçu bildirmeme iddiasıyla yargılama başladı. Yılmaz, 15 Temmuz sonrası şehit annesinin elini öperken fotoğraflanmıştı.

“MESAJI OKUYAMADIĞIM İÇİN VALİ BEYE BAHSETMEDİM”

Türker Yılmaz, “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. 15 Temmuz gecesi 22.30 sıralarında Nuri Serkan Kara isimli subayın beni evimden araması sayesinde olaydan haberdar oldum. Bana bir mesaj geldiğini söyledi. Evime gelmesini söyledim. Mesajla birlikte evime geldi. Saat 22.40 civarında birliğe doğru intikale başladım. İntikal sırasında mesajı incelemekteydim. Vali beyden o sırada telefon geldi. Bana ülke genelinde garip şeyler olduğunu, Ankara ve İstanbul’da askerin sokağa çıktığını söyledi. Ben de bize de mesaj geldiğini, mesajı henüz incelemediğimi, olan biteni anlamaya çalıştığımı söyledim. O sırada henüz mesajı okuyamamıştım. Kendisine bu sebeple sıkıyönetim direktifi geldiğinden bahsetmedim. Zira henüz mesajın içeriğine hakim değildim. Gelen mesajın üzerindeki ibareyi söylemek de aklıma gelmedi. Bunda bir amaç veya sebep bulunmamaktadır. Vali beyle görüştükten sonra Jandarma Bölge Komutan vekili ile konuştum. Mesajın uygulanamaz olduğunu söyledi. Ben de kendisiyle aynı fikirde olduğumu ilettim.

“İSMAİL GÜNEŞER’İN TALİMATLARINI GEÇİŞTİRDİM”

Alaya geldiğimde İsmail Güneşer beni aradı. Bana sıkıyönetim direktifi ile sıkıyönetim komutanı olarak atandığını söyledi. Vali ve Belediye Başkanının sıkıyönetim direktifleri doğrultusunda görevden uzaklaştırılasını, emniyet müdürünün emre alınması, direnmesi durumunda gereğinin yapılmasını söyledi. Ben kendisini bir şekilde geçiştirdim. Daha sonra personelin münferit olaylara karışmasını önlemek için personeli kışlaya çağırdım. Nöbetçi sayılarını artırdım. Yine bize bağlı birliklerimizi, yani ilçe komutanlıklarını arattım. Kendilerine kışladan çıkmamalarını, kaymakamların talimatı doğrultusunda hareket etmelerini söyledim. Daha sonra Cahit Tirindaz’ı aratıp, kendisi tugay komutan vekili olarak görev yapıyordu. Gelen direktiften bahsettim, alaya gelmesinin uygun olacağını söyledim. O da mesaj geldiğini, çelişkiler olduğunu söylemişti. Vali beyi tekrar arayarak kendisine bize bir mesaj geldiğini, mesajda çelişkiler olduğunu, neler olup bittiğini anlamaya çalıştığımızı komutanlığımız açısından problem olmadığını, emirleri doğrultusunda hareket edeceğimizi söyledim. Fakat bu görüşme sırasında da sıkı yönetim direktifinden bahsetmedim. Çünkü Jandarma Genel Komutanı ile görüşememiştim. Kendisine yanlış bilgi vermek istemedim.

“BANA ŞEHİRDE İNSAN HAREKETLİLİĞİNİN YOĞUN OLDUĞU SÖYLENDİ”

Zaman ilerlerken vali beyi arayabilirdim. Ama olaylar çok hızlı ve yoğun şekilde devam etmekteydi. İsmail Güneşer sürekli aramaktaydı. Yine birliğin sevk ve idaresi içinde iletişim halindeydim. Bu sebeple vali bey makama çağırana kadar iletişimim olmadı. Direktifi okuyup değerlendirdiğimiz sırada Tugay Komutan Vekili Cahit Tirindaz’a, İsmail Güneşer’in emrini uygulatmak için başka birilerini devreye sokabileceğini söyleyerek, Tugaya gitmesinin uygun olacağını söyledim. Daha sonra Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanı ile görüştüm. Bana emrin uygulanamaz olduğunu söyledi. Bu hususun diğer garnizon komutanlıkları ile de paylaşılması talimatı verildi. Beni Düzce Alay Komutanı aradı. Bana emri uygulayamayacaklarını söyledi. Güneşer’in kendisini de aradığını ifade etti. Daha sonra Emniyet Müdürü Mustafa Kızılkaya’yı aradım. Bana şehirde insan hareketliliğinin yoğun olduğunu söyledi. Asker dışarı çıkmazsa iyi olur dedi. Ben de askerin kesinlikle dışarı çıkmayacağını ifade ettim.

“MAKAMDA VALİ BEYE SIKI YÖNETİM DİREKTİFİNİ İZAH ETTİM”

2.50-3.00 arası vali bey beni arayarak makama davet etti. 3.15 gibi makama gittim. Vali bey dışımda emniyet müdürü, Cumhuriyet Başsavcısı ve savcılar vardı. Vali beye, birlikte yasa dışı hareketlilik olmadığını, kontrol altında tuttuğumu, kendisinin dışında kimseden emir almayacağımı söyledim. Kendisine sıkı yönetim emrini ve bana Güneşer’in verdiği talimatları anlatarak durumu izah ettim. Ben gece boyunca birliğimi emniyete alıp personelimi kontrol altında tuttum. Görevim, ilde emniyet ve asayişi sağlamaktır. Onu da gece boyunca hakkıyla yerine getirdiğimi düşünüyorum. Bu nedenle gelen sıkı yönetim emrinden Vali bey’i haberdar etmediğime ve ilde alınması gerekli emniyet tedbirlerinin gecikmesine yönelik iddia ve isnatları kabul etmiyorum.

“YAZILI EMİR GELMEDİĞİ İÇİN TAKVİYE KUVVET İSTEĞİNİ REDDETTİM”

İddianamede bana Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Başkanlığından gelen takviye kuvvet talebini geri çevirdiğim iddia edilmiş ise de bu hususunda yanlış anlaşıldığını ve iddianameye de doğru yansıtılmadığını düşünüyorum. Emir bana yazılı şekilde ulaştırılmadı. Valilikte bulunduğum esnada Harekat Başkanı Arif Çetin beni arayarak, Ankara’daki olayların bastırılması için kuvvet istediğini belirti. Ben o sırada vali beye talebi ilettim. Ancak kendisine Bolu’da da kritik durum olduğunu, önümüzü göremediğimizi, İsmail Güneşer’in tehdit olarak var olmaya devam ettiğini söyledim. Vali bey bunu üzerine kuvvet göndermenin doğru olmayacağını söyledi ve rıza göstermediğini belirtti. Ben de vali beyin kararını usulünce Arif Paşaya ilettim ve kendisini bilgilendirdim. 

“JANDARMA GİRİŞ ÇIKIŞLARI İŞ MAKİNELERİYLE TUTULDUĞU İÇİN KUVVET GÖNDEREMEZDİK”

Daha sonra Harun Ocaklı isimli korgeneral aradı ve bu kez 2. Tugay Komutanlığının kendilerine destek kuvvet gönderip gönderemeyeceğini sordu. Ben de kendisine 2. Tugay Komutan vekilinin Cahit Tirindaz olduğunu, karar verme yetkisinin kendisine ait olduğunu söyledim. Cahit Tirindaz’ın kendisini telefonla aramasını istedi. Cahit Tirindaz’ı arayarak Harun Ocaklı’nın telefonunu verdim ve aramasını söyledim. Tirindaz bana telefonun sürekli meşgul olduğunu söyledi. Ben mutlaka ulaşıp konuşması konusunda ısrar ettim. Bir süre sonra Harun Ocaklı ile görüştüğünü, takviye birlik gönderemeyeceklerini kendisine izah ettiğini söyledi. Benim birlik talebine olumsuz yanıt verdiğime yönelik iddia doğru değildir. Bu talebe olumlu yanıt versem dahi talebi fiilen yerine getiremezdim. Zira o esnada vali beyin emriyle Jandarma giriş çıkışları belediyenin iş makineleriyle tutulmuştu. Vali beyin emri olmadan birlikten araç çıkışına müsaade edilmemekteydi. Olaydan birkaç gün sonrasına kadar personelin kışladan ayrılmasına dahi vali beyin emriyle müsaade ettik. Bu sebeple bu yöndeki iddia ve isnadı kabul etmemekteyim.

“ÇAKICI’NIN BOLU’YA SEVKİNDE SALDIRI OLABİLECEĞİ BİLGİSİ GELDİĞİ İÇİN İZİN KULLANMADIM”

Yine iddianamede benim olayın gerçekleştiği tarihte iznim bulunmasına rağmen izne gitmememin şüpheli görüldüğü hakkımdaki suçlamaya dayanak yapılmıştır. TSK’da izinler bir önceki yılın Aralık ayında planlanır. Bu doğrultuda görev yoğunluğu ve personel sayısına göre izinler kullanılır. Zaman zaman izinlerimi planlanan tarihlerde geçirdiğim olduğu gibi iş yoğunluğu ve personel sayısı nedeniyle planlanan dönemlerde izin kullanamadığım da olmuştur. Esasen bu durum tüm TSK personelleri için geçerlidir. 03.09.2016’da kızımın düğünü sebebiyle planlanan Temmuz ayında değil, kızımın düğününe denk gelen ağustos ayı sonu kullanmayı arzu etmiştim. Bu durumu Jandarma Bölge Komutanlığına bildirmiştim. Aynı dönemde Alaattin Çakıcı isimli hükümlünün Bolu Cezaevine sevki yapılacaktı.  Bu sevkle Adalet Bakanı doğrudan ilgilenmekteydi. Sevk sırasında saldırı yapılacağına dair istihbari bilgiler ulaşmıştı. Bu nedenle sevki bizzat takip etmenin doğru olacağını değerlendirmiştim. İzni planlanan tarihte kullanmamamın sebeplerinden biri de budur. Bunun aleyhime kullanılmasını kabul etmiyorum.

“ÖRGÜT MENSUBU ASKERLERİN DARBE KARŞITI ASKERLERE ZARAR VERMESİNİ ÖNLEMEK İSTEDİM”

Direktifteki emirleri personele bildirmediğim doğrudur. Bunun örgüte bağlı birtakım TSK personelinin şahsi hareket içine girmelerinin önüne geçebilmek için yaptım. Örgüte bağlı şahıslar darbe teşebbüsüne destek amacıyla darbe karşıtı olan askeri personele zarar verebilirlerdi. Aynı sebeple direktifi ilçe birliklerine bildirmediğim doğrudur. Bunu örgütsel bir tavırla değil, direktifin uygulanmasını önlemeye yönelik bir tedbir olarak düşünüp değerlendirdim.

Terör örgütüne yakın olduğum ve müzahir olduğuma yönelik beyan ve içeriklerini de kabul etmediğimi beyan etmek isterim. Söz konusu iddia ve isnatlar duyuma dayalı somut gerçeklikten uzak iddialardır. Hakkımda mit ve emniyet tarafından gerekli araştırma yapılmış ve örgütle bağlantılı olmadığım ortaya çıkarılmıştır. Hakkımda yapılan asılsız iki adet ihbar şahsi kin duygusundan hareketle yapılmıştır. Bu sebeple içeriklerine itibar edilmemesini istiyorum.

“EŞİM VE ÇOCUKLARIMLA İLGİLİ TESPİTLER YANLIŞ”

Eşim ve çocuklarım hakkında yapılan bir kısım tespitlerin yanlışlığı da soruşturma aşamasında ortaya çıkmıştır. Buna rağmen iddianameye bu hususun sehven alındığını görüyoruz. Eşimin Bank Asya’da aktif hesabı bulunduğu belirtilmiş ancak bunun teknik yanlışlıktan kaynaklandığı adı geçen bankada ne benim ne de eşimin hesabımızın bulunmadığı ortaya çıkarılmıştır. Yine çocuklarımın Turgut Özal Üniversitesinde eğitim gördüğüne yönelik iddianın doğru olmadığı ortaya konmuştur. Kızım Yeditepe Üniversitesi, oğlum da Okan Üniversitesi’nde eğitim görmüşlerdir. Bu iddiaların hakkımda gerçekleştirilmeye çalışılan algı operasyonunun parçası olduğunu düşünüyorum.

“BUGÜNE KADAR KİMSENİN ADAMI OLMADIM”

Ben 30 yıllık meslek hayatımda kanunun verdiği yetki ile suç ve suçlularla mücadele dışında başkaca bir amaç gütmedim. Meslek hayatımın üçte biri Doğu’da geçti. Bugüne kadar kimsenin adamı olmadım. Hain darbe teşebbüsüne kalkışan, pek çok kişinin ölümüne sebep olan eli kanlı FETO terör örgütü ile hiçbir bağ ve irtibatım bulunmamaktadır. Adı geçen örgütle ilişkilendirilmeyi kabul etmiyorum. Hakkımda takipsizlik kararı verilmiş iken yeni delil bulunmamasına rağmen dava açılmasını da kanuna aykırı buluyorum. Beraatimi talep ediyorum.

VALİ’NİN BİLGİ NOTU HATIRLATILDI

Vali tarafından Başsavcılığa gönderilen darbe teşebbüsü isimli bilgilendirme notu okunarak soruldu. Vali Aydın Baruş’un “Olayın darbe teşebbüsü olduğunu anlayınca Türker Yılmaz’ı aradım. Kendisi merak etmememi, Bolu’da olumsuzluk olmadığını söyledi. Kendisinden şüphelenip yanlış bir şey yapmamaları gerektiğini söyledim. O da emrim dışında hareket etmeyeceğini söyledi. Sonra tekrar aradığımda da darbe teşebbüsüne ilişkin bildiklerini söylemedi. Ben de şüphelenerek güvenli nedeniyle şahsi telefonumu kapatıp emniyet Müdürünü aradım. Emniyet Müdürü Abant’a geldi. Sonra da Bolu’ya geldik.  Türker Yılmaz makama vardıktan 1 saat sonra talimat geldiğini, bu talimatları ciddiye almadığını belirtti. Güneşer’in de talimatlarını bu sırada anlattı” ifadeleri hatırlatıldı. Vali Baruş’a neden olanları anlatmadığı sanığa soruldu.

Türker Yılmaz, “İlk görüşmede ben de bilgiye sahip değildim. Kendisini bilgilendireceğimi söyledim. Kendisini ilk aradığımda emirleri doğrultusunda hareket edeceğimi, birlik açısından problem olmadığını ifade ettim. Sıkı yönetim direktifinden bahsetmemem ilgili yerlerle görüşme yapmamamdan kaynaklanmıştır. Maksatlı olarak Vali beyle paylaşmadığıma yönelik iddia ve isnatları kabul etmiyorum.

“VALİ BEYİ YANLIŞ YÖNLENDİRMEK İSTEMEDİM”

Mahkeme Başkanı “Vali Aydın Baruş tarafından Mülkiye Başmüfettişine de bir not gönderilmiş.  Bu durumu geç bildirmenizden kaynaklı alınacak güvenlik önlemlerinin gecikmesinden bahsediyor. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?” diye sordu.

Türker Yılmaz, “Benim tereddütlü konuştuğuma yönelik beyan ve ifadeleri kabul etmiyorum. Yalnızca bilgi sahibi olmadığım hususlarda gerekli mevkilerle konuşmadan Vali beyi yanlış bilgilendirmek istemedim” şeklinde cevap verdi.  

TUTUKLULUK TALEBİ REDDEDİLDİ

Mahkeme sonunda Savcılık Türker Yılmaz’ın tutuklu olarak yargılanmasını istedi. Ancak mahkeme görev suçuna ilişkin soruşturmanın devam etmesi, sanığın kaçma, saklanma ve delilleri karartma yönünde girişime teşebbüs etmemesi ve suç için öngörülen yaptırım miktarı göz önünde bulundurularak tutukluğa yer olmadığına karar verildi. Aynı zamanda Emniyet Müdürü Mustafa Kızılkaya, Halil Bulut, Erdal Özdemir, Ali Sağlam, Talha Zübeyir Yıldırım, Oktay Arslantürk ve Nuri Serkan Kara’nın tanık olarak dinlenilmesine karar verildi.

VALİ AYDIN BARUŞ’UN TANIKLIĞINA BAŞVURULABİLİR

 

Aynı zamanda takviye kuvvet gönderilmesi konusundaki iletişimin vali beyin yanında yapıldığı bilgisinden hareketle Bolu Valisine müzekkere yazılarak Vali Aydın Baruş’un bilgisine başvurulmasına, beyanlarının içeriğine bağlı olarak da Vali’nin tanık olarak dinlenip dinlenilmemesi kararlaştırıldı. Duruşma 16 Ocak2017 tarihine ertelendi. 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: