• resmi ilanlar

Avukatı söyleyince isim sallamış; YERSEN!

15/08/2017 11:00

Eski polisler anlatıyor(4) EŞİNE VERİLMESİ İSTENEN PUSULAYI MAHKEMEYE SUNDU!

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’ne üye oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına başlanılan eski emniyet mensuplarının 4’üncü celse duruşmaları yapıldı. Mahkemede savunma yapan eski trafik polisi Hasan Erol, Sulh Ceza Mahkemesi’nde telefonuna Bylock’u yüklediğini belirttiği Tokat’ta okul müdürü olarak bildiği İsmail Poyraz ismini, mahkemeye çıkmadan önce Bolu barosu tarafından kendisini savunmak için görevlendirilen avukatın yönlendirmesiyle verdiğini belirterek bu ifadesini geri çekti. İsmi yönlendirmeyle verdiğini belirten Erol, “Vicdan azabı çekiyorum. İlk aklıma gelen isim İsmail Poyraz’dı” dedi. Mahkemede ifade veren bir diğer sanık olan Hatice Sağlar ise, aynı dosyadan tutuklu bulunan eşi Cahit Sağlar’a ulaştırılmak üzere Halil İbrahim Zor tarafından kaleme alındığı iddia edilen ve kendisine verilen pusulayı mahkeme verdi. Pusulanın içeriği mahkeme salonunda okunmazken, Halil İbrahim Zor’un yazdığı iddia edilen pusulada Cahit Sağlar’ı vereceği ifade için yönlendirmek istediği gelen bilgiler arasında.

Haber: Hakan Aydın

2’si firari 73 sanığın yargılandığı FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’nün emniyet yapılanmasının 4’üncü celsesi Karaçayır’da oluşturulan mahkeme salonunda devam etti.

HASAN EROL

Bölge Trafik istasyonunda polis memuruyken ihraç edilen Hasan Erol, Sulh Ceza Mahkemesi’nde Bylock programını telefonuna yüklediğini söylediği ismi mahkeme salonunda inkar etti. Erol’un mahkemede yaptığı savunma şu şekilde;

KİMSEDEN EMİR VE TALİMAT ALMADIM

2015 Yılında Bolu Bölge Trafik İstasyonuna tayin oldum. Kahraman Türk Polis Teşkilatı’nın şerefli bir üyesiyken alakam yokken silahlı terör örgütü suçlaması ile karşı karşıyayım. Sıralı amirlerim dışında kimseden emir ve talimat almadım. Nesnesiz iddialar nedeni ile ihraç edildim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum.

TELEFON KARGO İLE ELİME BİR HAFTADA GEÇMEZ

İddianamede bylock kullanıcısı olduğum yönünde tespit yer aldığı belirtiliyor. İstibari ve mahkeme kararı olmandan hakkımda delil üretilmeye çalışıldı. Hukuksuz olduğunu düşündüğüm bir tespit tutanağı nedeni ile 1 yıldır tutuklu bulunuyorum. Bylock kullandığım iddia edilen telefonu Tokat’ın bir ilçesinde çalışırken 15 Aralık 2014 tarihinde internet üzerinden satın aldım. Benim ise bylock kullanmaya başladığım iddiaya göre 20 Aralık 2014’dür. Siz de tahmin edersiniz ki, o dönem satın aldığım telefon kargo ile elime bir haftada geçmez. Bu nedenle bylock kullandığım iddialarını kabul etmiyorum. Bylock tespitinin yapılan bir hata sonrası gerçekleştiğini düşünüyorum.

ORGANİK BAĞIMIN OLMADIĞINI ORTAYA KOYUYOR

Digitürk ve Zaman gazetesi aboneliğim yoktur. Yapıya münhazır STK’ya üyeliğim yoktur. Bu yapıya himmet vermedim. Yapının organize ettiği gezilere ve dini sohbetlere katılmadım. Tüm bu söylediklerim benim yapı ile organik bağımın olmadığını ortaya koyuyor. Bu nedenle tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum.

Serdar Koçak isimli şahsın verdiği beyanlarda sizin örgüt tarafından yapılan sohbet toplantılarına katıldığınız belirtilmiş. Ne diyeceksiniz?

Ben ne mesleki ne de sosyal hayatımda böyle bir isimli tanımıyorum. Bu şahsın birileri tarafından yönlendirildiğini düşünüyorum. Bu nedenle de tanık olarak dinlenilmesini istiyorum. 

Daha önce Sulh Ceza Mahkemesi’nde “Bylock programını Tokat’ta okul müdürü olarak çalıştığını bildiğin İsmail Poyraz isimli öğretmen yükledi” demişsiniz. Ancak savunmanızda bu konuda bir isimden bahsetmediniz. Sulh Ceza’da bylocku kabul ederken şu anda kullanmadığınızı söylüyorsunuz. Bu çelişkinin sebebi nedir?

Ben emniyette ve savcılıkta bylock isimli programı kullanmadığımı ve telefonuma yüklemediğimi söylemiştim. Emniyet ve savcılık ifadelerinde bana eşlik eden Bolu Barosu tarafından görevlendirilen avukat, Sulh Ceza Mahkemesine çıkmayı beklerken değişti. Bolu Barosu tarafından görevlendirilen başka bir avukat Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki ifademe girdi. Mahkemeye çıkmayı beklerken yeni görevlendirilen avukat bylock nedeni ile tutuklanacağımı eğer programı yükleyen kişiyi söylersem tutuksuz yargılanabileceğim yönünde beni yönlendirdi. Ben de bunun üzerine Tokat’ta bulunan bir lisede çalıştığım dönemde müdürlük yapan ve yapı ile alakalı olduğunu bildiğim İsmail Poyraz ismini verdim. Avukatımın yönlendirmesi ile aklıma gelen ilk isim oydu. Vicdan azabı çekiyorum. Şu anda verdiğim ifademin geçerli sayılmasını istiyorum.

HATİCE SAĞLAR

Aynı dosyada tutuklu bulunan eşi Cahit Sağlar’a ulaştırılmak üzere kendisine verilen notu mahkemeye veren Hatice Sağlar kendisinin ev hanımı olduğunu ve örgütle her hangi bir bağlantısı olmadığını savundu. Sağlar yaptığı savunmada şunları söyledi;

BYLOCK TESPİTİNİN BUNDAN KAYNAKLANABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ

Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Aynı dosyadan tutuklu bulunan Cahit Sağlar’ın ev hanımı olan eşiyim. Eşimin görev nedeni ile 2014 yılından bu yana Bolu’da yaşıyoruz. Eşimin adına kayıtlı olan ancak zaman zaman benim de kullandığım sonu 5006 ile biten GSM hattı üzerinde bylock tespiti yapıldığı belirtilerek hakkımda terör örgütü üyeliği suçlaması ile dava açıldı. Benim adı geçen örgüt ile yakından uzaktan hiçbir bağlantım yoktur. Bylock tespit edildiği belirtilen telefonumu emniyete teslim ettim. Telefon üzerinden yapılan incelemede eşimin ağabeyleri olan Muhammet ve Sait Sağlar ile yapılan görüşmeler dikkate alınarak hattın benim tarafımdan kullanıldığı iletilmiş. HTS kayıtları incelenirse telefonun sadece benim tarafımdan değil eşim tarafından da kullanıldığı görülecektir. Zaten benden önce savunmasını yapan eşim Cahit Sağlar internet paketinin bittiği dönemlerde bu hatta ait interneti kullandığını belirtmiştir. Hattaki bylock tespitinin bundan kaynaklanabileceğini düşünüyoruz. Görüşme ve mesaj içerikleri geldiğinde benim bu programı kullanmadığım anlaşılacaktır.

Mahkememize aynı davadan tutuklu bulunan Halil İbrahim Zor tarafından kaleme alındığı ve eşi tarafından Cahit Sağlar’a ulaştırılması istemi ile şahsınıza verildiğini belirttiğiniz bir mektubu bize sundunuz. Bu mektup ile ilgili bilgi verir misiniz?

Aynı dosyadan tutuklu bulunan Halil İbrahim Zor’un eşi ağabeyimin iş yerine giderek bana ulaştı. Ben de kendisi ile Atatürk Orman Parkı’nda buluştum. Bu buluşmamızda Halil İbrahim Zor tarafından kaleme alındığı belirtilen ve aynı dosya nedeni ile tutuklu bulunan eşim Cahit Sağlar’a ulaştırmam istenen bir mektubu bana verdi. Ben de mektubu ulaştıramayacağımı ve gizlice cezaevine bu mektubu sokamayacağımı söyledim. Ancak kendisi mektubu gizli bir şekilde içeri sokabileceğim yönünde beni ikna etmeye çalıştı. Bu görüşmeden sonra mektup bende kaldı ve ayrıldık. Bir iki gün geçtikten sonra mektubu ne yaptığımı bana sordu. Ben de mektubun bende olduğunu ve eşime bu mektubu ulaştırmayacağımı söyledim. Bunun üzerine mektubu geri istedi. Ben de kendisine bu mektubu vermedim. Avukatım vasıtası ile mektubu size ulaştırdım. Mektup bana nisan veya mayıs 2017 tarihinde geldiğini hatırlıyorum. O tarihte dosya içerisinde bulunan ifadelerde kimsenin haberi yoktu. İddianame yayınlanmamıştı. Mektubun bana eşimin ifadesinin bilinmediği için ulaştırıldığın düşünüyorum.

HAYDAR DEMİRDİREK

Yapıya ait bildiklerini tüm samimiyetiyle anlattığını, iddianamenin yayınlanmasının ardından açığa alınınca emekliye ayrıldığını belirten Haydar Demirdilek savunmasında şunları söyledi;

BEN BUNU KABUL ETMİYORUM

Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. 2013 Kasım ayı sonrası yapı ile tüm bağlarımı koparttığımı emniyet ve savcılık ifademde belirttim. Osman Hançer’in beyanları dikkate alınarak bağımı tam kopartmadığım iddia edilmiş ve silahlı terör örgütü üyeliği suçlaması ile karşınızdayım. Ben bunu kabul etmiyorum.

SİYASİ SOHBET SONRASI BİR DAHA TOPLANTIYA KATILMAMIŞ

Emniyet ve savcılıkta verdiğim beyanları tekrar ediyorum. 2013 kasım ayına kadar yapının düzenlediği dini sohbetlere katıldım. Bu sohbetler 15 günde veya ayda bir düzenlenirdi. Yaz aylarında olmazdı. 17/25 aralık sürecinden hemen sonra katıldığım ve Süleyman Ersöz’ün günlük siyasi değerlendirmeleri sonrası bu yapının yanlış bir yolda olduğunu görerek bir daha toplantılarına katılmadım. Benimle birlikte Uğur Selçuk ve Sinan Gür isimli arkadaşlarım da toplantılara gitmedi.

ÇAĞRI ÜZERİNE BİLDİKLERİMİ ANLATTIM

15 temmuz hain darbe girişimi sonrası emniyet müdürü Mustafa Kızılkaya’nın “2014 öncesi yapı ile bağlantılı olan ve bağlarını koparan varsa bildiklerini anlatsın” çağrısı üzerine bildiklerimi tüm samimiyetim ile anlattım. Ben bu beyanlarım sonrası adli kontrol şartı ile serbest kaldım. Sonrasında görevime iade edildim. 30.06.2017 tarihine kadar görevimin başındaydım. Ancak hakkımda düzenlenen iddianame sonrası 03.07.2017 tarihinde açığa alınmam bana çok ağır geldi. Bu nedenle emeklilik dilekçemi verdim. Ben bu yapı ile “silahlı terör örgütü” olduğu bilinmeyen bir dönemde ilişki kurdum. Bu nedenle beraatımı talep ediyorum.

 

Hikmet Başer 

Mudurnu İlçe emniyet amiriyken göz altına alındığını belirten Hikmet Başer, kendisine kumpas kurulduğunu belirtti. Mahkemede oldukça karışık bir savunma yapan Başer şunları söyledi;

ALLAH BELASINI VERSİN

 

Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne katılanların ve bunu planlayanların Allah belasını versin. Ben 20 yıllık meslek hayatımın 18 yılını TEM şubede çalışarak geçirdim. Şu an yaşadığım durumu dramatik olduğunu düşünüyorum. Terörle mücadele ile hayatı geçen biri, terör örgütü üyeliği suçlaması ile karşınızda bulunuyorum. Hakkımda düzenlenen iddianamede “eş bulma formundan” bahsediliyor. Ben bu eş bulma formu nedeni ile 2015 yılında Mudurnu’da savcılıkta ifade vermiştim. İsmini hatırlamadığım bir polis memurunun beyanları üzerine silahlı terör örgütü üyesi olarak yargılanmak bana ağır geliyor. Şahsın beyanlarını kabul etmiyorum. Şahıs ile ilgili yaptığım araştırmada 2007 yılında Küçükçekmece Önleyici Hizmetler Büro Amirliğinde mahiyetimde çalışan biri olduğunu buldum. Ben yanında çalışan tüm bekar evlenmeleri ve düzenli hayat aşamaları için telkinde bulunurdum. Ancak örgüte ait telkinde bulunarak böyle bir işlemim olmamıştır. Bu şahsa ait form ve 2 adet fotoğraf ele geçirilmiştir. 2008 yılında Bitlis’e atandım. 2014 yılının sonunda Bolu’ya tayin oldum. Adı geçen evrak 2008 yılında Bitlis’te görev yaptığım oda içinde bulunduğu iddia ediliyor. Doldurulduktan 7 yıl sonra ve benim boşalttığım odada 3 farklı emniyet görevlisinin benden sonra kullandığı bilinen oda içerisinde bu formun bulunması manidardır. Hakkımdaki atılı suçlamanın en büyük delili bu formdur. Sonuç olarak soyut ve nesnesiz iddiaların mahkemenizce değerlendirildikten sonra beraatımı talep ediyorum. 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: