• resmi ilanlar

ÇATI SANIKLARI YARGILANIYIOR (1)

03/07/2017 11:00

Bolu'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın‘Çatı Yapılanması'na yönelik 145 kişinin yargılandığı davaya Belediye Nikah Salonu'nda başlandı. Toplam 120 sanık ve 250 kadar tanığın dinleneceği duruşmalar, haftanın 4 günü devam edecek. İlk duruşmada sanık yakınları Nikah Salonunu hınca hınç doldururken, çoğu sanık yakını salonda yer olmadığı için duruşmayı ayakta izlemek durumunda kaldı.

Haber: Ebru EYVAZOĞLU- Hakan AYDIN

Bolu'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) "çatı yapılanması"na ilişkin soruşturma kapsamında, haklarında dava açılan 145 sanığın yargılanmasına başlandı.

Bolu Adliyesi'ndeki mahkeme salonlarının yeterli olmaması nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesince özel olarak hazırlanan Belediye Nikah Salonu'nda yapılan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları ve yakınları katıldı.Tutuklu 64 sanık, polis ekiplerinin güvenlik önlemleri altında salona getirildi. Duruşmada, tutuksuz yargılanan 55 sanık da yer aldı.

Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 120 sayfalık iddianamede, firari sanıklar Adnan Daylan, Cuma Kartal, Suat Türkoğlu, Mustafa Çaka, Ahmet Çelebi ile tutuklu sanıklar Şevket Kahraman, Ali Osman Çelik ve Emin Sinoplu hakkında "silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçundan 15 yıldan 22 yıl altışar aya kadar hapis cezası isteniyor.İddianamede ayrıca 21'i firari, 61'i tutuklu ve 55'si tutuksuz 137 sanık hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan on beşer yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

İddianame özetinin ardından sanıkların dinlenilmesine geçildi.

 

Abdullah Onur

Adli kontrolle serbest bırakılan işadamı Abdullah Onur, ilk olarak ifade verdi. Onurlu hakkındaki iddiaları kesinlikle kabul etmediğini söyleyerek, “Babamla benim bu konuda karıştırıldığımızı düşünüyorum. Rahmetli babamla örgüt yüzünden sık sık tartıştığım bilinir. Babamın sağlığında örgüt bana yaklaşmak istedi. Ama ben örgütü kendime asla yaklaştırmadım. Yüksek cirolu işler yapmama rağmen örgüt beni kendine bağlayamadı. Buna müsaade etmedim” dedi.

“BANKADAN PLAKET ALMADIM”

Serkan Özmarka tarafından Bankasya’nın kendisine plaket verdiği iddialarını yanıtlayan Onur, “İddiayı kesinlikle kabul etmiyorum. Ben herhangi bir plaket almadım. Ticari hayatımda günlük çek ödemeleri bu banka üzerinden yapılmıştır. Onların da aynı gün yatırılıp çekildiği görülebilir. Bunun dışında hesapta mevduat tutmadığım ortadadır. Suçsuzum, beraatimi istiyorum” dedi.

Abdullah Onur, ihbar tutanakları hatırlatılması üzerine “Örgütle hiçbir ilişkim olmamıştır. İhbarı yapan şahsı tanımıyorum. İçeriğini kesinlikle kabul etmiyorum. Bolu Dağı A.Ş. de yüzde 1 oranında hissemiz olduğu doğrudur. Babam girmişti. Babamın vefatından sonra sermaye artırımına gitmediğim görülecektir. Hain darbe teşebbüsünden sonra da şirkete el konulmuştur” dedi.

“ROMANYA GEZİSİ TURİSTİK AMAÇLIDIR”

Abdullah Onur’a 2015 yılında yapılan Romanya gezisi hakkında da sorular soruldu. Onur mahkemenin sorusuna, “Adnan Daylan’ın çok ısrarı üzerine katılmak durumunda kaldım. Adnan Daylan ile esnaf olmamız dolayısıyla tanışıklığımız mevcuttur. Sanıkların bir kısmıyla da ticari çevremiz nedeniyle tanışıyoruz. Romanya gezisi turistik amaçlı bir geziydi. Kaldığımız otelin ismini bile hatırlamıyorum. O geziye İsmail Fırat ve Şafak Teke’nin de katıldığını hatırlıyorum. Gezide herhangi bir toplantı yahut örgütle iltisaklı bir okula gezi gerçekleştirilmedi” diye konuştu.

Çocuklarını Fatih Koleji’ne göndermesi ile ilgili soruya da “Kızlarımla babam ilgileniyordu. Oraya yazdırdı. Babamla bu konuda tartışmalarımız da oldu. Ben okuldan almak istedim. Fakat vefat etmeden hemen önce “Oradan alırsan hakkımı helal etmem” dediği için alamadım. Bu yüzden Temmuz 20016’da oradan alıp başka okula kaydını yaptırdım” dedi.

Abdurrahman Coşkun

Ardından ikinci sanık Abdurrahman Coşkun hakkındaki iddialara yanıt verdi. Örgütle ilgili iddiaları reddeden Coşkun, “Ben Bolu Devlet Hastanesi’nde Laboratuvar teknikeri olarak çalışıyordum. Bilerek veya bilmeyerek suç işlemek maksadıyla herhangi bir örgüte üye olmadım. Bolu’da kiralar yüksek olduğu için ev almak için 90 bin TL’ye anlaştım ve 30 bin TL kredi almak istedim. Bankasya’da faizsiz olması nedeniyle 36 vade ile kredi aldım. Her ay 1000 TL ödeme yaparak borcu bitirdim. Birikmiş biraz paramı da bu bankaya yatırmıştım. Eski arabamı satıp, yeni araba almak için kullandım. Tüm bunları Bankasya’ya destek amacıyla yapmadım. İsmail Şentürk’e para gönderdiğim doğrudur. Kendisi benim uzun yıllardır arkadaşım. Borç para almıştım. Onu gönderirken dekontun açıklama kısmı boş kalmayacağı için ‘selam’ yazılmış” dedi.

“DERNEĞE ÜYE OLDUĞUMU HATIRLAMIYORUM”

Abant Çalışanlar Derneği’ne üye olduğu iddiasını da kabul etmeyen Coşkun, “Böyle bir derneğe üye olup olmadığımı hatırlamıyorum. Faaliyetlerine katılmadım. Tamamen kağıt üzerinde bir üyelik olduğunu düşünüyorum. Hakan Şakar (Akademisyenlerin dosyasında örgüt üyeliği suçlamasıyla yargılanıyor) ise üst kat komşumdur. Komşuluk ilişkim dışında bir bağım yoktur” dedi.

Adnan Acar

Üçüncü sanık olarak Bolu Halk Eğitim Müdürlüğü’nde bir dönem idarecilik yapan Adnan Acar ifade verdi.

“Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum” diyerek ifade vermeye başlayan Adnan Acar, 35 yıllık eğitimci olarak toplumun tüm kesimleri irtibat halinde olduğunu, ancak örgüt üyeliğine ilişkin hiçbir faaliyette bulunmadığını dile getirdi. 2010 yılında emekli olduğunu ve 15 Temmuz hain darbe girişimi sonunda hayatının alt üst olduğunu söyleyen Adnan Acar, “Devletin bir fotokopi kağıdını dahi boşa harcatmayan bir memur olarak bu tür bir suçlamayla karşılaşmaktan hicap duyuyorum. Serkan Özmarka adlı kişinin Bankasya’danplaket aldığım yönündeki iddiası tamamen yanlış bir değerlendirme ve iftiradır. Şahsımı karalamaktan ibarettir. Böyle bir plaket almadım” dedi.

“ÖRGÜTE AİT OLDUĞUNU HİSSETTİĞİM BİR TOPLANTIDA BULUNMADIM”

Ayhan Demirci tarafından Bahçelievler Mahallesi’nde bulunan evine çok sayıda kişinin girip çıktığı ve örgütle iltisaklı olabileceği yönündeki suçlamaları da yanıtlayan Adnan Acar, “11 daireli bir apartmanda herkesin benim evime geldiğinin söylenmesi hayal ürünüdür. Apartmanda İrem-Der faaliyet göstermekteydi. Ayrıca bu kişinin evimi gözetliyor olması özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği için suçtur. Bununla ilgili de hukuki hakkımı kullanacağımı belirtiyorum. Sadi Yıldız örgüt tarafından bir toplantıya katıldığımı söylemiş. Ben bir davete katıldım. Ancak örgütsel bir yapı içinde olduğumu hissetmedim. Öyle bir şey olsaydı hemen o an orayı terk ederdim. İnan Kalaycı da aynı şekilde benim bir sohbete katıldığımı iddia etmiş. Kendisiyle tanışmıyordum o dönemde. Daha sonra babasıyla tanışıklığım sonucunda Mutfak Merkezine gittiğimde işleri kendisinin devraldığını söyledi. O dönem Bolu Belediyesi Görsel Sanatlar Derneği’ni bürosundan çıkardılar. İnan Kalaycı, derneğe yer verebileceğini söyledi. Oraya taşındık. Beni o dönem tanımadan sohbette gördüğünü söylemesi olası değildir” dedi.

“MİRASKALAN MEBLAĞ BANKASYA HESABIMA YATIRILDI”

Bankasya’da bulunan hesap hareketleri hakkında da açıklama yapan Acar, “İlk olarak hesabımda 2 bin TL vardı. O para Bolu Belediyesi tarafından mansiyon ödülü olarak yatırılan yarışmada kazandığım bir meblağ. 2014’te hesabımdaki para 242 bin TL’ye çıktığı görülebilir. O da miras yoluyla bana ve kardeşlerime kalan bir evin satışından sonra hesabımıza yatırılmıştır. STV kanallarının Dijitürk’ten çıkarılmasından sonra aboneliğimi iptal ettirdiğim doğru değildir. Çünkü Dijitürk aboneliği bana değil, oğluma aittir. Oğlumun aboneliği de sanki bana aitmiş gibi aksettirilmiş” dedi.

“VAZİFE AMACIYLA SÜLEYMANCILARIN İFTARINA DA KATILDIĞIM OLDU”

Dini sohbetlere katıldığı şeklinde iddialar üzerine Adnan Acar, “Halkın eğitimiyle ilgili bir kurumda yönetici olduğum için toplumun her kesimiyle irtibat halindeyim. Tüm cemaat, dernek, kurum ve kuruluşların davetlerine katıldım. Vazife amacıyla Süleymancıların iftarına da katıldığım oldu. Yine 2010’da emekli olduktan sonra bir köşede oturmak yerine pek çok derneğin faaliyetlerine katıldım. Sanatla iç içe olduğum için sanat dernekleri, yardım kuruluşları, Kızılay, Bağışçılar Vakfı gibi pek çok dernekte bulundum. Ancak hepsi topluma hizmet etme gayesiyle bulunulan girişimlerdi. Bunların yaptıkları organizasyonlara Vali, milletvekilleri, protokol üyeleri de katılıyordu. Bu dernek ve vakıfların örgütle iltisaklı olduğu düşünülüp sakıncalı olarak görüldüğünde kapatılamaz mıydı?” diye konuştu.

HEKİNOĞLU İSMAİL’E YAPTIĞI TABLO POLAT A.Ş.’DE ÇIKMIŞ

Polat A.Ş.’de yapılan bir aramada Adnan Acar’a ait olan bir tablo ve arkasında bir yazı bulunduğu hatırlatılarak, tablo hakkında Mahkeme Başkanı sorularsordu. Adnan Acar o dönem Melih Koleji’nin kendisinden 2 adet büyük tablo istediğini belirterek, “Melih Koleji’ne sattığım 2 tablodan sonra Hekimoğlu İsmail adıyla yazılar yazan Ömer Okçu için bir tablo yapıp hediye etmek istedim. Yazarların kitaplarının başına imzalarken yazdığı kısa not gibi ben de tablonun arkasına bir yazı yazdım. Yazıda ünlü bir yazara adıyla hitap edemeyeceğim için ‘Muhterem Efendimiz’ tabirini kullandım. Tabloda arkada dua eden bir Mevlana, önde de duaya açılan eller bulunuyor. Hekimoğlu İsmail’e verilmek üzere teslim edilmiştir. Yıllar sonra bu tablonun Polat A.Ş.’de çıkması beni şaşırttı. Bu tablonun nasıl Fetullah Gülen’e ait olabileceği düşünülüyor aklım almıyor” dedi.

ÖĞLE ARASI VERİLDİ

Çatı davasının ilk duruşmasına öğle arası verilirken, duruşma saat 15.10’da yeniden başladı. Duruşma başlangıcında tutuklu yakınlarının salon içerisinden görüntü alması üzerine jandarmalar devreye girdi. Jandarmaların müdahalesinin ardından, sanık yakının telefonundan görüntüler silinirken, çocukların bir sonraki duruşmaya getirilmemesi, getirilmesi halinde ise duruşma salonuna alınmayacağı belirtildi.

Ahmet Çelikkaya

DEVLET İŞE ALDI DA BİZ Mİ GİRMEDİK?

2016 yılında Fatih Okulu’ndan müdür konumundayken emekli olduğunu belirten Ahmet Çelikkaya, hakkında iddiaları kabul etmediğini söyledi. İş çevresi nedeniyle örgütle akalı olduğu iddia edilen kurumlarda çalıştığını belirten Çelikkaya, “1990 yılında Gazi Üniversitesi’nden mezun oldum. O dönem devlet öğretmenleri yeterlilik sınavından sonra atıyordu. Ben bu sınava girdim. Ancak kazandım. Sonraki süreçte ailemin de maddi durumunun iyi olmaması nedeniyle özel okullarda çalıştım. Rize’de başladım ve 6 farklı ilde görev yaptım. Kurumlarda daha iyi şartlar olduğu için çalıştım. Birde bu kurumlarda çalışmama iş çevrem etkili oldu. Değişik illerde çalışmam her hangi bir yönlendirmeyle değil genelde maaş farkı nedeniyle olmuştur. Çalıştığım kurumlar hem Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hem de Maliye tarafından denetlenirdi. Karabüklü olmam nedeniyle 2013 yılında Bolu’ya geldim. Babam %90 oranında engelli. Hafta sonları yanına gidiyordum. 25 Haziran 2015 tarihinde de emekli oldum. Şuan da bir oğlu Din Bilgisi öğretmenliğini bitirdi ve 2 yıldır işsiz. Devlet işe aldı da biz mi girmedik?” dedi.

SUÇ TEŞKİL EDECEĞİNİ DÜŞÜNMEDİM

Çocuklarının örgütle iltisaklı kurumlara gittiğinin hatırlatılması üzerine Çelikkaya, “Çocuklarımın iyi bir eğitim alması nedeniyle özel okullara gönderdim. Bu okullar son derece başarılı eğitimler veriyordu. Okulların tabelalarında ‘T.C. Milli Eğitim Bakanlığına’ ibaresi bulunuyordu. Ben bu okullara fedakarlık yaparak çocuklarımı gönderdim. 3 çocuğumda üniversiteyi kazandı. Suç teşkil edeceğini düşünmemiştim” dedi.

Aleyhine verilen beyanları kabul etmediğini belirten Çelikkaya, sohbet toplantılarına da katılmadığını belirtti. Bank Asya hesabını 2001 yılında açmasına rağmen, 2013 yılında aktif olarak kullanmaya başladığını belirten Çelikkaya, “Bolu’ya geldikten sonra, çalıştığım şirket maaşımı Bank Asya üzerinden vermeye başladı. Bu nedenle her türlü hesabımı bu banka üzerinden yapmak zorunda kaldı. Zaten Maslak raporu da bunu teyit ediyor” dedi.

BYLOCK KULLANMADIM

Bylock’un tespit edildiği belirtilen hattın kendisinin olduğunu belirten Çelikkaya, “Uygulamanın tespit edildiği belirtilen hat bana aittir. Ancak ben böyle bir program kullanmadım. Uygulamayı kullandığımda tutuklandıktan 7 ay sonra tespit edilmesi de garip. Tutuklu bulunduğum için potansiyel suçlu kabul edilerek adımın listeye eklendiğini düşünüyorum” dedi.

POLAT A.Ş.’DE YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİ YAPMIŞ

Polat A.Ş.’ye ait bina ve arsaların muvazaalı satışlarıyla ilgili sorulara da kaçamak cevap veren Çelikkaya, “2015 sonu, 2016’ının başında bir süre Polat A.Ş.’de yönetim kurulu üyeliği yaptım. Şirket ekonomik olarak zor duruma düşünce bazı gayrimenkul ve binalarını sattık. Bu satışların tapuda ki işlemlerine bende katıldım. Alıcılarım mali durumlarını ben bilemem. Satışların yapıldığı Yıldırım Yılmaz, Fahrettin Aydın ve Ahmet Çelebi’yi tanırım. Niçin bu satışların, bu şahıslara yapıldığını bilmiyorum. Polat A.Ş.’nin mal varlıklarının muvazaalı satışlarla örgüt üyelerine devredildiğini kabul etmiyorum” dedi.

Ahmet Nuri Gürsoy

 

Öncelikle kendisine atfedilen hiçbir suçlamayı kabul etmediğini belirten Ahmet Nuri Gürsoy, aleyhine ifade veren Hüseyin İka, İsmail Hakkı Özmen, Ertuğrul Fatih Tıraş, İsmail Gezgin, Serkan Özmarka, Sadi Yıldız, Savaş Yıldız ve Necati Durukan’ın aleyhine olan beyanlarını kabul etmediğini söyledi.

Bank Asya hesabını ve bu hesabı aktif olarak kullandığını kabul eden Gürsoy, bunun suç olmaması gerektiğini söyledi. Gürsoy ayrıca, örgütün dini içerikli sohbet toplantılarına da kesinlikle kabul etmedi.

İNSANLARA YARDIM YAPAN DERNEKLERE ÜYE OLDUM

Sivil toplum örgütleriyle ilgili hakkında ki iddialara cevap veren Gürsoy, “Benim BOSİAD yönetim kurulu üyeliğim ve Kimse Yok Mu Derneği’ni Bolu’da kurmuş olmam terör örgütü üyeliği olarak kabul edilmiş. Ancak ben Kızılay, Haritacılar Derneği, Bolu Bir Umut Derneği, Alman Dostluk Derneği gibi bir çok derneğe üyeyim. Hiçbir derneğe siyasi veya ideolojik bir sebeple üye olmadım. Sosyal hayatın içinde olan bir insanım. Bu nedenle de bir çok derneğe üye oldum ve aktif şekilde görevler aldım. 2013 yılında Kimse Yok mu Derneği’ni Bolu’da açığımda, bu dernek TBMM tarafından üstün hizmet ödülü almış ve birçok derneğe verilmeyen yardım amaçlı para toplamayla yetkilenmiş bir dernekti. Üyesi olduğum derneklerin tek amacı insandır. Ben insanlara yardım yapan derneklere üye oldum” dedi.

STRATEJİK TOPLANTI YAPMADIK

Kızılcıhamam’da gerçekleştirildiği belirtilen Stratejik toplantıya katılmadığını belirten Gürsoy, “Fiyatların en düşük olduğu Ocak aylarında bu otelde yine otelin daveti üzerine kaldım. Örgütün her hangi bir toplantısına katılmadım. Ben ucuz diye otele gittim. Diğerlerini bilemem” demesi üzerine Bolu’dan yaklaşık 200 kişinin aynı anda otele girdiğini ve çıkış yapmasının manidar olduğunu Mahkeme Başkanı Seyfi Han’ın belirtmesi üzerine, “Dediğim gibi. Ben ucuz olduğu için otelin daveti üzerine kaldım. Diğerlerini bilemem. Kaldı ki stratejik toplantı yapılacaksa Kızılcıhamam’a gitmeye gerek yoktu. Bolu’da da bu toplantı yapılabilirdi” ifadelerini kullandı.

BENDEN TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ OLMAZ

Bilerek ve isteyerek hiçbir örgüte üye olmadım. Sosyal hayatın içinde olan derneklere üye oldum. Bu üyeliklerimde terör örgütü üyeliği için delil gösterilmemeli. Ben 70 yaşında bir insanım. Benden terör örgütü üyesi olmaz. Tutuksuz yargılanmamı talep ediyorum” dedi.

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’nün ilk duruşması 5 sanığın dinlenmesiyle tamamlanırken, duruşmaların Salı günü sabah saat 09.15’de devam etmesine karar verildi. 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: