• resmi ilanlar

Hayri Coşkun kendisini savundu!

23/05/2017 11:00

Nikah Salonu'nda gerçekleştirilen ve Akademisyenlerin yargılandığı davada son olarak AİBÜ eski Rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun ifade verdi. Coşkun ifadesinde kendisi aleyhinde ifade verenleri ‘Müfteri Çetesi' olarak nitelerken, hakkındaki iddiaları tek tek cevaplandırdı. Özellikle ihraç edilen akademisyenleri üniversiteye kendisinin almadığını belirten Coşkun, bu akademisyenleri alan Dekan ve Meslek Yüksek Okul Müdürlerinin yargılanmadığını sözlerine ekledi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde FETÖ/PDY yapılanmasına yönelik hazırlanan iddianame sonrası başlayan mahkemede ilk ara karar 9'uncu celsenin sonunda çıktı. 68 saat 33 dakika süren mahkeme aşamasında 66 akademisyen savunmada bulundu. Mahkeme heyeti ilk ara kararında 31 tutukludan 3'ünün Adli Kontrol Şartıyla tutuksuz yargılanmasına karar verirken, 28 akademisyenin tutukluluğunun devam etmesini karara bağladı. Mahkeme heyeti 10'uncu celsenin 5 Haziran 2017 tarihinde yapılmasına karar verdi.

Haber: Hakan Aydın

FETÖ/PDY'nin üniversite yapılanmasına ilişkin davada tutuksuz sanık Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) eski rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun, kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti. Prof. Dr. Hayri Coşkun ile ikisi de firari olan eski Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kenan Gümüştekin ve Fethullah Gülen'in doktoru, kardiyolog Prof. Dr. Mehmet Yazıcı'nın da aralarında bulunduğu 30'u tutuklu, 10'u firari, 77 sanıklı davanın duruşmasının görülmesine Belediye Nikah Salonu'nda devam edildi. 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' ve 'Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçlarından tutuksuz yargılanan sanıklardan Prof. Dr. Hayri Coşkun savunmasında şunları söyledi;

MÜFTERİ ÇETESİ BENİ HUZURUNUZA GETİRDİ

İddianamede örgüt üyesi olmadığım tespit edildikten sonra terör örgütüne bilerek ve isteyerek yapılanmalarında yardımcı olduğum iddiasının mahkemece karara bağlanması istenmiştir. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Hakkımda beyanlarda bulunan şahısların ifadeleri topluca değerlendirildiğinde aynı şeyleri söyledikleri görülecektir. Cabir Terzioğlu, Yahya Mustafa Keskin, Esra Koçoğlu, Hasan Koçoğlu, Akçahan Gepdiremen ve Bülent Duran 2014 yılında gerçekleştirilen rektörlük seçimlerinde birlikte hareket ettikleri, Terzioğlu’nun bu gurubun adayı olduğu doğrudur. Cabir Terzioğlu ve Yahya Mustafa Keskin akrabadır. Esra Koçoğlu ve Hasan Koçoğlu evlidir. Akçahan Gepdiremen ve Bülent Duran yakın arkadaştır. Aleyhime verdikleri ifadeler bu nedenle bir birinin neredeyse aynısıdır. Kaldı ki Cabir Terzioğlu ve Yahya Mustafa Keskin’in ifadelerinde örgütle irtibatlı oldukları belirtilen şahısların tamamı aklanmıştır. Bu ifadelerin, itibarsız olduğunu gösterir. Bir araya gelen bu müfteri çetesi ortak beyanlarda bulunarak beni huzurunuza getirdiler.

HER TÜRLÜ İFTİRAYI ATMIŞLAR

Ne kadar gariptir ki aynı gurup üniversiteden ayrıldıktan sonra Selçuk Üniversitesi’ne giden İsmet Duran isimli şahıstan ifadelerinden bahsetmiyorlar. Çabaları yalnızca zihin bulandırmaya yöneliktir. Dolayısıyla beyanda bulunan şahıslar, bana duymuş oldukları düşmanlık ve öç alma bahanesiyle bir araya gelmişlerdir. Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan bu şahıslar hakkımda her türlü iftirayı atmışlardır. Kabul etmiyorum. Adı geçen şahısların 2014’den sonra FETÖ/PDY iddialarını ileri sürmeleri manidardır. Bu iddiaları hak etmedim. Ben 7,5 yıl Rektör olarak üniversitede görev yaptım. Üzerime atılı beyan ve suçlamaları kabul etmiyorum.

İHRAÇLARIN KAÇ TANESİNİ COŞKUN ALMIŞ

İddianamede FETÖ/PDY yapılanmasına üniversitede yoğun şekilde kadro sağladığım iddiası ön plana çıkarılmış. 15 Temmuz sürecinin ardından üniversiteden 82 kişi ihraç edilmiştir. Bunların arasında 19’u benim dönemimde kadro almamıştır. 15’i benden önce kadro almış, 3 tanesi YÖK tarafından üniversitemize atanmış ve 1 kişi başka üniversiteden geçiş yapmıştır. Dolayısıyla benim dönemimde kadroya alınan 63 kişi ihraç edilmiştir. Bu sayı, mevcut sayıya bakıldığında %2,7’ye tekabül eder. Söz konusu oran göz önüne alındığında ‘yoğun’ tabiriyle ifade edilemez. Yıllara bakılırsa; 2010 yılında alınan personel sayısı 100 iken, bunlarından arasından ihraç edilen 8, 2011 yılında alınan personel sayısı 126 iken bunların arasından ihraç edilen personel sayısı 21, 2012 yılında alınan personel sayısı 120 iken bunların arasından ihraç edilen personel sayısı 12, 2013 yılında alınan personel sayısı 233 iken bunların arasından ihraç edilen personel sayısı 17 olduğu görülebilir. 2014 ve 2015 yıllarında bu sayı neredeyse sıfıra inmiştir. Dolayısıyla ‘yoğun’ bir kadrolaşmaya gidildiği iddiası gerçek değildir.

HANGİ FAKÜLTEDEN KAÇ KİŞİ ATILDI

Tıp Fakültesi ile Diş Hekimliği Fakültesi’nde kadrolaşmaya zemin hazırladığım iddiaları yalandır. Tüm üniversite kapsamında 94 kişi soruşturulmuştur. Bu soruşturmalar sonrası Tıp Fakültesi’nde görevli 40, Diş Hekimliğinde ise 14 kişi ihraç olduğu tespit edilmiştir. Yine bu şahısların 33’ünün kadroya Hasan Koçoğlu’nun atadığı, Diş Hekimliğine alınan şahısları da dönemin dekanı İsmet Duran atamıştır. Adı geçen fakültelerde kadrolaşmaya uygun zemin hazırladığım iddiası gerçeği yansıtmamaktadır.

ÖÇ ALMA NİYETİYLE YAPILMIŞ İDDİALARDIR!

2014 sonrasında yardımcı doçent ve doçent ve profesörlük kadrolarına alınan şahısların hiç biri ihraç edilmemiştir. Dolayısıyla hakkımdaki beyanların hiç birinin temeli yoktur. Şahsıma yönelik öç alma niyetiyle yapılmış iddialardır. Kaldı ki iddia sahiplerinden Cabir Terzioğlu ve Yahya Mustafa Keskin kadro ihtiyaçlarını belirleme komisyonlarında görev almamışlardır. Benim FETÖ/PDY yapılanmasının kadrolaşmasına izin verdiğim yönünde iddiaları doğru değildir. Üniversiteye alınacak kadroyu Fakülte Dekanı ve Meslek Yüksek Okul Müdürü belirler.

KOÇOĞLU’NUN HAYATI İRDELENMELİDİR

Hasan Koçoğlu’nun ifadelerine katılmıyorum. Kendisinin okuduğu okul, Mehmet Yazıcı ve Kenan Gümüştekin’i nereden tanıdığı sorgulanmalıdır. Banka hareketleri, çocuklarının paralel yapıya ait okullara gönderip göndermediği, bu yapıya ait evlerde kalmış mıdır? Bu şahıs niçin dekan yardımcılarını malum yapıya ait şahıslardan seçtiğini de ifade etmelidir. Bu şahsın bir takım gazetecilerle ilişkilerinin, üniversiteye gelmeden önceki süreçte araştırmalıdır. Kendisi Cumhurbaşkanı seçilene kadar farklı bir tavır sergilerken, bu tarihten sonra farklı tavır sergilemiştir. İkisinin de beyanlarını kabul etmiyorum.

YÖNETİM KADEMİSİNDE KAÇ FETÖ’CÜ ÇIKTI?

Üniversiteyi senato, yönetim kurulu ve disiplin kurulu yönetir. Alt birimlerden gelen talepler, mevzuata göre değerlendirilir. 15 Temmuz’dan sonra 37 üyeli senatodan sadece 2 kişi, yine yönetim kurulunda bulunan 17 kişiden 2 kişi (ki bunlar aynı zamanda senatoda görev yapan aynı kişilerdir) ihraç edilmiştir. 2014 öncesi dönem dikkate alınsa da durum budur. Disiplin kurulundan da yalnızca 1 kişi ihraç edilmiştir. İdari personel sayısı ise 5 kişidir. Şu anda idari personel sayımız 235’dir. O nedenle üniversiteyi paralel yapı yönetiyor algısı doğru değildir. Kadrolaşmaya uygun ortam yarattığım iddiası, yönetici birimlere atama yetkisi göz önünde tutulursa, paralel yapının sızmalarına imkan sağladığım iddiaları doğru değildir. İddianamedeki bu yöndeki beyanları kabul etmiyorum. Söz konusu iddia kişiliğimle, aklımla ve mantığımda bağdaşmaz. Üniversite kadrolarına memur alımları merkezi yöntemle yapılır. Alınacak memur sayısını DPT belirler. Bu sayılar daha sonra ÖSYM’ye bildirildikten sonra atamalar KPSS puanına göre olur. Memur alımlarında üniversite yönetiminin hiçbir yetkisi yoktur. 15 Temmuz’dan sonra 7 memur hakkında işlem yapılmıştır ve bunların 5’i benden önce kadroya atanmıştır. Alınacak personelle ilgili olarak üniversite olarak soruşturma yetkimiz yoktur. Araştırma yapacak birimimiz de yoktu.

YAPIYI DİNİ CEMAAT OLARAK GÖRÜYORDUM

Ben 7,5 yıllık görev süremi 3 bölüme ayırıyorum. 17/25 Aralık öncesi, 17/25 Aralık sonrası ve 15 Temmuz sonrası diye. 15 Temmuz’dan sonra ortaya çıkan gerçekler üzerinden, geçmişte ki olayları anlamlandırmaya çalışarak sonuçlandırılamaz. Herkes gibi bende 17/25 Aralık öncesi söz konusu yapıyı dini cemaat olarak görüyordum.

ULUFE DAĞITIR GİBİ VAATLERDE BULUNMADIM

Benim ikinci dönemim 9 Ocak 2014’de başlar. Rektörlük seçimlerinin propaganda süreci 2013’ün Eylül, Ekim ve Kasım aylarında gerçekleşti. Cemaat olarak nitelediğim bir takım insanların beni desteklediğini tahmin ediyorum. Ama ben bu guruptan kimseyle pazarlık yapmadım. Propaganda sürecimde 17/25 Aralık sürecim yaşanmamıştır. Benim, herkesin cemaat olarak bildiğimizle yaptığımız görüşmeleri 15 Temmuz sonrası gerçekleriyle bağdaştırılması doğru değildir. Üniversitelerde aslında aday adayı belirlenir. Belirlenen 3 aday adayı YÖK’e iletilir ve oradan da Cumhurbaşkanının onayıyla Rektör ataması yapılır. Seçilme garantimin olmadığı bir ortamda ulufe dağıtır gibi vaatlerde bulunduğum doğru değildir.

REKTÖR YARDIMCILIĞI BU DERECE ABARTILMALIDIR

17/25 Aralık sürecinden sonra üniversitelerde bu mücadeleyi en etkin şekilde yapan rektörlerden biri benim. 2’inci kez rektör atanınca Kenan Gümüştekin’in rektör yardımcılığı görevini sonlandırarak Tıp Fakültesi Başhekimliğine getirdim. Aslında Merkez Ünite Müdürü olarak nitelendirdiğimiz halkın Başhekim olarak nitelendirdiği görevin itibar edilir bir görev olmadığı görülecektir. Oy hakkı bulunmayan ve disiplin kurullarına da giremeyen rektör yardımcılığı pozisyonunun bu derece abartılması da doğru değildir.

KÜTÜK EV’DEN ZARAR ETTİĞİMİZ İÇİN ÇIKTIK

Üniversitede 2 binden fazla idari ve akademik personel çalışıyor. Bunların yaptığı her işlemi benim bilmem mümkün değildir. Orman Bölge Müdürlüğü ile 2009 yılında belirli bir ücret karşılığı kütük evi bize kiraladı. Biz tahsis ücretini Orman Bölge Müdürlüğü’ne yapıyorduk. Ancak 2012 yılında Orman Bölge Müdürlüğü bize bir yazı yazarak, kütük evin olduğu arsanın aslında Milli Emlak Müdürlüğü’ne ait olduğunu belirtti. Milli Emlak bunun üzerine Orman Bölge Müdürlüğü’nden 3 yıllık kira gelirini geri aldı. Aralık 2012’de benim imzamla Arge Vakfı adına anılan yerin kiralanmasını istedik. Uzun süre bizim bu yazımıza cevap verilmedi. Daha sonra Arge Vakfı’nın Genel Kurulu’nda, Vakfın Denetim Kurulu kütük evin zarar ettiğine dair rapor hazırladı ve genel kurula sundu. Bu dönemde zaten bizim Milli Emlak Müdürlüğü ile kütük ev için bir sözleşmemiz yoktu. İşletmenin zarar ettiğine yönelik rapor üzerine, kütük evden vazgeçildi. Bunun üzerine Milli Emlak Müdürlüğü bu yeri İsmail’in Yeri isimli şirkete kiraladı. Bizim sözleşmeden vazgeçtiğimiz doğru değildir. Biz Denetim Kurulu raporu üzerine kiralama teklifimizi geri çektik. Buranın başka birine kiralanmasında üniversitenin dahli yoktur. Kampüs içerisinde 25 işyeri vardır. Bu işyerlerinde ise böyle bir sıkıntı yoktur. Böyle bir olaydan suçlanmayı kabul etmiyorum, iddialar doğru değildir.

ÖRGÜT ÜYESİ OLDUKLARINI BİLSEYDİM, BEN DE KATILMAZDIM 

Estonya gezisi hakkımdaki bir diğer suçlamadır. Estonya seyahatine bir gurupla gitmedim. O dönemde söz konusu yapıyla ilgili örgüt tanımlaması yoktu. AB projesine kurum temsilcisi olarak katıldım. 7 günlük gezide 2 gün yer aldım. Proje Bolu’da ki iş dünyasıyla ortak düzenlenmişti. Ben projeye kimlerin katıldığını bilmiyorum. Geziye üniversiteden katılanları tanıyorum. Cuma Kartal başta olmak üzere üniversite dışından geziye katılanları ben görmedim. Adnan Daylan’la gezi esnasında karşılaştım ama sohbet etmedim. Dönemin AB Bakanından projeyle alakalı tebrik mektubu geldi. Proje koordinatörü Murat Özkan’a bir yazı yazılmıştır. Geziye katılan şahısların FETÖ/PDY örgütü üyesi olduklarını bilseydim, ben de katılmazdım. 

3 TAHLİYE ÇIKTI

9 gün süren yargılamanın ilk bölümünde 68 saat 33 dakika sanık ifadesi ve avukatlarını dinleyen Bolu Ağır Ceza Mahkeme heyeti, ara kararını verdi. Heyet 31 tutuklunun bulunduğu davada Aytekin Alçelik’i sağlık nedenlerinden dolayı, İlyas Taşkıran ve Bünyamin Koç’u da adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmalarına karar verdi. Dosya kapsamında tutuklu bulunan 28 ismin ise tutukluluklarının devam etmesini kararlaştırdı.

Akademisyenlerin duruşmalarına 5 Haziran 2017 tarihinde devam edileceği belirtildi.

 

 

YORUMLAR  (Toplam 1 yorum)

  • safra  (24.05.2017 09:18:45)

    bundan böyle sen üsküdarda olsan ne olur olmasan ne olur

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: