• resmi ilanlar

RAMAZAN SOHBETLERİ

08/06/2016 11:00

Bolu İl Müftülüğü vaizlerinden Harun Bakan ve Kadir Öztürk'ün hazırladığı ‘Ramazan Sohbetleri'nin bu gün kü bölümü Bolu Express'te

Namaz hangi hallerde bozulabilir?

Namazı, mazeretsiz bozmak haramdır. Ancak bazı durumlarda namazı bozmak vacip, bazı durumlarda mubah, bazen de müstehap olur. İnsan canına yönelik bir tehlike karşısında; mesela saldırıya uğrayan, ateşe, suya düşen bir insanın yardım istemesi halinde ona yardım etmek maksadıyla namazı bozmak vacip olur. Bir malın telef olmasını, çalınmasını önlemek gayesiyle namazı bozmak mubahtır. Tek başına namaz kılan bir kişinin, cemaatle namaz kılmanın faziletini kazanmak için namazı keserek, farza yetişmesi ise müstehaptır.

 

Bir vaktin namazı kılınırken diğer namazın vakti girerse kılınmakta olan namaz bozulur mu?

Bir vaktin namazı kılınırken diğer vaktin ezanı okunsa, namaz tamamlanır (Buhari, Mevakit, 28). Bu namazı kaza etmeye de gerek yoktur. Ancak unutmamak gerekir ki bir özür olmadan namazı son vaktine bırakmak tahrimen mekruhtur.   Sabah ve cuma namazı dışında namaz kılarken vaktin çıkmasının o namazı bozmayacağı konusunda alimler görüş birliği içindedir. Sabah namazında ise güneş doğarken namaz kılmayı nehyeden hadislere dayanan İmam Ebu Hanife güneşin doğmasının kılınmakta olan namazı bozacağını söylemiştir. Bunun yanında İmam Ebu Yusuf ve Muhammed son oturuşta teşehhüd miktarı oturulmuşsa namazın bozulmayacağını ifade etmişlerdir. Diğer mezhepler ise Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sabah namazının bir rekatı kılındıktan sonra güneş doğar veya ikindi namazının bir rekatı kılındıktan sonra güneş batarsa o namazın tamamlanacağını ve geçerli olacağını bildiren hadisine (Buhari, Mevakit, 27) dayanarak namaz kılarken vaktin çıkmasının o namazı bozmayacağını belirtmişlerdir. Buna göre sabah namazında ihtilaf bulunmakla birlikte bir vaktin namazı kılınırken diğer vaktin ezanının okunması kılınmakta olan namazı bozmaz. 

Asr'ı-evvel ve asr'ı-sani ne demektir? ülkemizde ikindi namazı hangisine göre kılınmaktadır? 

Kelime olarak asr-ı evvel; ilk ikindi, asr-ı sani de ikinci ikindi demektir. Dini bir terim olarak asr-ı evvel; fey-i zeval'den yani güneşin tam tepe noktasına gelip, cisimlerin gölgesinin en kısa olduğu halden başka her cismin gölgesinin kendi misline ulaştığı zamana denilir. Asr-ı sani, fey-i zevalden başka her şeyin gölgesinin kendisinin iki katına ulaştığı zamandır. İmam Ebu Hanife'ye göre asr-ı sani öğle namazının son, ikindi namazının da ilk vaktidir. Yani öğle namazı bu vakte kadar kılınabilir. İkindi namazının vakti de bu esnada girer. İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed ile diğer üç mezhep imamına göre ise, asr-ı evvel ile öğle namazının vakti çıkmış ve ikindi namazının vakti girmiş olur. Ülkemizde takvimlerdeki ikindi vakti, asr-ı evvele göre hazırlanmıştır. 

Kirli ve yağlı iş elbisesi ile namaz kılınır mı?

Dinimiz iç temizliğine olduğu kadar maddi temizliğe de önem verir. Hele Allah'ın huzuruna çıkmak demek olan namaz ibadeti söz konusu olunca temizliğin önemi daha da artar. Nitekim cünüplük ve abdestsizlik gibi manevi kirlerden; yine, beden ve elbisenin “necaset” diye anılan maddi pisliklerden uzak olması namazın geçerliliği için şart kılınmıştır. Necaset bulaşmamış fakat kirli olan elbise ile kılınan namaz geçerli olur. Ancak zorunlu olmadıkça kirli, paslı ve yağlı elbise ile namaz kılmak mekruhtur. Yaptıkları iş gereği giysileri yağlı ve kirli olanlar, mümkün mertebe kıyafet değiştirerek namaz kılmaya çalışmalıdırlar. Bir ayettte: “Ey Ademoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin. )” (A'raf, 7/31) buyrulmuştur.   Hz. Ömer (r.a.) kirli ve buruşuk bir elbise ile namaz kılmakta olan bir şahsa, “Söyle bakayım, seni bu elbise ile halktan bazı kimselerin huzuruna göndersem gider misin? “ diye sormuş; “Hayır” cevabını alınca da; “Allah Teala; kendisi için temiz ve güzel görünümlü olmaya daha fazla hak sahibidir” demiştir. 

Ön saf boş iken arkada saf tutmak caiz midir?

Cemaat ile kılınan namazlarda safların tertip ve düzenine riayet edilmesi namazın adabındandır. İmamın bu konuda gerekli hassasiyeti göstermesi ve gerektiğinde, safların usulüne uygun şekilde tanzim edilmesi için cemaati uyarması gerekir. Hz. Peygamber (s.a.s.) namaza başlamadan önce safların düzgün ve sık olmasına dikkat etmiş, saflar arasında boşluk bırakılmaması hususunda muhtelif vesilelerle ashabını uyarmıştır (Buhari, el-Cemaa ve'l-imame, 47; Müslim, Salat 28).   Buna göre cemaat ile kılınan namazlarda, ön safta boşluk varken caminin gerisinde imama uyulması uygun değildir. Bununla birlikte mazeretleri sebebiyle saf haricinde imama uyan kimselerin namazları sahihtir.

Namazda harfleri yerli yerince çıkarmamakla namaz bozulur mu?

Namazda Kur'an'dan bir bölüm okumak farzdır. Bu farzın yerine getirilmiş olması için, Kur'an'ın doğru, usulüne uygun olarak okunması gerekir. Okuyucunun sürçmesi ve yanılmasına zelletü'l-kari veya lahn denir.   Namazda yapılan kıraat hatalarının namazı bozup bozmayacağı konusunda fakihler bir takım ölçüler getirmişlerdir. Bunlar şöyle özetlenebilir; Kur'an kasten manası değişecek derecede yanlış okunursa namaz bozulur. Hata veya unutarak yanlış okunması halinde ise; (bir harf yerine başka bir harf okunması şeklinde meydana gelen yanlışlıkta), bu kelimenin Kur'an'da bulunup bulunmadığına ve mananın değişip değişmediğine bakılır. Buna göre; bir harf değişir de bu değişiklikle kelimenin manası değişmez ve Kur'an'da da o kelimenin benzeri varsa namaz bozulmaz. Şayet harf değişmekle kelimenin manası bozulmaz, fakat bu kelimenin bir benzeri Kur'an'da yoksa İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed'e göre namaz bozulur, İmam Ebu Yusuf'a göre bozulmaz. Eğer harfin değişmesiyle mana değişir ve Kur'an'da da benzeri bulunmazsa namaz bozulur.   Diğer yandan namazdaki kıraatlerde sin ve sad gibi mahreç yakınlığı bulunan harflerde, harflerin tam mahrecinden çıkarılamaması durumunda namaz bozulmaz. Fakat alimlerin çoğunluğu “Allah'ü ehad” yerine “Allah'ü ehat” demenin namazı bozacağı görüşünde oldukları için, İhlas suresini okurken “dal” harfini, “te” gibi okumamaya dikkat etmek gerekir. Aynı zamanda mahreç yakınlığı olmamakla birlikte bazı harfler yaygın olarak karıştırıldığı için ayırt etme zorluğu bulunan bu çeşit harflerin birbiri yerine geçirilmesi durumunda birçok fakihe göre namaz bozulmaz. Mesela “dat” yerine “dal”, “zal” veya “zı” harfinin okunması böyledir. Çünkü bu durumlarda zaruret ve kaçınılması mümkün olmayan bir durum (umum-ı belva) vardır.

Son rekatı kıldığı zannı ile son oturuşu yapan birisi namazını nasıl tamamlar? 

Farz veya nafile namaz kılarken, son rekattan önceki herhangi bir rekatın sonunda, bu rekatları son rekat zannederek oturup teşehhütte bulunduktan sonra selam veren bir kimse; şayet göğsünü kıbleden çevirmek, konuşmak ve gülmek gibi namaza aykırı bir davranışta bulunmamışsa, hemen ayağa kalkarak kalan rekatları tamamlar. Namazın sonunda sehiv secdesi yapar; böylece namazı tamamlanmış olur. Fakat namazda eksik bıraktığı rekatları tamamlamadan selam verip, namazı bozan bir davranışta bulunmuşsa, namazı başından alarak tekrar kılması gerekir.

Cemaatle namaz kılınırken; bayılan, hastalanıp düşen, kalp krizi geçiren birine müdahale etmek için namazdan çıkmak caiz midir? 

İslam dini, canın, malın, dinin, aklın ve neslin korunmasını zorunlu saymış, bunları korumaya yönelik her şeyi farz, bunlara zararlı olan her şeyi de haram kılmıştır. Buna göre insan hayatı son derece önemlidir, korunmalıdır. Namaz da dinin beş temel esasından birisidir ve dinin direğidir (Tirmizi, İman, 8; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 231, 237).   Buna göre başlanan bir namaz normal şartlarda bozulmaz. Ancak; malı korumak, canı korumak ve önemli olan her hangi bir şeye zarar gelmesini önlemek amacıyla zaruri durumlarda farz veya nafile namaz bozulabilir. Bu itibarla, cemaatle namaz kılınırken bir kişinin, bayılması, kalp kriz geçirmesi, silahla vurulması, denize veya kuyuya düşme tehlikesi geçirmesi vb. durumlarda, yanı başındakilerin namazlarını bırakıp ona yardımcı olmaları gerekir. Namazlarını ise daha sonra iade ederler. Zira kul hakları, zaruri durumlarda Allah hakkından mukaddemdir, tercih edilir.

 

 

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI PROF. DR. MEHMET GÖRMEZ’İN RAMAZAN TEBRİĞİ

Gelin Minik Yüreklere Merhem Olalım

Ne acıdır ki, insanlığın vicdanını kaybettiği, merhamet damarlarının kuruduğu, kalplerin katılaştığı bir dönemden geçiyoruz. Son 30 yılda İslam coğrafyasında 11 milyon Müslüman katledilmiş ve 150 milyon çocuk yetim kalmıştır. Yetim feryatları yeryüzünü kuşatmışken kulağının üstüne yatmak, huzur içinde uykuya dalmak mümkün olamaz. Sadece yetimhaneler açıp çeşitli maddi imkânlar sunmak da yetimle ilgilenme sorumluluğunu ifa etmede yeterli değildir. Aksine Yetimler Yetimi bir Peygamberin ümmeti olarak bizlere düşen, bu yavrularımızın mahzun gönüllerine dokunmak olmalıdır. Her biri cennetin anahtarları olan yetimlerimizi Ramazanda yalnız bırakmayalım, sevgiyle başlarını okşayalım, onları şefkatle bağrımıza basalım. “Ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle (yan yana) olacağız.” (Buhârî, Talak, 25) buyurarak işaret parmağıyla orta parmağını gösteren Allah Resûlü'nün müjdesine nail olalım.

Gelin Koca Yüreklere Saygı Duyalım

Zamanın son demleri, ömrün sonbaharı olan yaşlılık, güçten düşen insanın her zamankinden daha fazla ilgiye ve bakıma muhtaç olduğu dönemdir. Aslında yaşlıyla ilgilenen kimse, ondan ziyade kendisine iyilik eder. Yaşlının gönlünü alan, rızasını kazanan kimse kendi gönül dünyasını ihya eder. Hele bir de bu yaşlılar hasretle yolumuzu gözleyen anne-babamız ise, onlara sunulacak hürmet ve ikrama paha biçilemez. Ramazanda Sevgili Peygamberimizin “Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında kendisine hürmet edecek birisini hazırlar.” (Tirmizî, Birr ve sıla, 75) tavsiyesini hatırlayalım. Yılların yüküyle yaşlanmış yürekler için umut, güven ve rahmet olalım.

Gelin Yüreğimizdeki Engelleri Kaldıralım

Eşref-i mahlûkât olarak yaratılan insanın bir yaratılış gayesi vardır. Bu gaye kulluktur, kulluk ile imtihandır. Farklı şekillerde de olsa her birimizin hayatı imtihan basamaklarıyla doludur. Yokluğun imtihanı olduğu kadar varlığın da bir imtihanı vardır. Yüce Allah bazen verdikleriyle imtihan ettiği gibi bazen de vermedikleriyle imtihan eder. Engelli kardeşlerimiz de Rabbimizin vermedikleriyle imtihan olmaktadırlar. Engelli olmaları rızay-ı ilahiye, huzur ve kemale ulaşmalarına engel olmayan bu kardeşlerimizle Ramazan ikliminde buluşalım. Fiziksel ve duygusal desteğimizi, sevgi ve güler yüzümüzü, ikram ve duamızı onlarla paylaşalım. “Âmâya rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, ihtiyacı olanın ihtiyacını gidermesi için ona yol göstermen, derman arayan dertliye yardım için koşuşturman, koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen sadakadır.” (İbn Hanbel, V, 152) buyuran Hz. Peygamberin nasihatine uygun davranalım.

Gelin Gönüller Yapalım

 

Ramazanın manevi atmosferinde mültecileri, yetimleri, yaşlıları ve engellileri hatırladığımız gibi toplumun diğer ihtiyaç sahibi olan kesimlerini de unutmayalım. Gönüller inşa etme niyetimizi her an canlı tutalım. Huzurevlerinde kalan 24 bin yaşlımızı, toplumumuzun yetimleri sokak çocuklarımızı, yoksulluğunu belli etmeden onuruyla, izzetiyle yaşayan ihtiyaç sahiplerini, vatanımızın uğrunda canını feda eden aziz şehitlerimizin emaneti olan eşlerini ve yavrularını, terörden dolayı evlerini, yurtlarını, işlerini terk etmek zorunda kalan, maddi ve manevi anlamda zarara uğrayan tüm kardeşlerimizi hatırlayalım. Onların halleriyle hâllenelim, boynu bükük gözü yaşlı kalmalarına izin vermeyelim. Gelin, gönüller yaparak oruçlarımıza güç katalım! Gelin, gönüller yıkarak oruçlarımızı bozmayalım, oruçlarımızı yaralamayalım! Ailemizle, akrabalarımızla, komşularımızla, Müslüman kardeşlerimizle öyle bir Ramazan geçirelim ve o Ramazanın manevi etkisini bütün bir yıla yayalım ki, gönlü kırık, yüreği buruk, kalbi parçalanmış kimse kalmasın. İftarlarımız, sofralarımız mağdur ve mazlumlarla şenlensin. Cenab-ı Rabbü'l-âlemîn her birimizi bu ayın fazl u kereminden, rahmet ve bereketinden feyiz alanlardan eylesin!

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: