• resmi ilanlar

ESENTEPE'DEN, GEREDE'YE (Gerede 1)

07/08/2015 11:00

...

Tan yeri ağarmadan kalktılar,  Tatlı bir telaşa düştü baba ve oğul.  Kollar sıvandı, soğuk su tenlere değdi,

***
 Uzun dik rampaya tırmanan araba, homurdanarak yükseğe çıktıkça, tüm şehir, yukarıdan daha net görünüyordu.
Ufuklarda, güneş ise dünyayı aydınlatabilmenin telaşına düşmüştü.
-Baba burası hastane değil mi? Şurası da bizim okul !
-Evet oğlum, Şurada futbol sahamız, Şu tarihi camiiyi görüyor musun? Orayı da Sultan Yıldırım Beyazıt cennet mekan Hazretleri, 1335 yılında yaptırmış, fakat 1944 teki şiddetli depremde yıkılmış, sonra tekrar aslına uygun yeniden yapılmış.
-Çok eskilerden yapılmış değil mi?
-Evet oğlum, şu tarafa Tabakhane tarafı deriz, yani dericiler şehridir Gerede. Karşımızda ovada  öbek öbek köylerimiz var.  Yiğitler yaşar bu coğrafyada. Kültürlerini koruyan, aslını yaşatan ve bilen insanlar var buralarda.
-Sağolasın baba, hava da ifadelerinde berrak ya, huzur doluyor insan.
-Hadi çıkalım bakalım, daha bekletmeyelim kendimizi, varalım gönül kuyumcumuza.
***
Baba-oğulu, iki dakika sonra  asırlık çam ağaçlarıyla kaplı, yeşilin her tonuyla dolu, bu güzelim yer karşılamıştı. Sabahın ilk saatlerinde yüzlerce kuş çığlık çığlığa şakımakta, havada süzülen kuşlar, asırlık çam ağaçları arasında daldan dala uçarken, farklı bir sesler dünyasında özgürce uçmaktalar.
Esentepe, şehirden 2 km uzakta,   doğanın ortasında,  doğal ortamıyla ve asırlık çam ağaçlarıyla kaplı, emsalsiz bir mekân. Huzurun kaynağı. Evvelin ve ezelin kesiştiği mekan ve an.
Yeşilin ve mavinin, huzurla yudum yudum gözlerden, kulaklardan gönüllere akan yüzyılların bizlere emaneti,
Yıllardır, yüz binlerlerce insanı kırmadan, incitmeden ağırlayan, huzur sunan, bir cennet mekân, mecazi olarak ta cennetin ta kendisi.

 Baba oğul el ele tutuşup, asırlık çam ağaçları arasından,  o yere vardılar:
-Selamün aleyküm Ramazan Dede, biz geldik yine.  Kararan kalbimizle, bizi bize hatırlatan kabrine, geçmiş asırları, günümüzle birleştiren sade hatıran sayesinde,  gene ziyarete geldik oğlum ile, 
Oğul, babayı göz ucuyla takip ediyor, babasındaki bu zarafeti ve inceliği, olgun terbiyesini ilgi ile izliyordu. Bu halinin nedenini merak ettiği için sordu:
-Hemen hemen her gün, neden buraya geliyorsun Baba?
Baba oğlunun başını okşadı, yüzüne bir huzur geldi:
- Bak oğlum, geçenlerde bir bilge alim büyüğümüzün yazılarında okuduğum ifadelerini sana anlatayım. Benim değil ha, büyüklerin ifadesi bu!
“ Eğer bir yerde Allahü teâlânın yoluna hizmet varsa, vefalı her olgun insanın şu üç şeyden birini yapması şarttır.  Üçünü de yapmazsa ahrette bunun çok sıkıntısını çeker. Eğer ecdadımız, bizden öncekiler, bu üç şartı yerine getirmeselerdi, bugün biz belki de bir gayrimüslim çocuğuyduk, belki dinsizdik; çünkü İslamiyet bize bin bir emekle gelmiştir. Bunun için, emeği olanların, üstümüzdeki hakkı çok büyüktür.

Üç şarttan
 birincisi, bizzat bedenen katılmaktır. Nitekim Eshab-ı kiram,  tâ Mekke-i Mükerremeden, Medine-i Münevvereden İstanbul’a kadar geldiler. Onlar, niye geldiler? Toprak sahibi veya ganimet sahibi olmak için değil, Allahü teâlânın dinini kullarına anlatmak için geldiler. 
Burada yatan Ramazan Dede de arkadaşlarıyla birlikte,  Horasandan buralara Gerede’ye, Bolu’ya İzmit taraflarına  bu niyetle geldiler.

İkinci şart,
 fiilen katılmaya imkân yoksa malla, parayla desteklemektir.
Bu da mümkün değilse
 üçüncü şart, elimizi açıp dua etmektir. O zaman  şartları yerine getirmiş olur”,  diye anlattı.
Ramazan Dede ve isimsiz şehitler, yüzyıllardır bu gerçeği bize anlatıyor evlat. Tabi ki, duyan kulaklara, nasipli gönüllere.
***
Sessizlik içinde, huzurun içindelerdi baba oğul,
Eller uzandı ta ötelerin ötesine,  hâlleri edepli, bakışlar nazik, kalpler rikkatli dualar edildi, Ramazan Dedenin kabri başında.
Sonra, baba ve oğul, 2-3 metre daha tırmanarak az daha yükseğe çıkıp  zirvede,  ellerindeki seccadelerini çiğ düşmüş otların üzerine serdiler.
Sabah namazı vakti . Baba oğul iki ulu çınar gibi kıyamdaydı.  
Allahu ekber!

Sağa sola selamlar verildi. Ramazan Dede gibi yiğitlere, diğer âlimlere, şehitlere, gerçek Türk büyüklerine, Silsilei âliye büyüklerine, hakiki devlet adamlarına, Al bayrağa, bu cennet vatana, rahmeti rahmana kavuşanlara, en içten dualar edildi.
-Merhaba Ramazan Dede, feth ettiniz buraları ve gönüllerimizi,
-Bizler için hicret ettiniz, o zamanlar, kanınızla, mürekkebinizle, cisminizle,  
-Allah için, bizim için,  her şeyinizi terk ederek, bizlere iki cihan saadeti sunmak için.
 -O nedenle seher vakti, vefa borcumuz, hasretiniz,  bizi Size çekiyor.
Merhaba Ramazan Dede,
Merhaba Ey Esentepe,
Merhaba isimsiz şehitlerimiz,
Sizleri,  sevdiklerinizi, sevdiğinizi, çilenizi, dertlerinizi severek, şükranla selam ederiz!
Asırlık çam ağaçlarına, muhteşem doğaya, büyüklere hürmeten asırlarca dokunmayan  bu onurlu halka selam olsun!
 ***
-Gidelim evlat,
-Bizlerde  Ramazan dede mefkuresiyle donanmalıyız.
Bak oğul,  fen ve matematik,  edebiyat ve sanat, dini ve milli konularda en iyi şekilde kendimizi yetiştirmeliyiz. İlim, amel ve ihlâs şiarımız olmalıdır.
Oğul, akli ve nakli ilimlerde, Fen ve matematik ilimlerinde dünyada ilk sırada olmadıkça, oyun eğlence yasak olmalı sana ve bana, bize, size ve onlara…
***
Güneş, Gerede’yi ışıklarıyla aydınlatmaya ve ısıtmaya çalışırken,
Çocuk ise,  Ramazan Dede’nin hicretini anlamaya çalışıyordu.
Sır, hicretin nedenindeydi,
Kendinde, Resul efendimizi, Ebubekir, Ömer, Osman Ali’efendilerimizi, Ramazan Dedeyi, Medine’yi, Malazgirt’i, İstanbul’un fethini,  Sakarya’yı, Çanakkale’yi, Silsileyi Aliye’yi,  Bolunun Fethi’ni, Ridaniye’yi, Osmanlıya ve Türk Milletine hizmet etmiş büyükleri, Gerede’yi damarlarında yüreğinde, kalbinde hissetti.
Yürekleriyle, Esentepe’den, Gerede’ye bu ulvi duygularla inildi.
Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışacakları, yeni bir günün içindelerdi.

YORUMLAR  (Toplam 1 yorum)

  • Şerafettin Dağyıldızı  (09.08.2015 03:24:14)

    Hocam Gerededen Gönül dolusu selamlar.Gönülden bu yazınıza teşekkürler.

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: