• resmi ilanlar

CUMA SOHBETLERİ

07/05/2015 14:00

Bolu İl Müftülüğü vaizlerinden Harun Bakan ve Kadir Öztürk’ün hazırladığı ‘Cuma Sohbetleri’nin bu haftaki bölümü Bolu Express’te

ALLAH’A BİRLİKTE YÖNELİŞ

CEMAATLE NAMAZ

Hz. Peygamber (sav), ‘Amellerin en faziletlisi hangisidir?’ diye sorulduğunda, “Vaktinde kılınan namazdır…” cevabını verir. Çünkü; “Namaz, müminlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.” Nisa Süresi 103. ayet-i kerimesinde. Kulun, Yaratanına yaklaşmasını ve O’nun mağfiret ve merhametine erişmesini sağlayan en güzel vesile; sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı vakitlerinde olmak üzere her gün beş vakit namaz kılmasıdır.

Vakitlerine ve tadili erkanına riayet edilerek kılınan namazlarla ilgili olarak şu müjdeler dökülür Allah Resûlü’nün dilinden;

“Büyük günah işlemedikçe beş vakit namaz ve iki Cuma, aralarındaki günahlara kefarettir.” (Müslim, Taharet 14)

“Rükûları, secdeleri, abdestleri ve vakitlerine riayet ederek beş vakit namaz(ı kılmaya) devam eden ve bu beş vakit namazın Allah katından gelen bir emr-i hak olduğunu kabul eden kimse cennete girer.” (İbn Hanbel, IV, 266)

“Cennetin anahtarı, namazdır…” (Tirmizi, Taharet 1)

 Beş vakit namazın cemaatle eda edilmesi durumunda ise mükafatların kat be kat arttığı görülmektedir.

Ebû Hüreyre (ra)den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Bir kimsenin cemaatle kıldığı namazın sevabı, evinde ve çarşı pazarda kıldığı namazdan yirmi beş kat daha fazladır. O kimse abdestini güzelce alıp, sonra sadece namaz kılmak maksadıyla mescide giderse attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir hatası da silinir. Namazını kıldıktan sonra abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde kaldığı müddetçe, melekler ona: Allahım! Ona rahmetinle muamele et, ona acı! diyerek dua etmeye devam ederler. O kimse namazı beklediği sürece namazda imiş gibidir.”  (Buhârî, Ezân 30; Müslim, Mesâcid 272)

İbni Ömer (ra)’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir.”  (Buhârî, Ezân 30)

Hz. Peygamber’in hayatı boyunca cemaate namaz kıldırması, hastalandığında da namazını yalnız başına değil de Hz. Ebû Bekir’in arkasında kılmış olması, cemaatin dinimizdeki yerini göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Ayrıca, Hz. Peygamber’den düşman korkusunun bulunduğu sefer halinde bile Müslümanlara namazı cemaatle kıldırmasının istenmesi (Nisâ, 4/101-102), namazları cemaate kılmanın ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

Dolayısıyla cemaat; namaz için cami ve mescitlerde bir araya gelen Müslümanların oluşturduğu, bireylerinin yüce gayeler uğruna şahsi düşüncelerini ikinci plana attığı manevi bir topluluğun adıdır. Allah rızasını gaye edindiklerinden aralarında maddi ve nefsani hiçbir menfaat söz konusu olamaz. Çünkü bu cemaat, ortak his, şuur ve ruhun toplumsal bir bedene dönüştüğü ulvi ve özel bir birlikteliktir.

Cemaate Devam Edeni Bekleyen Müjdeler

Cemaatle namaz; evden, işten, dünyevilikten Hakk’ın evine, O’nun katına sığınılan bir hicrettir adeta. Mükâfatı, Resul-i Ekrem tarafından şöyle dile getirilir:

“Her kim sabah akşam mescide giderse, her sabah ve akşam gidişinde Allah ona cennette bir yer hazırlar.” (Müslim, Mesacid 285)

Enes b. Malik (ra): “Kim Allah için kırk gün süreyle cemaatle namaz kılar, ilk tekbire yetişirse o kimseye (Allah tarafından) iki kurtuluş yazılır; birisi ateşten, diğeri münafıklıktan kurtuluş.”

 “Bir kişinin sürekli mescide gittiğini görürseniz onun imanına şahit olun. Çünkü Allah Teala şöyle buyuruyor: ‘Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayanlar inşa eder…” (Tevbe, 9/18)

 

Yatsı ve Sabah Namazını Cemaatle Kılmanın Fazileti

Osman İbn Affân (ra) şöyle dedi: Resûlullah (sav)’i: “Yatsı namazını cemaatle kılan kimse, gece yarısına kadar namaz kılmış gibidir. Sabah namazını cemaatle kılan kimse ise bütün gece namaz kılmış gibidir”.  (Müslim, Mesâcid 260) 

Ebû Hüreyre (ra)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “İnsanlar yatsı namazı ile sabah namazındaki fazilet ve sevabı bilselerdi, emekleyerek bile olsa mutlaka camiye, cemaate gelirlerdi.”  (Buhârî, Ezân 9; Müslim, Salât 129)

Ebû Hüreyre (ra)‘den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Münafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. İnsanlar bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi.” (Buhârî, Mevâkît 20; Müslim, Mesâcid 252)

Cemaatin Kalabalık Olması ve Kadınlar

Allah Resûlü, namazın ne kadar kalabalık bir cemaat ile kılınırsa Allah’a o kadar sevimli olacağını ve o kadar çok sevap kazandıracağını bildirir. Bu rahmet kaynağından belli ölçülere riayet ettikleri takdirde kadınların da mahrum bırakılmamasını ümmetine tavsiye etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Allah’ın kadın kullarının Allah’ın mescitlerine gelmelerine engel olmayın. Ancak onlar da camiye koku sürünmeden gelsinler.” (Ebu Davud, Salat 52). Cemaat ile namazın bereketini kavramış olan hanım sahabilerin sabah namazında bile Efendimiz (sav)’in arkasında saf tutmaları dikkat çekidir. Ayrıca Allah Resûlü, cami ve cemaat ortamından çocukların da istifade etmelerine özen göstermiştir.

 

Cemaatle Namazda İlk Saf ve Saf Düzeni

Saf tutmak, emaatle namazın en önemli şartlarından biridir. Allah Resûlü’nün ifadesi ile düzgün saf tutmak, namazı tamamlayan, güzelleştiren ve mükemmelleştiren bir unsurdur. Safların düzgün tutulmasında özellikle Müslümanları hem şeklen hem de bedenen birlikte tutma amacı vardır.

 Ebû Hüreyre (ra)’den rivâyet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “İnsanlar ezan okumanın ve namazda birinci safta bulunmanın ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, sonra bunları yapabilmek için kur’a çekmek zorunda kalsalardı kur’a çekerlerdi. Şayet camide cemaate erken yetişmenin ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, birbirleriyle yarışa girerlerdi. Eğer yatsı namazı ile sabah namazındaki fazileti bilselerdi, emekleyerek ve sürünerek de olsa bu iki namaza gelirlerdi.”  Buhârî, Ezân 9; Müslim, Salât 129)

“Erkeklerin saflarının sevabı çok olanı ilk saflar, sevabı az olanı ise arka saflardır. Kadınların saflarının sevabı çok olanı arka saflar, az olanı ise ön saflardır.” (Müslim, Salat 132)

“Düzgün durun, karışık durmayın ki kalpleriniz de karmakarışık olmasın.” buyuran Allah Rasülü Saflar düzenli olmadığı takdirde şeytanın küçük kara koyunlar gibi aramızda dolaşacağını bildirir. Nitekim hiçbir sınıf, makam ve mevki farkı gözetilmeksizin omuz omuza dizilerek oluşturulan bu düzen, toplumun birlik ve dirliğinin en güzel yansımasıdır.

 

Cemaate Katılmama Mazeretlerine Karşı Nebevî Bir Ölçü

Ebû Hüreyre (ra)den rivayet edildiğine göre, Peygamber’e (sav) âmâ bir adam gelip:  Yâ Resûlellah! Beni mescide götürecek bir kimsem yok, diyerek namazı evinde kılabilmek için Resûlullah (sav)’den kendisine müsaade etmesini istedi. Peygamber Efendimiz de müsaade etti. Âmâ dönüp giderken Resûl–i Ekrem onu çağırarak: “Sen namaz için ezan okunduğunu işitiyor musun?” diye sordu. Âmâ: Evet, cevabını verdi. Hz. Peygamber “O halde davete icâbet et, cemaate gel” buyurdular.  (Müslim, Mesâcid 255;  Nesâî, İmâmet 50)

 

Cemaate Katılmama Durumundaki Tehlike

Ebû Hüreyre (ra)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Canımı gücü ve kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederek söylüyorum, içimden öyle geçiyor ki, odun toplamayı emredeyim, odun yığılsın. Sonra namazı emredeyim, ezan okunsun. Daha sonra bir adama cemaate imam olmasını emredeyim. En sonunda cemaate gelmeyen adamlara gidip onlar içindeyken evlerini yakayım.”  (Buhârî, Ahkâm 52; Müslim, Mesâcid 251–254) 

Ebu’d–Derdâ (ra) şöyle dedi: Resûlullah (sav)’i: “Bir köy veya kırda üç kişi birlikte bulunur da namazı aralarında cemaatle kılmazlarsa, şeytan onları kuşatıp yener. Şu halde cemaate devam ediniz. Muhakkak ki sürüden ayrılan koyunu kurt yer buyururken işittim.  (Ebû Dâvûd, Salât 46; Nesâî, İmâmet 48)

Özellikle buradaki “Cemaate devam ediniz. Muhakkak ki sürüden ayrılan koyunu kurt yer.” ikazı, ümmet şuurunun cemaat ruhuna bağlı olduğunun en güzel ifadesidir. Bu şuurdan uzak kalan kişilerin kaybolup gideceği ne kadar gerçek ise, cemaatten mahrum fertlerin oluşturduğu toplumların çökmeleri de bir o kadar gerçektir.  

İbn Mes’ûd (ra) şöyle dedi: “Yarın Allah’a müslüman olarak kavuşmak isteyen kimse, şu namazlara ezan okunan yerde devam etsin. Şüphesiz ki Allah Teâlâ sizin peygamberinize hidayet yollarını açıklamıştır. Bu namazlar da hidayet yollarındandır. Şayet siz de cemaati terkedip namazı evinde kılan şu adam gibi namazları evinizde kılacak olursanız, peygamberinizin sünnetini terketmiş olursunuz. Peygamberinizin sünnetini terkederseniz sapıklığa düşmüş olursunuz. Vallahi ben, nifakı bilinen bir münafıktan başka namazdan geri kalanımız olmadığını görmüşümdür. Allah’a yemin ederim ki, bir adam iki kişi arasında sallanarak namaza getirilir ve safa durdurulurdu”. Müslim’in bir rivayetinde İbn Mes’ûd şöyle demiştir: “Şüphesiz Resûlullah (sav) bize hidayet yollarını öğretmiştir. İçinde ezan okunan mescidde namaz kılmak da hidayet yollarındandır”. (Müslim, Mesâcid 256–257;  Nesâî, İmâmet 50)

Allah Resûlü, hayatının son anına kadar namazın cemaatle kılınmasına büyük önem vermiş, ashabına bunu tavsiye etmiş ve karşılığında büyük sevapların verileceğini müjdelemiştir. Çünkü kuru kalabalığı nitelikli bir topluluk yapacak, insanların eşit olduğunu ve iman kardeşliğinin her şeyden üstün olduğunu gösterecek ilk yer cemaatle namazdır.

Cemaatle namaz, dünyevi ve uhrevi kazanımlarıyla Peygamberimiz (sav)’den ümmetine miras kalan en kuvvetli sünnetlerden birisidir.

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: