
Efenim, insanların gergin bekleyişi devam ediyor. Güçlü devletlerin askerleri karşısında varı yoğu elindeki gücü olan bir grup insan haber bekliyor, elindeki var olan gücü son ramağına kadar kullanmak için. Tepelerin arkasında siperde duranlar bir grup insan değil aslında; bir grup kaygı, korku ve umut… Kendi benliklerinden bir amaç uğruna o kadar vazgeçmişler ki o amacı başarıya ulaştırmak için var olan potansiyellerini,siperde durdukları tepelerin zirvelerinde yaşatıyorlar. Ve Reziliencia’nın söyledikleri fısıldanıyor kulağımıza; insanlar gerçek bir zorlukla karşılaşmadıkça içlerindeki gücü bulamaz.
…
İnsanın sahip olduğu temel ihtiyaçlara baktığımızda; hayatta kalma, sevgi ve ait olma, güç, eğlenme ve özgürlük kavramları çıkıyor karşımıza. Bu ihtiyaçlara ne derece ihtiyacımız olduğu da potansiyelimizin ne derecede ortaya çıkacağını gösteriyor. Ait olduğumuzu hissettiğimiz bu sevgi dolu toplum içindi ortaya çıkardıkları güç. Belki de içlerindeki bu güç ile daha önce hiç karşılaşmamışlardı. Çünkü bu gücü kullanmak için hiç bu kadar güçsüz bırakılmamışlardı. Güçsüzlüğün arttıkça paradoksal bir şekilde gücün açığa çıktığının en büyük göstergesiydi içinde bulundukları durum. Ölüm içgüdümüzün ortaya çıktığı anda yaşam içgüdümüzün devreye girmesi gibiydi yüzleri. Ölüme yaklaştıkça içlerindeki yeşeren yaşam, yüzlerindeki çukurlardan dışarıya taşıyordu. Yaşama içgüdüsü ölmeden önce karşılaştıkları belki de son şeydi.
…
Bilinmezliklerle dolu günlere uyanıyorlardı. Ne olacağı bilgisine sahip olanların kaygısı daha azdı; ancak, bu ortamda bilgi de kitaplardan dışarı çıkamıyordu. Tetikte beklemeleri anı yaşamalarının sebebiydi. Kimi zaman geçmişi, onları bekleyenleri düşünmeden edemiyorlardı tabi. Ama bu onların istediği genişçe bir sürede gerçekleşemiyordu. Tetikte beklemeyi tehdit eden bir durumdu geçmişi düşünmek. Gafil avlanmamak için geçmişi mendillerinin içinde saklayıp ana odaklanmalıydılar. Özgürlük ancak ana odaklanarak gerçekleşiyordu.
…
Grupları yönetmek kolay bir iş değildi tabi. Hele de kriz anlarını. Hitabet gücü kuvvetli, grubun ihtiyaçlarını iyi bilen, amaca odaklı, grubun motivasyonunu yüksek tutan, paylaşımcı, gruptaki insanları anlayan ve önemseyen, kriz anı pratik zekâsıyla olayları lehine çeviren bir lider vardı neyse ki, Mustafa Kemal vardı, o kadar kaygı, korku ve umudun yanında. Öyle ki, öyle bir ortamda kaygı ve korkuları umuda dönüştürmeyi başardı. Böylece ortamda bir tek umutlar var oldu.
…
Yine ne olacağı bilinmeyen 18 Mart sabahı tüm bekleyişler tetikte yaşam mücadelesi veriyordu. Gemiler göründü, mayınlar patladı. İstanbul’u ele geçirmek için Çanakkale Boğazını geçmeye çalışan İtilaf Devletlerine karşıen ağır darbe gerçekleştirildi. Geriye umutlardan filizlenen özgürlük kaldı.
Dipnot: Tüm umutlardan çıkan sesler o melodiyi oluşturdu; ÇANAKKALE GEÇİLMEZ. Eğlenme ihtiyacı da giderilmiş oldu.
Ç A N A K K A L E R U H U






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!