• resmi ilanlar

‘Kadın cinayetleri bir erkek meselesidir’

13/03/2015 14:00

CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, Türkiye’de kadın cinayetlerine dikkat çekerek, “Kadın cinayetleri ve kadın konusu bir kadın meselesi değildir. Esas itibariyle bir erkek meselesidir. Onun için bu işe kadınlardan çok erkeklerin sahip çıkmasında fayda var. Çünkü öldürülen kadınsa, öldürmek isteyen de çoğu kez erkektir” diye konuştu.

Haber: Ebru EYVAZOĞLU

Türkiye’de Özgecan Aslan cinayeti ile yeniden gündeme gelen ve gün geçtikçe artan kadın cinayetlerine ilişkin CHP İl Başkanlığı’nda “Kadın Cinayetlerinin Politik Boyutu” konulu bir söyleşi gerçekleştirildi. CHP Bolu Milletvekili Aday Adayı Burak Cop’un daveti üzerine Bolu’ya gelen ve eşcinseller, kadın hakları, çevre gibi duyarlılıklarda sık sık adı geçen CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, , işlenmesinde yasalardaki boşluklara yönelik çarpıcı ifadelerde bulundu.

“SAĞLIKSIZ EVLİLİKLER DESTEKLENEREK, SAĞLIKLI BOŞANMALAR BİR GÜNAH HALİNE GETİRİLİYOR”

CHP’li kadınların yoğun ilgi gösterdiği söyleşide, Türkiye’nin kadına bakış açısı da yansıtıldı. CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur kadının belli bir çerçeve içine hapsedilmeye çalışıldığını söyleyerek, “Ben 21. Dönem Milletvekiliyim. Gelecekte 21. Dönemi nasıl hatırlıyorsunuz denirse, ben kadının yaşam tarzı üzerinden yürütülen bir dönem olarak hatırladığımı söylerim. Kadının yaşam tarzı ve kadın cinayetleri için iktidar yandaşı olan medyanın, iktidar şirketinin CEO’ları haline gelmiş bürokratların her gün kadınların yaşam tarzı aleyhine sözlerinin ardından bunların birer cinayete, birer felakete tezahür etmesiyle yaşanan 4 bir yıl diye anlatacağım. Sürekli kadının 3 çocuk yapması için nikah salonlarında, düğünlerde yönlendirmeler, sürekli ailenin kutsanarak aile içindeki şiddetin görmezden gelinmeye çalışılması, sürekli olarak sağlıksız evliliklerin desteklenerek, sağlıklı boşanmaların bir günah haline getirilmesi gibi birtakım söylemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bunu mevcut Cumhurbaşkanı, onun bütün bakanları ve ona bağlı olan tüm valilerde, Diyanet İşlerinde, imamlarda, hutbe okuyanlarda görmemiz mümkün zaten. Ardından bir kürtaj-sezaryen kavgası çıkmaya başladı. Bu sırada da kadın cinayetleri hızla ilerlemeye başladı. Adalet Bakanının açıklaması var yüzde 1400 arttığına ilişkin başka da istatistik yok. Bu da eski 2010 yılına ait bir rakam. Çünkü veri tutulmuyor. Ayrı plajlar, pembe otobüsler, kahkaha atan iffetsizdir söylemleri geldi. Bunlar bakanların seviyesinde oldu. Sonra hamile kadınlar gezmesin, 6 yaşındaki kız çocuğuyla evlenmek caizdir gibi bilumum kadını resmen bir çerçevenin içine hapsetmek amaçlı böylemler gelişti. Bu noktaya kadar geldik. İşin acı tarafı halen de devam ediyor” dedi.

“KIZ OLURSA ADINI KADEM, ERKEK OLURSA TÜRGEV KOYDUK”

Kadınları korumaya yönelik sivil topum örgütlerinin pasifleştirildiğini dile getiren Melda Onur, “Özgecan bir milattır dediler. Ben Özgecan’ın bir milat olduğunu düşünmüyorum. Bizim miladımız çoktan başlamış olmalıydı. 2 gün sonra Cumhurbaşkanı çıktı mini etekli kızlara, feministlere verdi veriştirdi. Böylece bitti milat. Özgecan’dan önce olduğu gibi, Özgecan’dan sonra da çok sayıda kayıp oldu. Özgecan milat olsaydı, ondan sonra bir sürü insan öldürülmezdi. Hatta karısını yemeye çalışan, etlerini parçalayan bir adamın haberi yayınladı iki gün önce. Kadın ölmemiş. Üstelik koca öldürmediği için serbest. Davutoğlu ‘bundan sonra bir kadın hareketi başlatıyoruz’ dedi. Sizin kadın hareketi başlatmanıza gerek yok. Kadın hareketi çok önce başladı bu ülkede. Kadın hareketi Osmanlı’dan beri var. Kadın hareketine Cumhuriyet çok önemli kazanımlar ilave etmiştir. Son dönemde kadın cinayetlerini durdurmak için, kadına siyasette yer vermek için, kadının sosyal statüsünü yükseltmek için kadın örgütleri erkeklere rağmen çalışıyorlar. Ancak ne yaptılar? Kadın örgütleri bir araya geldiler. İlk dönemde sırtlarını sıvazladılar. Kavga kıyamet bir yasa çıkarıldı. Birlikte çalıştıkları kadın örgütlerine de sizi gidin dediler. Artık ne Mor Çatı kaldı, ne KADER kaldı. Hiçbir şey kalmadı. Bir tane kızına kurdurdu, KADEM adı altında. Artık bundan sonra sadece KADEM ile hareket ediliyor. Bir tarafta Bilal’in TÜRGEV’i, öbür tarafta Sümeyye’nin KADEM’i… Kız olursa adını KADEM, erkek olursa TÜRGEV koyduk bitti. Diğer sivil toplum kuruluşlarının artık esamisi okunmuyor. Oysa bu kadın kuruluşları o yasa yapım sürecinde, yasanın doğru düzgün çıkması için o kadar mücadele verdiler ki? Bakanlığın asından kadın kelimesinin çıkarılmaması için çok uğraştılar. Feminist ve aile düşmanı olmakla suçlandılar” diye konuştu.

“TAHRİK İNDİRİMİ OLMAMALI”

İdam kararının geri gelmesinin faydasız olduğunu da sözlerine ekleyen Milletvekili Onur, “Özgecan öldürüldü ve bir idam kavgası başladı. Ben buna inanamadım. MHP’nin iktidar ortağı olduğu dönemde memlekette idam kalkmış bu ülkede. Sanki idamdan başka çaresi yokmuş, bütün önlemler alınmış ve asalım deniyor. Bu dil değişmediği müddetçe siz dünyanın en ağır cezasını da getirseniz olmayacak. Çünkü idamın olduğu ülkelerde de bu devam ediyor. Bir kere şu ötelediğiniz, itip kaktığınız kadın örgütlerinin laflarını dinleyeceksiniz. Çünkü bunlar hep tecrübe. Ciddi bir veri var ellerinde. Yasal boşlukları bir kere doldurmanız şart. Tahrik indirimi olmamalı mesela. Kravat indirimi deniyor. Yani iyi hal düzgün görünüm, boynunu eğip pişmanım demek. Tahrik indiriminden yararlanmak için ölmüş kadının ardından neler deniyor” diye konuştu.  

“KADIN CİNAYETLERİNDEKİ KATİLLER, BOŞANILMAK İSTENEN VEYA BOŞANILMIŞ KOCALAR”

Siyasette yer alan isimlerin bu konulardaki açıklamalarına dikkat etmesi gerektiğinin özellikle altını çizen Melda Onur, “Bülent Arınç ‘kahkaha atan kadın iffetsizdir’ dediğinde bir gidip suç duyurusunda bulunduk. Sebebi de şuydu: Bir gün bir kadın çay bahçesinde kocasıyla otururken kahkaha atsa ve adam onu ‘kahkaha attı iffetsizdir’ deyip vurması an meselesi böyle bir cümlenin arkasından. Kanaat önderi dediğimiz insanlar bu lafları edemez. Söyleyecekleri sözlerin nereye gideceğini hiçbir zaman hesap etmiyorlar ve bilmiyorlar. Kadın sokakta olmasın istiyorlar. Kadın içerde olsun, kapalı olsun, pembe otobüste olsun. Kadını kapatıp, adam elini kolunu sallayarak dolaşsın. Resmen bazı erkekler de hesap ederek cinayet işliyor. Kadın ölmüyor ama ölmekten beter ediliyor. Kadın platformlarına katılımın artmasının sebebi bu cinayetlerin artmasından dolayıdır. Görülüyor ki bugün kadın cinayetlerindeki katillerde ilk sırada boşanılmak istenen kocalar ve eski boşanılmış kocalar. Demek ki boşanma konusunda dilimizi düzelteceğiz. Boşanma bu kadar şeytanlaştırılır. Boşanma hukuki bir konudur. Evlenmek kadar hukukidir. Ama aile irşat büroları, aile imamları ile birlikte kocadır sever döver demeye devam ederseniz, kadın kendi ayakları üzerinde durup boşanmak istediğinde, boşanmak bir günahmış, kadını kötü yola itermiş gibi cinayetlerde haklılık payı aratmış olursunuz. Bu çok tipik bir nedendir. Bu dilden çok çekeceği var bu ülkenin. Ama bu cinayetler işlendiği, travma düzeltilmediği sürece kadınlar daha çok birleşiyor. Kadın söke söke yaşam hakkının alacak. Kadın cinayetleri ve kadın konusu bir kadın meselesi değildir. Esas itibariyle bir erkek meselesidir. Onun için bu işe kadınlardan çok erkeklerin sahip çıkmasında fayda var. Birlikte çözmek gerekiyor. Çünkü öldürülen kadınsa, öldürmek isteyen de çoğu kez erkektir” diye konuştu.

 

Milletvekili Aday Adayı Burak Cop da “Türkiye’de 2013 yılında 247, 2014’te 281 kadın öldürüldü. Hukuk sisteminde çok önemli açıklar olduğu kesin. Boşanmak hukuki bir sözleşmedir. Ticaret sözleşmesi gibi… Evlilik nasıl bir sözleşme ise boşanmak da aynı şekildedir. Kadın cinayetlerinin büyük kısmı kadınlar boşanma hakkını kullanmak istediğinde ortaya çıkıyor. AKP hükümeti AİHM’nin hiçbir kararını uygulamıyor. Bu da AKP’nin hukuk anlayışını özetliyor” dedi. 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: