
Toplum içinde yaşıyoruz. Etrafımızda ruh ve akıl sağlığımızı etkileyebilecek bir yığın uyaran mevcut.
İşsizlik, kalabalık, düşük yaşam şartları, trafik sorunu, geleceğin belirsizliği, korku, kaygı gibi sosyal ve çevresel nedenler. Ayrıca bireyin, kişilik gelişiminde ki kültürel faktörler, mesleği, medeni durumu, yaşı gibi devam eden özellikler.
Görsel yayınların da etkisi büyük tabi… Kişi gördüğü yaşam şartlarının kendine uygun olmaması, yine gördüklerinin özendirici olması, ya da bazı şeylerin normalmiş gibi algılanması.

Hepimizin olaylara bakış açımız aynı değil. Bizler birer bireyiz, dolayısıyla kişiliklerimizle de farklıyız. Bazılarımız hassas, bazılarımız daha güçlü, bazılarımız sakin, bazılarımız daha sabırsız gibi. Tabii ki bunlar bizim, zaman zaman duygusal yaşamamızda, iniş çıkışlara neden olmaktadır.

Ruh ve akıl sağlığımız çok iyi olsa bile, bazen yaşadığımız ya da çalıştığımız, bir şekilde içinde bulunduğumuz ortam, olumsuzluk empoze edebilir. Buna bağlı olarak bizlerin de bir şekilde, güven ve kontrol mekanizmalarımızda, sarsılma yaşanması da beklenen doğal bir sonuçtur.
Bu da gösteriyor ki ne zaman, nasıl bir ortamla ve ne şekil bir durumla karşılaşacağımız belli olmayabilir. Bizim de o anki ruhsal durumumuz öz güvenimiz yüksek olmayabilir. Bir anda dengemizi yitirip anksiyete, depresyon, panik atak gibi rahatsızlıklardan birini yaşayabiliriz. Zira bunlar bir zayıflık göstergesi değildir. Sadece güçsüz, hassas yapıda kişilerin değil, herkesin yaşayabileceği bir durumdur.
Her üç kişiden birinin, hayatının herhangi bir noktasında ve herhangi bir nedene bağlı olarak, bu süreci yaşayabileceği uzmanlar tarafından belirlenmiştir. Kişilerin güçlü kalmaya çabaladığının da bir göstergesidir bu durum aslında.
Ruh ve akıl sağlığı, beden sağlığı ve sosyal sağlık birbirine bağlıdır. Eski Yunan, Asya, Uzakdoğu ve Çin tıp tarihleri incelendiğinde birbirlerini etkilediği ve iç içe girdiği belirlenmiştir.
Beden sağlığı bozulan kişinin, bir anda girdiği anksiyete, onun ruhsal sağlığını etkilediği gibi içinde yaşadığı çevresini, dolayısıyla sosyal sağlığını da etkilemiş olur. Bazen bununla başa çıkması, psikolojik destek alsa bile uzun bir zaman alabilir.
Kişinin kendini kabul etmesi, kendine değer vermesi, rahat bir bakış açısı sağlar ve karşısında ki insanlarla daha iyi, sağlıklı bir diyalog kurmasına neden olur. Kendini önemsemeyen, çevresi tarafından da önemsenmediğini, değersiz görüldüğünü, hep reddedileceğini düşünür. Bu durum, onun içine kapanmasına, sosyal iletişime girmemesine neden olur. İşte bu aşamada ruh sağlığını da kaybetmesi daha kolaylaşır.
Kendine değer veren, güvenen, önemseyen, haliyle daha rahat bir insandır. Çevresinde ki güzellikleri daha çok fark edebilen kişidir. Böyle kişilerin olumsuz etkenlerle karşılaştığı zaman, bunalıma girmeden, onu anlayıp, başa çıkması da daha kolay olur. Zorluklar karşısında, ümidini yitirmeden, kendinde bulduğu bu moral sayesinde problemi çözer. Öz güveni oluşan kişi, hayatla ve hayatın sorunlarıyla daha rahat mücadele edip, başa çıkar. Kendinle barışık olmak, dost, arkadaş olmak, kendine inanmak ve güvenmektir aslında bu durum.
Böyle cesaret ve güveni karşısındakine de vererek, ona da örnek teşkil etmektir aynı zamanda. O kişi içinde iyileştirici bir güç olabilmek, destek vermektir. Bu da hem kendi dünyasında hem de içinde yaşadığı sosyal çevresinde huzur veren bir ahenktir.
Sevgi ve saygılarımla Fatma Marmara
Fotoğraflar yazarımıza aittir.






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!