• resmi ilanlar

KANADI KIRIKLAR: YETİM ve ÖKSÜZLER

16/01/2015 00:00

...

Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz:                          

Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!
***
1895 yılı.
Cennetmekân Abdülhamit Han Darülâceze’yi (Yaşlılar-Acizler Evi) kuruyor ve hizmete sunuyor. Sene 2015, hâlâ kurulduğundaki nizamname ile (yönetmelikle) idare ediliyor.
1873’te  Sultan Abdülaziz tarafından Darüşafaka (Şefkata muhtaçlar evi) yetim çocuklar için açılmış, günümüzde de aynı şekilde hizmetini sürdürüyor.
1913’te şehit çocukları için kurulan Darüleytam, yetimlere hizmet veren bir kuruluşumuzdur.
1917 tarihinde Himaye-i Etfal isimli daha sonra Çocuk Esirgeme Kurumu kurulmuş ve halen hizmet vermektedir.
Evet, insanlığı yıllardır yaşatsak ta, biliriz ki, günümüzde köklerimiz sağlam!
***
Yukarıda saydıklarımız Osmanlı devletinin son dönemlerinin hizmetlerdir. Kuruluşunda gelişme ve yükselme dönemlerinde de başka isimlerle hep bu tür hizmette en ön planda olmuştur.
Günümüz Türkiye’sinde de bu insani yardım hizmetleri günümüzde sürdürülmektedir.
Gelecek  yazılarımızda bu günlerimizi kaleme almaya çalışacağım.
***  
Peki köklerimizin uzandığı Osmanlı devletinin kuruluşuna bir uzanalım. Merhamet timsali olan ve dünyaya medeniyet getiren cihan devletinin temelinde Şeyh Edabali’nin Osman Gazi’ye yaptığı nasihatlerinde görürüz. O nasihatlerin son kısmında:
"Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman, geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın..."
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. (Yıl: 1299)
***
 Şey Edebali (radyallahü anh) , geçmişinin temelinde  alemlerin en güzeli ve  en sevgilinin olduğunu ifade ediyordu.  En sevgilinin insanlığa sunduğu saadeti ebediyye yolunu da o zamanlar tam yaşanıyordu. O, peygamber efendimizi her şeyden çok seviyordu.
**
Sevgili Peygamberimiz-aleyhissselâm-  yetim, sonra annesini kaybederek öksüz kaldı.  Yetim ve öksüzlüğü en iyi, en sevgili bilir. O’nun kıymetli hadislerinden bir kaçını aşağıda yazalım,
***
"Kendi yetimini veya başkasına ait bir yetimi himaye eden kimseyle ben, cennette şöyle yan yana bulunacağız."(Müslim, )
"Bir kimse sırf Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap vardır". (Ahmed ibni Hanbel, Müsned)
“Kalbinin yumuşamasını ve hacetinin görülmesini sever misin? Yetime merhamet et, onun başını oksa ve ona yediğinden yedir. Kalbin yumuşar ve hacetine erişirsin. ( Hz. Ebud Derda (R.A)”
“Allah'a en sevgili ev, içinde ikram gören yetim bulunan evdir ( Hz. Ibni Omer (R.A)”
Allah Resûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu: "Sofralarında yetim bulunduran kimselerin sofrasına şeytan asla yaklaşamaz."(Ebû Mûsa (R.A) Taberânî (R.A)
"Bir kimse, akrabasından veya başkasından olan bir yetimi, yetim kendisini kurtarana kadar uhdesine alsa, o kimseye Cennet vacip olur."
( Hz. Adiyy Ibni Hakem (R.A.)
***
Dünya da, savaşlar, katliamlar, Siyonist ve emperyalistlerin katliamları, petrol savaşları, silah üreten ülkelerin pazar arayışları, terörizm, işgaller, sömürgeler, göçler, trafik kazaları gibi nedenlerle binlerce kişi göz göre göre ölürken veya  vahşice öldürülürken, ardında da binlerce yetim ve öksüz bırakıyor.
Resmi rakamlara göre dünyada yedi milyar insan var. Bunların 3 milyarı çocuk ve bu çocukların ikiyüz milyonu ise yetimdir.
İki yüz milyon çocuk yetimken bu dünyada gönül rahatlığıyla yaşanır mı? Dünya barışı sağlanabilir mi?
Bu minik çocuklar organ mafyasının, uyuşturucu ve fuhuş örgütlerinin, çocukları kötü amaçlarında kullanmak isteyenlerin her yanda olduğu günümüzde,  facianın ve tehlikenin boyutları daha da derinleşiyor.
Merhamet kaynağı, Peygamberimizin, yetimler için bizlere ifade ettiklerini hadislerin siyasi, sosyal barış, insanlık, kardeşlik, Allah rızası gibi olgularının  ulviliği ve yol göstericiliğinin tazeliği ve geçerliliği karşısında, dilimizin tutulmaması mümkün mü?
Yukarıda bildirilen hadis şeriflerdeki müjdelere kavuşmak için, her birimizin iman dolu göğsümüz var.
Yetimler için çalışan kurum ve kuruluşlar da var. Bu yazıda  Ülkemizde ve Bolu’da faaliyetlerini sürdüren İHH’ de kısaca ifade etmek istiyorum.
Şu anda ülkemizde  İHH İnsani Yardım Vakfı; bölge, din, dil, ırk ve mezhep ayrımı yapmaksızın dünyanın herhangi bir yerinde sıkıntıya düşmüş, felakete uğramış, zulüm görmüş, aç ve açıkta kalmış; savaş, tabii afet gibi sebeplerle mağdur olmuş, yaralanmış, sakat kalmış; evsiz, yurtsuz, tüm insanlara insani yardım ulaştırmak ve bu insanların temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemek üzere (1992) 1995 yılından itibaren de kurumsallaşarak çalışmaktadır.
Yerimizin azlığı nedeniyle, İHH hakkında bu kadar bilgi veriyoruz. Yetim ve öksüzler için imkânınız varsa, Bolu İHH şubesine yardımlar için de iş birliğine gitmek gerek.

Mahallemizde, çevremizde, sokağımızda, akrabalarımızda,  okullarımızda,  yetim ve öksüz çocuklar vardır. Bunlara sağ elimizin sol elimize verdiğinden haberi olmaksızın, yardım edebilme imkânlarımızı mutlaka zorlayalım. Yakınlarımızda ihtiyaç sahibi kenarda köşede kalmış, ellerinden tutanın olmadığı,  yetim/ler ve öksüz/ler varsa, ya sahip çıkalım ya da ilgililere haber verelim. Onlar açken tok uyumaktan şiddetle sakınalım.
Maddi durumu iyi olanlarında,  çevrelerindeki veya dünya üzerindeki yetim ve öksüzlere zekâtımızla, sadakamızla, hayır ve hasenatımızla, merhamet pınarlarımızı ihlâsla sonuna kadar açalım.
Paşaköyü, çığırtkanlar, Şehitlik veya diğer mezarlıklarda sessizce yatan mevtaları görüp, onların bu imkânı bir daha bulamayacaklarını iyiden iyiye hissedip,   biz dirilerinde imkânımız varken yetim ve öksüzlere, diğer ihtiyaç sahibi onurlu garibanlara,  kişilere yardımlarımızı Allah rızası için yapabilelim.  Şimdi, imkânımız varken, diriyken kendimiz bizzat verelim ki, son nefesimizi verirken de, Allah için vermeye alışmış olan yüreklerimiz, en son Allahütealâ’ya huzur içinde, can denilen emanetimizi, gönül rahatlığıyla imanla seve seve teslim edebilelim.  

“Kalbinin yumuşamasını ve hacetinin görülmesini sever misin? Yetime merhamet et, onun başını oksa ve ona yediğinden yedir. Kalbin yumuşar ve hacetine erişirsin.”
Hacetimiz, Allahütealâ’nın rızasından başka, ne olabilir ki?
En cömert Allahütealâ’dır. Karşılıksız olarak bütün canlılara sonsuz nimetler vermekte,  sonsuz ikramlar yapmaktadır. O’na benzemek için de bizler, malımızın zekâtını, sadakaları, maddi ve manevi yardımları, bu imkâna kavuştuğumuz için dua ederek, sevinerek, şükrederek, hamd ederek, bu fırsatı eline geçirmenin sevinciyle, huzurla, vermemiz gerek.
Allahütealâ’nın razı olacağını bilmek, samimiyettir, ihlâstır.
Son nefesler de bir gün mutlak verileceğine göre,
Cepsiz kefenler mutlak giyileceğine göre,
Nefsimiz, kötü arkadaş ve şeytan, bizleri kandırmasın,
Sonra yaparım hilesine de aldanmayalım. Yoksa yarın geç olmasın.
Öksüz ve yetimlerde, göz göre göre sahipsizlikten yanı başımızda ağlamasın!
Ağlamasın!

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: