• resmi ilanlar

Genç siyasetçi ile dobra dobra CHP sohbeti

08/09/2014 14:00

Yerel seçimden Kurultay seçimine, aday belirlemeden parti içi çatışmalara kadar sık sık gündeme gelen CHP Bolu İl Teşkilatında dengeler değişmeye devam ediyor. Kurultay sonrası Muharrem İnce’ye destek veren bir Tanju Özcan ve Kılıçdaroğlu’na yakın bir Mehtap Mısırlıoğlu tablosu ile yeniden eleştirilen CHP ile ilgili en ayrıntılı değerlendirme ise yine CHP’li bir siyasetçiden geldi. Hayatına İzmir’de devam etme kararı alan CHP İl Sekreteri Çağlar Akay, CHP’nin bugün içinde bulunduğu konumu Bolu Ekspres’e anlattı.

Röportaj: Ebru EYVAZOĞLU

Bir üniversite öğrencisi olarak geldiği Bolu’da kısa zamanda siyasi arenadaki yerini alan ve CHP’de aldığı görevlerle adından söz ettiren genç siyasetçi Çağlar Akay, hayatına İzmir’de devam etme kararı aldı. CHP İl Sekreteri olarak görev yapan Çağlar Akay, Bolu’da CHP’nin geldiği noktaya, yerel seçim sürecine, parti içi kutuplaşmalara ilişkin sorulara içtenlikle yanıt verdi. 

Bolu’da siyasetin belli bir seviyede ilerlemesine karşın son yıllarda seviye düşüklüğü yaşandığına işaret eden Çağlar Akay, “Ne yazık ki siyaset Türkiye’de olduğu gibi Bolu’da da bazen taş üstüne taş koymak için değil, sadece saygı görmek için yapılıyor” diye konuştu.

İşte Çağlar Akay’la yaptığımız sohbetin satır başları…

“HERKES BENİ ASLEN DE BOLULU SANIYOR”

İzmir yolculuğuna nasıl karar verdin?

İlgi alanım olan Algılama Yönetimi konusunda bilimsel çalışmalar yapmak uzun zamandır isteğimdi. Üniversitede sayısal alanda  başarılı olmasam da ilgi alanımın sosyal bilimler üzerine giderek, çok daha ileri düzeyde çalışmalar yapmak istedim. Bunun için de yurtdışı planlarım vardı. Yurtdışı öncesinde İzmir de bu açıdan en doğru ihtimaldi. İstanbul Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Yerel Yönetimler programlarına kabul edilmiş olsam da İzmir tercihi daha doğruydu. İleriki yıllarda Algılama Yönetimi konusunda duyulan çalışmalar yapacağıma inanıyorum. Şunu da söylemek istedim ki her gittiğim yerde Bolu’dan geldiğimi söylüyorum, elimden geldiğince Bolu’nun güzelliklerini anlatmaya çalışıyorum. Herkes beni aslen de Bolulu sanıyor, bundan çok memnunum.

Bolu’da üniversite öğrencisi iken kendini siyasetin içinde nasıl buldun?

İstanbul’da yaşarken Bolu’da üniversite kazanmış olmak ve Bolu’ya yerleşmek hayatımda başıma gelen en güzel şey. Bolu bana çok fazla şey kattı. Ailemden, köklerimden Atatürkçü, aydın ve sol bir çevrede büyüdüm. Bolu’ya geldiğimde de sosyal çalışmaların içerisine girmem gerektiğine inandım. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne girdim, Cahit Çıngı, Zehra Aydın, Nevin Özdoğan gibi harika insanları tanıdım, bana inandılar, el ele verdik çok güzel işler başardık. Onların da inancı ve desteğiyle Bolu’da yaşadığım 11 yıl boyunca yüzden fazla etkinlikle, kırka yakın projeyle Bolu halkına, gençlerine faydam dokunsun diye uğraştım. Derneğin Gençlik Kollarının Genel Başkanı oldum, Türkiye çapında çalışmalar yaptım. Türkan Saylan’ı tanıdım, ondan çok şey öğrendim. Bu şekilde de siyasete girdim, bir gününü boş geçirmeden 4 yıldır aktif siyasetin içerisindeyim. Buradaki şansım da kazansak da kaybetsek de hep doğru ve iyi kalpli samimi insanlarla birlikte olmamdı. Onlar da çok destek oldular, zaman zaman benim için nelere göğüs gerdiler. Genç yaşımda Genel Merkez eğitim ekibinde görev aldım.  Ama artık ikamet değişikliği nedeni ile İl Yönetim Kurulu Üyeliğimi ve Eğitim Sekreterliği görevimi de devredeceğim. Genel Merkez’de de yankı bulduğu üzere güzel bir görev dönemi geçirdik. Bana inananların başını hiç eğdirmedim. Herkes benim için efendi, düzgün, terbiyesizliği olmayan, çalışkan birisi diyorsa, bundan büyük kazanım yok. Bana sabahını akşamını vererek destek olan ekip arkadaşlarıma ve büyüklerime teşekkür ediyorum. Bolu’da bu kadar çok sayıda gencin ve genç hisseden partilinin bulunduğu böyle güzel bir ekip kolay kolay bulunmaz.

“SİYASETÇİLER OMUZLARINDA 300 BİN İNSANIN SORUMLULUĞU OLDUĞUNU UNUTUYORLAR”

Bolu’da siyaseti nasıl görüyorsun?

Öncelikle belirtmeliyim ki buradan sonraki tüm yorumlarımı kişisel olarak yapacağım çünkü artık eğitmenlik dışında görevi olmayan bir CHP gönüllüsüyüm. Tespitlerim yalnızca beni bağlar.

Bolu nüfus açısından küçük bir il. Yalnız bana göre siyaseten çok şanslı. CHP’de, AKP’de, MHP’de, eski adıyla TKP’de, demokratik kitle örgütlerinde çok saygın insanların olduğunu söyleyebilirim. Farklı illere eğitim vermeye gittiğimde daha net görüyorum, Bolu insanı gerçekten farklı. Siyaset de bazen tökezlese de belli bir düzeyde ilerleyebiliyor. Yalnız son birkaç yıl içerisinde seviye düşüyor gibi geliyor bana. Siyasette seviye bana göre çok önemli. Hepimiz her gün yüz yüze bakıyoruz. Fikirlerimiz farklı olabilir ama bizlere inanan, fikrimize güvenen insanları düşmanlaştırmaya hakkımız yok. Bu yüzden seviye düşmemeli, laf atışması ile değil, fikir çatışması ile çözüm sağlarız. Siyasetçiler omuzlarında 300 bin insanın sorumluluğu olduğunu unutuyorlar bazen.

Partimizin içerisinde de ciddi sorunlar yaşanıyor bu konuda. Hakaretler, tehditler yaşanabiliyor. Aynılarının AKP’de de olduğunu biliyorum. Halbuki işini yapan insanlar buna ihtiyaç duyar mı? Fikrini söyleyebilecek zekaya sahip insanlar şiddete meyleder mi? Ne yazık ki siyaset Türkiye’de olduğu gibi Bolu’da da bazen taş üstüne taş koymak için değil, sadece saygı görmek için yapılıyor.

CHP’nin yerel seçimdeki başarısızlığı neye bağlıyorsun?

Bilen bilir, eleştirilmeyi severim, ders çıkarır hatalarımı da memnuniyetle kabul ederim. Haliyle AKP’yi eleştirdiğim kadar kendi partimin hatalarını da görmeli, söylemeliyim, samimiyet bunu gerektirir.

Yerel seçimlerde başarısız olduğumuz apaçık bir gerçek. Faturayı sadece Mehtap Mısırlıoğlu’na çıkartmak kolaya kaçmak olur, sorumluluğu çok ama sadece adayın hatası yok. Ekibinde yer alanlar da, ilçe yönetimi de, parti içerisindeki yarıştan başlayarak var gücüyle destekleyen Tanju Özcan da, Genel Merkezin de herkesin sorumluluğu var. 5 yıl içerisinde 1800 oyla kaybedilen bir seçimden 10.000 oyla kaybedilen bir seçime nasıl geldik? 2009 seçimlerinde Sayın Tanju Özcan çok çalıştı. Bana göre Türkiye’de eşi zor bulunacak bir çalışma yaptı, az farkla kaybetti ama ödülünü de 2011 seçiminde Milletvekili olarak aldı. Milletvekilliği Tanju Özcan için sonuna kadar helaldir, hak etmiştir. Bolu’nun en çok çalışan milletvekili Tanju Özcan’dır. Mecliste Bolu’nun sorunları bu kadar dillendiriliyorsa onun sayesinde. Eleştirsek de bunları kabul etmeliyiz.

Yalnız iş vekil olmakla bitmiyor tabi. Yılların hasretinin dindiği bir partiye lider olmak farklı sorumluluklar da yüklüyor. Artık sizin bir üst makam olmanız, farklı bir konuma geçmeniz, yer yer ara bulucu olmanız gerekiyor. Birleştirici olması gerekiyordu, farklı bir tutum sergiledi. Ben yaşanan kayıpların önemli noktası olarak bu ayrıştırmayı görüyorum.

Seçim bazında da Alaaddin Yılmaz artık Bolu’da seçmenin oy tercihine kıstası “Proje” olarak koydu. Bolu’da artık siyasi başarı, somut projelerden geçer. CHP olarak merkezde bunu okuyamadık yeterince. Çalışkanlık konusunda Mehtap Mısırlıoğlu da büyük emek verdi fakat Alaaddin Yılmaz’ın ortaya koyduğu çizginin ötesine geçeceğine halkı inandıramadı. Yoksa Bolu halkına bir karşılık bulduğu aşikar. Bakın kazanma şansımız olan yerlerde Mehmet İnegöl, Turhan Bulut, Doğan Dağ, Atilla Ateş seçimleri neden kazandı? Halk size inanmalı. Algıyı doğru oturtamadık Bolu’da.

Bu çıkarımı şuradan da yapabilirsiniz: Tüm evleri tek tek gezmiş, ellerini sıkmış, yüz yüze konuşup oyunu istemiş bir aday eğer 10 bin oy geride kalıyorsa, bunun başka bir sebebi olmalı. Çünkü kazanılabilecek bir seçimdi. Belediyeciliği bilen birisi için Alaaddin Yılmaz’ın projeleri sıradan ve eksik. Bana göre ne üslubuyla, ne projeleriyle Alaaddin Yılmaz yenilmez bir Belediye Başkanı değil. Bolu imkanlarına sahip dünya şehirlerini didik didik inceledim, bizden fersah fersah ötedeler. Tabi bunları bilmek yetmiyor, doğu şekilde anlatırsanız kazanıyorsunuz. Parti içi siyasetin düzeyi bu kadar düşmese, kırılmalar bu kadar açık yaşanmasa, Sayın Tanju Özcan “Benim desteğim yeter de artar bile” demese bu fark olmazdı. Tanju Bey çok çalıştı, büyük emekler verdi ama böyle bir seçimi kazanmak istiyorsanız 2009’daki gibi birliği sağlamalısınız. Tüm adaylardan en yüksek verimi alsa, farklı damarlardan da girilebilse sonuç böyle olmazdı. Biz de geleceğe umutla bakardık.

“ÜYELERİN GÖZLERİNDEKİ PERDE KALKARSA FARKLI EĞİLİMLER GÖSTERECEKLER”

CHP içinde eski tüfekler diye tabir edilen tabanın parti içindeki etkisi nedir?

Siyasetini, fikirlerin seversiniz sevmezsiniz ama şunu görmek gerek: CHP’nin eski yöneticileri Bolu’da birey olarak sevilen, çok saygı duyulan insanlar. Bu kadar zengin bir birikim AKP’de yok. Bolu’da AKP’de halk içerisinde bu kadar saygı duyulan kaç eski siyasetçi var? Sorunun cevabı tam olarak bu.

Evet, siyasette gençlere mutlaka yer açılmalı çünkü gelecek gençliğindir, dünya müthiş bir hızla ilerliyorken ancak gençler bu hıza yetişebilir. Yalnız genç siyasetçiler de bir şeyi unutmayacak: Tecrübe; zeka ve para ile alınamaz. Yaşanmışlıklara, yıllarca emekle biriktirilmiş saygıya genç siyasetçiler daha büyük bir saygı duyacaklar. Küstahlık, üstten bakmak hatta yer yer şımarıklık, genç siyasetçileri erken sarıyor. Bu konuda Bolu Gençlik Kolları Başkanı Umut Atlı harika bir örnek. Parti içinde – dışında neler yaptılar ama saygısını da seviyesini de asla düşürmedi, bu dönemde parti hiç olmadığı kadar, onlarca genç kazandı. Parti içi sıkıntılar yüzünden daha fazlasını yapabilecekken yaptırmadılar. Fakat AKP Gençlik Kolları Başkanı için aynısını diyemeyeceğim. AKP Siyaset Okulunda birinci olduğunda, farklı partilerden olmamıza rağmen kendisini tebrik etmiştim. Dilerim konumunu zamanla hazmeder, biraz kibir seziyorum.

Parti tabanı konusuna gelince, hangi taban diye sormam gerekiyor. Sanırım bu soru yeterli olacaktır. CHP üyesi olmak bu devirde büyük bir cesaret ama üyelik sorumlulukları yerine geliyor mu? Eminim ki partide yaşanan gerçekleri bilseler, onların da tercihleri değişecek. Ki görüldükçe de değişiyor. Genel Bakanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu çok güzel bir şey söyledi. Delege ağalığına son vereceğim dedi. Üyelerin de üzerindeki baskı ve tek taraflı anlatılanlarla gözlerine çekilen perde kalkarsa işte o zaman inanın çoğu farklı eğilimler gösterecekler. Bu değişim başladı bile, yerel seçim sonrasını ve özellikle kurultay sürecini Bolu özelinde iyi takip etmenizi öneririm.

“KAZIM KARSU’NUN İL BAŞKANI OLMASI İLE O YIPRATICI OLAYLAR BİRAZ DURULDU”

Partide eskiler ve Tanju Özcan arasında bir otorite yarışı olduğunu düşünüyor musun?

Otorite, sanıldığı gibi sopayı göstermekten, güç uygulamaktan çok daha farklı bir kavram. Otorite, kendine düşen göreve dair sahip olduğun yönlendirme gücüdür. Herkes sadece kendi görevini yapsa ve farklı kaygılarla her şeye müdahil olmaya çalışmasa zaten bir yarış olmaz. Siz başkasının işine karışır de her konu istediğim gibi olsun derseniz işler birbirine girer. Bizde yaşanan da buydu ama dediğim gibi partinin büyükleri o kadar sağduyulu ve olgun insanlar ki, Kazım Karsu’nun İl Başkanı olması ile o yıpratıcı olaylar biraz duruldu. Dilerim bundan sonra Kazım Karsu fırsatını kaçırmazlar.

Tanju Özcan, yerel seçimdeki başarısızlığın hesabı parti içinde sorulacak derken İl Yönetimini kastetti. Hesap soruldu mu?

2015 genel seçimleri, 2014 yerel seçimlerinden daha yakın, hani bir hesap varsa orada yapılacaktır elbet. Ben ilgiyle seyrediyor olacağım, alınan sorumlulukları ve sonuçlarını unutmamalarını temenni ediyorum.

“KAZANSAK DA KAYBETSEK DE İÇİMİZ RAHAT EDEBİLİRDİ”

Mehtap Mısırlıoğlu partinin tamamının ortak görüşü ile seçilen doğru aday mıydı?

Üyelerimiz Sayın Mehtap Mısırlıoğlu’ya oy verdi, ciddi de bir oyla aday yaptı. Soru şu olmalıydı; eğilim yoklamaları partinin adayını belirlemek için mi yapılır, halkın istediği adayı belirlemek için mi yapılır. Üç adayımız da bu işin hakkından fazlasıyla gelirdi. Parti içerisinde, üyeler içerisinde adaylar arasında sağlıklı bir değerlendirme yapılacak ortam ortadan kaldırılmasaydı, bugün kim aday olursa olsun, kazansak da kaybetsek de içimiz rahat edebilirdi. Mesela Cahit Çıngı ile çalışırken özellikle projeler konusunda Türkiye’de örnek olabilecek bir çalışma yapmıştık. Ta Brezilya’dan Bolu için çok uygun olacak bir proje görmüş ve Bolu için geliştirmiştik. Genel Başkan Adayımız Muharrem İnce Kurultayda güzel bir şey söyledi: “Sorumluluk aldıysanız bunun bir sonucu olur.” Sorumluluk alındı, adayların ekipleri dışında kişilerce üyeler arandı, ziyaretler yapıldı, açık açık açıklamalar yapıldı. Çok özel toplantılardan konuşmalar bile sızdırıldı. Bunlar hep sorumluluktu.

Merkez İlçe Başkanı Hüseyin Yıkılmaz’ın muhalefet içinde muhalefet tavrı doğru mu?

Bu sorunun cevabını Bolu halkı gayet iyi veriyor.

Parti içinde yaşananlar çok vahim de olsa bunları anlatacak değilim. Çünkü Bolu Örgütü bu günleri atlatacaktır, eminim. Elit olun üstten bakın demiyorum ama bir seviye de korunmalı. Yoksa görevler gider, yaptıklarınızla, söylediklerinizle, seviyenizle anılır, ona göre muamele görürsünüz. Burada da bir sorumluluk vardı, o da unutulmasın sakın.

Bahsettiğiniz kişiden ayrı olarak söylenmesi gerekenler var. Parti disiplini denen bir olgu var. Bu disiplin, elde sopa dolaşmak değil, herkesi mum etmek değil. Sadece neyi nerede yapmak gerektiğini bilmekle alakalı. Bazı yanlışlar vardır parti içerisinde konuşulur düzeltilir. Bazı yanlışlar vardır, kamuoyuna mal olması gerekir. İkisinin ayımı da şudur: Bu gerçeğin ortaya çıkmasından parti zarar mı görür, fayda mı sağlar. Örneğin halkın duyması halinde partiye zarar verecek davranışların saklanması doğru değil. Partilerin halka “Yanlış insanlar her yerde olur ama biz elimizden geldiğince bunlara müsaade etmiyoruz” imajı vermesi gerekir. Özel hayatlarında ciddi sorunlar olanlar, şiddete meyilli insanlar, iş ilişkilerinde sorun olanlar ve bunun gibi kişiler partiler tarafından ortaya çıkartılmalı ve temizlenmeli. AKP bunu zaten yapmıyor, kendileri ahlak çöküntüsünden besleniyor. CHP böyle olmamalı.

Tabi bununla beraber sırf kendi koltuklarını ve konumlarını korumak için halkı ilgilendirmeyen konuları basına servis etmek, kavga yaratmak, Genel Başkanın odasındaki konuşmayı basına servis etmek var ki bunlar partiye zarar veriyor. Kendi hatalarını örtmeye çalışıp partilini kötülemenin sonu yok. Sonra karşılığı da geliyor derken tam bir kısır döngü. Hem sokaktaki vatandaşı ne ilgilendirir bunlar? Neticede sokakta 10 kişiye sorun, CHP algısı nasıl bu hale geldi işte size kanıt. Halbuki herkes şundan emin olsun, bu partideki insanların %90’ı tertemiz, iyi niyetli, insanlardır.

“ÜSLUP VE DAVRANIŞ FARKI”

CHP kurultayında milletvekili Tanju Özcan, Muharrem İnce derken İl yönetimi Kılıçdaroğlu’na destek verdiğini açıkladı. Bu kutuplaşma CHP’de hep devam edecek mi?

Bu konuda da artık sadece kendi adıma konuşabilirim. Benim için edecek. Çünkü arada ciddi bir dünya görüşü farkı var. Üslup ve davranış farkı var. Örneğin ulusalcılar gibi ben de vatanın bölünmezliğini savunurum, ben de Atatürkçüyüm ama aynı zamanda anti-kapitalistim. Yani işçi patronuna 100 liralık mal üretiyorsa ve 1 lira alarak yaşamak için çırpınıyorsa buna karşıyım. Şiddete, şiddet söylemine, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşıyım. İnanın tanıdık doktorlardan bile özel sıra istemem, beklemekse saatlerce de olsa sıramı beklerim. Halkçılık budur, siyasetçi böyle olmalıdır. Babam olsa, kardeşim olsa haksızsa haksız derim.

Siyasetçi, yolsuzluk yapanı, hırsızlık yapanı elbette ki deşifre etmelidir ama F Tipi Cezaevine gidersin dememelidir. Çünkü F tipi cezaevleri insanlık ayıbıdır. Bunlar detay değil, karakter ile düşünce ile dünya görüşü ile ilgilidir. Mesela gazeteciler gerçeği yazdığında gazetecinin üzerinde baskı kurulmamalı. Gazeteciye yazma demek olmaz, siyasetçi yapmayacak. Muhabirin yaptığı tamamen gerçek bir haber için gazete patronunu arayarak muhabirin üzerinde baskı kuran, ekmeğiyle oynayan siyasetçiler var. Haydi sağ partilerde bu normal ama sol bir partide olan siyasetçi emekçiyi patrona ezdirir mi? Haber apaçık gerçek, varsa bir derdin gazetelerin sayfası açık.

Tek gerçek hakkını alamayan ve hak ettiğinden fazlasını alan insanlar arasındaki ayrımdır. İşte bu yüzden kendi adıma bu ayrım keskin bir ayrımdır. Farklı fikirler elbette ki olacak ama bu söylediklerimde birleşmek zorundayız. Vatan – millet önemli ama ülkenin sorunu bambaşka. Türkiye’nin sorunu SOMA’da patlak vermiştir. İnsanların birbirine karşı düşmanca bakışlarıyla bölünür bir ülke. Sevgi ekmeliyiz, bunun için de karakterimizde ayrıştırmak değil, birleştirmek olmalı. Bu yüzden bu şekilde anlaşabilmemiz zor. Yalnız Genel Başkan Adayımız Muharrem İnce’nin çok güzel bir sözü vardı. “Sayın Kılıçdaroğlu bir saat önce rakibimdi, şimdi Genel Başkanımdır” dedi. Tanju Özcan’la da fikir farklılığım olsa da aday gösterildiği takdirde adayımızdır, başarısı için elimizden geldiğince yardımcı oluruz.

Kurultay süreci sonrasında ne olur?

Kurultaydan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başarı ile çıkacağı zaten rahatlıkla öngörüyordu. Son bir iki yıl Kılıçdaroğlu için de ciddi bir gösterge oldu, onca yıl edindiğinden fazlasını gördüğünü düşünüyorum. Bundan on yedi yıl öncesini net hatırlıyorum. Bu partiye parti içi demokrasi bir Altan Öymen zamanında getirilmeye çalışıldı bir de Kemal Kılıçdaroğlu. Bugün parti içerisinde edinilen haklar bir zamanlar mumla aranıyordu. Demiyorum ki sırf bu yüzden yıllarca Genel Başkan olarak kalmalıdır. Elbette değişecek ama Kılıçdaroğlu karşısında yapılan muhalefetin düştüğü ifade hataları ile AKP karşısında CHP’nin düştüğü ifade hataları aynıdır. Yanlış sözleri halk çok iyi ayıklıyor. Bu örnek bile CHP’nin de çıkmazının hangi kanattan yaratıldığının göstergesi.

Genel Başkanımız bu kurultay sürecinde barış yanlısı oldu, yukarıda belirttiğim partiye zarar verenleri engelleyeceğini söyledi, sonrasında partiyi toparlayacaktır da. Çalışmaya niyeti olanlarla beraber başarının da geleceğini düşünüyorum. %18’lerden %28’lere gelen yol çok acılı ve sancılıydı. Şimdi CHP’nin işinin o kadar zor olmadığına inanıyorum. Mesela Cumhurbaşkanlığı seçimi de başarısızlık değildi bana göre. Ben CHP’nin %32-33’leri bulacağı görüşündeyim. Eğer bulamazsa elbette ki değişim isteyeceğiz de doğru dille isteyeceğiz.

Partideki başarısızlığın büyük nedeni CHP’deki kutuplaşma olabilir mi?

Evet haklısın ama şöyle. Bana göre en büyük neden, üzerinde çalışmak için İzmir’e gittiğim üzere, Algıyı yönetemiyor olmamız. Siyasette bilimsellik hele ki iletişim bilimi o kadar önemli ki. Vizyonu düşük olanlar görmüyor tabi ama AKP’nin en büyük başarısı iletişim konusunda bilimsel çalışıyor olması. Profesörleri siyasetçi yapalım demiyorum tabi, çağdaş bilimi kullanalım diyorum. Fakat senin de belirttiğin üzere, kutuplaşmalar yüzünden, bireysel çıkar kavgaları yüzünden sıra o işlere gelemiyor, harala gürele geçiyor seçimler. Haliyle dediğin gibi kutuplaşma yüzünden başarı sağlayacağı konulara değil, iç hakimiyeti sağlamaya yöneliyor. Dün olumlu sonuç verse yarın olumlu sonuç vermez. Dost acı söyler, bu gidişle Bolu’da 2015 genel seçiminin CHP adına tehlike arz ettiğini bir yıldan beridir söylüyorum. Umarım hataları fark ederler.

 

Son olarak, bana 12 yıldır aile olan, beni evlat bilen, büyük destek olan ve röportajı okuduğunda içinde bir umut beliren herkese sonsuz teşekkürler sunuyorum. Bolu basını ile, özellikle de basın emekçileri ile de aramda olumlu bir bağ olduğunu biliyorum. Daha ilk faaliyetim 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Gazetemizdi. Bolu’da bir ilki gerçekleştirmiştik. Seninle de röportaj yapmıştık. CHP’ye yakın olsun olmasın onların o mutluluğunu gördüğüm gün anlamıştım, siyaset geçicidir, insanlık, dostluk kalıcı. Bazılarına yapılan telkinler yüzünden şahsıma özel ayrım yapanlar olsa da Bolu Basınının büyük çoğunluğu emeğimizi ve iyi niyetimizi gördüler. Bu çok değerliydi. Kalbimin bir yarısı hep Bolu’da olacak, ben de Bolu’nun bir temsilcisi olacağım.

YORUMLAR  (Toplam 5 yorum)

  • geçmişolsun  (10.09.2014 16:07:20)

    Değerini bilmediler bu genç arkadaşın. Kendileri kaybetti sonuçta chp bu kafayla bi yere gitmez

  • Neresini düzelteyim!  (10.09.2014 08:53:43)

    Bu anlattıklarının

  • umudumun ışığı  (10.09.2014 01:19:49)

    bu partideki insanların

  • salih  (09.09.2014 13:55:32)

    Kelimeler, cümleler, çok derin anlamı olduğu düşünülen ağdalı ifadeler

  • düzgün düzgün  (09.09.2014 11:42:02)

    şimdi çocuğun yaptığı eliştirilere yanıt versemmi vermesemmi diye çok düşündüm ama gerçek anlamda kanıma dokunan yerler oldu, sevgili çocuk, eski tüfekleri hepimiz çok seviyoruz ama şimdi desemki hadi gençlik kolları başkanı biriniz olun desek 1 sanıye düşünmeden kabul ederler, mehtap hanımın seçimi kaybetme nedenlerinin bir kısmını açıklamışsın ama bir çoğunu anlatmamışsın yani objektif olmamış ve aynayla yüzleşmemişsiniz, gelelim umutu sıvazlamana, aynı makamı bende kullandım , gençlik kollarının herzaman parti içinde taraf olmasına karşıyım, ayrımcılık yapmasına karşıyım, adaydan çok adayc

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: