
Sektördeki bilgi kirliliğine karşı beyaz et sektörünün devleri el birliğiyle mücadele başlattı. Erpiliç Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Ericek, “İki gram kar etmek için pilice hormon verildiğinin söylenmesi tamamen mantık dışı bir ithamdır. Kullandığımız yemlerde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın onayı dışında herhangi bir GDO takviyesi söz konusu değildir” dedi.
Gıda sağlığı denildiğinde domatesten mısıra, yumurtadan tavuğa kadar pek çok üründe bilimsel verilerle desteklenmeyen farklı görüşler ortaya atılıyor. Bu görüşler tüketicilerin gıda konusunda güveninin sarsılmasına sebep oluyor. Özellikle organik gıda olarak piyasaya sürülen ürünler hakkındaki yanıltıcı bilgiler tüketicinin kafasını daha da karıştırıyor. Beyaz et sektörü de bu bilgi kirliliğinden en çok etkilenen üreticiler arasında. Bu bilgiler içerisinde piliçlerin 45 gün uyutulmadan beslenmelerinden tutun da, piliçlere hormon verildiğine kadar pek çok yanlış yer alıyor. Oysa Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından en iyi şekilde denetlenen sektörlerin başında beyaz et sektörü geliyor.
Toplum arasında endüstriyel piliç üretimi konusunda oluşturulan bilgi kirliliğine karşı beyaz et sektörünün devleri el birliğiyle mücadele başlattı. Kamu spotları oluşturup, basın açıklamaları gerçekleştiren firmalar bakanlıkla birlikte halkı doğru bilgilendirmek adına çalışmalarını sürdürüyor. Özellikle organik ya da köy tavuğuna karşı belirli kesimler tüketicileri bilinçsizce yönlendiriliyor. Bu yanlış yaklaşımlar, çalışmaları milyon dolarlık yatırımları bulan, halk sağlığı ve güvenliğini gözeten piliç üreticilerini etkisi altına alıyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan Erpiliç Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Ericek; “Piliç üretimimizle alakalı bizlere yönlendirilen belli başlı sorular var. 45 günde tavuğun nasıl kesildiği, hormon kullanılıp kullanılmadığı, hayvanların GDO’lu yem ile beslenip beslenmediği ve organik- köy tavuğunun ayrıcalıkları nedir gibi sorular bunların başını çekiyor. Bu sorulara sırasıyla yanıt verecek olursak; 45 günde kesilen piliç ergenliğini tamamlamış ergen tavuk demektir. Pilicin normal yetiştirme süresi 42 gün ve hatta istenilen kesim ağırlığına bağlı olarak bu süre daha da az ya da fazla olabilir. Yetiştirme süresi, damızlık firmalarının sürekli yaptıkları ıslah çalışmaları ve iyi yetiştiricilik uygulamaları ile belirleniyor. Piliçlerin kaliteli barınma koşullarının en üst düzeylere çıkarılması ve sağlık konusundaki başarılı uygulamalar da bu sürecin ana nedenleridir. Bunların dışında yetiştirdiğimiz piliçlerin gelişimleri için herhangi bir ilaç ya da hormon kullanımı söz konusu değildir. Zira hormon kullanımı, insan sağlığını olumsuz etkilerken, iş gücü ve maliyet açısından da ekstra bir yüktür. İki gram kar etmek için pilice hormon verildiğinin söylenmesi tamamen mantık dışı bir ithamdır. Kullandığımız yemlerde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın onayı dışında herhangi bir GDO takviyesi söz konusu değildir. Hatta bununla ilgili olarak TÜBİTAK ile yapmış olduğumuz araştırmalar doğrultusunda ürünlerimizde hiçbir şekilde GDO kalıntısına rastlanılmamıştır. Bu kapsamda köy tavuğuna da değinecek olursak; köy tavuklarının tükettikleri yemler ile ilgili herhangi bir kayıtlı bilgiye ulaşılamamaktadır. Örneğin organik tavuk olarak piyasaya sunulan ürünlerin bazılarında bakanlığın kontrolüne imkan sağlayan sertifika numarasını göremezsiniz. Köy tavuklarının ise kesim şartları ve nasıl yemlendikleri belli değildir. Bilimsellikten ve denetimden uzak yetiştirilen tavukların, kontrol altında yetiştirilen ve kesilen tavuklardan daha sağlıklı olduğu iddia edilemez. Gıda sağlığı ve güvenliği konusunda bugün pek çok üründe zaman zaman birbiriyle çelişen iddialar gündeme gelirken, özellikle ürünlerdeki seri ve sertifika numaralarına bakmak ayrıca önem taşımaktadır. Örneğin tavukta markalı bir ürün alan tüketici, bu tavuğun hangi bölgede yetiştiğini, ne ile yemlendiğini ve bu ürününün tüm raporlarını paketin üzerindeki seri numarasını markanın internet sitesinden aratarak öğrenebilir” şeklinde konuştu.






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!