• resmi ilanlar

Gâlû belada verilen söze sadık bir yaşam

14/08/2014 19:00

Ayşe Atılgan, Bolu Belediyesi’nin sosyal yardımlaşma çalışmalarının yanı sıra geçtiğimiz aylarda kişisel gelişim alanındaki özgün ve başarılı çalışmalarıyla karşımıza çıktı. Bolu’da kişisel gelişim alanında seminerler düzenleyen, iş hayatında ve sosyal yaşamda başarının formüllerini dileyen herkese aktaran Atılgan, şimdi ise, Yolcu isimli kitabıyla okuyucularla buluştu.

 

Hayata bir sıfır yenik başlayan, hayatını gözlemleyen ve dünyada varlık gerekçesini sorgulayan başrol kahramanı Yolcu’nun yaşamından kesitlerin anlatıldığı kitapta, isimlerin yerine sıkça simgelere yer verilmiş. Zaman zaman gerçek hayattan kesitlere de yer verilen Yolcu, cinsiyet ayrımı ortadan kaldırılmış bir eser olarak da dikkat çekiyor. Kitap yazarlığı serüvenine Yolcu ile başlayan Atılgan ilk röportajını Bolu Express Gazetesi’ne verdi.

 

Röportaj: Mehmet KORKUSUZ

 

Ayşe Atılgan ile Yolcu isimli kitaba dair yaptığımız ve yanıtı merak edilebilecek tüm soruları yönelttiğimiz röportajın ayrıntıları şöyle:

 

Röportajımız öncesinde hakkında okuyucularımızı bilgilendireceğiz; ancak kısa özgeçmişini bir kez daha paylaşır mısın?

Bolu’da doğdum. Eğitim hayatımı yine Bolu'da tamamladım. Yerel bir gazetede muhabir olarak çalışma hayatına başladım. Ardından da Milliyet Gazetesi Bolu Sorumlusu oldum. Ardından Bolu Belediyesi’nde çalışma hayatına devam ediyorum. Belediye’de Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Birimi’nde çalışmaktayım. Ayrıca kişisel gelişim alanıyla yakından ilgileniyorum. Reiki, Sedona ve NLP Master eğitimlerine katıldım, bu alanlarda eğitmen sıfatım bulunuyor. Kurum ve kuruluşlarda kişisel gelişim alanında eğitimler ve seminerler veriyorum.

 

Yolcu isimli kitabınla okuyucuların karşısına çıktın. Yolcu’yu biraz anlatır mısın?

Yolcu, hayatı, kaderi ve kendi seçimlerini sorgulayan bir birey aslında. Hepimiz yolcuyuz birer bu dünyada değil mi? Bunu ifade etmeye çalıştım kitabımda. Kurgular var, etkilendiğim insanlar var ve kendi hayatımdan kesitler var bu kitapta. Güzel bir çalışmanın ürünü olduğunu düşünüyorum.

154 sayfa süren, çok enteresan ve ilginç bir kitap oldu. Okuyan kişinin ruh haline göre değişiyor kitap. Eğer okuyucu naif bir kişilikse, kitabı çok naif buluyor. Kimisi kitabı öykü tarzı olarak yorumluyor, kimisi de şiir gibi değerlendiriyor. Kitap, bir kişinin hayattaki yolculuğunu anlatıyor.

 

Kitabının başrol kahramanı Yolcu öyle görünüyor ki, kitabını henüz okumayanlar için epey merak uyandıracak bir karakter. Bu karakter üzerine biraz daha tüyolar verebilir misin?

Yolcu, soyut bir karakter. Mesela Yolcu’nun bir cinsiyeti yok.

Yolcu’nun hayatında da bu inişler ve çıkışlar var. Yolcu şuna çok önem veriyor; İnsanlar hayatta tercihler yapıyorlar. Ya iyiyi, ya kötüyü tercih ediyoruz. Yolcu burada, iyiyi, güzeli ve barışı tercih etmek istiyor. İnsanlığa iyi bir şeyler vermek istiyor.

Yolcu, hayata bir sıfır yenik başlamış bir insan. Kendi hayatını gözlemliyor. Sürekli kendisine, “Benim ne işim var bu dünyada?” diyerek, varlık nedenini sorguluyor. Ve daha sonra bakış açısını değiştirerek, hayatı tanımaya ve kendi varlığının bu dünyaya ne katabileceğini sorgulamaya başlıyor. Bir yola çıkıyor. Ve bu yolda kendisine eşlik eden bir kedisi var. Kedi yolcuya, karşılıksız vermeyi öğretiyor. İnsan ilişkilerinde genelde görüyoruz ki, menfaat ön planda. Ama Yolcu o kedi sayesinde karşılıksız vermeyi öğreniyor. Ve insanlık namına iyi şeyler yapmaya özen gösteriyor. Hayat amacının bu olduğunu fark ediyor. En sonunda da tüm insanların kendisinin bir parçası olduğunu hissediyor. Bizler bir bütünüz ve bizler bu hayatta birbirimize bir şeyler öğretiyoruz, görüşüne varıyor.

İslam inanışında da gâlû bela vardır. Henüz dünya oluşmadan, Allah gâlû belada tüm ruhları topluyor. Ve kendi nurundan çok küçük bir parça gösteriyor. Ve bizler o nuru gördüğümüzde, o nura aşık oluyoruz. Çok seviyoruz. Bu inanışa göre, o nuru ilk gördüğümüzde yanımızda kimler varsa, bu dünyada onlarla buluşuyoruz. Mesela o nuru başka taraflarda gören insanlar var. Onlarda başka zamanlarda, farklı mekanlarda bir araya geliyorlar. Biz o nuru ilk kimle gördüysek, yanımızda kimler varsa, onlarla bu dünyada buluşuyoruz. Şimdi biz mesela birisinden nefret ettiğimiz zaman içimiz çok sıkılır. Yani patlayacak gibi oluruz, sinirleniriz. Çünkü biz bu gibi durumlarda doğamıza ters düşüyoruz. O nuru gördüğümüzden ötürü bizim doğamızda aslında aşk ve sevgi var. Biz birini sevdiğimiz zaman, affettiğimiz zaman, birine yardım ettiğimiz zaman içimiz ferahlıyor. “Kuş gibiyim” tabirlerini kullanıyoruz. Bunun nedeni de kendi doğamıza uygun hareket etmekten ileri geliyor. Ne zaman nefret etsek, kıskansak, öfkelensek, bunlar bizim doğamıza uygun değildir. İnsanın doğasında aşk ve sevgi vardır. İşte bu inanıştan yola çıkan bir karakteri canlandırıyor Yolcu.

 

Peki, kitabın oluşum sürecinden bahseder misin?

Editör bir arkadaşım var, Derya Öztürk. Birkaç defa bana önerilerde bulunmuştu, “Haydi Ayşe, kitap yaz” diye. Karalamalar şeklinde yazdığım anlar oldu. Bunlar çok beğenildi. Kesinlikle buna devam etmelisin denildi.

Elbette geçmişten de gelen birtakım birikimler var. Köşe yazarlığı yaptığım dönemler oldu. Doğru bir konu olduğu hiçbir tıkanma yaşamadım. Kelimeler, cümleler olduğu gibi geliyordu. Kitabın girişinde Yolcu isimli bir şiir yer alıyor. Ben bu şiiri yaklaşık 9 sene önce kaleme almıştım. Tabiri caizse o şiiri çiçek gibi açtım kitabımda. Süreç böyle başladı. 6-7 ay gibi bir sürede de kitabımı tamamladı.

 

İlk kez kitap yazdın. Kitabının basımı konusunda kitapevlerinin sana yaklaşımları nasıl oldu?

Kitap evleriyle görüşmeler gerçekleştirdim. İki kitap evinden basım konusunda geri dönüş oldu. Ve bunun üzerine Panama’yı tercih ettim. İlk baskı da bin adet basıldı kitabım. Öyle görünüyor ki arkası gelecek.

 

Bolu’dan kitap yazarlığı konusunda çok fazla bir talep yok. Muhakkak dikkat çekeceksindir. Okuyucular kitabınıza nasıl ulaşacaklar?

Şu an tüm Türkiye’deki kitap evlerinde, yurtdışında ve internet ortamında satışa sunulmuş durumda.

 

Kitap yazımı sürecine dönmek istiyorum yeniden. Kitap için kimi yazarların yaptığı gibi, evine kapanarak özel bir mesai mi harcadın? Çünkü Bolu Belediyesi’ndeki görevin gereği sürekli halkla iç içesin, sosyal yardımlaşma çalışmalarında sıkça boy gösteriyorsun. Bu yoğun mesainin arasında yazmayı nasıl başardın?

Bazı yazarlar seninde bahsettiğin gibi kendilerini kapatıyorlar. Dünyayla iletişimi bir kenara bırakıp, tamamen yazacakları esere yoğunlaştırıyorlar kendilerini.

Ama ben bunu yapamadım. Sanatçıların beslenme odakları vardır. Bende insanlardan besleniyorum. Çevremdeki o hareketten besleniyorum. Bir hafta ya da on gün izin alıp, “Haydi birazda kitabıma yoğunlaşayım” şeklinde bir fikre hiç kapılmadım. Kitabı tamamladığım sonrasında da şunu fark ettim ki; Benim insanların içinde olmam gerekiyor!

Günlük yaşamda, karşılaştığım olaylar karşısında, etkilendiğim anlar sırasında, elime kağıt kalem alıp kısa kısa notlar tutuyordum. Bazen bir insanın bakışından, kullandığı bir cümlesinden ya da jest ve mimiğinden etkilenebiliyorsun. İşte bunları hep not aldım.

Akşamları ya da hafta tatillerinde, sakin bir ortamda o notları kaleme alıyordum.

 

Okuyucular, yaşadığın bu kentten ya da sosyal çevrenden neler bulabecekler?

Yaşadığım kente konusunda Bolu benim esin kaynağım oldu, diyebilirim. Kitapta hiçbir isim yok. İsim kullanmaktan özellikle kaçındım. Bunun yerine simgeler kullandım. İnsan figürlerine yer verdim; ancak cinsiyet hiç karıştırmadım.

“Etkilendiğim kişiler var mı?” şeklindeki sorunuza gelince, Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz bunların arasında. Kitapta Alaaddin Yılmaz “Hatip” karakteriyle okuyucunun karşısına çıkıyor. Alaaddin Yılmaz’ın yaptığı sosyal yardımlar, adeta ölmüş olan Büyüksu Deresi’ni yeniden yaşam alanına dönüştürmesi, bunlar hakikaten beni etkileyen unsurlar. Fakat Hatip kitabımdaki karakterlerden sadece biri.

 

Yolcu, kedi ve Hatip dışında yer verdiğin karakterler hakkında bilgi verir misin?

Hayata küsmüş insanlar var. Kibirli insanlar var. Yolcu’nun karşılaştığı bu tip karakterler var. Ama Yolcu’nun tüm bu olumsuz karakterlere yine de yardım etme çabaları kitapta yer alıyor.

 

Etkilendiğin yazarlar var mı?

Çocukluğumda Kemalettin Tuğcu’yu çok okurdum. Daha sonra Türk klasiklerinden Kerime Nadir, yine çok sevdiğim bir isim. Bunların yanı sıra felsefeci Oruç Aroba. Halil Cibran’ı çok seviyorum. Ve Özdemir Asaf’ın şiirlerine hayranım.

 

Tanıtım için çalışmaların muhakkak olacak. Bunlardan bahseder misin?

Kitabım çıkalı henüz bir haftadan az bir süre oldu. Hatta ilk röportajımı Bolu Express Gazetesi okuyucularına tanıtmak üzere, Bolu basınında önem verdiğim, güçlü kalemine güvendiğim isimlerin başında gelen seninle yapıyorum.

Önümüzdeki günlerde Ankara’da tanıtım çalışmalarım olacak. Kanal B ekranlarından izleyicilerle buluşacağım, üç ayrı kültür ve sanat programının konuğu olacağım. Ardından da imza günleri düzenlemeyi planlıyorum.

 

Okuyucu bu kitapta bir sona ulaşacak mı, yoksa eserlerinin devamı mı gelecek?

Kitap bir sonla bitiyor. Ancak okuyucu kitabın devamının gelmesini de bekleyecektir. Şu an ikinci kitap çalışmalarına başladım. Önümüzdeki yıl ikinci kitabı çıkarmayı hedefliyorum. Bir okuyucum kitabı okuduktan sonra bana ulaşarak, “Kitapta sanki kendimi okudum” dedi. Bu sözler beni çok etkiledi.

 

İkinci kitap için zamanlama biraz erken değil mi?

Ben şimdiden yazmaya başladım. Önümüzdeki yıla yetiştirmeye çalışıyorum. Belki Yolcu bir üçleme olacak.

 

Peki, yine aynı karakterlerden üzerinden mi devam etmeyi planlıyorsun?

Evet, aynen öyle. Yolcu ve kedisi okuyucularla buluşmaya devam edecek.

 

Geçtiğimiz yıl yaptığımız bir başka söyleşide kişisel gelişim alanındaki çalışmalarından bahsetmiştin. Bu alandaki çalışmaların hala devam ediyor mu?

Kişisel gelişim alanındaki çalışmalarım hala devam ediyor. Kitap süreci bu alandaki çalışmalarımı engellemedi. Halen Elginkan Vakfı’nda eğitimler veriyorum. Yaklaşık 30 eğitim semineri verdim. Genel anlamda bakıldığında bu çalışmalarımda yolunda gidiyor.

Eğitim takviminin start alışıyla birlikte öğrencilere yönelik, özellikle de üniversite öğrencileri için kişisel gelişim konusunda seminerler vermeyi planlıyorum.

 

Öyleyse sana çalışmalarında, özellikle de ikinci kitap için yolculuğunda başarılar diliyorum.

Kentimizdeki kültür ve sanat çalışmalarına sağladığınız katkı ve desteklerden dolayı ben teşekkür ediyor, Bolu Express Gazetesi okuyucularına aracılığınızla saygılarımı sunuyorum.

 

 

YORUMLAR  (Toplam 2 yorum)

  • fatih kahruman  (16.08.2014 08:00:48)

    Tebrik eder,başarılarının devamını dilerim

  • DERYA ÖZTÜRK  (16.08.2014 01:52:36)

    Sevgili Ayşe, emeğine ve yüreğine sağlık. Yolun açık olsun...

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: