Mehmet Görmez, “Cumanız mübarek olsun. Okuduğum ayetlerde Rabbimiz, kasem ile insanoğlunun sıkıntılı bir hayatın içinde olduğunu söyler, arkasından insanoğlunun en büyük sıkıntılarına sebep olan üç büyük kötülüğü sıralar. Bunlardan birincisi; şevkinde hiç bir kudret tanımayan güç tutkusu. İnsanoğlunun şevkinde bir kudret tanımayan “güç tutkusu” bütün insanların en büyük felaketi olmuştur insanlık tarihi boyunca. Aslında insanoğlunun en büyük sıkıntılarının da sebebidir. İkinci büyük kötülük; yığın yığın servet harcamayı marifet sayan tüketim tutkusudur. Yığın yığın servetleri harcayan tüketim tutkusu en büyük felaketlerden bir diğeridir. Bu da insanlığın felaketi olmuştur tarih boyunca. Üçüncüsü ise hiç kimsenin kendisini görmediğini zannederek bir hayat yaşamak. Bu da beraberinde bir sorumsuzluk getirir. İki büyük kötülük insanoğlunun Yaratıcıyı yok sayan sorumsuzluğu ile buluştuğunda, bütün insanlık en büyük tehlikenin içerisine girmiştir.” dedi.
Beled suresinde geçen, “Biz ona iki göz vermedik mi? Bir dil ve iki dudak, Ona iki yolu (doğru ve eğriyi) gösterdik. Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yemek yedirmektir, yakınlığı olan bir yetime veya hiçbir şeyi olmayan yoksula.. Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden olmaktır.” Ayet meallerini okuyan Görmez, hutbesini şu sözlerle bitirdi:
“Yüce Rabbimiz bize verdiği nimetleri, göz kulak dudak verdiğini sıraladıktan sonra insanoğlunun “Akabe” denen yokuşu tırmanamadığını belirtir. Aslında önümüzdeki ilk yokuş güç tüketim ve servet tutkusudur. Bu akabeleri aşmanın üç yolunu sıralar. Bunlardan ilki, her türlü boyunduruktan kurtulmak, yokluk ve kıtlık zamanında insanları yedirmek, yanı başımızdaki yetimleri ve miskinleri yedirmek olarak belirtir. Resul-i Ekrem (sas) mümini hurma ağacına benzetiyor. Meyvesi geniş ve yaprağı hiçbir zaman dökülmez. Bal arısı gibi helal ve temiz şeyler yer ve güzel şeyler üretir der.”