• resmi ilanlar

Bolu Demokrasi Platformu'na tepki (Videolu Haber)

01/02/2014 00:00

Ak Parti İl Başkanı Ömer Sayın, Bolu Demokrasi Platformu’nun 10 sivil toplum kuruluşunun katılımıyla, “Tehdit ve ötekileştirme kabul edilemez” şeklindeki hükümeti hedef alan sözlere karşı çıktı. Bolu Demokrasi Platformu’na eleştiriler yönelten Sayın, Bolu Demokrasi Platformu’nun yolsuzluk iddiaları üzerinden yaptığı eleştirilere, “Ak Parti yolsuzlukların sona erdirilmesini varlık sebebi görmektedir” ifadeleriyle yanıt verdi.

 

Haber: Mehmet KORKUSUZ

Ak Parti İl Başkanı Ömer Sayın, dün Cuma namazı ardından parti binasında bir basın açıklaması düzenledi. Basın toplantısına, Merkez İlçe Teşkilatı Başkanı Adil Esen, İl Kadın Kolları Başkanı Arzu Aydın, İl Gençlik Kolları Başkanı Taha Furkan Sönmezel ile Seçim Koordinasyon Merkezi (SKM) Başkanı Yaşar Yüceer katıldı. Çok sayıda basın mensubunun takip ettiği basın toplantısında, Sayın, geçtiğimiz günlerde yaşama veda eden Bolu Detay Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve İşadamı Rujhat Avşar’a Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi.

Sayın’ın basın toplantısındaki ana gündem maddesinde ise, Bolu Demokrasi Platformu’nun geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalar yer aldı.

Bolu Demokrasi Platformu’nun, Kimse Yok mu Derneği, Bahar Der, Bolu Deva Derneği, Bolu Gelişim ve İletişim Derneği, Köyüm Der, BOSİAD, GESİAD, Şule Eğitim ve Kültür Derneği'nin katılımıyla geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği basın toplantısında sözcülük yapan Avukat Erol Altıntaş, Başbakan'ın kullandığı dilin insanları kutuplaştırdığı ve ülkeye zarar verdiğini belirtti. Altıntaş, öne çıkan açıklamalarında ise, “Tehdit ve ötekileştirme kabul edilemez” dedi.

Sayın, Bolu Demokrasi Platformu’nun gündemde geniş yer bulan açıklamaları hakkında, şunları söyledi:

“AK PARTİ İKTİDARINI DEMOKRASİ ADINA ELEŞTİRMEK AKIL VE VİCDANLA BAĞDAŞIR DEĞİLDİR”

“Bundan birkaç gün önce kendilerine demokrasi platformu adı veren bir kısım arkadaşımız Ak Parti’yle ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Buradaki arkadaşlarımızın hepsi bizlerin tanıdığı, bildiği ve bugüne kadar aşımızı, işimizi, arkadaşlığımızı ve dostluğumuzu paylaştığımız insanlardı. Şunu belirtmek isterim ki, demokratik toplumlarda her vatandaşın eleştiri hakkı, onun doğal hakkıdır. Keza iktidar sahiplerinin de eleştirilere hedef olması, onlar içinde kaçınılmaz bir gerçektir.

Bugüne kadar Ak Parti olarak her türlü eleştiriye açık olduğumuz 11 yıllık iktidar dönemimizde yaşananlarla sabittir. Ak Parti eleştirilere açık olmakla, bu eleştirilerden doğru sonuçlar çıkarabilmek, onları doğru şekilde yorumlayabilmek ve eğer eksikler varsa bu süreçte bu eleştirilerin ışığı altında eksikleri tamamlayıp, giderip, daha mükemmel bir idari şekli oluşturmaya çalışmıştır. Ve bundan sonrada böyle olacaktır. Bu yüzdendir ki birçok dili, inancı, kültürü, bu toprakları vatan edinen büyük bir imparatorluğun varisi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve vatandaşları bir zenginlik olarak kabul etmiş ve hangi inanca, hangi etnik kökene mensup olursa olsun, herkesin özgürce yaşayabileceği, herkesin birinci sınıf insan olarak kabul edilebileceği demokratik bir ülke yaratma çabası içerisine girmiş ve bunları da kanunlarla güvence altına almıştır. Ak Parti 11 yılı aşkın bir süredir büyük gayretler sarf ederek, büyük engellemelerin, büyük baskıların üstesinden gelerek, bu demokratik toplumu oluşturmak, herkesin özgürce fikirlerini beyan edebileceği inançları doğrultusunda yaşayabileceği ve örgütlenebileceği bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurma noktasında ciddi mesafeler kat etmiştir. Özgürlükler, insan hakları demokrasi alanında kısa zamanda büyük mesafeleri büyük zorluklarla alan Ak Parti iktidarını demokrasi adına eleştirmek akıl ve vicdanla bağdaşır değildir. Bu ancak tutulmuş akılların ve tutsak kalmış vicdanların mahsulü ve ürünü olsa gerek.

“SÖZ KONUSU YAPININ HEDEFLERİ İLE ULUSLARARASI BÜYÜK SERMAYE SAHİPLERİNİN HEDEFLERİ BİRBİRİYLE ÖRTÜŞMEKTEDİR”

Açıklamanın müellifinin kim olduğu bizce meçhuldür. Ancak açıklamayı yapanlar hepimizin bildiği, sevip saydığı insanlardır. Bu kardeşlerimiz belli bir cemaate gönül vermiş insanlardır. Cemaat sözü bir araya gelmiş insan topluluğu anlamını taşır. Ama aslında cemaat sözü dini bir terimdir. Ve cemaat sözünden dini hizmetlerin yürütüldüğü ve yürütmek için bir araya gelen insan topluluğu anlaşılır. Bu millet söz konusu cemaate sadece ve sadece dini bir hizmet yaptığı için bugüne kadar canıyla, malıyla, zamanıyla büyük destek olmuş, onlara sahip çıkmış ve her zaman yanında ve arkasında durmuştur. Ancak uzun zamandır hissedilen ve 17 Aralık operasyonuyla temayül eden sürece baktığımız zaman bu cemaatin sadece ve sadece dini bir hizmet yapmak için bir araya gelen insanlar olmadığı, çok farklı amaçları da bünyesinde barındırdığı, ne yazık ki hem bizlerin, hem sizlerin, hem de bütün kamuoyunun malumudur. Hemen her gün gerek basında, gerekse sosyal medyada gün ışığına çıkan gerçekler, verilen röportajlar bu ifadelerin Türkiye devletinin hasımları ve düşmanlarıyla çok benzer niteliktedir. Oysa bu cemaat mensupları kadimden bu tarafa her zaman hiçbir siyasi yanlarının olmadığını açık ve seçik ifade etmişlerdir. Kendilerine yardım eden, destek çıkan bütün inançlı ve mütedeyyin insanlar saf ve iyi niyetle bu cemaatin yanında olmaktadır. Ama gelinen noktaya bakıldığında, meşru zeminde siyaset yapmayan bu yapının gayri meşru ve illegal bir siyasi yapılanma içerisinde oldukları izahtan da ispattan da varestedir. Bu açıdan bakıldığında bu insanların bugün yaptıkları, bugüne kadar söylediklerini bir inkar niteliği taşımaktadır. Sadece ve sadece inançlı saf ve temiz insanların duygularının, artık bugün açıkça ortaya konmuştur ki, istismar edildiği de saklanamayacak ve üstü örtülemeyecek bir gerçektir. Ne yazık ki söz konusu yapının hedefleri ile uluslar arası büyük sermaye sahiplerinin hedefleri birbiriyle örtüşmektedir. Dünya siyasetinde söz sahibi olan Türkiye Cumhuriyeti’ni tökezletmeye, geriletmeye ve yok etmeye çalışan güçlerle aynı hedefte birleşmektedir. Ak Parti ve onun lideri Recep Tayyip Erdoğan döneminde demokrasi ve insan hakları adına atılan cesur adımların arkasında elbette ki öncelikle 76 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ve dünyadaki tüm mazlum insanların hem desteği, hem de duaları vardır. Bu desteği verenlerin arasında bir zamanlar devlet eliyle mağdur edilen, zenci muamelesi gören, temel inanç özgürlüklerinden mahrum edilen, adeta kendi öz yurdunda parya muamelesi gören birçok inançlı vatandaşımızın ve birçok dini cemaatimizin olduğu da yadsınamaz bir gerçektir.

SAYIN’DAN DEMOKRASİ PLATFORMU ÜYELERİNE SORU YAĞMURU

Bir zamanlar 70 sente muhtaç bırakılan, daha 15 yıl evvel memurunun maaşını vermekten aciz hale getirilen, 1 milyar dolar borç alabilmek için IMF kapılarında yatan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Ak Parti iktidarıyla 11 yılda ekonomik alanda nereden nereye geldiği herkesin ve hepimizin malumudur. Öte yandan Arakan’dan Somali’ye, Filistin’den Suriye’ye, dünyanın neresinde olursa olsun, hangi ırktan, hangi dilden ve hangi dinden olursa olsun, bütün dünya mazlumlarına el uzatan, onların yok olmak üzere olan umutlarının tekrar yeşermesine vesile olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu durumu hem aziz milletimizin hem de dünya milletlerinin hayranlıkla izlediği bir gerçektir. Şimdi değerli demokrasi platformu üyelerine bir soru yöneltmek istiyorum. Aslında bu soruyu onların vicdanlarına sormalarını istiyor ve bekliyorum. 28 Şubat darbesi döneminde üniversiteli kızlarımızın başlarının polis zoruyla açılmasına, okullardan atılmasına ses çıkarmayanlar neden her alanda eğitim özgürlüğü sağlayan Ak Parti reformlarını demokrasiye aykırı bulmaktadır. 28 Şubat döneminde milletvekilinin başörtüsünü Cumhuriyete meydan okuma olarak sunan ve ‘Bu kadına haddini bildirin’ diyerek öfkesini kusup, Meclis’ten, milletvekilliliğinden ve hatta vatandaşlıktan çıkaran ve bu cemaatin 1999 seçimlerinde oylarıyla destek olduğu Ecevit’in ve ona paralel siyasi yapılanmaların uygulamalarına son verip, millet iradesinin Meclis’te temsilini sağlayan Ak Parti değil de, kimdir? 28 Şubat döneminde çıkarılan darbe kanunları ile Kuran kursların kapatılıp, önleri katsayı haksızlığı ile kesilirken hiç sesi çıkmayan milyonlarca mağdurun feryatlarına sağır, gözyaşlarına kör kalan sözde demokratlar, Kuran derslerinin seçmeli ders olarak okutulabilmesi, ana dilde eğitim ve savunma hakkı, imam hatip liselerine karşı uygulanan kat sayı zulmünün ortadan kaldırılması, zekat ve kurban derilerinin Türk Hava Kurumu’na verilmesi zorunluluğunun ortadan kaldırılması, askeri vesayete zemin hazırlayan 35’inci Madde’nin kaldırılması ve okullarda hayal bile edilemeyen başörtüsünün bugün kamuda kullanımı sağlandı. Gayrimüslim vakıflara mallarının iadesi ve daha sayısız reformlar… İnançlı kesimlerin bundan 15 yıl önce hayal bile edemeyeceği demokratik bir ortam değil midir? Kimse kimseyi kandırmasın, kandırmaya da çalışmasın. Artık günümüzde kimseyi kandıramayacağınız kadar bilgiye kolay ulaşmak mümkündür.

“AK PARTİ YOLSUZLUKLARIN SONA ERDİRİLMESİNİ VARLIK SEBEBİ GÖRMEKTEDİR”

 

Bu yaşananlar bir yolsuzluk operasyonu değildir. Demokrasiden ve özgürlüklerden bir geri adım ise, hiç değildir. Ak Parti yolsuzlukların sona erdirilmesini varlığının bir sebebi olarak gören bir anlayışın Türkiye’deki yegane temsilcisidir. Yolsuzlukları yapan kim olursa olsun, onu örtmek ve perdelemek gibi bir düşüncemiz asla olamaz. Ancak birilerinin yolsuzluk adını verdiği bir perdenin arkasından derin hesaplaşmalara girmesi de kesinlikle kabul edilemez. Kayıt dışı siyasete, devlete paralel hiyerarşik yapılanmalara, sorumsuz yetki kullanımına asla izin verilmeyeceğini bir kez daha belirtmek istiyorum. Sözün özü şudur; 17 Aralık operasyonu milli iradeye ve meşru devlet otoritesine karşı yapılmış bir başkaldırıdır. Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine yapılan baskında vicdani duyguların ve yardım götüren insanların değil, İsrail devletinin otoritesinin yanında olanları ve İsrail devletinin otoritesini savunanları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin otoritesine saygıya davet ediyor, takdirin aziz milletimizin mahşeri vicdanında layık olduğu yeri bulacağına inanıyorum.”

YORUMLAR  (Toplam 1 yorum)

  • ayhan  (03.02.2014 17:06:30)

    70 cente muhtactık ama mutlu ve huzurluyduk.bu günkü gibi hortumlayanlar yoktu... birde 76 milyon adına konuşamazsınız ancak aldığınız seçnen sayısı kadar nufus adına konuşabilirsiniz.... benim adıma konuşma hakkınız yoktur!....

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: