
Son 75 senede yani üç kuşaktır insanlarımız ne savaşın acımasız ortamında yaşam mücadelesi verdi, ne kıtlık denilen şeyden, açlıktan ölümün soğuk yüzüyle karşılaşıp perişan oldu, ne de önü alınmaz salgın hastalıklardan kırıldı.
Yani bizim coğrafyamızda insanlığın altın çağını yaşadık. Ama her şeyin bir sonu vardır. Şu son dönemde içinde yaşadığımız global ısınma ile değişen iklim kuşağında çok ciddi bir tehditle karşı karşıyayız. Kuraklıkla ve kıtlıkla.
Gerçi sadece bu kadar değil. Bir tarafta Orta doğuda üçüncü büyük savaşın alt yapısı oluşturuluyor, bir yandan AİDS gibi, sürekli kendini yenileyen grip virüsü ve benzerleri gibi, baş edilmesi zor sağlık tehditleri ile karşı karşıyayız.
Ancak bizim üzerinde duracağımız konu susuzluk ve beraberinde gelen kıtlık. Son iki yüz yılda Anadolu’da üç büyük kıtlık yaşanmış. 1828 yılında İstanbul’da, 1873-74’de İç Anadolu ve Balkanlar’da, 1925-28’de Anadolu’da kıtlık büyük çaplı ölümlere yol açmış.
Ankara’da 1874 yılında yaşanan kuraklıkta ineklerin yüzde 81’i ve koyunların yüzde 97’si ölmüş. 52 bin kişilik nüfustan 7 bini göç etmiş ve 20 bini ise ölmüş. Bu tabloya Kastamonu ve Kayseri’de eklersek 150 bin kişiyle birlikte, 100 bin çiftlik hayvanı ölmüş. Açlık ve hastalıklar da 1873-1874 kışında da 100 bin kişinin ölümüne neden olmuş.
Anadolu’da yaşanan 1925-1928 yılları arasındaki kıtlıkta köylerinden yiyecek bir şey bulabilme umuduyla göç eden binlerce insan yollarda ve gittikleri yerlerde ölerek yok olup gitmişlerdir.
Bütün bunlar artık bir daha başımıza gelmeyecekmiş gibi günümüzü gün ederek suyu toprağı ve dahi havayı har vurup harman savurarak yaşama lüksümüz yok.
Tehlikenin ne kadar yakın olduğunu görmek için Gölköyün halini görmek yetiyor. Yazın, son baharın ve kışın ne kadar kurak geçtiği de ortada. Tarım ürünlerindeki fiyat artışları da üretimin hem ülkemizde hem de dünyada iyiye gitmediğinin göstergesi.
Temiz su kaynaklarımız tükeniyor. Topyekûn teyakkuza geçme zamanıdır. Su kullanımında tasarruf için acilen devlet düzeyinde yaptırımlar uygulanmalı, Tarımda damlama sulama uygulamasına geçilmeli, evlerde ve iş yerlerinde geçmiş yılın ortalamasının % 25 altına inen abonelere su % 25 ucuza verilerek az su kullanımı teşvik edilmeli. (Çok kullanana pahalı yöntemi çözüm olmaz).
Yer altı su kaynakları kontrol altına alınarak sıkı denetlenmeli. Tarımsal üretimde hızlı bir artış sağlamanın yolları bulunmalıdır. Temiz tatlı içme suyunun kaynağı olan ormanlar korumalı, ormanların tahrip edilmesi ve su havzalarındaki yapılaşmaya derhal son verilmelidir.
Unutulmamalıdır ki kuraklık ve kıtlık kapının ağzında. Çokta uzak olmayan geçmişimizde yaşanmış felaketlerden gereken dersi alamazsak tarih tekerrür edebilir.
Ders çıkarılabilir düşüncesiyle Firavunlar döneminde yaşanmış büyük bir kıtlığı anlatan mezar yazısından insanın içini bunaltan bir paragrafı aktaracağım.
“Yukarı Nil vadisinde kıtlık o kadar büyük boyutlara ulaştı ki; İnsanlar ölen çocuklarını yemeye başladılar.”
Allah kimseyi açlıkla sınamasın. AMİN.
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.
Huzur bulun, hayırla kalın.






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!