• resmi ilanlar

Hapisten çıktıktan 26 gün sonra Bolu’da

07/01/2014 00:00

Ergenekon davası kapsamında 4 yıl 277 gün hapiste kaldıktan sonra 26 gün önce tahliye olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Bolu’da alkışlarla karşılandı. Cezaevinde geçirdiği günlerden kesitler sunan Balbay, 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk operasyonlarla ilgili olarak da eleştirilerde bulundu. Balbay, hakim ve savcıların bağımsızlığı ile ilgili olarak da “Aslında Ankara’da daha büyük bir cenaze töreni var. Maalesef hukuk hazretleri öldü” diye konuştu.

Haber: Ebru EYVAZOĞLU

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, hapisten çıktıktan 26 gün sonra soluğu Bolu’da aldı. Ergenekon davası kapsamında 4 yıl 277 gündür tutuklu bulunan Mustafa Balbay, tahliye olduktan sonra seçim gündemi yoğun olan illere de ziyaretlerini sürdürmeye devam ediyor. İstanbul’da bir toplantıya gitmek üzere yola çıkan Balbay’ın yolu Bolu’ya düştü. CHP İl Başkanlığında kalabalık bir partili grubu tarafından karşılanan Mustafa Balbay, alkışlarla salona girdi.

CHP İl Başkanı Kazım Karsu partililere “Değerli yoldaşlar, sizlere bugün Uğur Mumcu büyüğümüzün aynısını tıpkısını getirdik. O kalbimizde yaşarken, onun arkadaşı, kardeşi, eşdeğeri Mustafa Balbay aramızda” diye seslendi. Ardından CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan “Ben kendisiyle parlamentoda görüşecektim. Ama Sayın Balbay telefon edip partiyi ziyaret etmek istiyorum dedi. Yolda gelirken daha güzel bir söz aldık. Asıl önümüzdeki günlerde çok büyük bir buluşmada başrol konuğumuz olarak aramızda olacak” dedi.

Mustafa Balbay, “Milletvekili olsam da kalemi elimden bırakmayacağımı söylemiştim. Ben Uğur Mumcu’ ağabeyim gibi değil ama bayrağı yerde bırakmamak adına yazıyorum. Bolu Dağının o zenginliği hepinizin yüzüne yansımış. Çok sıcak karşılandım. Çok sevgi dolu insanlarsınız” dedi.

“YOLA BAKTIRDIM AMA YERE BAKTIRMADIM HİÇBİR ZAMAN”

 57 ay çok kolay bir süreç olmadı. Ben hep kendime ‘Balbay burası Türkiye. Bazen cezaevlerinden geçmek gazetecilerin, aydınların, yazarların meslek hastalığıdır. Madenci akciğer hastalığına tutulur, öğretmen varis olur, gazeteci de cezaevine girer. Cezaevinden ne zaman çıkacağını bilemezsin ama nasıl çıkacağına sen karar vereceksin. Nasıl çıkarsan çık dimdik, başın dik şekilde insanlara merhaba de’ telkinin bulundum. Bu duyguyla ve göğsümü gere gere evet ben sizi yola baktırdım ama yere baktırmadım hiçbir zaman. Cezaevinden çıkma olasılığı belirdi. Havalandırmada 7 metrelik duvarın dibinde spor yaparken ‘Çıkarken ne diyeceksin insanlara Balbay?’ diye sordum kendime. Üç yol vardı. Bir; hiçbir şey söylemeyip, özgürlük güzelmiş deyip eve gitmek. Bu sana yakışmaz Balbay… İki; çok militanca bir söylemle ‘yaşadığım bu acıların hesabı sorulacak’ diyerek bunun acısını paylaşmak. Dedim bu da çok sert. Üç; toplumun olabildiğince geniş kesimlere ulaşmamızı sağlayacak bir söylemle bu acıların bir daha yaşanmaması için mücadele etmek. Ben üçüncüyü seçtim arkadaşlar. Hatta genel olarak bu acıların yaşanmaması için, benim çocuklarımın, sizin, kimsenin çocuklarının bu acıları yaşamaması için hem halkın içinde mücadelemi sürdüreceğimi söyleyince ‘Balbay diğer partilerle uzlaşma mı arıyor’ diyenler oldu. Hiçbir parti ile uzlaşma aramıyorum. Toplumun her kesimiyle uzlaşma arıyorum” dedi.

“BİZ HEM ÇALIŞACAĞIZ HEM DE ÇALDIRMAYACAĞIZ”

17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk operasyonlarla ilgili olarak da eleştirilerde bulunan Mustafa Balbay, “Biz kimliğimizi koruyarak, ne düşündüğümüzü, ne istediğimizi söyleyerek toplumun her kesimine ulaşacağız. Bu anlamda da yürekten inanıyorum; gelecek bizim… Bugünlerde Türkiye’nin genel tablosu hepimizin gözü önünde. 17 Aralık’tan sonra da bir yolsuzluk operasyonu başladı. Ama bunun nereye ulaşacağı da belli değil. İktidar partisinden de zaman zaman gördüğümüz milletvekillerinin işlevi ‘kaldır parmak, indir parmak, maksat ihaleden pay koparmak’ şeklinde söylemle siyaset yapınca ortaya çıkan problemler, özünde bizim yıllardır söylediğimiz denetim mekanizmalarını kaldırırsanız, ihale yasasını 30 defa değiştirseniz olacağı buydu. Ya adam çalıyor, çırpıyor ama hizmet de ediyor deniyor. Bu hiç ahlaki değil arkadaşlar. Çalıyor ama çalışıyor. Biz hem çalışacağız hem de çaldırmayacağız. Bu iktidarın bugünkü yüzünü halkın gördüğünü düşünüyorum. Partimizin, CHP’nin önümüzdeki dönemde Ankara’daki olumsuzlukları, yolsuzlukları, devlet içinde dönen çarkı topluma anlatması yetmez. Biz şu kanat haklı, şu kanat haksız, şöyle kötü yönetiyorlar işin yarısı. Ama daha büyük bölümü şunu söyleyeceğiz: ‘Artık Türkiye’yi biz yöneteceğiz.’ Bunu dedirtmemiz lazım. Böyle bir başarıya inanmak çok büyük başarıdır. Yeryüzündeki en büyük enerji başarıya inanmaktır. Ben demir parmaklıklar arkasında da özgürlüğe inanarak yaşadım. Bugün çıktım ve olabildiğince çok insanla bir araya gelmeye çalışıyorum. Bu sefer partimizin kadrolarında daha farklı bir heyecanı gördüm. Bunu artırmak gerekiyor. Bunu bir hedefe dayalı olarak, nereye ulaştığımızı topluma anlatarak büyütmek gerekiyor”  dedi.

“MAALESEF HUKUK HAZRETLERİ ÖLDÜ”

 

Aslında Ankara’da daha büyük bir cenaze töreni var. Maalesef hukuk hazretleri öldü. Biz yıllardır bunu söyledik. Demir parmaklıklar arkasında, cezaevi içindeki duruşma salonlarında bu yargılamalar yargılama değil, bu hukuk hukuk değil dedik. En son Meclis Başkanı dedi ki, Anayasanın 138. maddesi öldü dedi. Ben demedim, Meclis Başkanı dedi. Biz desek CHP’liler abarttı denir. 138. madde ne biliyor musunuz? 138. madde hakim ve savcıların bağımsızlığı. Demek ki ölmüş… İki hakimlerin vicdanlarıyla karar vermesi gerektiği. Demek ki o da ölmüş. Üç yasama ve yürütmenin yargı kararlarına uyma zorunluluğu. O da ölmüş. Hukuk öyle bir şey ki, her şeyin zemini. Bu yüzden önümüzdeki dönemde, bu acıları yaşamış bir kardeşiniz olarak tabi ki her şeye sünger çekmeyeceğim. Ama hiçbir şeye de kinle bakmayacağım. Çünkü bunun hiçbir yararı olmayacağını geçmişten de biliyoruz. Türkiye’nin yakın tarihinde 1960’larda Mederes, Polatkan ve Zorlu idam edildi. Meclisten 10 yıl sonra üçe üç diye bir karar çıktı ve Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edildi. Ardından 12 Eylül büyük bir karabasan. Ardından 28 Şubat… Bu intikam nereye kadar? Bunu durduracak olan da, gerçekten bu ülkenin kuruluş temellerinde çok büyük payı olan Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Buna yürekten inanıyorum. Demokrasi ve özgürlük bize yakışır. Tüm bunları yaparken de ben Türkiye haritasını bir tablo gibi seviyorum. O tablodan ne bir rengin gitmesini isterim ne de sınırlarında en ufak bir oynama isterim” dedi. 

YORUMLAR  (Toplam 1 yorum)

  • Bahtiyar Bolu  (08.01.2014 03:20:07)

    Helal olsun. Temiz insan... Sana güveniyoruz...

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: