Okey oynamaya gittiler, neye uğradıklarını şaşırdılar

22/12/2013 20:00

Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Rektör Aday Adayı Prof. Dr. Okan Külköylüoğlu, ilginç bir seçim kampanyasına imza attı. Abant’ın tahribat iddialarıyla gündeme geldiği dönemlerde yereldeki katliam iddialarının sözcülüğünü yapan Prof. Dr. Okan Külköylüoğlu, sunum için gittiği dernek binasında okey partisini sonlandırdı ve rektör seçilmesi halindeki hedefini açıkladı: Üniversitemiz Türkiye’de ilk 10, dünyada ise ilk 500 üniversite arasına girecek!

 

Haber: Mehmet KORKUSUZ

 

AİBÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Külköylüoğlu, aday olduğu rektörlük seçimleri öncesi seçim kampanyası kapsamında Mudurnulular Derneği’nde bir sunum yaptı. Cumartesi günü saat 15.00’te İzzet Baysal Caddesi’nde bulunan dernek binasına gelen Prof. Dr. Külköylüoğlu, burada hafta içi iş yoğunluğunun stresini atmak üzere okey partileri düzenleyen ve keyifli sohbetler gerçekleştiren üyelerle bir araya geldi.

Abant’ın tahribat iddialarıyla gündeme geldiği dönemlerde sıkça basında boy gösteren ve bölgede gerçekleştirilen çalışmalar nedeniyle bir dönem doğa katliamı yapıldığı iddialarının yerelde sözcülüğünü yapan Prof. Dr. Okan Külköylüoğlu, yaklaşık 15 yıldan bu yana Bolu’da yaşadığını ifade etti ve Bolu’nun çeşitli çevre, sosyal ve kültürel etkinliklerinde bizzat görev yaptığını dile getirdi.

Sunumu nedeniyle okey partisini ve keyifli sohbet ortamını böldüğü için özür dileyen Prof. Dr. Külköylüoğlu, yaklaşık 20 dakika süren sunumunun ilk bölümünde, “Master ve doktorasını tamamladıktan sonra 1999 senesinde Bolu’ya geldim. Bolu’ya aşık oldum, Bolu’da yaşıyorum. Özellikle Mudurnu ilçesi benim için ayrı bir önem taşıyor. Bunun da sebebi olarak içinde bulunduğumuz dönemlerde Abant Gölü ve çevresinin sorunlarını yakından inceleme fırsatım oldu. Bu vesileyle de sizlerle taşıma fırsatım oldu. Yaklaşık 15 yıldır üniversite de olmam nedeniyle bilgi, tecrübe ve deneyimimle karşınızda bulunuyorum” diyerek, hakkında bilgi verdi.

 

“YÖNETİM ANLAYIŞIMIZ; HAKKANİYET, ADALET VE ETİK KURALLARDAN OLUŞUYOR”

AİBÜ Rektörlüğü Seçimleri’nde aday olduğunu anımsatarak, “Biz yeni bir yönetim anlayışıyla daha iyisini ve daha güzelini yapmaya ve Bolu’ya çok yararı olacak işleri yapmak istiyoruz” diyen Prof. Dr. Külköylüoğlu, şunları söyledi: “Üniversite ile halkın buluşmasını gerçekleştirmek için bundan daha güzel bir fırsat olacağını zannetmiyorum. Yönetim anlayışımızda hakkaniyet, adalet ve gerçekten etik kurallara uygun bir üniversite anlayışımız var. Bunu da çok değerli hocalarımızın desteğiyle ortaya çıkardık. 15 yıldır bizim yakından inceleme fırsatı yakaladığımız sorunları çözümleriyle beraberinde gördüğümüzü ve gerekli hallerde bu çözümleri de yetkili makam ve mercilere ilettiğimizi bildirmek istiyorum. Ancak bazı durumlarda bu çözüm önerilerimiz dinlendi, bazılarında da dinlenmedi ve hatta farklı durumlarda bize geri dönüşler oldu. Ama biz yılmadık ve doğru bildiğimiz yoldan asla ve asla şaşmayacağımızı bir kere daha burada dile getiriyorum. Gerekirse Abant’ın önüne zincirle kendimizi bağlayıp, o etkinlikte de bulunuruz, yeter ki Abant Gölümüz ve diğer ilçelerimiz ile Bolu bundan bir menfaat kazansın. Bu bizim temel anlayışımız.”

 

“ÜNİVERSİTEDE SEN-BEN OLGUSU OLMASIN, KÖTÜ SİYASET OLMASIN…”

Prof. Dr. Külköylüoğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bizim yönetim anlayışımızda eğer ki rektörlük gibi bir vazife bize atfedilirse, bu görevi en iyi şekilde omuzlarımızda taşıyacağımıza sizlere söz veriyorum. Bunu da tek başıma yapacak değilim. Bunu da tek başıma başaracakta değilim. Sizler beraber, üniversite camiasıyla birlikte el ele gerçekleştirilecek bir iş bu. Biz bir ekip olarak karşınıza çıktığımız zaman bu ekibi biz sadece etrafımızda olan 150-200 kişiyi kast etmiyoruz. Bizim ekip dediğimiz kavram; Üniversitede bilimselliği ve kaliteyi arttıracak, sembol ismi daha da yukarılara taşıyacak bir yönetim anlayışı belirlemek istiyoruz. İşte bunun için her türlü çabayı gösteren, en küçük birimden en üst birime kadar elini taşın altına sokan herkes ekiptendir diyoruz. Bu kavram içerisinde, çay getiren arkadaşımızdan tutun koridorları temizleyen arkadaşımızdan özel görevli arkadaşlarımızdan hocalarımızdan, velilerimizden ve tüm Bolu halkından oluşan, gerçekten üniversitenin ilerlemesini isteyen kalitesinin artmasını isteyen herkesi ekipten sayıyoruz. Üniversitede sen-ben olgusu olmasın, kötü siyaset olmasın… Böyle olursa hem Bolu, hem de üniversitemiz ne yazık ki zarar görüyor. ‘Bir işi en iyi yapan kişi, o işe en uygundur’ görüşü bizde hakim olacaktır. Biz gerçekten adaletli, hakkaniyetli ve etik kurallara bağlı bir üniversite anlayışı içerisinde üniversiteyi yönetmek istiyoruz.”

Açıklamalarının devamında, AİBÜ ile Bolu Halkı’nın bütünleşmesi gerektiğini savunan Prof. Dr. Külköylüoğlu, “Artık üniversitelerimizde sadece öğretim üyeleriyle, araştırma görevlileriyle ya da idari personelle yönetilmediğini, halkında bunda çok büyük etkisi olduğunu, katkısı olduğunu biz çok iyi biliyoruz” diye konuştu.

 

PROF. DR. KÜLKÖYLÜOĞLU’NDAN FLAŞ ARAŞTIRMA

Rektörlük seçimi öncesi çalışma arkadaşlarıyla yaptığını açıkladığı bir araştırmanın sonuçlarını aktaran Prof. Dr. Külköylüoğlu, iddialı sonuçları bulunan araştırmasını şöyle aktardı: “Sayın arkadaşlar bu işe kalkışmadan biz araştırmalar yaptık. Bu araştırmaya göre, aslında bizim üniversitemiz Türkiye’de ilk 10, dünyada ise ilk 500 üniversite arasına girebilecek bir potansiyele sahip. Yazıktır, günahtır. Artık bu potansiyeli kullanalım. Ben Bolulu değilim ama Bolu’yu seven bir insanım. Bunu artık kanıtlamak içinde hala kendimizi kapalı kapılar arkasında tutmanın bir anlamı yok. Sizlerin manevi desteği bizler için çok çok önemli. Onun için karşınıza gelmiş bulunmaktayım.”

 

“ÜNİVERSİTEDE SİYASET İSTEMİYORUZ”

Açıklamaları sonrası sunumu dinleyenlerin ve gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Prof. Dr. Külköylüoğlu, Bolu Express Gazetesi’nin, “Türkiye’deki yoğun gündem ve yerel seçim atmosferi nedeniyle rektörlük seçimi sürecinin ikinci planda kalmasından endişe duyuyor musunuz?” şeklindeki sorusunu yanıtladı. Prof. Dr. Külköylüoğlu, bu soruya şöyle yanıt verdi: “Biz üniversitede siyaset istemiyoruz. Üniversitede siyaset şucu ya da bucu olgusu yaratacağı için beğenmiyoruz. Siyaset olmasın. Özellikle de kötü siyasetin karşısındayım. Eğer bu kavram devam ederse, üniversitemizde büyük kutuplaşmalar olur ki, bunun kimseye yararı yok. Ama siyaset olduğu sürece ve sen-ben olgusu sürdüğü sürece biz bu işte yokuz diyoruz. Gündem olarak, rektörlük seçimleri ikinci plandaymış gibi görülebilir; ancak bizim zaten siyasetle ilgimizin olmadığını ve olmaması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Üniversitemiz dışarıdan görüldüğü gibi değil. Birtakım problemler var. Özellikle bizler buz dağının üstünü görüyoruz. Altında çok çok derin sorunlar yatıyor. Örneğin bir döner sermaye olayıdır, aldı başını gidiyor. Biz yönetim anlayışı olarak döner sermayeyi makul olan en asgari düzeye çekip, adil dağıtımını sağlayacağız.”

 

PROF. DR. OKAN KÜLKÖYLÜOĞLU KİMDİR?

Prof. Dr. Külköylüoğlu’nun kendi ifadeleriyle özgeçmiş bilgiler şöyle:

1965 yılında Küçükçekmece, İstanbul’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi yine aynı semtte tamamlayıp, 1987 senesinde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümüne girdim. Aynı bölümü dört senede bitirip 1991 senesinde lisans diplomamı alarak mezun oldum. Aynı sene içerisinde Milli Eğitim Bakanlığının açmış olduğu yurtdışı burslu sınavlarında Çevre Biyolojisi dalında başarı sağladım. Bu alanda öğrenim görmek üzere 1992 yılında Amerika Birleşik Devletlerine gönderildim. 1993 yılında Çevre Bilimleri (Environmental Sciences) dalında California State University, Fullerton da yüksek lisans (master) programına kabul edildim. Bu programdan 1994 yılı sonunda başarı ile mezun oldum. 1995 yılı başında dalında dünya çapında tanınan ve oldukça iddialı olan ve sadece doktora öğrencilerini kabul eden University of Nevada, Reno daki Ecology, Evolution, Conservation Biyoloji programına ilk yabancı doktora (Ph.D.) öğrencisi olarak kabul edildim. Burada dört sene Dr. Gary L. Vinyard (1949-1998) ile çalıştım. Danışmanım olan Dr.Vinyard’ ın ansız ölümüne rağmen bu programı 1999 senesi Mayıs ayında başarı ile bitirip, ülkeme geri döndüm. 1999 yılının Haziran-Temmuz yaz döneminden beri Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi-Biyoloji Bölümünde görev yapmaktayım. Ezbercilikten ve taklitçilikten uzak, üretken bir bilimsel eğitimin önemine inanmaktayım. Çevremizde bulunan tüm canlı ve/veya cansız doğal zenginliklerin korunması ve bunların gelecek nesillere bozulmadan aktarılması doğrultusunda yapılan hertürlü bilimsel etkinliği ve çalışma ve düşünceyi desteklemekteyim.

Bu bakış doğrultusunda, 1987 senesinden beri her türlü sucul ortamda yaşayabilen omurgasız hayvanlar grubundan Ostrakodlar (Crustacea) üzerinde çalışmaktayım. Bu çalışmalarımın ürünü olarak gerek yurtiçi ve gereksede yurtdışında yayımlanmış ve yayımlanacak olan çeşitli çalışmalarım bulunmaktadır. 1998 senesinde yapmış olduğum bir çalışmam da ilk kez sunduğum bir model (Ostracod Watch Model) veya Ostrakod Saat Modeli literatürde kullanılmaktadır. Yakın zamanda, 2004 senesinde, sahte zenginlik (Pseudorichness) adlı hipotezimi literatüre kattım.

Yorum yazın!

İsim

Email

Yorum

 1250 karakter yazabilirsiniz