
AİBÜ Kültür Merkezi’nde düzenlenen seminerde milli mücadele yılları ile Atatürk’ün düşünce dünyasını anlatan Prof. Dr. Mustafa Gencer, Atatürk’ün kendisini anlattığı bir metni paylaşarak, “Mustafa Kemal şöyle diyor: ‘İki Mustafa Kemal vardır. Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal. İkinci Mustafa Kemal ise, ben kelimeyle ifade edemem. O, ben değil bizdir. O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülke için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben onların rüyasını temsil ediyorum. Geçici olmayan, yaşanması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur.” diye konuştu.
Üç kıtaya yayılmış bir imparatorlukken topraklarının çoğu elinden çıkmış bir milleti yeniden canlandırmanın ve içinde bulunduğu kabustan uyandırmanın son derece önemli ve zor olduğunun altını çizen Prof. Dr. Gencer, konuşmasına şöyle devam etti:
“Osmanlı Devleti’nin en geniş sınırlarında bugünkü Türkiye coğrafyasının 30 katı bir coğrafyaya hükmettiği düşünülürse geride kalan bu topraklar için verilen mücadelenin ne anlama geldiğini en çok o dönemi yaşayanlar takdir edecektir. Bizler de takdir etmeliyiz. Şu anda Balkan Savaşları’nın 100’üncü yılı idrak ediliyor. Balkan Savaşları sonunda Mustafa Kemal’in doğduğu şehir Selanik bile Osmanlı toprağı olmaktan bir daha geri gelmeyecek şekilde çıkıyor. Selanik, İstanbul’dan daha uzun süre Osmanlı-Türk toprağı olmuş bir şehirdir. 1913’te Mustafa Kemal Paşa 32 yaşında. Bizler onun yaşında, doğduğumuz topraklara gidememenin acısının ne olduğunu görmedik. Ancak Atatürk ömür boyu bu acıyı yaşamıştır.”
Seminerde, Atatürk’ün Cumhuriyetin kuruluş yıllarında izlediği çizgiye de değinen Prof. Dr. Gencer, “Atatürk yapmak istediklerini zamanı gelince ve şartlar oluşunca yapıyordu. Türkiye’de Cumhuriyet, Atatürk’ün milli bir sır olarak yıllarca kalbinde sakladığı, uğrunda bütün hayatını fedaya hazır olduğu ve büyük mücadelelerle elde ettiği bir sonuçtur.” şeklinde konuştu.
Konuşmasında ‘Atatürkçülük’ kavramını da değerlendiren Prof. Dr. Mustafa Gencer, özetle şunları kaydetti:
“Atatürkçülük aklın ve bilimin rehberliğinde, Türk milletini çağdaşlaştırmayı amaçlar. Türk milletine, milli kimliğini kaybetmeden, dünya milletleri arasında hak ettiği yeri kazandırmayı hedefler. Bugün ve gelecekte milli onurumuza ve bağımsızlığımıza en küçük bir taviz vermez. Devlet yönetiminde millet egemenliğini esas alan bir sistemdir. Türk milletinin devlet yönetiminde söz ve karar sahibi olmasına büyük önem vermiştir. Bunun en güzel örneğini de milli mücadelenin örgütlenme safhasında görüyoruz. Erzurum ve Sivas Kongrelerinde milletin fikrini almıştır ve TBMM’yi açarak devlet yönetiminde milletin söz ve karar sahibi olmasını sağlamıştır. Atatürkçülüğün temelinde Türk kültürü, bağımsızlık, özgürlük, insan ve vatan sevgisi vardır.”






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!