• resmi ilanlar

Oruç tutmayan kimse Teravih namazı kılabilir mi?

20/07/2013 00:00

...

Teravih namazı Ramazan ayına ait bir sünnetidir, oruçla doğrudan ilişkisi yoktur. Bu nedenle, mazeretli ya da mazeretsiz oruç tutmayan kişiler için de Teravih namazı kılmak sünnet-i müekkededir (Tahtavi, Haşiye ala Meraki’l-Felah, 227).

 

 

Bayanlar Teravih namazını camide

kılabilirler mi?

 

Hz. Peygamber (s.a.s.), kadınların mescide gelebileceklerini, ancak evdeki ibadetlerinin daha üstün olduğunu çeşitli vesilelerle dile getirmiş ve şöyle buyurmuştur: “Kadınların mescidlere gitmesine engel olmayın. Fakat evleri onlar için daha hayırlıdır” (Müslim, Salat 134-137).   Hz. Peygamber, mescide gitmelerine izin verdiği, hatta teşvik ettiği (Buhari, İdeyn 15-21; Müslim, Salatü’l-’ideyn, 1-3, 10-12). kadınların, dikkat çekecek şekilde giyinmelerini (Müslim, Libas, 34) ve koku sürünmelerini yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: “Kadınlar cemaate katılmak istedikleri zaman, koku sürünmesinler” (Müslim, Salat 141-142).   Kadınlar için farz namazları evlerinde kılmaları daha faziletli ise de, camide münferit olarak veya cemaatle kılmalarında bir sakınca yoktur. Ancak güvenlik sorunu varsa veya fitne söz konusu ise ihtiyatlı olunmalıdır. Nitekim geçmiş kaynaklarda konu tartışılırken bu merkezde ele alınmıştır (Bkz. Zeyla’i, Tebyinü’l-Hakaik, Kahire, 1313, I, 139, 168; İbn Nüceym, el-Bahru’r-raik, Daru’l-Marife, Beyrut, ts. , I, 380).   Cemaatle kılınması maruf ve meşhur bir uygulama olan Teravih namazında, fitneye neden olacak herhangi bir durum olmaması halinde cemaat tercih edilebilir.

 

*   *    *

 

BÜYÜKLERİN SÖZLERİ, SÖZLERİN BÜYÜKLERİDİR...

 

Kavakların dikliğine, boylarının uzunluğuna bakıp onları önemli bir şey sanmayın. Bütün kibirli, meyvesiz ve gölgesiz yaratıkların başları bulutlarda sallanır. (Cemil Sena)

 

*   *    *

 

ESMA-ÜL HÜSNA

 

el-CEBBÂR

Kırılanları onaran, eksikleri tamamlayan;

Dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan...

Bu ism-i şerif cebir maddesindendir. Cebir, "kırık kemiği sarıp bitiştirmek, eksiği bütünlemek" mânasına geldiği gibi, "icbar etmek", yani, "zorla iş gördürmek" mânasına da gelir.

Bu mânaya göre Allah Teâlâ Cebbâr'dır. Yani, kırılanları onarır, eksikleri tamamlar, her türlü perişanlıkları düzeltir, yoluna kor.

Cebbâr'ın ikinci mânasına göre de; Allah Teâlâ kâinatın her noktasında ve her şey üzerinde dilediğini yaptırmağa muktedirdir. Hüküm ve iradesine karşı gelinmek ihtimali yoktur.

 

*   *    *

 

KIRK HADİS

Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim,

(mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n bir kusurunu) örter.

Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.

 

*   *    *

 

İSLAM TARİHİNİN EN ÖNEMLİ OLAYI HİCRET -2

 

B. Hicretin Safhaları

 

Hz. Aişe'nin ablası Esmâ (r.anh.) seyahat için gerekli hazırlığı yapmaya başladı.

Peygamberimiz Hz. Ali'yi çağırdı ve:

- Ben Medîne'ye gidiyorum sen bu gece benim yatağımda yat, örtünü üzerine al. Sabahleyin bu emânetleri sahiplerine ver ve sonra da hemen gel, buyurdu.

Mekke müşriklerini anlamak çok zor. Hem Peygamberimizi kendilerine düşman biliyor, hem de onu en güvenilir kişi bilerek kıymetli eşyalarını ve mücevherlerini ona emânet ediyorlardı. Kendi adamlarına güvenmiyorlardı. O yüce Peygamberde emânete verdiği önemi burada gösteriyor. Böyle hem kendisi ve hem de müslümanlar için ölüm kalım savaşı verirken yanındaki emanetleri sahiplerine vermek için Hz. Ali'yi Mekke'de bırakıyor, yatağına yatırıyordu.

Hz. Ali, durumun vehâmetini yani Peygamberimizin yatağının bir ölüm yatağı olabileceğini bildiği halde hiç tereddüt etmeden aldığı emri yerine getiriyordu.

Akşam oldu. Katiller ve câniler evin etrafını sardılar. Peygamberimizin dışarı çıkmasını bekliyorlar. Çünkü bir adamı evinin içinde öldürmek, Araplarda cinayetin en çirkini sayılırdı. Bunun için katiller bu geleneğe uyarak Peygamberimizi evinde değil, dışarı çıktıktan sonra öldürmek istiyorlardı.

Peygamberimiz yerden bir avuç toprak aldı "Yâsîn" sûresini baştaraftan

"Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık görmezler." Âyetine kadar okuyarak kendisini öldürmek için bekleyen silahlı kişilerin üzerine saçtı ve gözlerinin önünde aralarından çıkıp gitti, onu göremediler.

Evden çıkan Peygamberimiz Kâbe'yi ziyaret etti ve orada şu duygu dolu sözleri söyledi:

--"Ey Mekke, vallahi sen Allah katında yeryüzünün en hayırlı yerisin. Bana da en sevimli yerisin. Vallahi eğer buradan çıkmaya mecbur bırakılmasaydım, çıkmazdım."4

Sevr Mağarası

Peygamberimiz ve Hz. Ebû Bekir Mekke'nin güneyinde bir buçuk saat mesafedeki Sevr dağına vardılar. Dağı tırmanarak zirvesindeki mağaraya gizlendiler.

Değerli mü'minler, bakınız burada da Peygamberimiz bize tedbir almadan Allah'a tevekkül etmenin, Allah'ın emrettiği tevekkül olmayacağını öğretiyor. Medîne'ye gidecekler. Medîne ise Mekke'nin kuzeyinde bulunuyor. Ama bir tedbir olmak üzere Medîne'ye ters istikamette bulunan Sevr dağına geliyor ve bir tedbir olmak üzere burada saklanıyorlar.

Peygamberimizin buradaki davranışları, onun Allah'a nasıl candan bağlı olduğunu gösteriyor. Öyle ise tedbir almadan tevekkül etmek dinin emrettiği tevekkül değildir.

Eli silahlı caniler evi sarmış Peygamberimizin dışarı çıkmasını bekliyorlardı. Onlar bekleye dursunlar Peygamberimiz evden çıkıp gitmişti.

Sabaha kadar beklediler. Dışarı çıkan olmayınca eve girdiler. Yatakta Hz. Ali'yi görünce şaşırdılar ve boşuna beklediklerini anladılar. Hz. Ali'yi alıp götürdüler ve bir süre sonra serbest bıraktılar.

Mekke müşrikleri guruplar halinde her tarafta Peygamberimizi aramaya koyuldular, bulamadılar. Bulana yüz deve vereceklerini ilân ettiler. Her tarafı arıyorlardı. Hatta bunlardan bir kısmı mağaranın ağzına kadar gelmiş, o kadar yaklaşmışlardı ki, adımlarının sesi içerden duyuluyordu. Hz. Ebû Bekir endişelenmeye başladı Peygamberimize, kulağına eğilerek, "Düşmanlar çok yaklaştı, o kadar ki, ayaklarının dibine bir baksalar bizi görecekler" dedi. Peygamberimiz ona cevap verdi:

"Gam yeme, Allah bizimle beraberdir." Hatta o sırada mağaranın kapısına kadar gelenlerden biri mağaranın içine girip aramak istemiş. Umeyye b. Halef ona.

- Orada ne işin var? Aklını mı yitirdin. Baksana Muhammed doğmadan önce orada örümcekler ağ germiş, kuşlar yuva yapmış, dedi ve içeriye girmesine engel oldu.

Mağaranın ağzına örümcekler ağ germiş bir çift güvercin yuva yapmıştı. İşte Tarih kitaplarının sözünü ettikleri mağara mûcizeleri bunlardır.

Allah bir kulunu korumak istedikten sonra onun sebeplerini de yaratır. Konu ile ilgili Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyuruluyor:

"Eğer siz ona (Allah'ın Resûlüne) yardım etmezseniz (bu önemli değil); Allah ona yardım etmiştir. Hani kâfirler onu iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı, O, arkadaşına, üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükunet sağlayan) emniyetini indirdi. Onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah'ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.'' 5

Peygamberimiz ve Hz. Ebû Bekir Sevr mağarasında üç gün üç gece kaldılar. Hz. Ebû Bekir'in küçük oğlu Abdullah geceleri gelir, Mekke'de olup bitenleri onlara bildirir, şafak sökerken şehre dönerdi.

Dördüncü gün olunca Kureyşin kendilerini takip etme işinin gevşediğine inanarak mağaradan çıktılar. Bir gayr-ı müslim olan ve fakat güvenilir biri olan Abdullah b. Ureykıt'ı kendilerine yol göstermek üzere ücretle tuttular ve Medîne'ye gitmek üzere çöllere daldılar.

 

*   *    *

 

KISSADAN HİSSELER

 

Kırlangıç Hikayesi

Bir kırlangıç hikayesi bu, kırlangıçların hikayesi, hani şu altı ayda bir havalarda soğuduğunda sıcak ülkelere göç etmek zorunda kalanların hikayesi;

Hani sevmiş de kabul görmemiş, sevildiğini fark edememiş yada sevdiğini bir türlü söyleyememişlerin hikayesi…

Hikaye bu ya;

Bir gün bir kırlangıç gider ve bir adamın penceresine konar. Gagasıyla tıklatır pencereyi.

Ve adam pencereyi açıp sorar;”ne var?” diye. ”Biliyorum” der kırlangıç, “sana garip gelecek ama, müsaade edersen eğer seninle kalabilir miyim?” der kırlangıç.”niye ki?” der adam

"uzun süredir izliyorum seni, evine kimse girip çıkmıyor. Anlaşılan ne eşin, ne dostun, ne arkadaşın var. Beni içeri al, ister bir kafese koy İstersen avucuna alıp sev, seni seven tek ben varım, ne olur bundan sonra seninle kalayım" der.

Adam biraz düşündükten sonra:

"Sen bir kuşsun, ben ise bir insan. Elalem ne der bu işe, olmaz" der kapatır pencereyi.

Ertesi gün tekrar gelir. Aynı sözleri söyler. Adam "olmaz" der.

Kırlangıç 3. gün son defa gelir.

"Bugün sana son gelişim.Artık buralardan göçüyoruz. Çok uzaklara gidiyoruz.6ay buralarda yokum, beni içeri al.İster bir kafese koy, ister eline al, sev der"

Adam son defa, "olmaz" der.

Kırlangıç uçar gider, diğer kırlangıçlarla sıcak ülkelere...

Adam sonra düşünür, hayatta ilk defa biri ona "seni seviyorum" demişti. Sonra o kırlangıcı beklemeye başlar. 1-2-3-4. aylar camın önünde bekler.5-6 ay camı sonuna kadar açar.Artık ufukta kırlangıçlar görünmüştür.

Adam heyecanlanır. Kırlangıçlar teker teker geçer camın önünden, ama bizim kırlangıç yoktur.

Son kırlangıca seslenir:

"Beyefendi bir bakabilir misiniz" der.

Kırlangıç: "buyrun" der."Benim bir kırlangıcım vardı, pencereme konar beni sevdiğini söylerdi.Onu hiç gördünüz mü?"der.

Kırlangıç "ne zaman oldu bu olay? Adam "Siz buralardan göçmeden önce, 6 ay önce" der.

Kırlangıç: "ooo! Siz kırlangıçlarla ilgili bir gerçeği bilmiyorsunuz"

Adam "neymiş o gerçek" diye sorar.

Kırlangıç şöyle der:

"KIRLANGIÇLARIN ÖMRÜ 6 AYDIR"...

 

*   *    *

 

ORUÇLA İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER

 

“İslam dini beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in (s.a.v.) Allah’ın rasûlu olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, hacca gitmek ve Ramazan orucunu tutmak.”

 

 

*   *    *

Bayram ERDOĞAN

Bolu Müftü Yardımcısı

 

KAZANMAK VE AHLAK

 

Dünya ve ahiret mutluluğu her müminin vazgeçilmez arzusudur. Bunun yolu ise madden ve manen güçlü olmaktan geçmektedir. Müslümanlık dilenciliği, başkalarına yük olmayı büyük bir zillet ve yüz karası saymıştır. Ziraat, ticaret ve sanatla iştigal edilmesini, gece gündüz çalışmasını, meşru olarak kazanılmasını tavsiye eden dinimiz varlıklı olmada sınır tanımamıştır. Hayat, bütünüyle hareketten ibarettir. Bereket de harekettedir. Hareket, aklın ve ilmin ışığında dinden ve imandan, güç, kuvvet alırsa anlam kazanır. Onun için de oturan yatandan, ayaktaki oturandan, yürüyen durandan daha kârlıdır.

Çalışmanın semeresi kazanmaktır. İnsanın dünya ve“ahirette umduklarına nail olabilmesi, hayal ettiklerini gerçekleştirebilmesi, emellerine kavuşabilmesi için çok çalışması, başarıyı yakalayabilmek için kendini ortaya koyması ve atılım içinde olması gerekmektedir. Ayet-i Kerimede bu hususa Cenab-ı Hak işaret buyurmaktadır.

“O halde bir iş ve ibadetten boşaldın mı, durma ikinci bir iş ve ibadete başlayıp yorul !”

Müslüman nasıl hissiz, hareketsiz ve heyecansız olabilir. Fert ve toplum olarak madden kalkınmanın, müreffeh olmanın yolu çalışmak, çabalamak, yorulmak, ter dökmek ve kazanmaktan geçmektedir. Bir başka ifadeyle kazanmak, çalışmakla doğru orantılıdır.

Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY bu meseleye şöylece değinmektedir.

 

His yok, hareket yok, leş mi kesildin?

Hayret veriyorsun bana, sen böyle değildin.

 

Duvar gölgesinde miskin miskin oturan bir müslümanın yanından geçen Sevgili Peygamberimiz (s.A.V.) ona selam vermemiş, dönüşünde o adamın eline bir çubuk alıp toprağı eşelediğini görünce, bu defa onda bir gayret ve hareketin başladığına sevinerek selam vermiştir. Kur’anı Kerimde buyurmaktadır.

“Ve insana ancak çalışıp çabaladığı vardır. Ve onun çalışıp çabalamasının karşılığı feyizli ürünleri de ileride görülecektir.”

Bütün bunlardan anlamaktayız ki, çalışmak insanın en önemli özelliği ve  güzelliğidir. Mesleği, meşguliyeti ve işi ne olursa olsun çalışan her insan mutlaka başarmak ve de kazanmak ister. İşçi, çiftçi, öğrenci ve tüccar kazanmak için efor sarf eder. Ancak inanan insan olarak çalışmanın da meşru olarak çalışmak ve meşru kazanç,

Helal, haram ver Allah’ım

Şu fakir kulun yer Allah’ım.

 

Sakat görüşünün sorumlu Müslümanlık anlayışıyla bağdaşması mümkün değildir.

Allah’a ve ahiret gününe imanın, cennet ve cehennem gerçeğinin, islamın ahlak kurallarının çalışma hayatı üzerinde olumlu tesirlerinin olduğu muhakkaktır.

İş hayatında, ticari hayatta, sosyal hayatta ve günlük hayatta doğru ve dürüst  davranmak, sözünün eri olmak, ahde vefa göstermek, kanaat sahibi olmak, yapılan anlaşmalara uymak, insanları kandırmamak, onlara zarar vermemek, haksızlık etmemek ve yalan söylememek imanımızın gereği, aynı zamanda da ibadettir. Kazanç helal ise hesabı, haram ise azabı vardır. Nereden ve nasıl kazandığımızın, nerelere harcadığımızın hesabının sorulduğu bir gün gelecektir. Gerçekten “kazananlar” bu sorunun cevabını gönül huzuru bir gün gelecektir. Gerçekten “kazananlar” bu sorunun cevabını gönül huzuru ile verebilecek olanlardır. “Vay”  kaybedenlerin haline!

Resul-i Ekrem efendimiz (S.A.V.) temiz ve helal kazananları hep övmüş ve onları kazançlarının bereketli olması için dua etmiştir. Bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadırlar.

Şüphesiz ki tüccarda şu dört haslet bulunursa, kazancı helal ve temiz olur. Satın aldığında malı kötülemez, sattığında malı övmez, alım-satımda aldatıp hile yapmaz, bu arada Allah adına yemin etmez.”

Ahlak, dinin kabıdır. Dindar insan aynı zamanda ahlaklı insandır. Dolayısıyla ahlak kuralları günlük gündelik işlerimize, beşerî ilişkilerimize ve davranışlarımıza ışık tutacaktır. Böyle olunca ekonomide canlılık ve verim kendini gösterecek, güven ortamı tesis olunacak, haksız kazanç, rüşvet, gasp, soygun, hırsızlık ve yolsuzluk söz konusu olmayacaktır.

Netice olarak; “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, hemen yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışmak”, yüce dinimizin ortaya koyduğu ahlak, prensiplerine uygun olarak say’ü gayret göstermek suretiyle hem dünyada kazanmak, hem de öbür dünyada kazançlı çıkmak bize dâreyn saadetini kazandıracaktır. 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: