• resmi ilanlar

“Ülkenin tamamı fişlendi”

30/05/2013 00:00

Türkiye tarihine iz bırakan en önemli olaylardan biridir 28 Şubat darbesi. Geçtiğimiz günlerde “Post-Modern Darbe” olarak adlandırılan süreçle ilgili 340 klasörden oluşan bir iddianame mahkemeye sunuldu. Mahkeme heyetinin incelemesinin ardından dönemle ilgili dava açılıp açılmayacağına karar verilecek. Bolu’nun yakından tanıdığı, 28 Şubat’ın en önemli tanıklarından dönemin Refah Partisi Milletvekili Mustafa Yünlüoğlu ile bir Perşembe sohbeti gerçekleştirdik. Yaşanan son gelişmelerin ışığında Yünlüoğlu’nun gözünden darbeyi tetikleyen gelişmeler, darbe günü yaşanılanlar, Hoca’nın öğrencileri ile kurulan AK Parti iktidarı…

Röportaj: Nermin KAYA

Mustafa Yünlüoğlu Bolu’nun Seben ilçesinden. Fakülte dönemlerinde başladığı siyasi mücadelesi bir süre sonra ona devlet memurluğunu bıraktıracak kadar hayatının içine girmiş. 1996 yılında, Türkiye’nin sancılı dönemlerinde Bolu’dan aldığı 80 bin oy ile Ankara yollarına düşüyor…

Yünlüoğlu anlatıyor ülke 28 Şubat’a nasıl gitti?

Ülke tarihinde sık sık darbe olmuş. Bütün bunlar gösteriyor ki, Türkiye’de her ne kadar 1950 yılından bu yana her ne kadar millet iradesi geçerli denilse de bir takım güçler, devlet içinde devletçilikler, Türkiye’yi biz yönetiriz diyen zihniyet her on yılda bir darbe yapmış. Ne zaman ülke kalkınmak, ilerlemek, insan hakları konusunda evrensel durumlara gelmek istese önü kesilmiş.

Darbenin arkasına bakmak lazım

Ancak, bu darbeler içinde öyle bir tanesi var ki, 28 Şubat post modern darbesi. O zamana kadar bir hükümet düşürülmüş, üç aşağı beş yukarı zihniyet olarak yakın başka bir hükümet getirilmiş. Ama 28 Şubat, sadece bir askerin hükümetin önünü kesmesi değil, sivil otoriteyi de işin içine katarak yapılmış bir darbe. İşin içinde bizzat yaşamış biri olarak söylüyorum ki, bu darbe ile sadece hükümetin önü kesilmedi, ülke 20 yıl, 30 yıl geriye gitti. Darbenin arka planına bakmak lazım. 70’li yıllarda benimde içinde bulunduğum siyasi süreçte hep partiler kapatılmış. Sebep olarak da hep rejime karşı olmak, irtica gibi sebepler gösterilmiş.

Millet “Refah” dedi

Kapatılmaların ardından açılan 3. Parti de yani Refah Partisinde durum öyle bir hale gelmiş ki, artık mızrak çuvala sığmaz olmuş. Bütün millet Refah Partisi demiş. Ben Bolu’da 80 bin oyla seçildim. Belediyelerin üçte ikisini almış. Müthiş bir hizmet var. Erbakan Hoca’ya hükümet kurdurmamak için 6 ay bekletiyorlar. 6 ay sonra Çiller ile bir hükümet kurabiliyor.

Havuz sistemi darbenin nedenlerinden biridir

Kurulunca ne oluyor. Cumhuriyet tarihinde ilkler yaşanıyor. İlk kez denk bütçe yapılıyor. Üç ay denk bütçe devam ediyor. Türkiye’nin bütün gelirleri tek bir havuzda toplanıyor. Bunun altını çiziyorum, çünkü bu havuz sistemi darbenin en büyük nedenlerinden biri. Hoca, bir başka şey daha yapıyor, hiç borç almıyor. IMF’yi kapıdan çeviriyor ve kaynak paketleri hazırlıyor. Bu paketlerden üç tanesi yürürlüğe giriyor ve 35 Milyar Dolar kaynak sağlanıyor. Hemen o paralar memura, işçiye maaş artışı olarak dönüyor.

Başbakan’ın yeni keşfettiğini Erbakan Hoca yıllar önce söyledi

O günlerde Erbakan Hoca, Birleşmiş Milletleri eleştiriyordu, yıllar sonra bakın şimdi Başbakan’da bunu keşfetti. O günlerde Birleşmiş Milletleri eleştiren Hoca, D8’leri kurdu. İran’dan, Pakistan’dan, Malezya’dan, Sudan’dan, birçok ülkeden bir heyet oluşturdu. Türkiye bunun başkanlığını yaptı. Hala Hocanın başkanlığında ki o toplantılar devam ediyor. Bunlar Amerika’ya batı ittifakına karşı bir birlik oluşturuldu.

TÜSİAD düğmeye bastı, Fadimeler sahneye çıktı

Grev yok, eylem yok, herkes hayatından memnundu. Ama ne olduysa bir yerde bir düğmeye basıldı. İçerde o düğmeye TÜSİAD bastı. TÜSİAD, patronlar kulübü biliyorsunuz. Bir grup o zengin, mutlu azınlık bunlar, başa gelen hükümetleri organize ederler. Erbakan hükümetini de böyle zannettiler. Hemen bir araştırma yaptırdılar ve gördüler ki, Erbakan Hoca’nın 2000 yılında oy oranı yüzde 35, 2005’te yüzde 67 olacak. Hemen ardından Amerika’da bir toplantı yapılıyor. Bu toplantıda konu, Erbakan’ın Başbakanlığında ki bu hükümet, İsrail ve Amerika’nın çıkarlarına hizmet ediyor mu? Toplantı sonrası ise şöyle bir karar çıkıyor: Ya Erbakan hoca ve hükümet başarısız kılınacak. Ya da parti bölünecek. Ve düğmeye basılıyor. Şubat 1997’de bütün aktörler sahnede, tarikatlar, şeyhler, Fadimeler, Kalkanlar…

Milletvekili borsaları oluşturuldu

Televizyonlar, gazeteler, artık hükümet eski hükümet olmayacak, her şey değişecek diye ilanlar yayınlıyorlar. Nereden sonra oluyor bu, yine TÜSİAD’ın Atina’da ki bir toplantısından sonra oluyor. TÜSİAD’ın her yıl toplantısı Türkiye’de yapılırken, o yıl Atina’da bir de Amerikan Büyükelçiliğinde yapılıyor. Bu toplantıya TOBB, DİSK, KESK gibi sivil toplum örgütlerinin yanı sıra Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya, sözde muayene için Yunanistan’da bulunuyor ve o da katılıyor. Orada bu işler pişiriliyor. Tüm bunların ardından Şubat ayında tanklar yürütülüyor. Çevik Bir Amerika’ya gidiyor. Demirel gidiyor, Genel Kurmay' da brifing alıyor, andıçlar başlıyor. Mecliste hükümeti düşürebilmek için gensoru üzerine gensoru veriliyor. Ama yine de hükümeti düşüremiyorlar. Bu süreçte Refah partisi sapasağlam, ancak Doğruyol cephesinin içi boşaltılmaya başlanıyor. İki ay gibi bir zamanda 40-50 milletvekili istifa etti. Rivayete göre o dönemde Milletvekili borsası oluşturuldu, kumarhaneler oluşturuldu. Böyle bir süreçten geçildi.

Demirel darbeyi destekledi

O günlerin halet-i ruhiyesini ben hala yaşıyorum. Herkes telaşlı, herkes endişeli. Bütün Türkiye fişlendi. Eskiden asker darbe yapardı, el koyardı yönetime. Bir süre sonra durum normale dönerdi. 28 Şubatta ise böyle olmadı. Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya, o dönem şöyle bir şey söyledi, bu darbeyi sivil güçler yapacak. Öyle karar alındı. Fakat işin başında aktörler vardı. Dönemde Kıvrıkoğlu, 28 Şubat’ın etkileri bin yıl sürecek, dedi. Güven Erkaya bu irtica, PKK’dan daha tehlikeli, dedi. Refah Yol hükümeti kimsenin hakkını yemedi, çok büyük hizmetler verdi. Buna rağmen millete bizleri tehlike olarak lanse ettiler. Neticede bu 28 Şubat oldu. Kolay da olmadı. Birde biliyorsunuz Milli Güvenlik kararları var. O kararları Erbakan Hoca imzalamadı. 9-10 saat heyete Türkiye’nin gerçeklerini anlattı. O zaman dediler ki hocam sen haklısın ama biz bu süreci durduramıyoruz diye itirafta bulundular. Henüz iktidara geleli bir yıl kadar olmuşken, Hoca Başbakanlığı Tansu hanıma devretmeye karar verdi. Ancak, her zaman gri kalmış olan Demirel denilen bir adam buna izin vermedi, darbeyi destekledi. Ne oldu, Türkiye çok şey kaybetti. Üçlü yamalı bir hükümete Türkiye’yi teslim ettiler, bankalar soyuldu. TMSF denen bir oluşumla Türkiye 40-50 Milyar dolar zarara uğratıldı. Sonra o paşalar bir takım fabrikalarda, gazetelerde, kuruluşlarda en üst düzeye getirildi.

Tanklar yürüdü, sonrası…?

Bizim cephe çok sakindi. Çünkü bizim başımızda Erbakan Hoca gibi bir lider vardı. Erbakan hoca hem siyaseten, hem ilmi anlamda çok görmüş geçirmiş bir devlet adamıydı. İnsanlık mücadelesinde 28 Şubat tarihte bir nokta bile değil dedi. O bakımdan bu milletin Erbakan hocaya çok büyük borcu var, böyle bir süreçte Erbakan hoca milleti teskin etmeseydi daha büyük kargaşalar olabilirdi.

Kazanan Erbakan Hocadır

O dönemde Hoca başka bir şey daha söyledi “Yolumuzu alan atımızı almadı” dedi. Arkasından Fazilet Partisini açtı, onu da kapattılar, Saadet’i açtı. Ergün Babahan’ın bir sözü var “Erbakan Hoca, yenilerek yenmeyi öğrendi”. Şuanda Türkiye’de galip olan Erbakan Hocadır. Davasının peşinde yenilerek yenmesini öğrendi. En son gününe kadar taviz vermeden devam etti.

Ak Parti’nin iyi niyetinden şüphem yok ama…

Fikirler ölmez, ama fikri olmayanlar kaybolmaya mahkûmdur. Bugün Adalet Partisi var mı, Doğruyol Partisi var mı? Ak Parti’de eğer kalıcı olmak istiyorsa fikri bir dayanağı olması lazım. Ben şuan ki Ak Parti kadrolarının büyük bir kısmıyla siyaset yaptım. Bülent Arınç’la biz fakülteden bu yana mücadele ederek geldik. İyi niyetlerinden şüphem yok, ama siyaset çok tecrübe istiyor. Yani Erbakan Hoca çok tecrübeli bir insandı, duvarın ötesini görürdü. İnşallah bunlarda böyle olurlar.

Sağ kanadın Bolu’da ki ağabeyi oldu

 

Yaşanan darbeyle birlikte sadece 3 yıl milletvekilliği yapabilen Yünlüoğlu, bir süre daha devam eden aktif siyasi hayatına son vermiş. Şimdilerde ise sağ kanatta yer alan Bolulu siyasilere ağabeylik yapıyor. Kendisinin Bolu İl Başkanı olduğu dönemlerden tanıdığı dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Başbakan recep Tayyip Erdoğan, fakülte yıllarından aynı davanın peşine düştüğü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gibi isimlerle de fikir alışverişine devam ediyor… 

YORUMLAR  (Toplam 1 yorum)

  • Seyfi ÇEVİK  (31.05.2013 02:12:42)

    Seyfi Çevik Mustafa YÜNLÜOĞLUnu tanırım iyi bir ropartaj yapmış.Bazı şeyleri öğrendik.28 Şubatın mimarının TÜSiAD olduğunu ifade etmiş,işin içinde Amerikanın olduğunu belirtmiş ilginç.İlginç son 10 yılda TÜSİAD üyelerinin servetin sanırım kat ve kat arttı.Ülkeyi Yabanvı bankalar sardı.E mustafa Hocam Amerika bunların planlarını yaptı.Şu an İstanbul İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından tanıdığınız Sayın Başkakanla,Fakülte yıllarından tanıştığınız Sayın Bülent ARINÇ ve mutlaka tanıdığınız Sayın Cumhurbaşkanı ülkeyi yönetiyorlar.İslam çoğrafyası kan gölü.Siz Sayın Başbakanla,Bülent ARINÇla fikir alışverisinde bulunduğunuzu söylemişssiniz Siz İsrailin güvenliği için Amerika ile bir olup Irakın isgalinden sonra ölen 1.500.000 insanın ölümünden sorumlu olmuyormusunuz.?Afganistanda,Libyada,Mısırda,Tunusda ölenlerdende sorumlu olmuyormusunuz.?Siz Amerika ve İsrail ile bir olup Suriyenin işgalinin yanlış olduğunu tartışmıyormusunuz.?Siz Erbakan hocanın sağlığında Saadet partisinden ayrılarak Has Partiyi kurdunuz sanırım.Has Parti Genel Başkanı Numan bey şuan nerede.?Övdüğünüz Erbakan hocanın sağlığında ondan neden ayrıldınız.?

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: