• resmi ilanlar

Gazilerimizin Örnek Hayatı Projesi Devam Ediyor

01/03/2013 00:00

Vali İbrahim Özçimen’in talimatı ile İlimizde ikamet eden Güneydoğu, Kıbrıs, Kore ve diğer gazilerin motivasyonunu arttırmak, onların örnek hayatlarını İlimizdeki öğrencilere aktarmak için başlatılan, "Gazilerimizin Örnek Hayatı" projesi kapsamında Şehit aileleri ve gaziler öğrencilerle buluşmaya devam ediyor.

İlimizdeki gazilerin olay anı ve sonrasında yaşadıkları, tarihimizdeki örnek şahsiyetlerin yaşamlarının öğrencilerimize aktarılması, Gazilik ve şehitlik gibi yüce makamların öğrencilere anlatılması ve kavratılması amaçlanan proje kapsamında Bolu Ticaret Lisesi ve Hayreddin Tokadi İmam-Hatip Lisesi öğrencilerine yönelik Necip Fazıl Kültür Merkezi'nde bir program düzenlendi.

Düzenlenen programa Vali İbrahim Özçimen, Vali Yardımcısı Barış Aktan, Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan, İl Genel Sekreteri Tahsin Akduman, İl Sağlık Müdürü Dr. Mahmut Arık, İl Milli Eğitim Müdürü Recep Alpdoğan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdür Vekili İsmail Taş, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Vekili Kadir Pulat, öğretmenler, öğrenciler ile gaziler ve şehit aileleri katıldı.

Fen Lisesi Din Kültürü Öğretmeni Nuri Yıldız'ın konuşmasının ardından İstiklal Savaşı'nın son gazilerine ait videosu katılımcılara gösterildi.

Daha sonra Hayreddin Tokadi İmam-Hatip Lisesi öğrencisi Eda Kaya, "Vatan Türküsü" isimli şiiri okudu.

Vatani görevini yaptığı Şırnak’ta Mayına Basma sonucu gazi olan Muhittin Özel ise yaptığı konuşmasında, “1994 yılında acemi birliğimi yapmak üzere Isparta dağ komanda er eğitim taburuna gittim. Burada 45 günlük zorlu bir eğitimin ardından askerliğimi yapmayı arzuladığım Mardin kocalar taburuna yani güneydoğuya geçtim. Tekrar burada aldığım 1 aylık eğitim sonucunda komutanlarımız bizleri timlere ayırdı ve asker olduğumu yürekten hissettiğim operasyonlara katılmaya başladım. Bir gün yine Mardin akarsu bölgesinde 15 gün kaldıktan sonra operasyondan dönerken hayatımın belki de dönüm noktası olan, beni bilmeden en şerefli mertebeye ulaştıracak olan o haber geldi. Şırnağa geçeceğimiz söyleniyordu bunun tehlikeli bir görev olduğunu komutanımız bize söyledi ve bizlerin kurban olmamasını dileyerek orada bir kurban kestiler ardından yola çıktık. Gece yarısı Şırnak’ın Silopi ilçesine ulaştık. Bize oradaki taburda sabahlayıp erkenden yola çıkacağımız belirtildi. Sabah gün ağarmadan araçlara binip yola çıktık. Belli bir mesafeden sonra yürüyerek intikale başladık. Gittiğimiz yer Şırnak’ın Cehennem Deresi adlı bir vadisiydi. O güne kadar hiç görmediğim ve gerçekten çok derin bir vadiydi. Şuan bile orayı hala unutamam. O kadar derindi ki karşıdan karşıya geçmemiz 3 saatimizi almıştı. O gece orada kalacaktık. Gece silah seslerini duyduğumuzda karşıdaki timin çatışmaya girdiğini anladık. Biz onlara koruma sağlamakla görevliydik. Çatışmalar sabaha kadar sürdü ve nihayet sabaha karşı çatışma sona erdi. Karşıki timden birçok arkadaşımız şehit olmuştu. Bu haber bizi derinden etkiledi. Sabah geri dönmek için yola çıktık aynı vadiyi tekrar geçmemiz gerekiyordu ve geçtik. O kadar çok yağmur yağıyordu ki sırılsıklam olmuştuk ve her yer çamur olmuştu. Biz bu şekilde ilerlemeye çalışıyorken teröristlerin mayın döşediğinden habersizdik. Tek sıra halinde gidiyorduk önümden 15 kişi falan geçmişti ki birden bir patlama oldu ve ben o anda yere yığıldım. Baktım ki ayağım yoktu o an mayına bastığımın farkına vardım. Gece olduğu için helikopter gelemedi. Silah arkadaşlarım 1 saate yakın bir süre beni sırtlarında taşıdılar. Daha sonra askeri araç geldi.  Dayanılmaz bir acı içerisindeydim. 3-4 saat sonra ancak Şırnak’a ulaştık ve orada ilk müdahale yapıldıktan sonra ambulansla Mardin devlet hastanesine götürüldüm. Ameliyata alındım. Ameliyattan çıktıktan sonra baktım ki oradaki komutanlarımız bir anne baba gibi benimle ilgileniyorlardı. Gözlerimi açtığımda komutanlarımız bana gazi olduğumu söylemişlerdi. Mardin’de yaklaşık 1 hafta kaldıktan sonra Ankara Gülhane ye gönderildim burada bir ameliyat daha geçirdim. Hiçbir zaman yürüyemeyeceğim aklıma gelmedi. Çünkü gazi olmanın haklı gururunu yaşıyordum. Şehitlik ve gazilik gerçekten herkese nasip olmayacak bir mertebedir. Anneler boşuna dememiştir haydi oğlum haydi git ya gazi ol ya şehit. Belli bir süre sonra iyileştim ve benim yürümeme ve kendi işlerimi görebilmeme yardımcı olan protezi kullanmaya başladım. Hiçbir zaman kendimi eksik hissetmedim ve hissetmeyeceğim. Hem ailemizin hem devletimizin hem de milletimizin arkamızda olduğunu bilmek bize güç veriyor. Bu vatan fedakârlık olmadan kurtarılamaz. Ya canını vereceksin ya da bir parçanı bu vatan için feda edeceksin. Yine gel deseler yine gider diğer bacağımı hatta canımı bile veririm. Çünkü bizim kalbimizde iman ve vatan aşkı vardır. Vatan bizim için kutsaldır” dedi.

 Şehit Jandarma Er Murat Paçal'ın Yeğeni Bolu Ticaret Lisesi 9. Sınıf öğrencilerinden Gözde Işık, "Ben Şehit olacağımı hissetmiştim Anne" isimli şiiri okudu.

1995 yılında sınır ötesi operasyon’da mayına basma sonucu gazi olan Hüseyin Aydın, " ilk başlarda ortama uyum sağlamakta zorlandık ama daha sonra her şey normal gelmeye başladı. Çünkü görevim vatanımı, milletimi ve bayrağımı korumaktı. Üst bölgemiz olan Şırnak Çakırsöğüt’te silah sesi duymadığımız bir gün dahi yoktu. Gün geçtikçe durumun ciddiyetini daha iyi kavrıyorduk. Günler gecelere, geceler günlere karıştı. Bir sabah kalktığımda arkadaşlarım çadırların önünde sıralanmış komutanlarımızın ellerini öpüyorlardı. Arkadaşlarıma ne yapıyorsunuz diye sorunca bu sabahın bayram sabahı olduğunu söylediler. Orada yaşananlar durumu özetliyordu. Yani bayramın geldiğinden bile haberimiz yoktu. Yaralanmadan 2 gün önce bir gece aniden uykumdan uyandım. İçimde  bir sıkıntı. Yanımdaki arkadaşım da uyandı. Ne olduğunu sordu. Bende içimde bir sıkıntı var bir şey olacak dedim. Arkadaşım rüyadır yat bir şey olmaz dedi. Yatsam da uyuyamadım. Sabah olunca arkadaşıma bir not yazıp verdim.. Bana bir şey olursa bunu aileme yollamasını istedim.nota anne baba çok sıkıntılı bir rüya gördüm.rüyaları hayra yormak lazım inşallah bu da bizim için hayırlı bir şeyin işaretidir.bana bir şey olursa haklarınızı helal ediniz yazdım. Ama içimdeki sıkıntı devam etmekteydi. Teskereme 14 gün kalmıştı. Bir operasyon hazırlığına başladık ve ertesi gün operasyona çıktık. Altı arkadaşımın şehit olduğu operasyonda ben de mayına basma sonucu kendimi havada hissettim ve yere düştüm. Çok şiddetli bir yanma ayağımda başladı ve bütün vücuduma yayıldı. Sağ ayağım diz altından koptu. Kayalıkların üzerinde bir yerde olduğumuzdan arkadaşlarım beni sırtlarında aşağıya indirdiler. Arkadaşlarım beni sırtında taşırken yaralı ecdadım geldi aklıma. O zor şartlar altında nasıl savaştıkları, neler hissettikleri, birbirlerine nasıl kol kanat gerdikleri, o atmosfer aklımdan geçiyor ve o an onların yaşadıklarını daha iyi anlayabiliyordum. Onların o yoklukta nasıl tedavi edildikleriyle ilgili düşünceler beynimi sarıyordu ve şimdiki imkanlarla tedavimin daha kolay olacağını düşünerek kendimi rahatlatmak için de onlardan güç aldım. Daha sonra helikopter geldi ve beni Şırnak askeri hastanesine götürdüler. Bilincim yarı kapalı olayları rüya gibi hatırlıyorum. Komutanlarımın hastaneye gelip ailene haber verelim mi demesi üzerine hayır dedim. Ben ararım. Ama içimi nasıl söylerim korkusu sardı. Daha sonra Ankara’ya GATA’ya götürdüler beni. Orada kendimi biraz toparlayınca ailemi arayabildim. Daha önce eve oğlunuz yaralandı diye bir telgraf gitmiş. Telefona babam çıktı sesimi duyduğu anda ağlamaya başladı. Nasılsın oğlum, bir yerinde kırık var mı? Hayır, baba yanımdaki arkadaşım yaralandı bende birkaç sıyrık var o kadar dedim. Nasıl derdim babama ayağımın koptuğunu. Onların yanındayken onları üzmekten hep kaçınmışımdır. Bu mesele yüzünden elimde olmasa da onları üzecek olmamdan da endişeliydim. Tabi ertesi gün ailem yanıma geldi. Ben yine ayağımı gösteremedim. Ayağımı göstermemek için yanımdaki yastığı, olmayan bacağımın üzerine kapattım. Elimle de çarşafı sımsıkı tuttum. Anamın dayanamayacağını düşündüm. Babamın öbür odalarda  yatan arkadaşlarımı görmesini istedim. Kiminin gözleri görmüyor, kiminin iki ayağı yok…. Babam onları görünce benim sağlam olduğumu düşündü. Çok şükür sen arkadaşlarına göre sağlamsın ve o kesik parçan senden önce cennete gitti dedi. Askerden geldikten 2 yıl sonra evlendim. 2 çocuğum oldu. Şu an Allaha şükür mutlu bir hayatım var. Hayata daha bir sıkı bağlandım. Kıymetli gençler gazi arkadaşlarımla seçtiğimiz ve sizlere dağıtılacak olan kitapları okuyarak bizi anlamanızı sizden istirham ediyorum. Vatan sağ olsun" dedi.

Daha sonra Adıyamanlı Gazi Okan Özalp’in gazi olduktan sonra kendi ve ailesinin duygularını anlattığı video katılımcılara izlettirildi.

08 Eylül 2009 tarihinde Eruh / Görenyeri'de  bölücü terör örgütü ile çıkan çatışmada şehit olan Jandarma Er Emrah Temel'in Babası Ahmet Temel duygularını ve kendi yazmış olduğu şiiri okudu. Ardından 1 Haziran 1997 tarihinde Şırnak-Çakırsöğüt'de bölücü terör örgütü ile çıkan çatışmada şehit olan Jandarma Er Murat Paçal'ın annesi Durkadın Paçal, duygu ve düşüncelerini aktardı.

Öğrencilerin Gazilere ve Şehit ailelerine çiçek ve hediye vermesinin ardından çekilen fotoğraf ile düzenlenen program sona erdi.

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: