• resmi ilanlar

Abant Platformunda son gün

11/02/2013 00:00

Abant Platformu toplantılarının 28'incisi "Türkiye Üzerine Farklı Bakışlar" konusuyla toplandı. Toplantının son gününde "katılımcı demokrasi" masaya yatırıldı. Pazar günü sona eren toplantıdan son gün notları ise şöyle:

 

Zihniyet değişmeli

Cemal Uşşak, katılımcı demokrasi dendiği zaman kadının sadece siyasi mekanizmada değil tüm yerlerde temsilinin çok önemli olduğunu ifade etti. Zihniyet olarak bir değişime ihtiyaç olduğunu dile getiren Uşşak, Türkiye'nin kimliğini açıkça ifade ederek bir çingenenin bakan olmasına hazır olup olmadığını sordu. Tanıdığı bir genel müdürün kendisine "Ben çingene olduğumu ancak emekli olduğum zaman ifade etmeye başladım." dediğini aktaran Uşşak, zihniyet değişimi konusunda mücadele etmek gerektiğini belirterek kota ve baraj konusunda değişikliklerin çözüm için geçici olduğunu kaydetti.

Gazeteci- yazar Ceyda Karan, Türkiye'de konuların geçiştirildiğini anlatırken şöyle dedi:

"Her zaman olduğu gibi seçim sürecini görüyoruz. Seçim sistemleri dünya çapında otoriter rejimlerin yerine geçiyor. İnsan hakları meselesi çözüme kavuşmaksızın kalmış durumda. Seçimli demokrasiler tek başına yeterli değil. Buna eşlik etmemiz gereken ve temel insan haklarının korunmasını temin eden diğer önlemler de gerekli. Serbest ve adil seçimler siyasi katılım hakkını gerçekleştiriyor. Bağımsız medya yine ifade ve düşünce özgürlüğünü beraberinde getiriyor. Çoğulcu toplumlarda azınlıklar hep dışarıda tutulabilir, marjinalleştirilebilir, öteleştirilebilir, dışlanabilir."

Türkiye’de artık herkes kendi kimliği ile siyaset yapabiliyor

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nca Abant'taki bir otelde düzenlenen 28. Abant Platformu'nun "Katılımcı Demokrasi" başlıklı 5. ve son oturumunda konuşan Ilıcak, seçimlerde uygulanan yüzde 10 barajının siyasi tecrübeler sonucunda ortaya çıktığını anlattı.

"Türkiye'nin yüzde 10 barajına bu kadar sıkı tutunmasının geçmiş tecrübelerden kaynaklandığını söylemek gerekir" diyen Ilıcak, şöyle konuştu:

"Türkiye’de çok istikrarsız dönemler yaşandı. Koalisyon hükümetleri kısa ömürlü oldu. 'Türkiye, uzun zaman çoğunluk diktası olmasın' derken, azınlığın dayatması ile karşı karşıya kaldı. Milletvekilleri partilerden transfer edilmek üzere siyasetin ahlakı bozuldu. O bakımdan bu tecrübelerin ışığı altında bu baraj ortaya çıktı. Tabii ki bir miktar düşürülmesi faydalıdır."

Türkiye'de en fazla dışlanan kesimin Kürtler ve dindarlar olduğunu öne süren Ilıcak, "Türkiye'de bu inkarcı zihniyet değişti. Artık herkes kendi kimliğini ifade edebiliyor. Kendi kimliği ile siyaset yapabiliyor. Kendi dili ile siyaset yapabiliyor. Kürtler için söylüyorum. Yani 'hiçbir şey değişmedi' diyemeyiz. Bu açıdan önemli bir değişim söz konusu" ifadelerini kullandı.

Gazeteci-yazar Herkül Milas da ekonomik kriz yaşayan Yunanistan'da parlamentoya karşı büyük bir güvensizlik, kuşku ve güven krizi doğduğunu belirterek, parlamentonun önündeki protestoların kimi zaman katılımcı anlayış kimi zaman da doğrudan demokrasi olarak nitelendirildiğini söyledi.

Protestoların ulaştığı boyut nedeniyle parlamentonun güçlükle çalıştığını, yasaların uygulanamadığına dikkati çeken Milas, "Katılımcı demokrasiyi bu şekilde yorumlarsak ve bu şekilde anlarsak, parlamenter sistemin bir alternatifi olarak çalışmaya başlayan bir rejimden söz edebiliyoruz. Oysa bu parlamenter sistemi temel alıp onu daha da güçlendirecek, daha üst düzeye çıkaracak katılımcılıktan söz edebiliriz" ifadelerini kullandı.

Katılımcılar, toplantının sonunda Abant'ın geleneksel hale gelen toplu fotoğrafını çektirdiler.

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: