• resmi ilanlar

Halk müziği onunla hayat bulmaya devam ediyor

08/12/2012 00:00

Türk müziğinin en önemli isimlerinden Köşe Yazarımız Kemal Bilsel Sarısözen ile keyifli bir müzik sohbeti gerçekleştirdik. Sarısözen musiki yolculuğunu okuyucularımızla paylaşırken, Uluslar arası konserlerde yaşadıklarını, müzisyen çocuklarını, müzik yapan gençlere tavsiyelerini Bolu Express’e anlattı.

 

Röportaj: Nermin KAYA

Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğretim görevlisi Kemal Bilsel Sarısözen Türk Halk Müziğinin en önemli isimlerinden biridir. Uzun yıllar emek verdiği müziğe babasının bir gün eve getirdiği bağlama ile başlar. Sazı eline aldığı ilk günden bellidir yetenekli olduğu. Müzisyen olan babasını bile şaşırtarak, daha ilk gün bağlamayı akort eder. 7 yaşında başlayan müzik hayatında çok önemli başarılar elde etmiş, TRT radyosunun açtığı sınavı birincilikle kazanmış, ulusal ve uluslar arası alanda birçok ödüle layık görülmüştür. 1998 yılında geldiği Abant İzzet Baysal Üniversitesinde, Prof. Uğur Alpagut ile tanışarak Anadolu Güneşi isimli müzik topluluğunu kurar. Halk müziğinin son temsilcilerinden Kemal Bilsel Sarısözen’in müzik ile yolculuğu…

Hocam, müzikle yolculuğunuz nasıl başladı?

Ben 7 yaşlarındayken babam bana bir bağlama almıştı. Böylelikle müzik yolcuğumuz başladı. Bağlamanın üzerinde epey çalıştım, ortaokul ve lise çağlarında müzik öğretim Basri Güz, özellikle benimle çok ilgilendi. Daha ortaokuldayken Türk Halk Müziği konserleri verdik. Türk Halk Müziğinden hayatımın hiçbir döneminde kopmadım. Üniversite hayatımda da birçok musiki derneklerine gittim geldim. 1966’nın Şubat ayında TRT Ankara Radyosu, Türk Halk Müziği sazları sınavı açtı. Bende bağlama ile bu sınava girdim. 750 kişi arasından birinci olarak bu sınavı kazandım. Ankara Radyosunda çok değerli hocalarla çalıştım.

“Türkiye’nin en büyük nota arşivine sahibim”

Ben, Muzaffer Sarısözen’in Türk Halk Müziğine kazandırdığı toplu saz geleneği ile yetiştiğim için Ankara Radyosunda metotlu bir çalışma yaptım. Ankara Radyosu bir okuldur. Çok disiplinlidir, fevkalade de öğretmenler vardır.  Uzun yıllar Ankara radyosunda görev yaptıktan sonra, Milli Eğitim Bakanlığına geçtim. Tokat, Merzifon, Balıkesir, Kırşehir gibi yerlerde okul müdürlüğü yaptım. Görev yaptığım her ilde musiki dernekleri ile işler yaptım. Mesela Kırşehir’e o bölgenin türkülerini incelemek için özellikle gittim. Bu çalışmalarla beraber solfej bir hayli genişledi ve repertuar hocası oldum. Şuanda benim odamda 14 bin nota vardır. Türkiye’nin en büyük nota arşivi bendedir.

AİBÜ ve Anadolu Güneşi…

1998 yılında üniversitede akademik personel olarak çalışmaya başladım. Sonrasında müzik bölümü anabilim dalı başkanı olarak görevlendirildim. Burada okulumuzun çok değerli profesörü Sayın Uğur Alpagut ile tanıştım. Kendisi bir topluluk kurma fikrinden bahsetti. Ancak ben uzun süre bağlama ile haşır neşir olduğum için batı enstrümanlarını kullanmamıştım. Uğur beyle bir süre çalıştıktan sonra Anadolu Güneşi adlı grubu kurduk. Anadolu güneşi ismini ben verdim. Anadolu güneşinden maksat, biliyorsunuz Anadolu bizim vatanımız ve en güzel kaynak diyebileceğimiz türkülerde Anadolu’dan çıkıyor. Güneşte aydınlık kaynağımız olması yanında Milli eğitiminde simgesidir. Daha sonra ekibin içerisine Ankara devlet Opera ve Balesinden üç arkadaş aldık. Bu arkadaşlar kendi enstrümanları ile bize katıldılar. Piyanoda değerli bir arkadaşımız Kaya Güç, klarnette Fahrettin bey isminde bir arkadaşımız, vurmalı çalgılarda da Yalçın Baygın. Kısa zamanda yurtiçinde elliyi aşkın yerde konser verdik.

Ülkede ki başarılı konserlerinizin yanı sıra Uluslar arası alanda da çalışmalarınız oluyor. Yurt dışında Türk müziğine bakış nasıl?

Biz bugüne kadar 16 devlete gittik. Oraya gittiğimiz zaman Kültür Bakanlığı kanalıyla gidiyoruz. Genelde bizim konserlerimize gurbetçilerimiz oluyor. Avustralya’da dünyanın en büyük salonunda konser verdik ve salonun %90’ını Türkler kaplamıştı. Havada bulut yok bu ne dumandır türküsünü çaldığımızda salonda ki bütün Türklerin memleket hasretiyle ağladığını bilirim.

Sizin kaç besteniz var?

Benim derlemem çok olmadı. Ben repertuar hocasıyım. Ne demek bu? Ben sınıfa girdiğimde 14 binlik nota arşivimden beğendiklerimi, konuya uygun olanı öğrencilerime öğretiyorum.  Ama yaklaşık 40 kadar derlemem oldu. Bilhassa İstanbul radyosunun çok değerli hocası Yücel Taşnakçı ile çalışmalarımız oluyor. Yani şunu söylemek istiyorum, eğer Türk Musikisinin içinde hocalık yapıyorsak, bunu tüm yönleriyle bilmeliyiz. Nazariyat bilinmeden, ortaya çıkmanın bir anlamı yok. 

“Geçti ömrüm yine sensiz neyleyim
Öl desen de kurbanın olam öleyim
Söyle aşkın neymiş ben de bileyim
Ah yarim güzelim sevdiğim meleğim

Sırma saçın burma burma öreyim
Gül yüzüne hasret kaldım göreyim
Söyle aşkın neymiş ben de bileyim
Ah yarim güzelim sevdiğim meleğim”

Yukarıda ki dizeler Sarısözen hocanın derlemelerinden yalnızca bir tanesi. Musikiyle yolculuğumuz genç neslin müzik anlayışı ile devam ediyor…

Hocam, yeni nesil müzisyenleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eğer kendisinde bir yetenek görüyorsa ya da müzik adamları onun yetenekli olduğunu düşünüyorsa bir eğitim görmesi, çalışması gerekir. Bu nazariyatlar öğrenilmezse, bu metin bilgisi öğrenilmezse o ezbere gidiş olur. Yani bunu ne için söyledim. Bu kişilerin müzik eğitimi alması gerekir. Ama bunun dışında bakkal Mehmet türkü söylemiş. Söyleyecek tabi. Niye söyledin diyemeyiz. Ama siz müzikle ilgili bir kariyer yapmayı planlıyorsanız mutlaka eğitim alacaksınız.

Halk müziği dışında sevdiğiniz dinlediğiniz bir müzik var mı?

Benim halk müziği repertuarıma kadar Türk Sanat Müziği repertuarımda var. Yan çalgımda Ud’dur. 

Çocuklarınız müzikle ilgileniyor mu?

Benim üç tane kızım var. Birisi burada güzel sanatlar lisesinde müzik öğretmeni, Müjde Sarısözen Doğan.  Müjde, viyola çalıyor. İkinci kızım Neşe Sarısözen Adalı Gölcük komutanlığında görevliydi, daha sonra İzmit Seymen kolejinde Türk müziği öğretmeni. Birde Özde Sarısözen diye bir kızımız var. O da İstanbul Güzel Sanatlar Lisesinde Çello hocası. Ben hiçbir çocuğuma müdahale etmedim. Siz neyi istiyorsanız, hocalarınız neyi uygun görüyorsanız onu seçin dedim.

Torunlarınızla müzik konusunda çatışma yaşıyor musunuz?

Musiki bir kural, bir disiplin, eğitim. Ben Türk Halk Müziğinin içindeyim ama Latin Amerika müziği de dinliyorum. Gitarda dinliyorum. Önemli olan yaptığımızı bilmektir. Ben uydurukça müziğe kızarım. Amatör yada profesyonel olun. Ama işinizi şovmenliğe dökmeyin. Ben gençlerde şunu görüyorum, batı hayranlığındalar. Olabilir, ama dünya müziğinin rengini değiştirecek kadar bizim müziğimiz zengindir. Hiçbir müzik bizim müziğimize yetişemez. Batının toplam 12 sesi vardır, bunu tapir sesle çarpın 24 yapar.  Bizde ise 29 ses. Bir tam sesi 9 a bölmüşüz. Yani 271 sesimiz var. Yani bizimkinin yanında lafı olmaz. Gençler özentiyi bıraksınlar, yapmak istediklerini iyi öğrensinler.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Ben sizlere teşekkür ediyorum, sohbetinizden dolayı. Şunu da eklemek isterim her türlü çalışmamızda bizden desteklerini esirgemeyen Rektörümüz Sayın Hayri Coşkun’a da sizin aracılığınızla tekrar teşekkür etmek isterim. 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: