• resmi ilanlar

Sıcak Bölgede Tugayı Ziyaret -5

16/11/2007 00:00

Dört gündür süren ?Sıcak Bölgede Tugayı Ziyaret? yazı serimiz bugün sona eriyor. Yazı serisinin bu bölümünü hazırlarken yine şehit haberleri geldi, yine gencecik vücutlar alkanlara boyandı. Analar, babalar, eşler, sevgililer acı içinde gözyaşları sel oldu. Acı yine sadece bu aileleri, bu ocakları değil, yine tüm Türkiye?yi yaktı. Yazıyı kaleme alırken şehitlerimizin acı haberlerini televizyonların haber saatlerinde izliyorum. Önce eşyaları indi uçaktan, Ardından ay-yıldızlı bayraklarla tabutları, Üsteğmen Gökhan Yavuz-İstanbul, Er Gökhan Soylu-İstanbul, Piyade onbaşı Özkan Kılıç-Giresun, Er Erdem Yücel?in cenazesi de Iğdır?a gönderildi. İşte bu dört vatan evladı da H. Hüseyin Aykan?ın ziyaret ettiği Bolu 2. Komando Tugay?ı personeli. Yine Gabar Dağında, Yine Küpeli mevkiinde, Yine hain bir pusuyla şehit edilmişler. Belki de sayın Aykan?la nizamiye de karşılaşan, selamlaşan ya da göz göze gelip gülümseyen dört ana kuzusu. TV kanalında haberle devam ediyor. Şehit haberlerinden sonra ?PKK Dosyası? diye bir haber var. Spiker önündeki notlardan okumaya başlıyor. İki sene önce 3.500 kişilik bir grup Kandil Dağı ve civarında eğitimlerini yaparak 10?ar, 20?şer gruplar halinde Türkiye?ye sızarak pusu kuruyor. Gelir kaynakları uyuşturucu ticareti. ABD, Çin, Rus yapısı silahlar kullanıyorlar. Patlayıcı ve mayınlar ağırlıklı olarak İtalya?dan geliyor. Ve daha bir sürü bilgi. Bunların kim olduğu belli, arkalarındaki destekçileri ve amaçlarının ne olduğu açık, biz hala ABD kapılarında icazet peşindeyiz. Sudi Kralını teamüller dışında uçağının kapısında karşılıyor, kaldığı otelde ayağına kadar giderek bilmem ne nişanları takıyoruz. O kral ki sanki tanrının günü bitmiş gibi 10 Kasım?da ülkemize geliyor. Anıtkabiri ziyaret etmeyeceğini, anma günümüzde bayrağı yarıya indirmeyeceği söyleyebiliyor. Bu onur kırıcı, küçültücü davranışları da yine bizi yönetenler sinesine çekiyor. Genel Kurmay Başkanlığı her türlü hazırlığını yaptığını, siyasi otoriteden direktif beklediğini açıklıyor, siyasi güç onu kırar mıyım, bunu kırar mıyım hesabı içinde. Bolu 2. Komando Tugayı personelinden, Şehit Üsteğmen Gökhan Yavuz?un İstanbul Kartal?daki evinin önünde bayrağa sarılı cenazesini omuzlarında taşıyan erlerin gözyaşlarını babası siliyor ?Yavrum, seninle gurur duyuyorum, vatan sağolsun? Söyleşiye kaldığımız yerden devam ediyoruz. Geri dönüşünüzde tugaya tekrar uğradınız mı? Tabi. Buralara kadar geldik. Bizim için canlarını ortaya koyan Bolu Tugayına uğramadan onlarla helalleşmeden ayrılamazdık. Yol boyunca askerlerimizi görüyoruz. Bölgelerinde, kırsalda gazetecilerin dolaşmasına alışık olmadıkları halde gazetecilerin can güvenliliği ve bölge güvenliği için çok dikkatliler. JANDARMA GÖZETİME ALDI Bir anlamda gözetim altına alınma anlamına gelen bir olayınız var. İkizce Köyü yakınlarında jandarma güvenlik kontrolüne denk geldik. Kimlik kontrolünde Bolu?dan bir yerel gazeteden geldiğimizi söyledik. Yerel gazetelerin buralara gelemeyeceği kanaati ile bizi tugaya sormaya karar verdiler. Yanımızda bir başçavuş ile tugaya geldik. Daha önce bizi kapıda karşılayan nizamiye subayı, bizi görünce gülerek yanımıza geldi. Astsubay kendisine aktardığımız bilgilerin doğruluğunu nizamiye subayının dudaklarından şu sözlerle anladı. ?bu arkadaşlar hemşehrilerimiz. Sağolsunlar 1500 km yoldan bizi ziyaret için geldiler. Bana göre Bolu?daki tüm gazetelere, tüm Türkiye?deki gazetecilere örnek olacak özveri yapıyorlar. Bu arkadaşlar bizim misafirlerimiz? deyince astsubay bizi nazikçe asker selamıyla selamlayıp yanımızdan ayrıldı. Nizamiye de sohbet koyulaşıyor. O gün Bolu?ya döneceklerini öğrenince subaylar H. Hüseyin Aykan ve ekibin etrafını sarıyor. Ekibimiz onları merak etmesi gerekirken, onlar Bolu?yu merak ediyorlar. Biraz sonra taburuyla Gabar Dağına çıkacak tabur komutanı yüzbaşı Bolu?dan kalkıp Şırnak?a gelen haber ekibimizi kucaklayarak onların şahsında Bolu?ya hakkımız helal olsun. Ben 20?ye yakın ilde çalıştım. Bize böyle bir ziyareti Bolu?dan bir yerel gazete yaptı söylemi herkesi duygulandırıyor. Akçaya?da uğradınız mı? İkizce?de nizamiye de kucaklayıp, vedalaşıp, helalleştikten sonra Akçay Köyüne uğrayıp, oradaki dostlarımızla da helallik almak istedik. Kasrık boğazından Akçay?a döndüğümüzde yaşlı bir dede el edip arabayı durdurdu. Durup dedeyi arabaya aldık. Yolda herkese sorduğumuz soruların benzerini ona da sormaya başladık. Dedemiz neler anlattı? Dede, ?Oğul sen nerelisin? diye söze başladı. ?Ben yetmiş yaşımı devşirdim, askerliğim dışında tüm hayatım bu dağlarda geçti, bu dağlardan hiç ayrılmadım. 15-20 yıl önceye kadar bu dağlarda ne Türk, ne Kürt ayrımı vardı. 50 yaşıma kadar kimse ne olduğumu sormazdı. Şimdi bunu soranlar 800 yıllık Osmanlı tarihinde bunun sorulmadığına cevap vermeliler. Herkes kardeşçe geçinip gidiyordu. Çanakkale?de yedi düvele karşı verilen Kurtuluş Savaşı?nda tüm Avrupa?ya karşı, en sonda Kıbrıs?ta Yunan?a karşı hep birlikte bu vatanı savunmadık mı? İnsanlar şimdi ne oldu da düşman oldu. Türk ismini duyunca kaçacak delik arayan düşmanlarımız bizi bize kırdırıyor. Onlara kendimize güldürmeyelim? dedi. Akçay köyünün girişinde bu dedemizi indirdik. Girişteki kontrol noktasında binbaşıyla yıllardır tanış gibi kucaklaşıp, vedalaştık ve teşekkür ettik. Cizre?ye doğru yola çıktık. REHBER HASAN AğLIYOR Haber ekibimizin hem rehberliğini hem de tercümanlığını yapan Hasan isimli yöre genci biraz önce araçtan inen dedenin değerlendirmelerinden o kadar etkileniyor ki gözlerinden akan yaşları gizlemeye çalışırken aracını zorla kullanıyor. Aykan, en son askerimizin bulunduğu yerden ayrılırken boğazının düğümlendiğini, kendilerine gösterilen yakın ilgi karşısında yaşamının bütünü içinde pek az bu duyguları yaşadığını düşünüyor. Bizim Ayhan?ın bir telefonu olmuş Telefon çaldı. Açtım gazete çalışanlarımızdan ve yıllık izinde olan Ayhan Güler?di arayan. İzinden döndüğünü Güneydoğu?da olduğumu öğrendiğini söyleyip, abi izin verirsen ben Bolu Askerlik Şubesine gidip başvuracağım. Askerliğimi bitireli çok oldu. Ama alırlarsa bir dakika düşünmeden gelirim. Otele geldiğinizde, bir acı haber alıyorsunuz Onşor otele vardığımızda saat 15:00 civarıydı. Bizden önce otele ulaşan bir haber ortalığın karışmasına neden olmuş. Küpeli mevkiinde pusuya düşürülen bir birlikten iki asker, bir astsubay, bir korucu şehit edildiği haberini duyunca zaten bölgeden ayrıldığımız için ruhumuzu sıkan kasvetli hava canımızı iyice acıtıyor. Daha sonraki gelişmeler nelerdi? Cizre?den Diyarbakır?a girmek için otelden Cizre Belediye terminalini aradığımızda bölgede operasyon başladığı için 3 saat otobüs çıkışlarının durdurulduğunu öğreniyoruz. İzlenimlerimizi, ziyaretlerimizin haberlerini Bolu?ya geçmek için bilgisayarlarımızın başına geçtiğimizde, ikinci bir emre kadar gazetecilerin kırsala çıkmalarının yasaklandığını öğreniyoruz. Bu durumlarda güvenlik artırılıyor mu? Otelin etrafındaki güvenlik çemberi her dakika artırılıyor. Canlı yayın araçları akşam haber saatleri için teknisyenlerce hazırlanırken tercümanımız Hasan Diyarbakır?a özel bir akşam servisi konduğunu sadece basın mensuplarının alınacağını haber verdiğinde 240 kilometrelik yolu gece karanlığında ve yoğun güvenlik önlemleri altında geçmeye karar veriyoruz. Sormadan geçemeyeceğim. Yol standartları nasıl? Yolların standartları iyi değil. Yollar çok dar. Bazı noktalarda iki aracın yan yana geçmesi bile zor. Yıllar önceki Kıbrısçık yoluna benziyor. Dar, virajlı ve uçurumların kenarında yolculuk yapıyoruz. Yola çıkıyoruz. Gecenin karanlığında gözlerimiz tedirgin şekilde dışarısını kontrol ederken her 50-60 km de oluşturulan kontrol noktalarında askerlerle sohbet ediyoruz. Bu gergin gece nasıl bitti? Diyarbakır?dan önceki son durak Mardin. Işıklı bir ortamda mola vermenin ferahlığı içinde 10 dakika mola verdik. Mardin?in ünlü leblebi şekeri satan bir dükkanından birkaç kilo şekerleme aldıktan sonra yola devam ediyoruz. Topu topu 4-5 saat süren yolculuğumuz yaşadığımız gerginlikler nedeniyle bize sanki günlerdir yoldaymış hissini verdi. Bu yolculuğumuz Diyarbakır?da sağ salim sona erince herkes Allah?a şükretti. ŞY Diyarbakır-İstanbul uçağının ertesi gün 13:00?de olduğunu öğrenip biletlerimizi aldık. Diyarbakır?ın tek beş yıldızlı oteli ?Grand Class? a yerleştik. Cizre?ye göre daha sakin bir ortam olan Diyarbakır?da otelin lobisinde çok az bir sohbetten sonra odama çıktım. Bu kadar gerginliklerden sonra rahat bir uyku çekmişinizdir. Oteldeki odamda yatağa günlük kıyafetlerimle uzandım. Gözlerimi tavana diktim, yaşadığım son haftanın muhasebesini yaparken bembeyaz olan tavanda gördüklerim, yaşadıklarım, hissettiklerim sanki sinema perdesini akseden görüntüler gibi gözlerimin önünden geçerken uyumuşum. Artık sıcak bölgeden ayrılıyorsunuz: Neler hissettiniz. Telefonumun sesiyle uyandım. Uçağa gitmek için yarım saatimiz kalmış. Ekip arkadaşlarım serzenişte bulunuyor. Apar topar hava alanına geçtik. Uçuş işlemlerini bitirip, uçağa bindik. Uçak havalanırken Diyarbakır?ı yukarıdan seyrediyorum. Tek bir şey hissettim. Süslü laflar etmeyeceğim. Bizi birbirimize düşürenlere, bunlara alet olanlara teröre lanet okuyup, güç koşullarda ülkenin bölünmez bütünlüğü için gerektiğinde canlarını bile veren, vermeye hazır olan Mehmetçiklerimizin yürekliliğini görünce onlara bir kez daha minnet duydum. Başka mesajlarınız var mı? Gezi süresince sponsorluk yapan Beypiliç her zaman yanımda olan telefonla bile olsa bana moral veren Bolu Köroğlu Gazeteciler Cemiyeti başkanı, yönetim kurulu ve üyelerine, hep dostum olarak kalacak gazetemiz çalışanlarına, bu gerçekten güç koşullarda bize güvenlik sağlama ve yardımları için tüm komutan ve askerlerimize yürekten teşekkür ederim. Bu yazı dizisi gerçekten yankı uyandırdı. Gururluyum. H. Hüseyin Aykan yerel bir gazetenin sahibi olarak sıcak bölgeye gitti. Bolu 2. Komando Tugayını ziyaret etti. Yeni insanlar, yeni yöreler tanıdı, çatışmanın ortasında kaldı, 13 şehidimizin can verdiği yerde onlara dua etti, bayrağı selamladı,geri döndü. Kimse gitmesi için baskı yapmadı. Gitmeliyim, dayanışmamı göstermeliyim dedi. Gitti, gördü ve döndü. Yaşadıklarını okuyucularıyla paylaşması gerekirdi. Biz oralara gitmesek te onun hissettiklerini tam yaşamasak ta amatörce okurlarla paylaştırmaya çalıştık. Büyük Ortadoğu Projesi, Eşbaşkanlık, Tunus?tan Çin Seddi?ne kadar 22 ülkenin sınırlarının cetvelle tekrar çizilmesi, bölünmüş Türkiye haritalarının bazı Avrupa ülkelerinde resmi dairelerin duvarlarına asılması?. Gerçekten güç ve zor günler geçiriyoruz. Tüm olumsuzluklara rağmen Ulusal Kurtuluş Savaşını başarmış bu ülke her türlü belanın üstesinden gelir. Yeter ki tek yürek, tek vücut olalım. Önemli olan bataklığın kurutulmasıdır. Sivrisineklerle askerlerimiz baş edecek güçte ve kararlılıktadır. Bataklığı kurutmakta siyasi erkin işidir. Terör ve diğer konularda aldıkları her doğru kararın ve icraatında yanında ve destek olmaya kararlı on milyonlarca insan bu kanın durmasını istiyor. Tüm şehitlerimizi minnet ile anıyoruz. Ruhları şad olsun... BİTTİ.
İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: