• resmi ilanlar

Bolu İl Müftülüğü Ramazan Özel Sayfası

24/07/2012 00:00

Orucun fayda ve Hikmetleri

 BOLU İL MÜFTÜSÜ MEHMET ŞAHİN’İN KÖŞE YAZISI

Orucun fayda ve Hikmetleri

Dinimizin emrettiği şeylerin yapılmasına, yasakladığı şeylerden de kaçınılmasına topyekûn ibadet denir. Bu açıdan balkıdığında, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmek ibadet olduğu gibi, içki içmeyi terk etmek, kumar oynamayı bırakmak, adam öldürmekten vaz geçmek… gibi günahlardan uzak durmak da ibadettir. Gerek farzları yapmak, gerekse günahlardan sakınmak, Yüce Yaratıcı Allah (c.c) tarafından emredilmesi veya yasaklanması sebebiyledir. Yani yapılanların yapılma ve kaçınılanların kaçınılma sebebi, Allah’ın emri ve yasağıdır. Buna, usul dilinde “İllet” denir. “Sebep” demektir. Bu yüzden, inanan bir Müslüman, dinin emirlerini, sırf Allah emrettiği için yapar, günahlardan da, sırf Allah yasakladığı için kaçınır.

Ancak, dinimizin emir ve yasaklarının bir de “Hikmetleri” vardır. Bu hikmetler, emrin kabul edilmesinden sonra düşünülür. Mesela oruç ibadetini, Allah’ın emri olduğu için yapan bir Müslüman, “Acaba bunun faydaları ve hikmetleri nelerdir.” diye düşünür ve araştırır.          

İşte tüm ibadetlerimizin ve dinimizin yasağı olan günahlardan kaçınmanın hikmetleri, gerek yüce kitabımız Kur’an da ve Peygamberimizin açıklamaları olan sünnette, gerekse âlimlerimizin araştırmalarında ortaya konulmuştur. Ortaya konulan bu hikmetler ve faydalar açısından ele aldığımızda şu anda tutmakta olduğumuz Oruç’un, ne kadar çok ve güzel hikmetlerinin olduğunu, bunların tamamının, bizim dünya ve ahiret mutluluğumuzun vesileleri olduğunu tespit etmekteyiz. Mesela oruç’un; Kur’anın indirilmesine bakan hikmetleri, Allah’ın verdiği nimetlere fiyat olmak üzere şükür yapılmasına dönük hikmetleri, sosyal hayatta denge ve yardımlaşmaya dönük hikmetleri, kişinin kulluk terbiyesi alması açısından hikmetleri… gibi bir çok hikmetleri vardır. İleriki yazılarımda bunları tek tek ele almayı düşünüyorum. Fakat burada şu noktaya dikkat çekerek bu günkü yazımı tamamlamak isterim.

Bizleri yoktan yaratan Yüce Allah, bizler için nice faydaları da olan emirler ve yasaklar koymuştur. Bunlar, her şeyin sahibi olan Allah’ın (c.c) hakkıdır ve hesap soracak kimse yoktur. Kullar, Allah ile pazarlık yapamayacağı gibi, Allah’ı imtihanda edemez. Mesela konumuz olan oruç’u ele alacak olursak; Kul, “Allah’ım ben orucu tutacağım ama bakalım oruç bana sıhhat kazandıracak mı” diyemez. Ya da “Tuttuğum oruçlara şu kadar sevap, bu kadar mükâfat verirsen oruç’u tutarım.” diyemez. Bu hem kulluğa ve Allah’ın rızasına ters düşer. Hem de kulun, zaten böyle bir gücü ve imkânı yoktur.

Fakat tüm bunlara rağmen Allah Teala, sonsuz rahmetiyle hem ibadetleri emretmiş, hem binlerce fayda ve hikmet koymuş, hem de sevap ve mükâfat va’detmiştir.

İşte biz, baştan itibaren emir ve yasaklarına uyuyoruz. Ardından faydalarını ve sevaplarını öğreniyoruz. Bu bizim hem şevkimizi artırıyor, hem de yüce Yaradanımızın bizi bizden iyi düşündüğünü ve bizi bizden çok sevdiğini bizlere gösteriyor.

Ramazan’ınız mübarek, oruç’unuzu makbul olsun.

 

*  *  *

 

RABBİMİZİ TANIYALIM

 

-Kuddus -

 

Her türlü eksiklikten münezzeh, pek temiz.

O, zatına yakışmayan her şeyden münezzeh, bütün vasıflarda en mükemmel, tahdid ve tasvire sığmayan, öğülmeye layık kemal, fazilet ve güzellik sıfatları kendinde olandır.

Müslüman daima Allah'ı yüceltmeli ve O'nu her türlü noksanlıktan tenzih etmelidir. Sonra da bütün haramlardan, mekruhlardan, şüpheli şeylerden ve yararsız mubahlardan kendisini arındırıp temizlemeli ve Mevla'sına ibadet etmekle meşgul olmalıdır. Kendisi için yararlı olan ilimleri öğrenmeye ve güzel ahlaki davranışlar kazanmaya çalışmalıdır. Beden ve ruhu arındırmanın yolu, Allah'ı tanımak ve yararlı ilimler öğrenip onunla amel etmektir.

.          

*  *  *

 

Ramazan

Yâ Rab, şu muazzam Ramazân hürmetine,
Kaldır aradan vahdete hâil ne ise.
Yâ Rab, şu asırlarca süren tefrikadan
Artık ezilip düşmesin ümmet ye'se
Mâdâm ki verdin bize rûh-ı nevîn
Yâ Rab, daha bir nefha-i te'yîd insin.

(Mehmed Akif Ersoy)

 

 

*  *  *

 

 

KUR’AN DİLİYLE DUA

Nuh a.s. şöyle dua ederdi:Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mü’min olarak evime girene ve bütün mü’min erkek ve mü’min kadınlara mağfiret eyle. Zalimlerin de sadece helâkini artır.” (Nuh, 71/28)

 

PEYGAMBER DİLİYLE DUA

“Allah’ım! Kederden ve üzüntüden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borç yükünden ve insanların kahrından  sana sığınırım.”(Ebû Davud, “Sâlat”, 367)

 

 

*  *  *

 

Hz.Peygamber(s.a.s.)'den Ramazan Müjdeleri

 

 

Haydi… Ramazan bilinciyle müjdelere doğru yürüyelim!

 

Rahmet Ayı Ramazan                                                                                

Ramazan ayı, sahuruyla, iftarıyla, teravihiyle bereketli bir aydır ve müjdeler yüklüdür.

Sevgili Peygamberimiz, "Ramazan olduğu zaman rahmet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulurlar” buyurmak suretiyle bu müjdelerle bize ümit ve moral vermektedir.

Evet… Ramazan ayı girince rahmet kapılarının sonuna kadar açılacağı müjdesi veriliyor.

Açılmış olan rahmet kapılarından kanatlanarak geçmeyi elbette ki hepimiz isteriz ve bu müjdeye erişebilmek için olabildiğince duyarlı davranırız.

Ramazan ayı girince cehennem kapılarının kapanacağı haberi veriliyor, şeytanların zincire vurulacağı, insanlara vereceği zararların da ilahî bir lütufla engelleneceği bildiriliyor. Elbette ki şeytanlara zincir vurulunca, müminlere zarar ulaştırmaya gücü kalmaz. Şeytan, ramazan ayında inanç, ibadet ve ahlak bütünlüğünü sağlayan Müslüman’ı günah yollarında yürütemez. Çünkü bu ayda Müslüman, cennetin, yolundadır; kendisini cennete götürecek ibadetlerin, hayırların ve tövbelerin yürüyüşündedir.

 

*  *  *

 

 

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Bilgilendirme, www.diyanet.gov.tr

Sorularınızı [email protected] adresine göndererek cevaplarını sayfamızda okuyabilirsiniz.

 

Oruç, hayatın anlamını ve hedefini yaşayarak öğrendiğimiz bir okuldur. Gönül dünyasının güzelliklerini, iyilik ve yardımlaşmanın huzurunu, barış ve kardeşliğin gücünü, dünya ve ahiret saadetinin yollarını burada öğreniriz.

Yüce Allah, “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de oruç tutmak farz kılındı. Ta ki korunasınız.” (Bakara, 183) buyuruyor. Allah Teâlâ’nın emri olan orucu tutmak, Allah’ın emrini tutmaktır. Gayesi ise, Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak, böylece takvaya ulaşmaktır. Oruç, asıl değer ve üstünlüğünün maddî farklılıklarda değil, ahlâk ve fazilette olduğunu ifade eder. Hedef olarak takvayı gösterir. Oruç, hedefimizi tutturmak için tutumumuzu gözden geçirmektir. Bu maksatla hedefe yaklaştıran bir Ramazan günü temenni ederek bugünkü soru ve cevaplarımıza geçiyorum.

** Oruçlunun hastalık durumunun artması söz konusu olursa ne yapmalıdır?

 -Oruç tuttuğu zaman, hastalığının artmasından veya uzamasından endişe edilen kimse ile, hastalığı sebebiyle oruç tutmakta zorlanan kişilerin Ramazan ayında oruç tutmayıp, iyileştikten sonra bunları kaza etmelerine izin verilmiştir. Yukarıda zikredilen ayet buna işaret etmektedir. Uzman bir hekim tarafından oruç tutması halinde hasta olacağı bildirilen kimse de hasta hükmündedir.(D.İ.B.Din İşleri Yüksek Kurulunun fetvasıdır)

 

** Hamile ya da çocuk emziren bayanlar ramazan orucuna nasıl riayet etmelidirler?

 -Oruç tutmaları kendilerine veya çocuklarına zarar vermesi halinde, hamile kadınlar oruçlarını tutmayabilirler. Emzikli kadınlar da, sütlerinin kesilmesi ve çocuklarının zarar görebileceği durumlarda oruç tutmayabilirler. Hz. Peygamber buna müsaade etmiştir (Nesâî, Sıyam, 50-51, 62; İbn Mace, Sıyam,3).

 

** Zor meşakkatli işlerde çalışan kimseler ramazan orucunu nasıl eda etmelidirler?

 -Oruç tuttuğu takdirde sağlığına bir zarar gelmesinden korkan kimse, orucunu tutmayabilir. Bu durumda olanlar, izinli olduğu günler veya uygun zamanlarda tutamadıkları oruçları kaza ederler.

Bir zorunluluk olarak, ağır işlerde çalışmak zorunda olan kişilerin oruçlu olarak çalıştıkları takdirde sağlıkları risk altında kalacaksa ramazan ayında tutamadıkları oruçlarını uygun bir zamanda kaza ederler.

Kur’an bu durumu şu ayetlerle açıklar: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.” (Bakara, 2/183-185)

 

 

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: